Gök yüzündeki karabulutlar bir çarşaf gibi göğü örterken güneş ışınları boş bulduğu deliklerden
süzülerek cesetlerin üzerlerini aydınlatıyordu. Toprak kanı o kadar çok içmişti ki; adeta sarhoş
olmuş, çamura dönmüştü. Flamalar gök yüzüne doğru sallanırken her iki tarafta kayıplarının ne
kadar olduğuna bakmadan sadece ölmeye ve öldürmeye devam ediyordu. Bu savaş yüzyıllarca
insanların dilinden düşmeyecek ve efsanelere konu olacaktı. Lakin, bunun nedeni savaştaki ölenler
değil. Orduları yarıp geçen yaşam ve ölümün dengesini bozan Paladinlerdi.
Kalabalığın içinden gökyüzüne doğru fırlayarak baltasını diklemesine yere indirdi ve bir kişinin
kafasını baltasıyla parçaladı, bundan toprakta nasibini almıştı. Parçalanan toprak parçaları şiddetli
bir sarsıntıya neden olunca askerlerin dengesi bozuldu ve Paladin yatay bir düzlemde baltasını
tekrar savurmasıyla birkaç askerin daha bedeni ikiye ayrılacakken devasa bir kılıç baltanın yolunu
yarıda kesti. Paladin baltasını geriye çekerek pozisyonunu aldı ve karşısında devasa bir kılıçla duran
Paladin'le göz göze geldi. Her iki tarafında zırhları kandan görünmüyordu. Silahlarınınsa kabzaları
yapış yapıştı. Her iki Paladin'de birer adım gerilediler ve silahlarını havaya doğru kaldırarak
hışımla bir birlerine savurdular. İki silahın bir birine çarpmasından doğan güçle ortaya çıkan parlak
enerji akımları her iki tarafın da askerlerinin bedenlerini parçalarken her iki Paladin'de sadece
karşısındaki düşmanın silahını yararak kellesini almak istiyordu. Ve, biri kaplan diğeri de aslan gibi
kükreyerek daha da silahlarına yüklendiler.
Paladin'ler silahlarına yüklendikçe zırhlarını tuhaf bir enerji akımı sarmaya başladı. Ve kısa bir
sürenin sonunda kılıçlının zırhı soğuk bir maviye, baltalınınkiyse sıcak bir sarıya büründü ve
insanüstü güçleri misliyle katlanarak daha da şiddetlendi. Silahları parçalara ayrılarak devasa bir
enerji bombası ortaya çıktı. Ardından, her iki tarafta savaş meydanından yok oldular.
Lakin, her Mayıs'ın dördünde gökyüzü ikiye yarılır ve bir taraf kaplana diğer tarafsa aslan
kafasına bürünür. Ve, bu gücü almak isteyenler Kudret Dağı'nı tırmanmak zorundadırlar. Ya da, bir
Paladin'i öldürerek onun içindeki Savaş Tanrısı'nı avlamaları gerekmektedir. İşte! Savaşın ve ölümün
bitmediği Palaxcus'a hoş geldiniz!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..