47. Aşağı Gel

Altın Yükseklikler Apartmanı

Iris ve Dom çatı katına döndüklerinde saat çoktan gece olmuştu. Yi Mei onları evde karşıladı.

"Genç Bayan, Bay Jin Liwei size çiçek gönderdi," diye haber verdi hizmetçi ve ardından oturma alanını işaret etti.

Iris yürüdü ve masanın üstünde kocaman bir buket kırmızı gül gördü.

"Ehehe. Kırmızı güller. Ne kadar romantik." Dom, elbette, koca ağzını açmak zorunda kaldı.

Hızlı gözleri, buketin yüz kırmızı gül içerdiğini hesapladı. Kalbinin attığını fark etmemişti.

Ağır buketi aldı ve çiçekleri kokladı. Mmm. Taze. Sonra kurdeleye bağlı küçük bir el yazısı kartı fark etti. Sessizce okudu:

"Muhteşem performans için en içten tebriklerimi sunarım. Bu gece çok güzel görünüyorsun Long Xiulan. Yakında görüşürüz. Jin Liwei'den."

Dudakları bir gülümsemeyle yukarı kıvrıldı. Kalbi aniden daha hızlı atmaya başlayınca kaşlarını çattı. hm? Bu gece gerçekten yorgun hissediyor olmalı.

"Yi Mei, birine çiçekleri vazoya dizmesini ve yatak odama koymasını söyle."

"Anlaşıldı genç bayan. Yemek hazır, lütfen beni takip edin."

"Ah, sonunda! Açlıktan ölüyorum!" diye sızlandı Dom.

"Biz eve giderken kaç tane buğulanmış çörek yedin?"

"Patron, bunlar sadece atıştırmalıktı! Sadece buğulanmış çörekler beni nasıl doyurabilir?" Sanki sözünü noktalamak istercesine, midesi yüksek sesle guruldadı.

Iris kıkırdadı. "İyi. Hadi yiyelim." Buketten kartı aldı ve Yi Mei'ye verdi. "Bunu da benim odama koy."

"Anlaşıldı, Genç Bayan."

Yi Mei, kartı parçalara ayırmak ve parçaları o şehvetli veletin boğazına tıkmak istedi. Velet, Genç Hanım'ı yalnız bırakmazdı! Bununla birlikte, Yi Mei kendini kontrol edebildi ve içsel düşüncelerinin yüzünde görünmesini engelledi. O akşam erken saatlerde çiçek teslimatını aldığında dehşete düştü, ama erkeklerin Genç Bayan'a kur yapmasını engellemek onun görevi değildi.

Ama o şehvetli Jin Liwei velet işleri yanlış sırayla yapıyordu. Çiçek bile göndermeden önce Genç Hanımın tofusunu yedi. Ne kadar ahlaksız! Bir kez daha düşününce, en azından veletin şehvetli olmasına rağmen vücudunda romantik bir kemik vardı ve yararlandığı bir bayana nasıl çiçek gönderileceğini biliyordu. Dahası, Genç Bayan güllerden memnun kalmışa benziyordu. Hai, Genç Bayan hala çok genç ve tecrübesizdi, sadece bir buket çiçekle kolayca yatıştırılabilirdi.

Yi Mei, Iris ve Dom'u yemek masasına götürdü ve ardından bir hizmetçiye çiçeklerle ve kartlarla ilgilenmesini söyledi. Daha sonra, Iris'in etrafında dolaşmaya devam etti.

Dom üç büyük porsiyon akşam yemeği yedi, neredeyse her şeyi içine çekti, Iris ise hafif bir yemek yedi. Zaten gece geç olmuştu, bu yüzden midesi bulanarak uyumak istemiyordu.

Akşam yemeğinden sonra Iris dışarıdaki gece manzarasını seyrederken bir fincan papatya çayı içti.

Sonunda yatak odasına yöneldi. Köşedeki bir masada, yeşim bir vazoda yüz kırmızı gül duruyordu. Önünde kart vardı. Kişisel banyosuna gitmeden önce birkaç dakika çiçeklere hayran kaldı.

Duştan çıktığında saat gece yarısını çoktan geçmişti. Saçlarına fön çektikten sonra kırmızı ipek bir pijama giydi ve tam yatağa çıkmak üzereyken telefonu çaldı.

Jin Liwei'ydi.

Adam çatı katına geldiği günden beri her gece onu aradı. İlk başta rahatsız etti ama birkaç kez sonra alıştı.

"Merhaba Bay Jin. Zaten çok geç oldu." Bilinçsizce odasının köşesindeki kırmızı güllere baktı.

"Xiulan. Çiçekleri aldın mı?"

Gülümsediğini fark etmemişti. "Evet. Teşekkürler. Çok güzeller."

"Seni aradım ama cevap vermedin."

"Duştaydım."

"Şu anda ne yapıyorsun?"

"Yatıyorum. Uyumak üzereyim. Yorgunum Bay Jin."

"Aşağı inin. Binanızın önündeyim."

Gözlerini kırptı. "Ne? Neden buradasın?"

"Sadece aşağı gel."

Iris kaşlarını çatarak ne yapacağına karar verdi.

"Xiulan."

İç çekmeden önce birkaç saniye daha düşündü. "İyi. Beni bekle." Telefonu kapadı.

Daha sonra saten bir kimono bornozla örtüldü ve ana kata inen özel asansöre gitmeden önce bir maske taktı. Resepsiyonist ve güvenlik görevlisi onu gördüklerinde başlarını salladılar. Başıyla onayladı ve ardından hızla dışarı çıktı.

Bir araba korna çaldı.

Siyah arabaya yöneldi. İş elbisesi giyen yabancı bir adam sürücü koltuğundan indi, etrafta dolaştı ve onun için arka kapıyı açtı.

"Bayan Long, lütfen içeri girin."

Adama başını salladı. İçeri girmek üzereyken uzun, güçlü kollar onu içeri çekti.

"Xu Tian, ​​bizi yalnız bırak."

"Anlaşıldı." Xu Tian adlı adam kapıyı kapattı ve gitti.

Jin Liwei kollarını ona doladı ve vücudunu kendisine yaklaştırdı. Yüzündeki maskeyi çıkardı ve arka güverteye fırlattı.

"Bay Jin, siz ne---umhp!''

Islak bir ağız aniden dudaklarını kapladı. Koca eli çenesini tuttu ve parmaklarıyla yanaklarına bastırarak ağzını açmaya çalıştı. Iris acıdan nefesi kesildi, bunun sonucunda ağzını açtı ve bir sonraki anda Jin Liwei'nin dili onu işgal etti. (Ç.N. Taciz bu Jin Liwei :/)

Çenesini tutan el başının arkasına geçti, bir avuç saçını tuttu ve onu ağzına daha da yaklaştırdı.

Iris ellerini göğsüne bastırdı ama onun vücudunu saran kolu çok güçlüydü, çok sıkıydı.

Öfkeli hissetti. Bu kibirli adam nasıl cüret eder?! Hakkı yoktu!

O... gidecekti... gidecekti...

Gözleri kapandı ve ağzı biraz daha geniş açıldı, ona daha fazla erişim sağladı.

İnledi, sonunda öpücüğe teslim olduğunu hissettiğinde onu daha sert öptü.

Karnının alt kısmında sıcak ve ağır bir şey birikerek inlemesine neden oldu. Kolları yukarı kaydı ve boynuna dolandı.

Jin Liwei onu yukarı çekti, kalçalarının her birini tuttu ve onu kucağına oturttu, böylece ona bindi.

Elleri kimono bornozunu çözdü.