Bölüm 1: Hata

avatar
145 0

Oyundan Doğan - Bölüm 1: Hata


Binanın üzerine yerleştirilmiş devasa ekran ışık saçıyordu. Yoldan geçen binlerce insan gözlerini ekrandan alamıyordu.

 

Ekranda bir şövalye vardı. Yeşil zırhlı siyah bir atın üzerinde duygusuzca duruyordu. Karanlık gözleri geceden bile karanlıktı. Siyah zırhı ve sırtındaki kılıcı izleyenlerin kalbinde çeşitli duygular oluşmasına neden oluyordu.

 

Karşısında binlerce kişi vardı.

 

-Sona geldik.

 

-Aman Tanrım! Gerçekten de Kara Şövalye’yi bitirmek üzereler! Sadece üç yıl oldu.

 

-Kara Şövalye piyasaya sürüleli sadece birkaç yıl oldu. Cyberspace Tech’in çağdışı teknolojisi sayesinde bize yeni imkanlar sunan VRMMORPG oyunu birazdan Final Boss’u Kara Şövalye Jared’in yenilmesiyle son bulacak!

 

-Henüz hiçbir şey belli değil. Karşımızda bir alemin en güçlüsü bulunuyor.

 

Ordunun komutanı Kara Şövalye’ye yaklaştı. Ekran komutanın yakışıklı yüzünü vurgulayacak şekilde yaklaştı.

 

“Hepimizi tek başına durdurabileceğini mi düşünüyorsun?”

 

Gözleri daha da soğurken Kara Şövalye cevap vermedi.

 

“Neden pes etmiyorsun? Her şey sona erdi.”

 

Sunucu büyük bir heyecanla konuşmaya devam etti.

 

-Gangnam Klanı’nın lideri Nightowl. Son zamanlardan Güney Kore Oyuncu Birliği’nin lideri konumuna yükseldi ve büyük ün kazandı. Yüce General sınıfına sahip tek kişi.

 

-Yüce General olsa bile karşısında Kara Şövalye’nin ta kendisi var.

 

-Kara Şövalye henüz gelişimini tamamlayamadı. Cyberspace’in tahminlerine göre oyunun zirveye ulaşmasına daha iki yıl var. Güney Kore Oyuncu Birliği’nin liderleri Kara Şövalye’nin Çaresizliği isimli eşya sayesinde onu öldürme şansları olduğunu biliyorlar.

 

Kara Şövalye sonunda ağzını açtı.

 

“Neden bize saldırıyorsunuz?”

 

Genç ama kararlı sesiyle dikkatleri üzerine çekti.

 

“Bu…”

 

Nightowl ilk başta ne diyeceğini bilemedi. Cevabın ne olduğu gayet belliydi. Tabii ki para ve şöhret için yapıyorlardı. Kara Şövalye bir oyun olmasına rağmen on milyarlarca dolarlık bir sektör haline gelmişti. Şu anda insanlığın ikinci dünyası görevi görüyordu.

 

Nightowl bu dünyada kendine yer edinmek istiyordu. Böylece servet ve güç sahibi olacaktı. Tabii böyle cevap veremedi.

 

“Düşmanlarımızı ortadan kaldırıyoruz.”

 

“Neden?”

 

“Bu dünyayı kötülerden temizlemek için… Önümüzdeki son engel sensin.”

 

“Kötüler… Buraya servet ve güç kazanmak için insanlarımı katletmeye gelmediniz mi?”

 

Kara Şövalye güldü.

 

“İyi dinleyin beni! Ekranın diğer tarafındakiler!”

 

Bakışlarını kaldırdı, miğferin altındaki gözler Kaos Yıldızı misali parladı. Kamera ona yaklaştırıldığında izleyenlerin tüyleri ürperdi. Kara Şövalye’nin onlara baktığını hissediyorlardı.

 

“Yıllardır bu kıtada terör estiriyorsunuz. Gittiğiniz her yere ölüm götürdünüz, masumları katledip onlardan para kazandınız! Kıtanın ekolojisini yok ettiniz. Bunlar ne uğrunaydı? Para ve şöhret için tabii ki. Gelmiş şimdi ‘kötülükten’ bahsediyorsunuz.”

 

“Buradaki tek kötülük: Oyuncular! Sizsiniz! Ve ben Kara Şövalye Jared olarak onurum ve şerefim üzerine yemin ederim! Mezarınızı ben kazacağım.”

 

Jared’in sesindeki öfke ve keder belli olsa da birkaç kişi dışında kimsenin umurunda olmadı. Bu bir oyundu ve Jared’de diğer NPC’ler gibi oyuncular için yaratılmıştı. Konuşmasının ne kadar etkileyici olduğunun bir önemi yoktu.

 

Oyuncular bunları binlerce kez görmüştü.

 

“Bu kadar kafa şişirdiğin yeter Kara Şövalye. Buradaki tek kötü sensin ve seni ortadan kaldıracağız.”

 

Nightowl elini kaldırdı ve arkasında dizilmiş Savaş Büyücüsü Bölüğü büyülerini hazırlamaya başladı. Şövalye ve Savaşçılar hiddetle ileri atılırken Rahipler ilahilerine başlamıştı.

 

Nightowl envanterinden bir tane fotoğraf çıkardı. Fotoğraf siyah garip bir metal çerçevenin içerisindeydi. On altılı yaşlardaki genç bir çocuğun aile fotoğrafıydı. Hepsi gülümsüyordu.

 

-Kara Şövalye’nin Çaresizliği! Bu eşyayı tamamlamayı başarmışlar.

 

-Kara Şövalye’nin Çaresizliği… özellikleri nedir?

 

-Kara Şövalye’nin statlarını %75 oranında düşüren inanılmaz bir debuff eşyası. Sadece Kara Şövalye üzerinde etkili.

 

Nightowl özgüvenli bir şekilde fotoğrafı yaktı ve etkiyi devreye soktu. Heyecanlıydı, Kara Şövalye’yi alt eden kişi olursa sonsuz servetin sahibi olacaktı.

 

“Bu kadarlık güçle mi bana karşı koyacaksınız?”

 

Kara Şövalye kılıcını kınından çıkardığı gibi savurdu.

 

Karanlık İmha!

 

Emsali olmayan bir kuvvet patlak verdi. İlerleyen Savaşçılar ve Şövalyeler anında ölürken Savaş Büyücüleri kan kustu. Rahipler ise ölümün kıyısına geldi. Yalnızca Nightowl kılıcına dayanarak ayakta durabilmişti.

 

Yüzündeki tüm renk çekilmişti, iri ter damlaları sırtını ıslattı. Bacakları korku ve endişeden titriyordu. Ne olduğunu idrak edememişti.

 

Kara Şövalye atını mahmuzladı, yavaşça Nightowl’a yaklaştı.

 

“Sizinle savaşmak için on beş yıl hazırlandım. Elde ettiğiniz bu kadarcık güçle bana karşı koyabileceğinizi mi düşünüyorsunuz?”

 

Kara Şövalye doğduğu andan beri bu dünya hakkındaki gerçeği biliyordu. Kendilerine oyuncu diyen bu şahıslar çok farklı bir dünyadan gelen istilacılardı. Garip yetenekleri vardı, ölümsüzdüler ve sürekli güçleniyorlardı.

 

Kıtanın en güçlü varlığı olan Kara Şövalye bile zamanı gelince yenileceğini biliyordu. Bu yüzden oyunculara gelişme fırsatı vermeden savaşmaya başlamıştı. Son üç yıldır hayatının her bir saniyesi savaş ve kanla geçmişti.

 

Tanrıların ve Şeytanların müdahalesine rağmen Kara Şövalye olarak yükselmiş, tarikatını kıtanın en zirvesine çıkarmıştı. Ne yazık ki sadece oyuncular değil, tüm dünya onlara karşıydı. Kıtanın iyiliği için savaşmalarına rağmen zarar görenler sadece Kara Şövalye Tarikatı olmuştu.

 

Neticesinde emrindeki adamların hepsi oyuncuların biley taşı olmuştu.

 

Kara Şövalye atıyla yavaşça Nightowl’a yaklaştı. Her adımı zihinsel bir saldırı gibiydi, ifadesiz suratı ve donuk gözleri Nightowl’un zihnini bulandırıyordu. İzleyenlerde farklı değildi. Bir NPC’nin bu kadar korkutucu ve kararlı olması hiç de normal değildi.

 

“Geri döneceğim.”

 

“…biliyorum.”

 

Kara Şövalye kılıcını kaldırdı ve sessizce aşağıya indirdi. Nightowl parmağını bile kımıldatamadı.

 

-…

 

Sunucu uzun bir sessizliğin ardından konuşmaya başladı.

 

-Patron Zapt Etme başarısız oldu. Anlaşılan oyunun bitmesi için henüz erken! Polaris TV olarak canlı yayını sunduk. Kısa bir aranın anından Değerlendirme Yayını’na geçeceğiz! Ekranlarda kalın!

 

Kara Şövalye iç çekti ve yerdeki siyah metale baktı. Ardından derin bir nefes aldı, kılıcını savurarak Kara Şövalye’nin Çaresizliği’ni yok etti. Ailesinden kalan son eşyaydı ancak ona engel oluyordu. Tereddüt etmedi.

 

“Sanırım bir süre uzaklaşmam gerek.”

 

 Büyük çaplı birlikler her geçen gün daha da güçlenerek peşinden geliyordu. Kıtanın yerlileri ise Tanrılar tarafından aptallaştırılmıştı. Oyunculardan nefret edenler azınlıktaydı. Onların çoğu ise Kara Şövalye Tarikatı’nın üyesiydi.

 

Kara Şövalye atını çevirdi ve cesetlerin arasından ilerledi. Dört yüzden fazla yüksek rütbeli savaşçı ayaklarının altındaydı. Et ve kan okyanusu oluşmuştu.

 

“Bu da ne?”

 

Kara Şövalye kaşlarını çattı ve hafifçe eğildi.

 

Tam o anda hiç beklemediği bir şey oldu.

 

Cesetlerin altından bir kılıç fırladı.

 

---

 

Seul'ün merkezindeki yüksek bir binada bulunan kontrol odası kaos içindeydi. Savaşı izleyen yetkililer, durmaksızın çalan telefonlarla başa çıkmak için seferber olmuşlardı. Sadece birkaç dakika içinde üç binden fazla arama yapılmıştı.


Hepsi de güçlü reklamcılardan ve oyunculardan geliyordu.


Geliştirme ekibinin kaptanı Park Joonho, üstleri tarafından azarlandıktan sonra merkeze döndü ve kahvesini aldı. Dev ekranda Kara Şövalye vardı.

 
"Kara Şövalye beklediğimizden daha güçlü değil miydi? Onun gelişiminden kim sorumluydu? Size kaç kere dördüncü duvarın asla aşılmaması gerektiğini söyledim?"


Oyundaki en güçlü karakter ve gerçeği bilen tek yapay zeka olması onu kinci bir varlık haline getirmişti. Ancak bir şekilde Kara Şövalye gerçeği fark etti.

 

Park Joonho'nun bundan haberi yoktu. Aksi takdirde, karakterin hafızasını sıfırlar ve her şeyi baştan değiştirirdi. Şimdi de aynısını yapacaktı ama artık çok geçti. Kara Şövalye büyük bir tepki alacaktı.


İşte o anda garip bir şey oldu.

Odadaki alarmlar çalmaya başlarken ekranda bir metin belirdi.


[Hata]



"Neler oluyor?!"



Kara Şövalye'nin geliştirmeden sorumlu ekip üyesi panik içinde odaya daldı.



"Efendim, büyük bir sorun var!"


"Hemen açıkla!"


"Efendim... Kara Şövalye..."



Park Joon-ho'nun gözleri faltaşı gibi açıldı.


"Kayboldu."








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44799 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr