[???: ――Emilia? Emilia? Oy, iyi misin!?]
[Emilia: Aa, e…… uh… suba… ru……?]
Birinin omuzlarını sarsıp adını seslenişiyle uyanan Emilia, gözlerini açarak Subaru’nun ismini mırıldandı. Ardından bulanık bilincini toparlamak için başını salladı. Ancak-
[Emilia: Subaru, neden… buradasın……?]
[Subaru: Bir sebebim olması mı gerekiyor? Söz konusu Emilia-tan’ın yüzüyse tüm gün sıkılmadan izleyebilirim.]
[Emilia: O değildi, kast ettiğim şey……umm…]
Belki de zihni henüz kendisini toparlayamadığı için yanıtı yerli yerinde olamamıştı. Subaru da bu gerginliği silmek adına dizlerine vurup gülümseyerek ayağa kalktı.
[Subaru: Benim yanımda gardını düşürmene izin veremem. Bana güvendiğin için gerçekten mutluyum ama yine de mantık pelerininin altında açgözlü bir kurt gizleyen biriyim. Benim gibilere karşı daha dikkatli olmanı isterim, Emilia-tan.]
[Emilia: ……? Seni unutmuş değilim, Subaru. Uyanma aşamasında garip bir şeyler söyledim, o kadar…… ama farkına bile varmadan uyuyakalmış olmak……]
Subaru’nun ne söylemek istediğini anlamış gibi durmasa da sesi bir nebze daha bilinçli olduğunu işaret ediyordu. Bu onayı alan Subaru, kafası karışık görünen Emilia’ya başıyla onay verdi.
[Subaru: Yorgunluğunun biriktiğini anlayabiliyorum ama uyuyacağında yatağa geçmen daha iyi olur. Eğer bu şekilde yerde yatmayı sürdürürsen buraya her gelişimde kalp krizi geçirmek zorunda kalacağım.]
[Emilia: ……ah, üzgünüm. Seni endişelendirdim, değil mi?]
[Subaru: Tam da kararlılığımı yenilemiştim ama bu yeni OLAY her şeyi mahvetti ve beni cidden panikletti, bilesin. Bugünkü uykulu yüzünü görmenin her zamankinden daha duygusal olduğunu bile söyleyebiliriz…]
Aslında odaya girip Emilia’yı yerde gören Subaru’nun yaşadığı şok tarif edilebilir seviyede değildi.
Kapıyı çalıp hiçbir tepki alamayınca dışarıda olabileceğini düşünmüş, ardından odaya girdiğinde onu gümüş saçları yere yayılmış şekilde yatağın önünde yatar halde bulmuştu.
Tabii ki bu kan dondurucu manzarayla karşılaştığında hissettiği ani çaresizlik için hiç kimse Subaru’yu suçlayamazdı.
Neyse ki Emilia’nın bedeninin ılıklığı ve belirgin nefes alış ritmiyle nabzı endişelerini hızlıca bertaraf etmişti.
Ancak-
[Subaru: Hepsi bu kadar olsaydı seni uyumaya bırakabilirdim ama…… gerçekten kötü bir kabus görüyor gibiydin. Seni uyandırarak kötü mü ettim?]
Kollarında uyuyan Emilia’nın kaşları çatık, yüzü terlerle kaplı ve bedeni ıstırapla çarpılmıştı. Bunu bizzat tecrübe etmiş olan Subaru, gerçekten korkunç bir kabustan kaçış olmadığını iyi biliyordu. Acıdan kolayca kaçmanın tek yolu rüyanın dışına çıkarılmaktı.
Emilia da tam olarak bunu yapmış olan Subaru’ya [Hayır] cevabı vererek başını salladı.
[Emilia: Beni uyandırdığın için geeeeerçekten memnunum. Biraz……..yo, bir hayli korkunç bir rüya görüyordum…….o yüzden teşekkürler.]
[Subaru: Emilia-tan’a dadanan korkunç bir rüya… Aslında neyle alakalı olduğunu sormak istiyorum ama…… Pek konuşulası bir konu olmadığını hissedebiliyorum.]
[Emilia: ――――]
Emilia’nın sessizliğini ve ardından gelen buruk gülümsemeyi gören Subaru, Emilia’nın kabusu üzerine düşünmeye başladı.
Büyük ihtimalle etrafındaki negatif şartların sonucuydu. Tam olarak ne gördüğüne emin olamıyordu ama-
[Subaru:…… Peki, anlatman için seni zorlamayacağım.]
Emilia’nın konuyu değiştirmeye çabaladığını hisseden Subaru, gerçekçi bir kabusun söz konusu olduğunu düşünüyordu.
Eğer belli belirsiz bir şeyler söz konusu olsaydı konuşmak daha kolay olurdu. Ama Emilia konuşmaya dair bir belirti göstermiyorsa, gördüğü rüya canlı ve gerçekçi olsa gerekti.
Emilia ile bugünkü iletişimleri kötü bir şekilde başlamıştı ve devamını getirmek de kolay olacağa benzemiyordu. Dertli bir ifade takınan Subaru, burnunun ucunu kaşıyıp konuya nasıl gireceğini düşünürken Emilia başını kaldırdı.
