Çevirmen: Limon
‘’Yoksa bu... Chen Feng mi?’’ Yang Chen sonunda bu acınası kişiyi tanımıştı, onun olabileceğini tahmin etmemişti.
Chen Feng’i son gördüğünden bu yana, çok farklı duruyordu. İnce yüzü şimdi daha da inceydi, saçları sanki yerde yuvarlanmış gibi çok dağınıktı, yanakları içine çökmüştü ve vücudunda çeşitli yara ve çizikler vardı.
Onu tanıması daha zor yapan şey ise sersemliği ve deli gibi gülüşüydü. Ona insan demek yerine, insan şeklindeki şuursuz hayvan denilebilirdi.
Asıl Chen ailesinin genç ustası şimdi ne insana ne de hayalete benziyordu, belki de kader böyleydi.
Ancak, Yang Chen ona hiç acımadı, sonuçta ilahi adalet diye birşey vardı. Chen Feng geçmişte yaptığı kötülüklerin cezanını çekiyordu.
Zhang Ying Chen Feng’e kötülükle baktı. Hayatını mahveden Chen Feng’ti, bu yüzden ondan nefret etmemesi imkansızdı.
‘’Bu doğru, artık ona Chen Feng denilmiyor, artık o yetiştirdiğim bir köpek!’’ Zhang Ying konuşurken, aniden elindeki ipi çekti.
Çaresizce Lin Kun’a çakan Chen Feng aniden ciyaklayarak yere düşürüldü. Sonra köpek gibi Zhang Ying’in ayaklarına doğru sürünerek ayaklarını yalamaya başladı.
O anda Yang Chen, Chen Feng’in boynunda bir tasma olduğunu farketti, Zhang Ying’in elinde de ipi vardı!
Chen Feng’in hareketleri tüm mantığını kaybetmişti bile, sanki beynine elektrik yemiş de aptallaşmış gibiydi.
‘’Şu piçi her gördüğümde kafasına sıkasım geliyor, fakat kız kardeşim buna izin vermiyor.’’ Zhang Hu kızgınca söyledi.
‘’Onu öldürmek iyilik olur. Ona işkence etmek istiyorum, geçmişte benimle iğrenç şeyler yaptı, şimdi bende diğer adamların ona yapmasını izliyorum. Her gece onun tarafından zorbalığa uğratılmış insanlar ona eziyet etmek için buraya geliyor. Onunla sıkılana kadar oynadıktan sonra öldürürüz belki belli olmaz.’’ Zhang Ying doğal olarak, ‘’Bay Yang, evcil hayvanıma bu adama hizmet etmesi için hala ihtiyacınız var mı?’’
Yang Chen acıdan bayılmış olan Lin Kun’a baktı, ve ifadesizce, ‘’Halledebilirsiniz, fakat çizgiyi aşmadan, ölmediği sürece sıkıntı yok.’’
Amacına ulaştığından, Yang Chen gitmek için arkasını döndü, daha fazla izleyecek ruh halinde değildi. Lin Kun veya Chen Feng, onlara ne olduğu artık önemini yitirmişti.
Fakat bu dünyada, planlar asla beklendiği gibi gitmez.
Yang Chen hastaneye doğru giderken, Zhang Hu tekrar aradı, Yang Chen’i şaşırtacak bir haber verdi; Lin Kun kafayı yemişti!
Başarısızlığa uğramış intikam girişimleri, çöp konteynırlarına atılmak, ardından kendi tuttuğu adamlar tarafından iplerle bağlanmak; büyük umutları vardı ama tüm çabaları boşa çıktı. Ek olarak, Yu Lei International’daki tüm hisselerini kaybetti. Elinde bir parça kederden başka hiçbir şey kalmayan Lin Kun, bugün elinde kalan son gururu da Chen Feng denen şerefsiz tarafından elinden alındı.
Aslında zengin bir ailenin oğlu olup hayatı boyunca dilediğini yapabilen birisi, işin sonunda çok kötü bir sonla karşılaştı.
Belki de delirmek Lin Kun için bir bakıma kurtuluş yoluydu.
Yang Chen Zhang Hu’dan Lin Kun’u Zhong Hai Akıl Hastanesi’ne götürmesini istedi.
Yang Chen Lin Kun meselesini düşünürken, aniden Mo Qianni’den arama geldi. Bu güzel patronu daha önce ona hiç gülümsememişti, onu kurtarmış olsa bile, sanki ondan alacağı varmış gibi yüzünde ki aynı ifadeyi sürdürüyordu; Yang Chen’in de bu konu hakkında yapabileceği hiçbirşey yoktu.
‘’Merhaba, emirleriniz nedir, Bayan Mo?’’ Yang Chen keyifsizce konuştu.
Telefonda, Mo Qianni rahatsız olmuş gibiydi, ‘’Ne? Tonundan anlaşılıyor ki benimle konuşmak sana işkence gibi geliyor?’’
‘’İşkence değil, isteklerden bunaldım.’’ Yang Chen kaşlarını çattı, bu kadın gerçekten kavga etmeyi seviyordu.
Mo Qianni telefonda homurdandı, ‘’Bak sana ne diyicem, bu hanımefendi seni gece yemeğe davet ediyor, bu kibar teklifini reddetme.’’
Yang Chen oldukça şüpheli ve tedbirli bir şekilde sordu, ‘’Bayan Mo, beni yine bir restauranta borç toplamaya göndermeyeceksiniz, değil mi?’’
‘’Git öl Yang Chen! Bu kadın kendisini kurtardığını için sana büyük bir kibarlık gösteriyor, bu yüzden seni yemeğe davet ettim. Sen beni sürekli kavga eden, kalpsiz ve kaba bir kadın mı sandın?’’
Yang Chen içinden kadını eleştirdi ama ağızıyla onayladı. Neticede teklifini reddetmesi için hiçbir sebep yoktu, aslına bakarsak o da biraz açtı.
‘’Eğer tamamsan, şirketin otoparkına gel, arabamı ordan alalım.’’ Bunu dedikten sonra, Mo Qianni itiraz kabul etmeden telefonu kapattı.
Yang Chen’in midesi kazınıyordu, arabayı hızlıca sürdü ve şirketin otoparkına vardı. Çoğu insan işten çıkmıştı, otoparkta da çok az araba vardı.
Mo Qianni’nin kırmızı Audi A4’ü bir köşeye park edilmişti, sahibi de saatine bakarak onu bekliyordu.
Mo Qianni gündelik kıyafetlerini giymişti, ince belini ve mükemmel kalçalarını çevreleyen siyah ipekten bir elbise, onun altında sütun gibi bacaklarda topuklu bir çift ayakkabı. Siyah uzun saçları salıktı, yüzü bilgelikle doluydu ve hafif makyaj vardı. Klasik zarif bir doğu güzelliği için gerekenleri karşılıyordu.
Eğer onun nasıl ‘acımasız ve merhametsiz’ olduğunu bilmeseydi, Yang Chen’de diğer adamlar gibi onun çekiciliğine kapılabilirdi.
‘’Bin arabaya.’’ Mo Qianni Yang Chen’i gördüğü gibi oyalanmadı ve arabanın kapısını açıp sürücü koltuğuna oturdu.
Yang Chen arabaya bindikten sonra, Mo Qianni müzik sisteimin açtı, AUX modunu kullnarak İpoduna bağlandı ve eski bir Sarah Chen şarkısını ‘Dream to Awakening’i açtı.
Mo Qianni araba sürerken Yang Chen’le konuşmaya tenezzül etmeyip kendi işleriyle ilgilendi.
Araba otobana girdikten sonra, Yang Chen Mo Qianni’nin İpodunun eski klasik şarkılarla dolu olduğunu farkedip şaşırdı. Rolling Stones, Beatles ve diğer old school batı müzikleri vardı.
‘’Görünüşe göre nostaljiyi seviyorsun.’’ Yang Chen etkilenmişti, bu genç şehir kadınını böyle bir yanı da vardı demek.
Mo Qianni gözlerini Yang Chen’e devirerek, ‘’Yeni şarkılar kolay unutluyor, bunlar kolay kolay unutulmayacak dinlenmeye değecek şarkılar....’’ Bunu söyledikten sonra bir durakladı ve, ‘’Senin gibi kaba bir insan böyle şeyleri anlamaz.’’
‘’Anlıyorum.’’ Yang Chen ciddiyetle cevapladı, ‘’İki yıl önce Hollywood’un Jessica Alba’sını çok güzel, ateşli ve seksi buluyordum. Ama hamile kaldıktan sonra, anladım ki geçmişteki şeyler şu ankilerle aynı lezzeti vermiyor.’’
Mo Qianni neredeyse direksiyona kan kusacaktı. O an çok fena bu terbiyesiz adamı arabadan tekmeleyerek atmak istemişti!
Yolculuğun geri kalanı tuhaf bir sessizlikle geçti, sadece arabada çalan İngiliz rock müziği vardı.
Araba durduğunda, Mo Qianni sonunda konuştu, ‘’Geldik, in arabadan.’’
Yang Chen şaşkınlık içinde arabanın camından baktı ve birşey hakkında hatalı olduğundan şüphelendi, neon ışıklı o tabelaları eliyle göstererek, ‘’Burada yiyeceğimizden emin misin?’’
‘’Yiyemez miyim?’’ Mo Qianni kaba bir ifadeyle sordu.
Yang Chen kafasını salladı, ‘’Sadece böyle bir yerde neden yemek yediğini merak ettim. Beni sosyetik bir restauranta getireceğini düşündüm, batı usulü bir Fransız yemeği yiyeceğimizi falan sandım.’’
‘’Bende küçük büfelerde ve sokak tezgahlarında yemek yemeyi severim. Maalesef yanlış tahmin ettin.’’ Mo Qianni Yang Chen’e bakış atarak, ‘’Çık dışarı!’’
Büfede mi? Peki o zaman. Yang Chen hesabı onun yerine ödeyecek biri olduğu sürece onun için sıkıntı yoktu, çünkü cüzdanını yanında getirmemişti.........
(ÇN: Keyifli okumalar..)
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..