Cilt 4 Bölüm 103 [ Sığınağın Başlangıcı & Çöküşün Başlangıcı ] (3/3)

avatar
3925 2

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 4 Bölüm 103 [ Sığınağın Başlangıcı & Çöküşün Başlangıcı ] (3/3)


Çevirmen : Clumsy 

 

Mavi ve şeffaf kristal öylesine güzeldi ki Lewes’in titremesine yol açmıştı.

 

[Beatrice: Hoşuna gitse de bir aptal gibi uzanıp dokunma. Eğer dokunursan yutulur ve kristalin bir parçası olursun, sanırım.]

 

Nerede olduklarını bir anlığına unutan Lewes hayranlık dolu bir iç çekmiş, yanındaki Beatrice ise kollarını göğsünde bağlayarak yersiz bir tutumla bu uyarıda bulunmuştu.

 

Ansızın sersemlik halinden sıyrılan Lewes parmaklarını çabucak geri çekerek özür diledi. [Ah, p-pardon.]

 

[Beatrice: Özür dilenecek bir şey yok…… Ee, şimdi ne yapacağız, sanırım? Betty’e sadece kristali taşıması ve seni buraya getirmesi söylendi. Annem bundan başka bir şey söylemedi.]

 

[Lewes: Beatrice-sama, kristali buraya nasıl getirdin……?]

 

[Beatrice: Betty için nesneleri dokunmadan taşımak dert değil, sanırım. Annem de Kapı Geçişimin menzilini ve kesinliğini över, bilesin.]

 

Beatrice’in ifadesi her zamanki gibi hissiz olsa da içinde gizli gururu hissetmek Lewes’in yanaklarını gevşetmişti.

 

Beatrice’in bu konuşma tarzına çoktan alışmıştı. Tabii başlarda onun sözlerini çok ciddiye alır ve yerin dibine girmek isterdi.

 

Ama geçirdikleri zaman arttıkça otoriter görünen bu kızla anlaşmanın aslında şaşırtıcı derecede kolay olduğunu fark etmişti, hatta görünüşü kadar sevilesi, birlikte gülünüp eğlenilesi bir kızdı.

 

Onunla böylece konuşmayı sürdürebilse ne güzel olurdu…

 

Keşke Sığınağa yaklaşan felaketi ve kendisini bekleyen kaderi unutabilseydi―― ama bu imkânsızdı.

 

[Beatrice: ……? Şu anki gülümsemen inanılmaz nahoş, bilesin.]

 

Beatrice Lewes’in yüzüne beliren mutsuzluğu sezmişçesine bu noktaya parmak basmıştı.

 

Kızın gülümsemesinin normalden farklı olduğunu belirtmesi ona yönelik dikkatinin kanıtıydı. Lewes bunu fark ettiğinde gözlerinin köşelerinden süzülen yaşlara hakim olamamıştı.

 

Beatrice’in gözleri irileşirken Lewes yaşları kıyafetinin kollarıyla silmeye gayret etmekteydi.

 

[Lewes: P-pardon…… Gözüme…  azıcık kum kaçtı da……]

 

[Beatrice: U-umursamıyorum ki, sanırım. ――Betty işler bu şekildeyken “endişelenme” gibi şeyler söylenemeyeceğinin bilincinde.]

 

Beatrice sebebi yanlış anlamış olabilirdi ama yine de ağzından aynı mesajı veren şefkat dolu kelimeler dökülmüştü.

 

Lewes’in göğsünün derinlikleriyse bir ılıklıkla dolmuştu. Beatrice’in verdiği güç öyle büyüktü ki patlayabilecek gibiydi.

 

[Lewes: Beatrice-sama]

 

[Beatrice: Ne oldu, sanırım? Biraz oyalanmak istiyorsan Betty gidip Annesine yardım edecek. Ve o piç Roswaal da ölüm döşeğinde gibi görünüyordu. Sanırım ona yardım etmezsem……]

 

[Lewes: Daima benimle ilgilendiğin için teşekkür ederim. Ama―― veda vakti geldi.]

 

[Beatrice: ――ha?]

 

Bu belli belirsiz sözleri dinleyen Beatrice kafası karışık bir şekilde gözlerini kırpıştırmıştı.

 

Soğuk, taş alandaki iki kız―― Beatrice ve Lewes birbirine bakmaktaydı.

 

Beatrice gözlerini defalarca kırpıştırdı ve onun yoğun ama samimi bakışlarını alan Lewes de gözlerini kaçırmadı.

 

[Beatrice: Veda mı? Ne demek istiyorsun, sanırım? Kaçacak mısın?]

 

[Lewes: Yo, öyle değil. Kaçacak ve hayatta kalacak olsaydım bir gün seni tekrar görebilirdim. Ama bu bizim son görüşmemiz olacak. Muhtemelen bir daha asla konuşamayacağız.]

 

[Beatrice: …………]

 

Beatrice dudaklarını büzmüş ve gerçek niyetini ararcasına Lewes’in gözlerinin derinliklerini incelemeye başlamıştı.

 

Onu ilk defa kafası karışmış gören Lewes ise sessizce sözlerini sıralamayı sürdürüyordu.

 

[Lewes: Echidna-sama Sığınağı çevreleyecek bir Bariyer için hazırlık yapıyordu. Ancak Bariyerin Sığınakta köklenmesi için biraz daha vakit gerekliydi…… ama buna ayıracak zamanımız kalmadı.]

 

[Beatrice: Zaman kalmadı…… o zaman Bariyer tamamlanamayacak mı? O herifi uzak tutmanın tek yolu Bariyer değil miydi, sanırım?]

 

[Lewes: Evet. O adamın ne kadar tehlikeli olduğunu kendi gözlerimle gördüm. Hatta tehlikelinin de ötesinde. Echidna-sama’nın onu yenmek için neden her şeyi riske attığını anlayabiliyorum. Ve sanırım Roswaal-sama da bunun Echidna-sama’yı kurtarmanın tek yolu olduğunu bilerek kendisini feda etti.]

 

O gencin nasıl da boğucu bir gücü vardı!

 

Lewes Bariyerin aktive olmasının Echidna’ya nasıl bir yardımı dokunacağını veya o canavarın varlığını nasıl yok edeceğini bilemiyordu.
Ama Echidna’nın garanti ettiği bir şey vardı.

 

[Lewes: Echidna-sama bana Bariyer aktive olduğu takdirde Sığınağı koruyabiliriz dedi.…… Ve ben de bunun için canımdan olmaya razıyım.]

 

[Beatrice: B-böyle aptalca şeyler söyleme. Sen canından olsan bile…… bir büyü temelin olmadan nasıl……]

 

Gözleri panikle dolan Beatrice alelacele lafa girmişti. Ama zekâsı sayesinde daha cümlesinin ortasındayken cevaba erişmişti.

 

Gözleri şaşkınlıkla açılırken arkasındaki mavi kristale döndü.

 

[Beatrice: Kendini kristalin özüyle bağlarsan……. senin Od’un onun özü olur ve Bariyer Sığınağa yayılır…… böylece toprağa aşina hale gelmesine gerek kalmaz……]

 

[Lewes: Evet. Echidna-sama da öyle söyledi.]

 

Echidna ve Roswaal’ın saldırıdan önce vardığı sonuç buydu.

 

Beatrice tek bir söz etmeden kalakalmıştı. Lewes ise etrafında dolaşıp onun görebileceği bir noktaya gelerek gülümsedi.

 

[Lewes: Sığınağın manasına olan yakınlığımı sen de onayladın…… Beatrice-sama.]

 

[Beatrice: ――――hk!]

 

Beatrice’in yüzü Lewes’in sözleri karşısında düşmüştü.

 

Şeftali rengi dudaklarını kanatacak derecede ısırarak,

 

[Beatrice: Y……yo. Betty…… Betty yapmadı…… bekle, olmaz, sadece bekle sanırım. Burada bekle. B-Betty gidip Annesiyle konuşacak, sanırım. Annem öyle davranmayabilir ama kesinlikle Betty’nin üzerine titrer, eğer konuşursam beni dinler……]

 

[Lewes: Buna vakit kalmadı. Hemen karar vermek zorundayız.]

 

[Beatrice: Öyleyse Betty hemen gidip Annesine yardım edecek. Annem ve Betty birlik olursa o adamın üstesinden rahatlıkla gelebiliriz, sanırım. Roswaal’ı da iyileştiririm, böylece üç kişi oluruz ve……]

 

Beatrice çocuksu bir inkârla kafasını sallıyordu ancak sözleri sonlara doğru silikleşmişti.

 

O bile ikna edici olamadığının bilincindeydi.

 

Beatrice kesinlikle harikaydı. Lewes, onun yaşlarında bir kızın büyü konusunda böyle bir raddeye erişmesine ve günlük çalışmalarını asla aksatmamasına içtenlikle hayrandı.

 

Annesiyle dolanıyor, Roswaal ile dalaşıyor, büyü pratiği yapıyor, Lewes ile çamaşırlara ve yemeğe koşturuyor, hiçbirini aksatmıyordu.

 

İşte aynı Beatrice kabiliyetlerinin limitini ve düşmanla arasındaki aşılamaz uçurumu da anlayabiliyordu.

 

Yersiz bir böbürlenme uğruna annesinin canını tehlikeye atamazdı.

 

[Beatrice: ――Veya Betty’nin Kapı Geçişiyle herkesi buradan uzaklaştırabiliriz.]

 

[Lewes: …………]

 

[Beatrice: Haksız mıyım? Bu yeterli olur, sanırım. Biraz zor olur ama Betty kesinlikle üstesinden gelir. Annem onu tutarken biz de Sığınaktaki herkesi toparlar ve Annemin Köşküne kaçarız, sanırım. Fırsatımız olunca da Roswaal’ı alır ve Annemin geçişiyle kapıyı kapatır, o herifin burnunun ucundan kaçarız.…… Evet, bence böyle yapmalıyız.]

 

[Lewes: Peki kaçtıktan sonra kalan ömrümüzü o kişi tarafından kovalanmanın korkusuyla mı geçireceğiz? Dünyanın dört bir yanından kovulup gelen onca insanın sonunda huzur ve güvenlik içerisinde yaşadığı bu mekanı terk edersek…… ve yeni bir yere gidersek, sence bir daha böyle mutlu bir hayat sürebilmemiz ne kadar vakit alır?]

 

Lewes Beatrice’in planını hassas ama inatçı bir tavırla reddetmişti. Onun yüzüne yerleşen yaralı ifadeyi görmekse göğsünde yoğun bir acı doğurmaktaydı.

 

Ama o kızın düşüncelerini bir kenara atmalı ve kendi yolunu çizmeliydi.

 

Bu acımasız ve bencil karar birlikte geçirdikleri günlere ihanet etmek anlamına gelse de…

 

――Ve paylaştıkları tüm o anılara da…

 

[Lewes: Beatrice-sama. Sığınağı seviyorum. Burada yaşayabildiğim için gerçekten mutluyum. Ve burada yaşayanların yüzlerindeki gülümsemeleri görmeyi de seviyorum. O yüzden tüm bunların yitip gitmesini istemem.]

 

[Beatrice: ――――]

 

[Lewes: Burada harika zamanlar geçirdim. Öyle harikaydı ki ben bile damarlarımda bu bozuk kan akarken bunu hak ediyor muyum diye şüpheye düşer oldum. Ve bu yüzden son derece minnettarım.]

 

[Beatrice: Öyle değil, sanırım…… B-burası hakkında ne düşünüyor olursan ol buranın oluşturulma sebebi düşündüğün gibi değil……]

 

[Lewes: Evet. Biliyorum.]

 

[Beatrice: ――――h]

 

Lewes başıyla onay verirken Beatrice sözlerinden pişman olmuş gibi görünmüştü.

 

Lewes Sığınağın başlangıcının gerçek sebebinden haberdardı.

 

Hiç değilse Echidna ve Roswaal’ın bu insanları toplama sebebinin nezaket olmadığını biliyordu.

 

Dışlanan ve hakir görülen insanların başları dik bir şekilde yaşayabildiği bu cennet―― onların hatırına var olmamıştı ama yine de buradaki herkes içten içe buna inanmak istiyordu.

 

Ve artık buranın yalnızca parlak yüzünü görmek mümkün değildi. Lewes kendisine ne kadar acı verse de bunu anlıyordu.

 

[Lewes: Buranın esas oluşturulma sebebi Echidna-sama’yı kovalayan kişiyle baş etmekti, değil mi?]

 

[Beatrice: …………]

 

[Lewes: Burası o yüzden var ve bizleri de o yüzden getirdi, artık anlıyorum.]

 

[Beatrice: Peki…… madem biliyorsun, o zaman neden…]

 

Anlam veremeyen Beatrice kafasını sallamış, onun rica dolu bakışlarıyla dudakları gevşeyen Lewes ise,

 

[Lewes: Umurumda değil. Burada geçirdiğimiz mutlu günler Echidna-sama’nın planlarının bir parçasından ibaret değildi. Burada geçirdiğim zaman, yaptığımız tüm o konuşmalar, hiçbiri bir plana ait değildi.]

 

[Beatrice: ――――]

 

[Lewes: Önemli olan nasıl başladığı değil. Nasıl bittiği ve bu süreçte ne hissettirdiği.]

 

[Beatrice: ――――]

 

[Lewes: Burada gerçekten mutluydum. O yüzden bu mutluluğu korumak adına her şeyi yapmaya razıyım. Lütfen benim için yaptığın her şeye yönelik minnettarlığımı ifade etmeme izin ver, Beatrice-sama.]

 

Taş odada uzaktan gelen bir patlama sesi yankılandı.
Echidna ve gencin Sığınağın ortasındaki çarpışması yeri sarsmış, atmosferi titretmişti.

 

Bu titreşimlerin giderek yaklaşıyor olmasıysa kazanan tarafın Echidna olmadığını gözler önüne sermişti.

 

[Lewes: ――――]

 

Gözlerini kapatan Lewes sessizce kararlılığını perçinledi. Önündeki Beatrice ise söyleyecek bir şey bulmak adına beynini zorluyor, omuzlarını düşürüp yükseltiyordu.

 

Keşke Lewes’i niyetinden caydıracak, kararını değiştirecek büyülü sözler olsaydı...

 

Ama dünyada buna uygun bir büyü mevcut değildi.

 

[Lewes: Beatrice-sama]

 

[Beatrice: …… Ne oldu, sanırım?]

 

[Lewes: Lütfen çok şeker yememeye dikkat et.]

 

[Beatrice: ――――]

 

Beatrice çay saatlerinde ağzına türlü türlü şeker tıkıştırırdı. Bu sevilesi görüntüsü şişmanladığı için bozulursa pek yazık olurdu. Ayrıca dişlerine de iyi bakması lazımdı.

 

Onları nadiren gösterse de gülümsediğinde gerçekten harika oluyordu.

 

Arkasını dönen Lewes hiçbir söz söylemeden mavi kristale yaklaştı. Kristal derin, büyüleyici ışıltılar saçmaktaydı. Dokunursa gerçekten de o ışık tarafından yutulacaktı.

 

Acaba acıtır mıydı, canı yanar mıydı?

 

Kendisini sona hazırlamış olsa da o sonun ne şekilde geleceği hakkında hiçbir fikri yoktu.

 

Basitçe, korku denen hissi tatmaktaydı.

 

O ışık tarafından yutulduğunda burayı gerçek bir “Sığınak” kılacaktı.

 

Eğer burası insanların huzur ve mutluluk içerisinde yaşayabileceği bir yer olabilirse,

 

Eğer Echidna ve Beatrice onun adına Sığınağı kollamaya devam ederse,

 

[Lewes: ――――]

 

Ansızın kolunun çekiştirildiğini hissetti.

 

Arkasını dönen Lewes hemen orada dikilen Beatrice’i gördü.

 

Ona daha önce hiç görmediği bir ifadeyle bakıyor ve parmak uçlarıyla kıyafetini kavrıyordu.

 

O parmaklardaki güç az olabilirdi, Beatrice o dokunuşla ne yapmak istediğini bilmiyor da olabilirdi. Hiç düşünmeden öylece uzanıvermişti ve belki de bu, duyguları hakkında hiçbir zaman dürüst olamamış bir kızın gerçek hislerini ifade edebilmesinin tek yoluydu.

 

[Lewes: ――――]

 

Lewes o parmakları narin bir şekilde yakaladı.
Ve dokunduğu parmak uçlarındaki sıcaklığı hissederek gülümsedi.

 

[Lewes: Teşekkür ederim. ――Hoşça kal, Betty.]

 

――İşte Lewes’in bilinci bu son sözlerle birlikte mavi ışığa çekildi.

 

Ve yok oldu.

 

#Sığınağın kendileri için yapılmadığını ve orayı bir daha göremeyeceğini bile bile, sırf insanların huzurla yaşayabileceği bir yer olsun, ömürleri arkalarına bakarak ve aşağılanarak geçmesin diye canından olmaya razı bir kız. Ve ömrü boyunca duygularını gösterememiş bir başka kızın tek dostunu yitirmemek için verdiği çaba, son dokunuşla anlatmaya çalıştıkları... 

Gerçekten yürek burkucu bir bölümdü. Zaten Beatrice son zamanlarda hepimizin kalbini çalmıştı diye düşünüyorum, bu bölümlerde Lewes ile olan dostluğu da beni çok etkiledi. 
Şimdi onların vedasını ve Beatrice'in çaresizliğini okumaksa gözlerimi doldurdu. 
Subaru-Theta konuşması ile devam etmek için bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44301 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr