Cilt 4 Bölüm 77 [ Bir Başına ] (1/2)

avatar
4913 4

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 4 Bölüm 77 [ Bir Başına ] (1/2)


Çevirmen : Clumsy 

 

Subaru’nun bu aşk itirafını işittiği andaki şaşkınlığı nasıl tarif edilebilirdi?

 

Baştan ayağa, yıldırım çarpmışa dönmüştü.

 


Tüyleri diken diken olmuştu, damarlarındaki kan kaynayarak telaşla akın ediyor gibiydi. Kalp atışlarının hızı boynundan yukarısının kızarmasına yol açmıştı. Zar zor nefes alabilen Subaru, bu şekilde bir adım geriye doğru sendeledi.

 

Orada daha fazla kalamazdı. Eğer kalırsa nefesi ona ulaşacaktı. Parmak uçları ona değecekti.

 

Eğer aralarındaki mesafeyi açmayı başaramazsa içgüdülerine kapılacak, kendisini tutamayacaktı.

 

Ve bu olursa “Aşkla” boğulacaktı――

 

[Subaru: Dur……]

 

[Satella: Seni seviyorum.]

 

[Subaru: Lütfen dur……]

 

[Satella: Daima ve yalnızca seni seveceğim. ]

 

[Subaru: Sana dur dedim――!!]

 

Kafasını sallayan ve kollarını savuran Subaru, dikkatini kızın bakışlarından uzaklaştırdı.

 

Satella’nın ifadesi hala görünür değildi. Bu yüzden Subaru, o gözlerde ne barındığını bilemiyordu.

 

Ancak yine de kalbinin telaşlı atışlarında en ufak bir sakinleşme belirtisi yoktu.

 

Subaru, her şeyi bilinçli bir şekilde tutarak, çılgınca bağırarak, onu kan kusuyormuşçasına bir retle uzaklaştırarak benliğini korumaya çalışıyordu. Eğer bilincini bu şekilde aktif tutmak için çaba harcamazsa özünün yok edileceğine çok emindi. Ve bu düşünce de onu dehşete düşürüyordu.

 

Satella’nın aynı sakinlikle karşısında durmakta olduğu Subaru, kızı açıkça reddediyor, tiksintisini alenen dışa vuruyor ve onu gerçeklerle yaralamaya çalışıyordu.

 

Kızın görünmeyen yüzü hala karanlıklarla kaplıydı. Çözmek imkânsızdı. Ama Subaru, her nasılsa Satella’nın bu sözlerle yaralandığını ve bakışlarını indirmiş olduğunu anlayabiliyordu.

 

Kalbinde kızın saçlarını narince okşamayı arzulayan, yüzündeki acılı ifadeyi rahatlamak isteyen, ona aşk fısıltıları sunarak gülümsemesini sağlamayı uman bir parça mevcuttu.

 

Bunu ne kadar reddetse de kalbi, Satella’yı “Sevdiği” konusunda ısrarcı oluyordu.

 

[Subaru: N…… nesin sen!? Bana ne yaptın!? Ölümden Dönüş gibi… kalbimi yönlendirecek bir şey daha mı yerleştirdin!?]

 

Subaru, itaat etmeyen kalbine olan güvensizliğini dışa vurarak Satella’ya bağırıyordu.  

 

Kalbi ansızın anlam veremediği reaksiyonlar vermeye başlamıştı. Eğer bu Cadı ve doğaüstü güçleri kalbindeki duyguları etkileyebiliyorsa bu fazlasıyla korkunç olurdu.

 

İnsanların kalbini istediği şekilde yönlendirmek―― insanlık dışı, iğrenç bir eylemdi.

 

Bu dünyada Natsuki Subaru’nun karşılaştığı ilk umut ışığı Emilia’ya olan “Aşkı” olmuştu.

 

Bu dünyaya geldiğinde en ufak bir ipucu ve fikri olmayan Subaru, kaybolmuş, köre dönmüştü. Kendisini o çıkmazdan kurtaran ve yardım eli uzatan Emilia’ya borçlu hissetmişti. Ve kalbi ihtişamını yitirmeye, aşınmaya yüz tutsa da Emilia’nın varlığı ve parlaklığı hiçbir şekilde eksilmiyordu.

 

Ölüm döngülerini tekrarlamaya başladıkça, tek başına sayısız zorlukla mücadele ettikçe değer verdiği ve korumak istediği kişilerin sayısı artmıştı. Bu insanlarla biriktirdiği anılar, sözler, bağlar, hisler de Subaru’nun içindekileri çoğaltmış, karmaşıklaştırmıştı.

 

Artık birincil motivasyonunun Emilia’ya yönelik hisleri olduğunu söyleyemezdi.

 

Ancak bu, kalbindeki ilk umut ışığının Emilia olduğu gerçeğini de değiştirmiyordu. Ve Satella da şu anda aynı “Aşkı” kendisi için talep ediyordu.

 

Hiçbir paylaşımları olmasa da, birlikte hiç vakit geçirmemiş, hiç konuşmamış olsalar da kendisinden “Aşk” istiyordu.

 

Buna korkunç denmez de ne denirdi?

 

[Subaru: Sen ve Echidna…… ikiniz de delisiniz! Bu…… burası akıl almaz piçlerle dolu! Bıktım artık!]

 

Subaru, tiksintisini gizleme gereği bile duymadan önündeki yüzsüz Cadı ile arkasındaki beyaz saçlı Cadıya bağırmıştı.

 

İradesine aykırı bir aşka sahip olan Satella ve mide bulandırıcı merakıyla insanların başını belaya sokan Echidna. İkisi de Subaru’nun anlam veremediği canavarlardı.

 

[Echidna: O şeyle aynı kefeye konulmak çok üzücü. Teknik olarak ikimizi de ‘Cadı’ olarak düşünebilirsin ama o şey Cadıların da altında kaba bir yaratık. Tabii “Akıl almaz” kısmında yanılmıyorsun.]

 

[Subaru: Kapa çeneni. Arkadaşça davranırken aklından geçirdiğin sinsilikleri unutmadım.……Yeter. Burada kalmamın bir anlamı yok. Beni dışarı çıkar. Artık sizlerle birlikte olmak istemiyorum!]

 

Echidna’nın sözlerine bu kaba yanıtı veren Subaru, kafasını tutarak Rüya Kalesinden ayrılma talebini belirtti.

 

Satella ve Echidna’nın yanında bir saniye daha geçirmek istemiyordu. Zaten endişelenmesi ve halletmesi gereken bir ton şey vardı, daha fazlasına bulaşmanın zamanı değildi.

 

O bir dahi veya alim değildi, kaldırabileceklerinin bir limiti vardı. Halihazırda yolunu tıkayan ve limitlerini aşan engellere sahipken neden yenileri de baş göstermek zorundaydı ki?

 

[Subaru: Yardımını istemiyorum… Dışarıdaki problemlerle kendim baş edeceğim ――Zaten ne düşünüyordum ki!? Başından beri öyle yapmam gerekiyordu……]

 

[Minerva: Ve sonra? Defalarca ölüp etrafındaki insanları ağlatırken kendi kendine “Bilgi toplama aşamasındayım, yapacak bir şey yok.” mu diyeceksin? Harika, tebrikler.]

 

Minerva kollarını çaprazlamış ve kesin ayrılığını ilan eden Subaru’ya çemkirmişti. Karşılığında yalnızca bir bakış alınca da yüzü iyice kızararak devam etti.

 

[Minerva: Ne! Tekrar etmemi mi bekliyorsun?]

 

[Subaru: Bunun seninle hiçbir ilgisi yok. Ölümden Dönüşle çektiğim tüm acılar, çileler, aldığım tüm yaralar yalnızca beni ilgilendirir! Ne hakla bu konuda şikayetçi olabiliyorsun!?]

 

[Minerva: Senin için o acılara, çilelere, ıstıraba hazır olduğunu söylemek kolay tabii. Senin kemiklerinin kırılışını, kan kusuşunu, etinin parçalanışını izleyenleri kim takar ki? Ne de olsa her zaman en çok acı çekenin sen olduğun bahanesinin ardına sığınabiliyorsun!]

 

[Subaru: Ne……!?]

 

[Minerva: En görünür, en bariz yaraları sen taşıyorsun diye davranışlarının acı çektirdiği insanların bir söz hakkı yok sanıyorsun. Ne de olsa en çok acı çeken sensin. En çok şeye katlanan sensin…… Çevrendekilerin de doğal olarak ağlayıp sızlanmayı kesmesi gerekiyor, değil mi?]

 

Minerva’nın ses tonu, biriktirdiği öfkenin etkisiyle giderek yoğunlaşıyordu. Dişlerini sıkan Subaru’nun bu acımasız sözlere karşılık vermemesi imkânsızdı.

 

[Subaru: Sen! Kendi trajedimde boğulup kalan herkesi susturabildiğimi sanıyorsun, öyle mi!? Şu anda içinde bulunduğum çıkmaz lanet olasıca bir rolden mi ibaret sence!?]

 

[Minerva: Yo, söylemeye çalıştığım şey bu değil. Söylemeye çalıştığım şey, “En çok ben acı çektiğim sürece sorun yok” mantığının korkakça olduğu. Ben Echidna’nın kötü niyetli metotlarından hoşlanmıyorum ve Satella’nın çizdiği dolambaçlı yolları anlayabileceğimi umut bile edemiyorum…… ama bence senin çizdiğin yol biz Cadılarınkinden çok daha rahatsız edici.]

 

[Subaru: ――――]

 

[Minerva: Her şeyden önce, benim insanları iyileştirmek için dövüyor olmam senin yaşam tarzına tamamen zıt değil. ――Hem senin için yaptıklarına nankörce yaklaşmıyor musun?]

 

Küçük yumruğunu Subaru’ya doğru uzatmış olan Minerva bu sözleri sarf etmiş ve son cümleyi, mavi gözlerini Satella’ya çevirerek fısıldamıştı.

 

Satella ise Subaru’dan aldığı ret cümlelerinden beri ifadesizce aynı noktada durmayı sürdürüyordu. Ne onaylamış ne reddetmiş, bu sahneyi tepkisizce izlemişti.

 

Bunu görmek Minerva’nın gözlerini üzüntülü bir şekilde kısmasına yol açmıştı.

 

Ancak Subaru, bu hassaslığı umursayacak bir evrede değildi.

 

[Subaru: Rahatsız edici mi…… nankörlük mü……?]

 

Minerva’nın son kelimeleri Subaru’nun yüzünü düşürmüş, omuzlarını titretmişti. Titreme fazlalaşıp başını kaldırdığında ise gülüyordu.

 

Her şey öyle ahmakçaydı ki gülmemesi imkânsızdı.

 

[Subaru: Ne boktan bahsediyorsun? Mide bulandırıcıymış bilmem neymiş… Sence ben bu yöntemi neden seçtim? Bu sözde çarpık düşünce şekline nasıl eriştim? Yöntemlerim veya mantığım… sahip olduğum şeyin doğal sonucu değil mi!? ――Değil mi!?]

 

[Satella: ――――]

 

[Subaru: Senin yüzünden! SENİN! Benim bu hale gelme sebebim sensin!!]

 

Hala titremekte olan Subaru’nun öfkesinin hedefi, sorumluluktan kaçınmak istercesine sessizliğini koruyan Satella’ydı.

 

# Minerva'yı seviyorum, şu ana dek en mantıklı davrananın o olduğunu gördük bence. Ağır konuşmuş olsa da sözlerinde haklıydı. 
Ve Subaru da en sonunda patladı. Senin yüzündeeeen nidalarıyla sonlandırdık bölümü. 
Bakalım Satella'dan yeni bir şeyler duyacak mıyız ve bu olayı nasıl bağlayacağız! Okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr