Cilt 4 Bölüm 109 [ Yanlış Seçim ] (3/3)

avatar
4710 2

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 4 Bölüm 109 [ Yanlış Seçim ] (3/3)


Çevirmen : Clumsy 

 

Akan kanlarla görüşü kırmızıya boyanan Ram, telaşlı adımlarla bedenini yığılmaktan zar zor alıkoymaktaydı.

 

Kaşlarının üzerinde―― alnının tam ortasında keskin, delici bir acı mevcuttu. Dilini şaklatarak silik, beyaz yarasından yayılan acının pişmanlığını bir kez daha tattı.

 

Arkasından da Otto’nun zayıf sesi yankılanmaktaydı. Çok sinir bozucu.

 

Ram’ın durumun kötüleştiğini herhangi birinden duymasına gerek yoktu. Garfiel’in herhangi bir saldırısına maruz kalmış değildi. O düşüncesiz, alabildiğince açık saldırıları karşılamak, onlardan kaçınmaktan daha zor olurdu. Şu çığlıkları çok sinir bozucu. Ona vurmak istiyorum.

 

[Ram: ――hhu]

 

Kısa bir nefes veren Ram’ın dengesiz ayağı zemini tekmeledi.

 

Ve hemen ardından, kaplan pençeleri az önce bulunmakta olduğu toprakla buluştu. Toz toprak bulutları canlı, kırmızı damlacıklarla karışıp saldırırken Ram da kaçınmak adına sağa sola dönmekteydi.

 

Vaktini doldurmak üzere olduğu barizdi ama bir şekilde hala hareket edebiliyordu. Bir açıklıktan faydalanarak kaplanın çenesine aşağıdan bir tekme gönderdi ve yaratık acı içerisinde sızlanırken bunu öteki bacağıyla attığı bir tekme daha takip etti. 

 

Zarar görmemek adına ivmeyi kullanarak geriye doğru sıçramış ama yere indiği anda duruşu bozulmuştu.

 

[Ram: ――a]

 

[Garfiel: ――――WRR!]

 

Bu esnada pençelerden kelimenin tam anlamıyla ‘kıl payıyla’ kurtulmuş, kesilen bir parça pembe saçı havada dans etmeye başlamıştı.

 

O darbeden kaçınabilmesiyse tamamen tesadüftü. Eğer az önce yere inerken ayağı kaymamış olsaydı kafasının nar gibi patlayacağına şüphe yoktu.

 

Ölümle burun buruna gelen ve omurgasında tarifsiz bir his tadan Ram’ın kırmızı dudakları bir sırıtışla aydınlanmıştı.

 

Savaşın verdiği heyecan olsa gerekti...

 

Alnındaki yaranın zonklayışı, tüm bedenine acı ile kaşıntı arasında bir his yayıyordu.

 

Kırık boynuzu. Bir Oni olduğunun kanıtı. Tüm potansiyelini kullanmak ve atmosferin sonsuz birikiminden mana çekmek adına boynuzuna ihtiyacı vardı. O organı kaybettiği için bedeni, gerçek gücünün onda birini dahi salmasına olanak tanımıyordu.

 

Bedenini bu şekilde zorlamanın cezasını çekeceğinin de bilincindeydi.

 

Buna rağmen doğru şartlar altında ve yeterince hızlı dövüşürse kaybetmesi için bir sebep olmayacağını düşünmüştü. Fakat-

 

[Ram: ――Güçlenmişsin, Garf.]

 

Ram’ın mırıldanışı başkalarına nadiren gösterdiği bir duyguyla dolup taşmaktaydı.

 

Doğal olarak bu Otto’nun hiç tanık olmadığı, Subaru’nunsa en fazla birkaç kez gördüğü bir şeydi. Ram’ın sadece ailesine gösterdiği bir duyguydu ki ailesi de hafızasından silinmişti.

 

Ram, dudaklarına yerleşen gülümsemeyi koruyarak yumruğunu acımasız bir şekilde kaplanın suratına geçirdi.

 

Kaplanın sert teninin etkisiyle yumruğunun sektiğini hissetmişti. Katılığını kaybeden yumruk darbenin etkisini yemiş ve Ram’ın elindeki kemikler kırılmıştı. Fakat iyi hissettirmişti. Dövüşüyordu. Yaşıyordu. Ölme ve öldürmenin coşkusu boğucu bir şevkle dolup taşmasına yol açıyordu. Giderek daha fazla, daha fazla… Sonra daha da fazla… Hala ulaşılacak farklı bir boyut mevcuttu. 

 

Kemikleri kırılan sağ elini artık yumruğa çeviremeyecekti. Yüzü ezilen kaplan da böğürmeye başlamıştı. Fırtına misali bir nefes eşliğinde Ram’ın sol eli rüzgârı keserek kaplanın boynundaki ince deriye yöneldi. Kanlar fışkırmış, Ram’ın parmakları et parçaları yaratmış, bunu daha çok kan fışkırışı takip etmişti. Beyaz yanakları kan benekleriyle yıkanırken dilindeki sarhoş edici demir tadının sefasını sürmekteydi. 

 

Sağ eli işe yaramazsa o da rakibini kollarıyla boğardı. Bir kol, kendi bedenini fazlasıyla aşan boynu sarması için yetersizdi. Yükselerek, tutunarak ve bacaklarının üzerinde sıçrayarak yaratığın damarlarını sıkıştırma mücadelesi verirken kendisini savurmaya çalışan pençelerden de kaçıyordu. Tüm ağırlığını bir yana kaydırırken parmaklarından biri daha kırıldı. Feryat etmek iyi gelmiş, kendisini evinde hissettirmişti.

 

[Ram: Bh, phh, agh]

 

Bu dans çok eğlenceliydi fakat başının hali sinirini bozuyordu. Alnından dökülen kanlar duracak gibi değildi ve artık burnuyla ağzı da alnına katılmıştı.

 

Sınırını fazlasıyla aştığı için bedeni yıkılmanın eşiğindeydi. Sinirleri bedenini tam potansiyeliyle kontrol ediyordu lakin yeterli mana olmayışı bedeninin bu duruma ayak uydurmakta zorlanmasına yol açıyordu. Ama hala göz kamaştırıcı bir hızla hareket ediyor, Garfiel’in pençelerinden kaçıyordu. Dövüş konusunda öyle iyiydi ki tek bir darbe dahi almamıştı. Yine de yığılmanın eşiğinde olma hali giderek güçleniyordu ve eninde sonunda bir pençe veya dişle buluşabilirdi.

 

[Ram: ――hg, phh]

 

Derin bir nefes için duraksadığında ağzından bolca sıvı döküldü. Sıçrayan kan öbekleri eşliğinde dökülen şey bizzat yaşam gücüymüşçesine tüm beden kuvvetini yitirdi.

 

Omuzları düştü, bacakları çöktü. Tabii yaratık bu fırsatı kaçırmayacaktı. Dayak yemiş ve çileden çıkmış çehresiyle Ram’ın narin bedenine doğru patisini savurmaktaydı.

 

Ama――

 

[Otto: Uwaaaah! DONA!!]

 

Boğazını yırtarcasına çıkarttığı bu sözler eşliğinde topraktan bir duvar yükseldi ve duvar, Ram ile kaplanın pençesi arasındaki teması keserek toza dönmeden önce bir anlık da olsa darbeyi engellemeyi başardı.

 

İşte o kısacık anda da bir el Ram’ın bedenini geri çekerek tüm kuvvetiyle savurdu.

 

――Ram, her nedense daha önce de bu şekilde fırlatıldığı hissine kapılmadan edememişti.

 

Havada süzülür ve göğe bakarken aklına bu yersiz düşünce gelmişti. Sırt üstü yere çakılıp nefesi kesildiğindeyse darbeye rağmen başını çabucak kaldırarak durumu incelemeye yeltendi.

 

Bir köşeye pusmuş olması gereken Otto, Ram’ın az önce bulunduğu ve fırlatıldığı noktada durmaktaydı. Görünen o ki Ram’ın tehlikeli durumunu fark edip olaya dahil olmuştu.

 

Ama buna rağmen yapabileceği hiçbir şey yoktu――

 

[Garfiel: ――――WRR!]

 

Ram’la savaşına müdahale eden güçsüz mahluk yüzünden öfkelenen yaratık, solgun yüzlü gence ormanı sarsacak güçte bir kükreyişle karşılık verdi. Otto’nun orada kalakaldığı surette yaratığın dişlerine yem olacağı barizdi. Bu ani hareket gerekliliği karşısında ellerini yumruk yapıp ayağını yere geçirdi ve――

 

[Otto: ――――WWRRR!]

 

――Narin boğazından tam olarak yaratığınkini andıran bir kükreme çıkarttı.

 

Bu, Ram’ın hakkında çok şey işittiği Hayvanlara Fısıldama İlahi Korumasıydı. Otto daima ister ejderha, ister böcek olsun, herhangi bir zeki yaşam formuyla iletişim kurabildiğiyle böbürlenirdi. Görünen o ki bu İlahi Koruma, Garfiel’in dönüşmüş haliyle de iletişim kurmasına olanak tanımıştı.

 

Tabii Ram ne Otto’nun Garfiel’in kükreyişinden ne çıkarttığını biliyordu ne de Garfiel’in Otto’nun yanıtı hakkında ne düşündüğünü…

 

Ancak bu karşılıklı kükreyişler sayesinde yaratığın pençelerine ve dişlerine başvuruşundan önce kısa bir gecikme gerçekleşmişti.

 

Bu gecikme de Ram’ın, Otto’nun kendisini neden fırlattığını anlaması için fazlasıyla yeterliydi.

 

[Garfiel: ――――WWRRR!]

 

[Otto: ――WWRRR! Aaukh! Boğazımın limiti bu kadardı……!]

 

Resmen kanlar saça saça çıkarttığı bağırışı sürdürme mücadelesi veren Otto, öksürürken boğazını tutmaktaydı.

 

İşte bu konuşmanın sonunda yaratık, Otto’nun işini tek hamlede bitirmek adına patisini kaldırdı. Otto ise ellerini kaldırdı ve kararlı bir ifadeyle çaresiz bir çığlık koyuverdi.

 

[Otto: EL DONAAA!!]

 

Önünde topraktan, kalın bir duvar belirirken daha duvarın yükselmesini dahi beklemeden arkasını dönüp kaçmaya başladı. Kaplanın patisi ise önüne çıkan duvarı ezip geçerek, yoğun bir toz kütlesi yaratarak Otto’nun kaçmakta olan bedenine yaklaştı―― ve doğrudan bir darbeyle Otto’nun bedenini durmaksızın dallara ve ağaçlara toslayan bir çalıya benzetti.

 

Yaşayıp yaşamamak tamamen Otto’nun metanetine kalmıştı. Onun karar ve eylemlerinin sonuçları Ram’ın dikkatini çekmiyordu. Az önce yaptığı şeye karşılık vermenin en uygun yolunun kendi işine bakmak olduğuna karar vermişti.

 

[Ram: Garf. ――Ne olursa olsun dönüşerek hata ettin.]

 

Ram, sıradaki saldırısı için kendisini seçen kaplana bu sözlerle hitap etmişti.  Bir ağaca yaslanmış ve kana susamışlığın verdiği sarhoşluktan kurtularak rahata ermişti. Zar zor iş gören sol eliyle asasını sımsıkı kavramış, ucunu da Garfiel’e çevirmişti.

 

Bu sırada mana hareketlenmeye başlıyordu.

 

[Ram: İçinde azıcık dahi bilinç kalsaydı beni gözden kaçırmazdın.]

 

[Garfiel: ――――]

 

Kaplan temkinli bir şekilde burnunu çatırdattı. Fakat daha öteye gitmedi. Kendisini neyin beklediği hakkında hiçbir fikri yoktu.

