48. Bencil Xiulan

Hafif 18+

///

Öpücüğe odaklanan Iris, onun cübbeyi vücudundan çıkarmasına izin verdi, hatta kollarını geçici olarak boynundan çekerek ona yardım etti ve sonra cübbenin arabanın zemininde arkasına düşmesine izin verdi.

Kolları onun boynuna dolandığında Jin Liwei onu daha da derinden öpmek için başını eğdi. İkisi de inledi ve vücutlarını birbirine yaklaştırdı.

Kalbi göğsüne çarpıyordu. Kalp atışları, mantıklı zihnine çarpan ve onu saf duyulardan oluşan bir yaratık haline getiren bir çekiç gibi hissediyordu.

Tutkuyla öpmeye devam ederken onu daha sıkı kucakladı, göğsüne bastırdı.

Sert meme uçları pijamasının üstünün ipek kumaşından ona sürtündüğünde nefesi kesildi.

Ona ne oluyordu? Neydi bu yoğun duyumlar?

Çok iyi.

Elleri onu sırtından kalçalarına kaydırdı ve onu uyluklarının tepesinden sıcak, zonklayan şişkinliğine doğru çekti.

Sıcak çekirdeği onun sertliğini hissettiğinde, nefes nefese öpücükten çekildi. Gözleri alarmla ona baktı.

Jin Liwei arzuyla dolu kara gözlerle ona baktı. Onu kendisine karşı ezmek için kalçalarındaki ellerini kullandı.

"Bay Jin! Bu..."

Zevk, çekirdeğinden omurgasına, başının tepesine, el ve ayak parmaklarının uçlarına kadar vurdu. Başı omzuna düştü, yüzünü boynuna çevirdi. Erkeksi kokusu burnunu ve zihnini doldurdu... onu kendisine daha da sertçe bastırırken inlemesini daha da artırdı.

Düşünme yeteneğini tamamen kaybetti. O anda yapabileceği tek şey hissetmekti.

İlk defa böyle hissediyordu.

Homurdanarak derin bir nefes aldı. Kalçalarındaki eller poposunun üzerine kaydı ve onu kendine doğru ezmeye devam ederken onu sıktı.

Boynunu sertçe ısırdı, titrerken inlemesine neden oldu. Cildi hassas bir ter tabakasıyla parlıyordu.

Benzer şekilde, ter içindeydi, nefesi giderek sertleşiyordu.

"Bay Jin..." diye sızlandı.

"Bana Liwei de," diye fısıldadı, açıkta kalan kulağını ısırarak.

"Liwei... oh."

Zevk gitgide daha yoğun hale geldi ve ayak parmaklarını kıvırdı. Gözlerini sımsıkı kapadı, tamamen tüm bu yeni, yabancı, lezzetli yoğun duygulara odaklandı.

Jin Liwei onun kaskatı kesildiğini hissettiğinde dişlerini gıcırdatırken onu daha da sert bir şekilde ezdi.

Zevk küresi sıcak çekirdeğinin ve alt karnının içinde sıkışıp sıcak bir lav gibi tüm vücuduna yayılırken ve sonunda beyaz bir ışıkta patlayarak gözlerinin geri dönmesine neden olurken, gözlerinden ince yaşlar aktı, tüm vücudu kontrolsüz bir şekilde titriyordu.

Kollarını onun titreyen vücuduna doladı, kendi harcanmamış arzusunu kontrol ederken bile bitirmesine izin verdi. Özellikle arabanın kapalı alanında kadının misk kokusunu hafifçe alabiliyordu, bu da burnunun alevlenmesine ve ereksiyonunun daha da zorlaşmasına neden oluyordu.

Onu koltuğa ittiği, pijamalarını yırttığı ve kendini tekrar tekrar onun içine gömdüğü bir görüntü belirdi zihninde. Nefesi tıkandı. Yeterince sakinleşmeden önce inleyerek, zihninde pi'nin değerini okudu ve yüz basamağa ulaştı.

Iris gevşekçe onun üzerine yattı. Sırtını okşadı, onu sakinleştirdi.

"Bay Jin..."

"Liwei."

"Liwei..."

"Hm?"

"Bunu bana neden yaptın?"

"Nefret mi ediyorsun?"

"..."

" Xiulan, söyle bana."

"Hayır."

"Hayır ne?"

"Hayır, nefret etmiyorum."

O gülümsedi. "Yani beğendin mi?"

Başını salladı. Başı hâlâ omzundaydı, yüzü boynuna dönüktü.

"Söyle bana," diye ısrar etti onu.

"Beğendim." İçini çekti, boynuna daha çok sokuldu.

"İyi kız." Başını öptü.

Küçük kızı kendi iyiliği için fazla dürüsttü. Bu elbette onun için çok avantajlıydı ama aynı zamanda öz kontrolü için de çok tehlikeliydi.

Iris, onun yüzüne bakabilmek için başını çevirdi. "Buraya sadece benimle bunu yapmak için mi geldin?"

Parmaklarıyla yanaklarından akan yaşları sildi. "Hayır. Sadece seni görmek istedim. Ama seni gerçekten gördüğümde kontrolümü kaybettim."

Şimdi biraz yorulup sakinleştiğine göre, ıslak pijama pantolonu onu rahatsız etmeye başlamıştı. Doğruldu ve ondan kurtulmaya çalıştı ama kolları onu daha sıkı sardı ve gitmesine izin vermedi.

"Bay Jin..."

"Sana bana Liwei demeni söylemiştim."

"İyi. Liwei, bırak gideyim."

"Hayır, kal."

Iris içini çekti. "Liwei, bana yaptıklarından hoşlandığım doğru. Ama bu beni iyi hissettirdiğin için. Beni iyi hissettiriyorsun. Kendimi iyi hissettiren şeyleri seviyorum. Ancak bu, senden hoşlandığım anlamına gelmiyor. Pekala, belki şimdi senden biraz hoşlanıyorum ama seni o kadar iyi tanımıyorum bile."

Ona gözlerini kıstı. "Yani benden hoşlanmıyorsun. Sadece vücudumu seviyorsun."

Başını iki yana salladı ve söylediklerini ciddi bir şekilde düşündü. "Hayır, ille de vücudunu sevmiyorum. Beni iyi hissettirmen hoşuma gidiyor."

"Ne kadar bencilsin, Xiulan. Sadece kendini düşünüyorsun. Bana ne yaptığını düşünmüyorsun bile. Sorumluluk almayı öğrenmelisin."

Kaşlarını çattı. "Ne demek istiyorsun?"

Yüzüne yaklaştı ve fısıldadı. "Seni orgazm ettim ve hoşuna gitti. Karşılık vermen gerek."