O sırada kulaklarında çınlayan bu sese dayanamadı, yere yığıldı Hei Ye.
Bunu gören 9. Gardiyanın genç lordunun kulaklarında 9. gardiyan'ın emri duyuldu.
"Koru onu."
Kısa ama net bir emirdi, Hei Ye yerde uzanırken onun yanında beklemeye başladı.
Uzakta, Tang ağacının gölgesinin hemen dışında on binlerce asker yürüyordu, askerlerin yetişim seviyeleri Qi alemi ve Yaşam Yaratma aleminde olduğundan bu güç oldukça büyüktü.
Onların üstünde süzülen ve askerleri yöneten Kader Kırma alemi uzmanları vardı, en yukarıda neredeyse göklerde oturan Karma alemi uzmanlarıysa sakince rakiplerinin gelişini bekliyordu.
22 karma alemi uzmanı gelmişti, yanlarında Kan İmparatoru ve kimliği anlaşılmayan bir adam da vardı.
Tang Ağacının altından hemen bütün karma alemi uzmanları fırlamıştı. Sayıları 30'a ulaşmıştı.
30 karma alemi uzmanına karşı 24 kişi, bu kadar karma alemiyle göklerin altında yapamayacağın ne vardı ki?
Savaşın alevleri de ilk bu cephede patladı, karma alemi uzmanları diğerlerini yanlışlıkla ezmekten korktuğundan savaş göklerde başlamıştı, yerden oldukça yukarıda.
On binlerce asker ağaca yürüyordu, karşılarına kimse çıkmamıştı çünkü dağınık bir savaş vermek istemeyen Tang hanedanlığı ve diğer 10 güç birleşmek için sahnenin olduğu yere çekilmişti.
Hei Ye bu sırada yavaş yavaş kendine geliyordu, gözlerini açtığında gördüklerini tam anlayamamıştı.
Kader kırma alemi uzmanları emirler veriyordu, binlerce yetişimci savaş pozisyonu almış, çeşitli büyü formasyonları açılmış ve herkes silahlanıyordu.
Tuhan Qu'nun kahkahası çoğu kişinin dikkatini çekmişti, solgun bedenini zorlayarak kanlı bir kahkaha atıp tekrar suskunluğa dönmüştü.
"Ayağa kalk, Kan İmparatoru saldırıya geçti. Seni tamamen koruyamam yani kendi başına olacaksın."
9. Tepenin genç lordu haklıydı, onun gücü bile bu savaş alanında oldukça küçük kalıyordu.
Kendi canını koruyabileceğinden emin olsa da Hei Ye gibi bir yavruyu sonuna kadar koruyamazdı.
"Anlıyorum, genç lordu daha fazla rahatsız etmeye gerek yok."
O bunu söylese de genç lordun yüzünde şaşırmış bir ifade vardı. Gözleri donmuştu ve Hei Ye'yi umursamadan toplu bir ses iletimi gönderdi.
"Tang ve Yun hanedanlıklarına, Kara Doğu ve Yeşil Çan Tarikatlarına, Yulan Kilisesi'ne saldırın! Ustaların emirleri budur!"
Bu ses elbette Hei Ye'nin de kulaklarında çınlamıştı. O da şaşkınlığını gizleyemezdi.
11 gücün 5'i ne saldırmak? Bir an sonra kıyamet kopmuş gibi bir savaş başlamıştı. Anlaşılan bu 5 güce de diğerlerine saldırılması emredilmişti.
11 güç iki cepheye ayrılmış ve birbiriyle savaşmaya başlamıştı.
Her bir Tang üyesi öldüğünde Tang Ağacından bir sızlanma sesi Hei Ye'nin kulaklarına geliyordu. Sonunda ağaç titreyerek yeri göğü sarstı ve bir ses kulaklarında çınladı.
"İzin. . . öldürmek için. . ."
Ses bu kelimeleri bile bir araya getirmekte zorlanmış gibiydi ama konuyu Hei Ye fazlasıyla anlamıştı.
Ağaç onun iznini istiyordu.
"Bana bir şey borçlu değilsin, beni öldürmemenden başka bir isteğim yok. Yüce Tang, sana izin veriyorum."
Sesli bir şekilde söylediği bu sözleri bittiği anda bütün savaş alanına devasa ötesi bir baskı çökmüştü.
Bütün karma alemi uzmanları patır patır yere dökülmüştü, bütün Kader Kırma alemi uzmanları da, Gök Koparan alemi uzmanları da yere yapışmıştı.
Yüz bin dağ omuzlarında gibi herkes yere kapanmıştı.
Ayakta kalan iki kişi vardı, Hei Ye ve Kan İmparatoru.
Kan imparatorunu çevreleyen incecik bir parşömen rulosu bütün baskıyı yok etmişti. Tang Ağacının üstünde bir tür etkisizleştirmeye sebep oluyor gibiydi.
Tabi ki herkes'in merak ettiği soru Hei Ye'nin neden ayakta durabildiği olmuştu. O sırada bir çok kişi Hei Ye'nin sözlerinin doğru olduğunu anlamıştı.
Kan İmparatoru siyah yaprak olayından habersiz olduğundan ilk yaptığı Hei Ye'nin yanına gelmek olmuştu. Kalan herkes sadece izlemekle yetinebiliyordu ama Tang ağacı sanki bu hareketi kabul edemezmiş gibi gürledi.
Milyarlarca yaprak sallandı, dallardan çatırtı sesleri gök gürültüsü gibi her yeri sarstı, göklerin kendisi bile bozulmaya başlamıştı.
-ROOAAARRRRR!
Ağacın tepesinden kırılan bir dal hızla bir ejderhaya dönüştü, bin metrelik devasa bir canavarın kükremesiyle Kan İmparator'una atıldı.
Kan imparatoru buraya geldiği andan beri Tang ağacına hazırlanmıştı. Ağaç nasıl bir varlıktı?
O göklere dokunan buna rağmen göklerin gazabını yönlendirmekten korkacağı kadar büyüktü!
Sayısız yıldır yaşıyordu, oradaki kimse bu ağaç kadar yaşlı değildi.
Ölümün döngüsüne dalları giriyor ve yaşam verebiliyordu, sadece bu bile onu bir ilah yerine koymaya yeterdi.
Bu kadar büyük bir varlığın karşısında karma alemi uzmanları böceklerden ibaretti, gerçek ölümsüzlüğe yürümek için Tao Yolu'na girenler bile bu güç karşısında dizlerini kırar ve otururdu.
Kan İmparator'unun etrafında uçuşan parşömen bu gelen ejderhanın önüne geldiğinde ejder reddedemeyeceği bir güç tarafından parçalandı.
O sırada Hei Ye'nin gözleri tekrardan siyah iplikleri görmeye başlamıştı, parşömenin üstünde, ince bir kızıl tel siyah ipliklere bağlanıyordu.
(Devam Edecek)
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..