[Emilia: Ee…… ne oldu, Subaru? Buraya sebepsiz yere yüzümü görmeye gelmiş olamazsın, değil mi?]
[Subaru: “Gelmiş olamazsın”… Bunun benim için çok da mantıksız bir şey olduğunu sanmıyorum?]
[Emilia: Yo, yapmazsın. Yani daima elinden gelenin en iyisini yapmak adına meşgul oluyorsun. Zamanını öylece benimle harcayamazsın.]
[Subaru: Emilia-tan, sen beni tam olarak ne kadar çalışkan biri sanıyorsun? ‘’Tembelliğin Takdiri Günü’’ gibi bir oluşumu tüm kalbimle destekleyecek kadar tembel olduğumu biliyorsun, değil mi?]
Bunda en ufak bir abartı veya şaka yoktu, Subaru tam bir tembel teneke olduğunun bilincindeydi. Öyle ki hiçbir amacı veya rolü olmadan doğru yoldan sapıp duran birini görürseniz ona Natsuki Subaru diyebilirdiniz.
Ve tam da bu yüzden, artık eski dünyasında edindiği amaçsız hobilerini ve günlük sporlarını asla aksatmıyordu. Çünkü onları bıraktığı anda tamamıyla amaçsız bir insana dönüşeceğini biliyordu.
――Aslında düzenli bir çaba sarf eden kişiye hiçbir amacı olmasa dahi tembel demezdiniz. Ancak Subaru bu bariz gerçeğin farkında gibi görünmüyordu.
Subaru’nun fazlasıyla yerici öz değerlendirmesiyle ilgili bir şeyler söylemek isteyen Emilia’nın bakışları yumuşamıştı. Bunu gören Subaru kaşlarını çatsa da Emilia bu konuya değinmekten kaçındı.
[Emilia: Peki. Her neyse, neden geldiğini söyle hadi. A~cee~lee eeet~]
[Subaru: Bir anda bu sevimlilik de nerden çıktı……! Uhh, neyse tamam. Belki dışarıda bir yürüyüşe çıkıp kafamızı biraz rahatlatabiliriz diye düşünmüştüm……]
[Emilia: ――――]
[Subaru: Gerçi bu pek de rahatlatıcı olmayacak gibi, değil mi…]
Emilia’nın sessizleştiğini gören Subaru, hata ettiğini fark ederek kafasını kaşıdı. Emilia’nın konutunun köy merkezinden bu kadar uzağa yerleştirilme sebebinin Sığınaktakiler tarafından pek iyi karşılanmaması olduğu barizdi.
Aslında toplum dışına itilen ırklar olarak aralarında bir dostluk oluşması gerekse de anlaşılan Yarı Elfler bu duruma dahil olamıyordu.
Ayrıca Arlam sığınmacıları da Cadı Tarikatından kaçma durumundan ötürü Emilia’ya pek sıcak bakmıyordu.
Yani Emilia’nın Sığınakta gördüğü muamele Başkenttekinden farklı değildi: bir tümör gibiydi.
Subaru’yla birlikteyken güçlü davranması bunun kendisi için kolay olduğu anlamına gelmiyordu. Bir başınayken yüzleştiği o bakışlarla nasıl baş ediyordu acaba?
Bu durum bir ilerleme kaydetmemişken Emilia’yı dışarı çıkartmak yalnızca omzuna gereksiz bir yük daha eklemek olacaktı.
[Subaru: Bu şeyler yüzünden ben……]
Düşüncesizliğine öfkelenen Subaru kendi alnına bir yumruk geçirdi. Ve eklemlerinden kafatasına yayılan acı eşliğinde, bu açıklanamaz tavrına gözleri irileşerek bakan Emilia’ya döndü.
[Subaru: Emilia]
[Emilia: ――Mm]
Subaru’nun ifadesindeki değişikliği fark eden Emilia, atmosferin de değiştiğini hissedebiliyordu. Hemen duruşunu düzeltip menekşe gözlerine sakin bir ifade yerleştirerek Subaru’ya karşılık verdi.
İfadesi, konuyu dolandırmanın anlamı olmadığını anlatır gibiydi. Ama Subaru nasıl giriş yapacaktı ki? Bir müddet açılış cümlesini düşündü ve-
[Subaru: Emilia… Yargılamalarda ne gördüğünü bana anlatabilecek misin?]
――Subaru bu sorunun kızın iri, menekşe gözlerinde doğurduğu dehşet ve acıyı açıkça görebiliyordu.
#Hepimiz bazen Natsuki Subaru'yuz!
Bu arada Subaru ilk defa kendi korkularını da içine atarak Emilia'ya geçmişini sordu. Eğer Emilia'nın Yargılamaları geçmesini istiyorsa bunu yapmak zorundaydı. Bakalım Emilia olup bitenleri anlatacak mı ve bu anlatış onun ilerlemesine katkı sağlayacak mı...
Bu arada şimdiden iyi bayramlar diliyorum, bir sonraki bölümde görüşmek üzere arkadaşlar :)
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..