Asanın ucunda toplanan mana aracılığıyla büyü, dünyayı yeniden şekillendirdi――
Uğuldayan rüzgâr, bıçaklara dönüşerek fırtınadan önceki sessizliği bozdu, uyanışıyla yıkım dağıtmaya başladı.
[Garfiel: ――――!!]
Girdabın merkezindeki―― yani bıçakların hedefi olan noktadaki Garfiel ise göğe doğru kükredi.
Bıçaklar gövdesini kesmekte, sert etine hasar vermekteydi. Yarıklardan kanlar akıyordu ama zamanlı sıçrayışı sayesinde ikiye ayrılmaktan kurtulmuştu.
Karşı atak gerçekleştirmek ve kaçınmak arasında kalan Garfiel’in seçimi kaçmak oldu. Ve gözlerinde tereddüt belirtileri titreşirken başını kollarıyla koruyarak rüzgâr bıçaklarının rotasından çıktı.
Ancak bıçakların pususu, dövüşe devam etme niyetiyle başlamıştı.
Rüzgâr Garfiel’in kolayca kaçmasına olanak tanımıyordu. Zemini tekmeleyen Garfiel, görünmez kesikler karşısında dilini şaklattı.
[Garfiel: Sıçtıımın lanet olasıca şeyleri――!]
Ardından yeni rüzgâr bıçaklarıyla karşılaşarak bağırdı.
Topuklarını yere geçirip bir sıçrama hareketi gerçekleştirdi ve topraktan oluşan dikdörtgen bir kesitin havalanmasını sağladı. Rüzgâr bıçakları kalkan bu toprak yığınına çarpıyor ve yığın katmanlar halinde ufalıyordu.
Bu sırada yerçekimine itaat eden yığın, ortalığı toza dumana bulayarak yeniden yerle buluştu.
Bu saçma sahne her ortalama bireyin sersemlemesine yol açabilirdi.
Ancak saldırgan ortalama bir birey değildi ve Garfiel’in bunu yapışına daha önce de tanık olmuştu.
[???: Sshi!]
[Garfiel: Tch!]
Toz kümesinin içerisinden çıkan kızın mini eteği dalgalanmaktaydı. Derli toplu, pembe saçlarının altındaki kırmızı gözbebekleri sarsılmaz bir kararlılıkla ışıldıyordu. Asasının ucundan mana çıkmaya devam ederek atmosferi çarpıklaştırıyor ve rüzgâr bıçaklarının devamı geliyordu.
İlk bakışta sindirilemeyecek kadar geniş bir menzilde etkili bu kusursuz kontrolü ancak bir Rüzgâr Büyüsü uzmanı mümkün kılabilirdi.
Rüzgâr bıçaklarının yarattığı kesikler kırılgan görünümlerinin aksine ortalama kılıçlardan çok daha güçlüydü. Garfiel ise pençelerini müdahale etmeye hazır şekilde kalçalarının yanına yerleştirmişti lakin o pençeler dahi bıçaklar karşısında yetersizdi.
Duruşunu koruyarak arkaya doğru yeni bir sıçrama yapmaya hazırlandı. Ancak hareketi Ram’ın saldırısı ile engellendi.
[Ram: Fula!]
[Garfiel: Ghk!?]
Kısa bir büyü. Rüzgâr Büyüsünün en alt sınıfından bir saldırı. Garfiel’e arkadan vuran bu saldırı, onu tek bir adım gerileyemeden sendeletmişti. Zararı yoktu. Ama durması için yeterli gelmişti.
İşte o anda başını kaldıran Garfiel, Ram’ın bıçağını savurduğunu gördü.
[Garfiel: ――――]
Yapılabilecek en iyi hamle nedir? Garfiel’in bedeni henüz bu soruyu irdeleyemeden hareketlenmişti.
İçsel silahları olan pençeleri ve dişleri rüzgâr bıçaklarına karşı çıkmak için yetersizdi. Ve gafil avlandığı için kaçınma şansı da yoktu. Yani geriye tek bir seçenek kalıyordu.
[Garfiel: Rrrrrrraaaaaaaaghhhh!!]
Kükreyerek ileri atılmış, ellerini birleştirerek görünmez bıçağı avuçlarının arasına almaya yeltenmişti. Çıplak elle yakalama eylemi normal bıçaklarda iş görebilirdi lakin görünmez ve cisimsiz bir bıçak karşısında işe yarayıp yaramayacağı muammaydı.
Yine de materyal rüzgâr olsa dahi bıçak fiziksel olarak “mevcuttu”. Onu avuçlarının arasına sıkıştıran Garfiel, bıçağın rotasını değiştirdi ve ikiye bölünmekten kurtularak tenindeki birkaç çizikle tehdidi atlattı.
Saldırı önlendi. Ram’ın geç kalınmış muhakemesi bu şekildeydi.
[Garfiel: Az daha… sıçıyoduk!]
Garfiel’in bir sonraki hamlesi Ram’ın gövdesine doğru bir tekme savurmak oldu.
Bacağı bir dağı sarsabilecek kuvvetle havayı delse de kaçınmak adına bedenini geri eğen Ram’a erişemedi. Şu anda yere yığılmış olabilecek Ram ise Garfiel’in bacağına doğru yeni bir rüzgâr bıçağı gönderdi.
[Garfiel: ――――Hhk!]
Garfiel tek ayağının üzerinde sıçrayıp bileğini kesip atabilecek darbeden başarıyla kaçındı. Ama-
[Ram: Artık yerde değilsin.]
Garfiel bu fısıltıyı kulaklarında işittiği anda kendisine gelen bir topukla yere yapıştırıldı.
Bu beklenmedik saldırı, rüzgâr bıçağını savurduktan sonra geriye doğru parende atan Ram’dan gelmişti.
Havadan gelen bu saldırıdan kaçınamayacak olan Garfiel’in yapabileceği tek şey ise kollarıyla kendisini savunmaktı. Kol kemikleri çatırdayarak geriye uçurulmuş, toprakta sekmiş ve bir ağaç gövdesine vurarak durabilmişti.
Ciğerlerindeki hava çıkarken Ram’a bakan gözbebekleri öfkeyle yanıp tutuşmaktaydı.
Ama-
[Ram: Ul-Fula]
Ormandaki koca alanı silip süpürebilecek boğuculukta bir rüzgar fırtınası patlak vermişti―― Garfiel’i merkezine alan fırtına, onu ve etrafındaki alanı görünmez bir öfkeyle kesiyordu.
[Garfiel: Gh, gha―― hk!]
Öfkeli rüzgârın gazabına uğrayan Garfiel kesiliyor, itiliyor ve tahrip edilmiş ağaçlara çarptırılıyordu.
Artık yön kavramı dahi kalmayacak şekilde fırlatılıyor ve zeminden uzaklaştığı için kendisini savunamıyordu, yani Ram’ın büyüsüne çaresizce kapılmaktan başka şansı kalmamıştı.
Rüzgâr en nihayetinde sonlanıp fırtına dindiğinde ise Garfiel, ayakta dahi zar zor durabilecek hale gelmişti.
Kana bulanmıştı ve başı arkaya yatık bir şekilde dizlerinin üzerine düşerken bilincini yarı yarıya yitirmişti.
#Ram'ın ne kadar 'hiddetli' olabildiğini hepimiz biliyoruz herhalde. Bu bölümde de halihazırda yorulmuş olan Garfiel'i bir güzel patakladı. Sevdiği kızdan dayak yiyen Garfiel ne yapacak merak ediyorum doğrusu.
Bu arada bu bölüm kısaydı ama bir sonraki uzunca olacak merak etmeyin. Orada görüşmek üzere!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..