Bölüm 4 : Kızıl Cadde’de Kızıl Kan
Levi caddenin sonuna yaklaştıkça kendini daha da rahatsız hissetmeye başlamıştı. Solunda Punkies adlı çirkin bar varken kendini iyi hissetmesinin pek mümkün olamayacağını düşündü. Hava neredeyse tamamen aydınlanmış , cadde boyunca hareket eden birkaç araç belirmişti. Neredeyse tamamen siyah olan bu çirkin yapı etrafında çelik dikenlerden yapılmış birkaç “ dekoratif “ eşya ile süslenmişti ve isminden anlaşılacağı gibi Punk kültürünü benimsemiş kişilerin takıldığı bir ortamdı.
Levi , her ne kadar ikisini de sevmese de kuzeylilere punklardan daha cok saygı duyardı. Viking kültürünü modernize etmek isteyen bu adamlar sakallarını uzatıp kollarını açıkta bırakacak deri yelekler giyer , büyük kollarına kuru kafa , kadın , çiçek ve silah temalı dövmeler yapar , elektro gitarlarını ve baterilerini çalıp birilerinin kemiklerini kırmaktan keyif alırlardı. Parayı silah ticaretinden , zevki de içki içip müzik yapmaktan alan yarı kalpsiz bir topluluk olmalarına rağmen punklar gibi hırsızlık ve dolandırıcılıkla uğraşmazlar , insanların önlerini kesip paralarına el koymazlardı. Hangisinin daha kötü ve rahatsız edici olduğuysa tartışmaya oldukça açıktı.
Levi burada bir sıkıntı çıkacağını biliyordu. İnsanlıktan yoksun bu d(s)ikik saçlı elemanların olduğu her yerde çöp vardı. İçki şişeleri ve yemek artıkları kaldırıma fırlatılmıştı. Çöp tenekeleri tekmelenmiş , lamba direklerine bıçaklarla isimler kazınmıştı. Etrafı inceleyerek yürüyen Levi , ayak seslerini duyunca karşısına baktı ve ellerini cebine atarak önünü kesen üç serseriyle karşılaştı.
Başparmakları ceplerinden dışarı çıkmış , ayakları birbirine dolanmış ve kafaları hafifçe geriye doğru yatık şekilde karşısında bekleyen üç adama bakan Levi , duruşlarından bu üç punkın ne kadar büyük bir özgüvene sahip olduğunu rahatlıkla anlamıştı. Kendisine küçümseyerek bakan ve hafifçe gülen bu adamlar istedikleri şeyin ne olduğunu söylemek için konuşmaya ihtiyaç duymuyorlardı.
Hiçbir şeyi geri alamayacağını hatırlayan Levi , zaten sonuna kadar boka battığına olan inancını bir kez daha sağlamlaştırdı ve yıllar evvel amcası Victor’un kendisine söylediklerini hatırladı.
“Hayat o kadar acımasızdır ki , bazen seçmen gereken iki yolun da sonu kötüdür. İşte böyle olduğu zaman sadece sana daha fazla keyif verecek olanı seçmelisin.”
Levi bir anda sağ elini beline attı ve tabancasını çıkartarak ateş etmeye başladı. Punklardan iki tanesi kanlar içinde yığılırken bir tanesi yere atladı ve ellerini kaldırarak yalvarmaya başladı. Levi kaç el ateş ettiğini bilmiyordu. Her şey saniyeler içinde olmuştu ve neden böyle yaptığı hakkında fikri yoktu.
Karşısında kendisine yalvaran bir adam vardı ve onun canını ellerinde tutan kendisiydi. O an adamın kafasına sıkarak arkasında iz bırakmaması gerektiğini düşündü. Ama bir punk zaten gidip polislere bir şey anlatamazdı ki. O adamı öldürmesi için hiçbir sebep kalmamıştı. Aslında ateş etmek için bile bir sebebi olmamıştı hiç! Silahını çıkartıp havaya birkaç el ateş ederek onları dağıtabilir ve koşar adımlarla buradan uzaklaşabilirdi. Levi , en azından bu adamı öldürmeyerek tıpkı her insan gibi sahip olduğu bu vahşi dürtülerle arasına bir sınır koymak istedi ve silahını yavaşça indirdi.
Fakat bu düşünceler yerdeki punkın bir anda elini beline atmasıyla son buldu. Aynı anda iki tabanca sesi boş cadde boyunca yankılandı ve bir inleme sesi buna eşlik etti.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..