 

Hissiz yaratığın gözleri, Ram’ın “Beyaz bir ışık kitlesinin önünde duruşunun” anlamını çözemiyordu.

 

Orman sakinleri için yaratığa dönüşüp toprağı, ağaçları ve ortalığı sırf Ram’a vurmak adına katleden bu adam, ıslah edilemez bir gaddardı――

 

[Ram: Ben onun gibi başarısız olmayacağım.]

 

[Garfiel: ――――!]

 

O esnada bir şeyi fark eden kaplan eğilerek Ram’a doğru hücuma geçti. Fakat artık çok geçti.

 

[Ram: ――Al Fula]

 

Orman sakinlerinin öfkesinden doğan mana Ram’ın asasının ucunda birleşmiş, bir ışık patlaması şeklinde dışa vurulmuştu.

 

――Ve Sığınak ormanlarındaki savaş böylece sona erdi.

 

※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※

 

Az önce bir yaratık kükreyişi işittiğini düşünen Subaru, yerinde durarak ardına baktı.

 

[Subaru: Yok canım, bana öyle gelmiştir.]

 

Bunun için daha çok erken, şeklinde safça bir karar vermişti.

 

Otto’dan zaman kazanmasını isteyeli belki yirmi dakika olmuştu. Otto’nun henüz vagonlarla harekete geçmiş olup olmayacağı bile muallaktı, süreç bu kadar hızlı ilerlemiş olamazdı.

 

Stres yüzünden halüsinasyonlara kapıldığını düşündü ama doğrusu bu, daha da korkunç bir düşünceydi. İstemsizce nasıl bir tedirginliğe kapılmıştı acaba?

 

[Subaru: İnanmam lazım, inanmak zorundayım. Otto zaman kazanmak için elinden gelenin en iyisini yapacak. Garfiel tarafından yakalanırsam her şeyi söylerim dedi…… ve Arlam köylüleri de bilmeleri gerekmeyen hiçbir şey bilmiyor, yani onlar da hedef olamaz.]

 

Garfiel Subaru veya köylülere ne zaman saldırsa Subaru öncesinden Lewes klonlarıyla ilgili Garfiel’le yüzleşmiş oluyordu. Yani Subaru’nun tahmin ettiği kadarıyla Garfiel’in isteği, Lewes klonlarıyla ilgili gerçeğin dışarı sızmamasıydı.

 

Bunun altında yatan sebebi bilemiyordu ama Garfiel, bu gerçeği bilen herkesi ortadan kaldırmadıkça rahat etmiyor gibi görünüyordu. Subaru hariç tüm köylüleri katlettiği döngüde de sebep, Subaru’nun yoldaşlarından birine bu bilgiyi sızdırıp sızdırmadığını bilmiyor oluşu olsa gerekti.

 

Hiç kimseye anlatmadığını söylemesi Garfiel’i inandıracak mıydı, orası da bir çeşit kumardı. Ama  Subaru nedense, gerçekten samimi olduğu takdirde Garfiel’in bu gerçeği kabulleneceği şeklinde gizemli bir hisse sahipti.

 

Garfiel karmaşık durumları pek rahat halledebilen biri değildi ve Subaru da ona, üzerinde fazla düşünmesini gerektirmeyecek şekilde yaklaşmak gerektiğinde karar kılmıştı.

 

[Subaru: Eğer Otto haklıysa Ram da bizim tarafımızda demektir. En kötü senaryoda bile köşeye sıkışmadığı takdirde Ram’a dokunmasa gerek……]

 

Eğer endişeleneceği tek bir konu varsa o da Ram’ın Garfiel’i gereğinden fazla kışkırtabileceğiydi.

 

İkili birbirini uzun zamandır tanıyor ve Subaru’nun fikrinin olmadığı bir geçmişi paylaşıyordu. O geçmişte bazı kırgınlıklar varsa bu durum tahmin edilemez sonuçlara yol açabilirdi.

 

Ancak Ram’ın Otto ve Subaru’ya yardım etmeyi kabul etme sebebi Roswaal’ın İncilde yazılanlardan sapan bir dünyada dahi yaşamaya devam edebilmesini sağlamaktı ve Ram bu yolda dur durak bilmeden çalışabilirdi. Yani hiç değilse Subaru’nun yorumu bu şekildeydi ve Ram’ın da bu uğurda Otto ve Subaru’nun yardımına ihtiyacı vardı.

 

Sonuç olarak Otto’nun satış stratejilerinden etkilenmese bile onlara ayak uyduracak olmalıydı.

 

[Subaru: Sana inanıyorum Büyük Kız Kardeş-sama! Otto ne kadar işe yaramaz olursa olsun ona ayak uydur lütfen!]

 

Bu düşüncelerle avuçlarını birleştiren Subaru, ikilinin güvenliği için dua etti. Ve onların ölüm-kalım meselesi olacak bir yola baş koyduğunu bilmeksizin duasını sonlandırdı.

 

[Subaru: Hadi bakalım, artık benim sıram.]

 

Kendisini yatıştırmak adına yanaklarını çekeledikten sonraysa kafasını sallayıp yoluna devam etti.

 

Açıklığa adımını attığı anda içini boşluğa düşüyormuşçasına nahoş bir his kaplamıştı―― ve yukarı doğru süzülen bağırsaklarının da pek faydasını gördüğü söylenemezdi.

 

[Subaru: Eughh……]

 

Elini ağzına koyarak yükselen mide bulantısını bastırmaya çalıştı.

 

Değişmeyen süzülme hissiyatı yüzünden attığı her adımda merdivenin son basamağına basmış gibi oluyordu. Organları çalkalanıp kanı geriye doğru akarken havanın dilini göz çukurlarında gezdirdiği hissine kapılıyordu.

 

Tüm dünyanın Natsuki Subaru’yu reddettiğini hissederken de art arda nefesler alıyor, solgun yüzüyle ellerini duvara bastırarak ayaklarını sürüklüyordu.

 

[Subaru: Bu kadar… soğuk olma…… Canım… yanıyor, biliyorsun……]

 

Bu yaşananları bekliyor olan Subaru, önceden midesini boşaltmıştı. Yine de mide bulantısı, mide asidinin ağzına doğru akın etmesine yol açıyordu.

 

Bu hissi de bastırmaya çalışıp gözlerini açılmaya zorladıktan sonra karanlığın içerisindeki çaresiz adımlarını sürdürdü.

 

Ve――

 

[Subaru: Ah, çok şükür. ――Sonunda buldum seni.]

 

Sonsuzluk gibi gelen kısa bir mesafenin sonunda rahatlamış, omuzlarından bir yük kalkmıştı.

 

Çünkü önündeki tozlu koridorun antik duvarlarına yaslanmış bir kız, kendi dizlerini kucaklamış bir şekilde ve şaşkın bir ifadeyle Subaru’ya bakmaktaydı.

 

[???: Su… baru?]

 

Sesi kekeler gibi çıksa da bu ismi söylemesi Subaru’yu tatmin etmişti.

 

Bu tatminle hemen kızın yanına oturdu ve――

 

[Subaru: Peki―― hadi konuşalım, Emilia-tan.]

 

Zamanında hatalarıyla yüzleşmeye katlanamadığında bu cümleyle yüzleşen Subaru, bu defa bu sözleri söyleyen taraf olmuştu.

 

#Uzun ve olaylı bir bölümdü. Ram son anda Garfiel tehdidini halletmiş görünüyor ama Otto aldığı darbeden ne kadar sağlam çıkacak orası muamma. 
Ve kaç bölümdür görmediğimiz Subaru'yu da Emilia ile buluşmuş bir şekilde gördük sonunda. Artık aralarında güzel bir konuşma okuruz inşallah. 
Birkaç gündür yeni bölüm gelecek mi diye bekliyorum ama bir türlü ingilizce yeni bölüm gelmedi, o yüzden sıradaki bölümün gelmesini birlikte bekleyeceğiz artık. Umarım hızlı olur, orada görüşmek üzere! 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr