Cilt 4 Bölüm 118 [ Alpha Orionis'in Gülümsediği Gün ] (2/3)

avatar
3813 3

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 4 Bölüm 118 [ Alpha Orionis'in Gülümsediği Gün ] (2/3)


Çevirmen : Clumsy 

 

Juice: “B-ben... çok muhteşem bir manzaraya ta-tanık oldum... gözyaşlarımı... kontrol edemiyorum...”

 

Juice bir ağacın gövdesine çökmüş, mendilini yüzüne yaslamış şekilde haykırıyordu. Duyduğu anne kız konuşmasıyla duygusal bir havaya girdiği belliydi.

 

Juice’i hem anımsadığı hatıralarda hem de Yargılaması sırasında ağlarken bulan Emilia onun tam bir sulu göz olduğunda karar kılmıştı. Bu göğsünde bir sıcaklık doğurdu.

 

Fortuna: “Her neyse, Emilia. Bahsettiğin şu perilere gelirsek?”

 

Juice’in burnunu mendiline silişini bir kenara bırakan Fortuna yeniden Emilia'nın ifadesinde kendisini rahatsız eden kısma dönmüştü. Perilerin bahsinin geçtiğini işiten Emilia ise kırmızı gözleriyle, utanç dolu bir bakışla karşılık verdi.

 

Emilia: “Oh, onlar...”

 

Emilia: “Periler, buraya gelin.”

 

Genç Emilia dünyaya bu şekilde seslenirken kolunu uzatmıştı.

 

Ardından birkaç ışıltı belirerek soluk parmak uçları bir tünekmiş gibi elinin etrafındaki yerlerini aldı.

 

Bu manzaraya tanık olmak Fortuna ve Juice’i şok etmişti.

 

Fortuna: “Onlar ufak ruhlar olamaz, değil mi? Hem de bu kadar çok miktarda... Nasıl olur?”

 

Emilia: “...? Onlarla konuştum ve bir sürüsü bana geldi. Ben Prenses Odasında oynarken ortaya çıkmışlardı.”

 

Juice: “Bu yaşta bu kadar çok ufak ruhu toplamak… Emilia-sama, görünen o ki spiritüalizme fark edilebilir bir eğilimin var.”

 

Emilia: “Eğilim mi, spiritüalizm mi?”

 

Juice: “Senin peri dediğin şeyler ufak ruhlar olarak bilinir. Tüm dünyada varlığını sürdüren bu canlılara kalbini açar ve onlarla bir kontrat oluşturursun. Ruhların seçtiği ve onların kuvvetlerinden faydalanarak sıra dışı şeyler başarabilen kişilere de spiritüalist denir.”

 

Emilia: “Ben de onlardan olabilir miyim?”

 

Juice: “Kesinlikle. Sağlıklı bir şekilde olgunlaşır ve şimdiki gibi ruhlar tarafından sevilmeyi sürdürürsen… daha güçlü ve daha çok ruhun sana geleceğine hiç şüphe yok.”

 

Juice’in açıklamalarını işiten Emilia'nın yüzü ışıldamıştı.

 

Fakat Fortuna ayaklanarak dirseğini Juice’in beline geçirdi.

 

Fortuna: “Dur bakalım Juice. Gereksiz konuşmalar yok. Birkaç ufak ruhu idare ederek spiritüalist olmalar falan… hem Emilia’nın buna ihtiyacı yok.”

 

Juice: “Sana öyle gelebilir ama Emilia-sama sonsuza dek çocuk kalmayacak. Bir noktadan sonra senin yanında kalamayacak. En nihayetinde kendisini bulması için böyle bir gereklilik de olacağına inanıyorum.”

 

Fortuna ve Juice Emilia'nın eğitimine nasıl odaklanılacağını konuşuyordu.

 

Büyük Emilia’nın da bu konuyu düşünmesi kaçınılmazdı.

 

Emilia: “Fortuna Anne ve Juice anne baba gibi.”

 

Fortuna: “Nee!?”

 

Genç Emilia’nın en ufak bir kötü niyet taşımadan sarf ettiği bu sözler tamı tamına büyük Emilia’nın da aklından geçen şeydi.

 

Emilia Fortuna'nın yüzünün bu gerçek karşısında kızarışını izlerken küçük hali de aynı şeyi yapmıştı.

 

Fortuna: “Tamam Emilia, tuhaf şeyler söyleme artık. Annen ve Juice birbirini çok uzun zamandır tanıyor, bizim böyle şeyler söyleyebileceğin bir ilişkimiz yok.”

 

Juice: “Aynen öyle, Emilia-sama. Fortuna-sama ve ben birbirimizi çok uzun zamandır tanıyoruz… hatta annen ve baban zamanından beri...”

 

Fortuna: “—Juice.”

 

Juice Fortuna’nın başladığı ümitsiz açıklamalara boşboğaz bir şekilde eşlik etmişti. Fakat hatasını fark etmiş olacak ki elini hemen ağzına götürdü.

 

Juice: “Pardon.”

 

Emilia: “Annem ve babam mı?”

 

Fortuna: “Üzgünüm, Emilia. Bu konuyu başka bir zaman konuşuruz. Her neyse, hadi artık odana dön. Gizlice sıvıştığın için seni affetmiş değilim.”

 

Emilia: “Hrmp... Çok kötüsün Fortuna Anne...”

 

Fortuna’nın konuşmadan kaçmaya çalıştığını fark eden Emilia memnuniyetsizliğini belli etmek için yanaklarını şişirdi. Fakat inatçılığını sergileyen Fortuna ellerini o şiş yanaklara koyarak Emilia’yı içlerindeki havayı bıraktırmaya zorladı.

 

O sırada eğilerek Emilia’nın göz hizasına indi.

 

Fortuna: “İyi bir kız ol, uslu dur. Bu Juice’i son görüşün olmayacak. Ben, emm… onu görmen için bir fırsat daha yaratacağım.”

 

Emilia: “Gerçekten mi!? Söz mü? Sözünden dönmek yok, değil mi?”

 

Fortuna: “Ah bu kız, ah. Bu kadar yaygaracı olmayı nereden öğrendi acaba?”

 

Fortuna buruk bir şekilde gülümseyip Emilia’yı kucakladıktan sonra yeniden ‘sözler’ konusuna döndü.

 

Fortuna: “Evet, söz veriyorum. Bu ikimizin arasında bir söz ve çooook önemli.”

 

Emilia: “... Peki o zaman. Odama geri döneceğim.”

 

Genç Emilia Fortuna’ya güven dolu bir baş sallayışıyla karşılık verdi.

 

Sonra da sarılmayı bırakarak Prenses Odasına dönmeden önce Juice’e koşturdu. Ve elini ona uzatarak gülümsedi.

 

Emilia: “Hoşça kal, Juice. Tekrar karşılaşacağımıza söz ver.”

 

Juice: “—Evet, emin olabilirsin. Gelecekte yeniden karşılaşacağız. O günü bekliyor olacağım.”

 

Juice kendisine uzatılan ufak eli tutarak Emilia ile el sıkıştı.

 

Gülümseyişine bir gülümseyişle karşılık alan Emilia ise başını defalarca salladıktan sonra elini kurtararak vedasını tamamladı.

 

Genç Emilia Prenses Odasına dönmeye hazırdı—

 

Echidna: “İşte buradalar.”

 

Şu ana kadarki her şeyi sessizce izlemiş olan Echidna bu noktada fısıldadı.

 

Emilia da Echidna’yı net bir şekilde işiterek başını kaldırdı, etrafına baktı, kimden bahsedildiğini bulmaya çalıştı—ve buldu.

 

Emilia: “—”

 

Beyaz bir genç adam.

 

Beyaz ten, beyaz saçlar… Basit bir gömlek ve pantolon… Gösterişli bir havası yok. Yüzünde bile onu farklı kılan bir şey olduğu söylenemez, tamamıyla sıradan…

 

Kalabalığa karışabilir ve hiçbir özgünlüğü olmayışıyla gözden kaybolabilirdi. Ama şimdi, buradaki varlığı yabancılığın anormalliğini taşıyordu.

 

Fortuna: “... Kimsin sen!?”

 

Hatıralardaki Fortuna da adamı fark etmiş ve ihtiyatlı bir şekilde seslenirken Emilia’yı kendisine çekmişti.

 

Adamsa bir ağaç gövdesine yaslandı ve elini beyaz saçlarının arasından geçirdi.

 

Adam: “Sence de birine ismini sormadan önce kendini tanıtman daha iyi olmaz mıydı?”

 

Bu yanıt Fortuna'nın kaşlarını kaldırmasına yol açmıştı.

 

Bunu gören genç adamın ağzının seğirişiyleyse atmosfer gerilmeye başladı.

 

Adam: “’Kim’ bu yanıt verildiğinde bayat ve basmakalıp olduğunu düşündüğüm sorulardan biri. Ama şu anda bunun uygun olduğu bir ortama düştüğüm için insanların neden bunu söyleme arzusu duyduğunu anlayabiliyorum. İşte birbirinin karşısında ilk defa varlık gösteren kişilerin buluşması. Bir ilişki oluşturma çabalarımızın başlangıcında duruşumuz açıkça ve kesinlikle eşit olmalı ama aramızda tek taraflı olarak bir isim koparmaya tenezzül eden biri var. Bunun farkında mısın acaba… Bilinçsizce, sevimsizce ve kendince bana senden düşük biriymişim gibi davrandığının farkında mısın?”

 

Fortuna: “... Bir erkek için konuşmayı biraz fazla seviyor gibisin.”

 

Adam: “’Bir erkek için’ demen de önyargılarını sergiliyor ve erkek örneklerine dönük cahilliğini teşkil ediyor. Hem ERKEK denen bu yaratıkları, tüm dünyaya yayılan bireylerden oluşan bir sınıfı benimle kıyaslama hakkını nereden buluyorsun? Bu tavrın… benim görmezden gelebileceğimden daha sorunlu. Makul nezaketten yoksunsun. Bir birey olarak benim haklarımı dikkate almıyorsun.”

 

Fortuna'nın her sözü bu adamın konuşmasını daha da hararetlendiriyor gibiydi.

 

Fortuna adamın giderek daha tehlikeli bir hal alışı karşısında temkinliliğini belli etmiş ve kendisini bir mücadeleye hazırlamıştı. Fakat Juice bu gidişe bir dur dedi.

 

Ve beyazlı adama bakıp ciddi bir ifadeyle ağzını açtı.

 

Juice: “Regulus Corneas! Ne sebeple buradasın?! Bu meseleye yalnızca benim dahil olacağım konusunda kati bir söz vermiştik!”

 

Regulus: “Buna ister kati söz de ister başka bir şey, işleri nasıl sunarsan sun, ne söylersen söyle sadece normal bir anlaşmaydı. İnsanları dominant sözlerinle boyun eğmeye zorlamaya çalışıyorsun, ağzından ne kadar da harika ve görkemli saçmalıklar dökülüyor. Benim günlük aktivitelerimi kısıtlamaya çalışıyorsun, halbuki bu tarz hakikatsiz tavırlara izin vermemiştim… Ruh bu mu yani? Zihnime ve kişiliğime yönelik bu ihlallerine bir dur demeyi değerlendirdin mi hiç?”

 

Juice: “Bu söylediklerinin hiçbiri benim sorumu yanıtlamıyor! Anlaşmamızdan hoşnut kalmadıysan bunu kilisede tartışabilirdik! Burada neden belirdin ki! Hem kim sana buradan bahset...”

 

???: “—Benim talimatlarım doğrultusunda gerçekleşti.”

 

Juice öfkeden titreyen bir sesle hoşnutsuz genç adama, Regulus’a bağırmaktaydı.

 

Fakat tartışmaları daha önce konuya hiç dahil olmamış bir kadın sesiyle kesilmişti. Bu ses tüm gözlemciler tarafından farklı tepkilerle karşılandı.

 

Juice'in gözleri titreşti, Fortuna'nınkiler öfkeyle alevlendi, genç Emilia annesinin kollarında ağlayarak başını salladı, Regulus ise uğursuz bir gülümseme takındı.

 

Bu anıları izlemekte olan Emilia nefesini tuttu, Echidna ise gözlerini kapamakla yetindi.

 

Bir kız tek başına kalabalığa katılmıştı.

 

Regulus’un yanında yerini alan ve Emilia, Juice, Fortuna üçlüsüne bakan kız öylesine güzeldi ki kendisini gören herkesi titretebilirdi.

 

Uzun, platin saçları güneş ışığından şekillenmişçesine tatlı bir şekilde ışıldıyor, narin boynundan dökülerek sırtına iniyordu.

 

Uzun kirpiklerle çevrelenen gözleri mavinin öyle derin bir tonuydu ki dünyayı kuşatmış görünüyordu. Genel olarak öyle yoğun bir çekiciliği vardı ki bir tanrı bile zarafetinden ötürü ona parmaklarını sürmekte tereddüt ederdi.

 

Minyon bedeni rüzgârın varlığını bile riskli kılacak düzeydeydi. Bedenini saran şey tek parça beyaz bir kıyafetten ibaretti ve aurası dünyada tenine dokunabilecek hiçbir şeyin olmadığını vurgular gibiydi.

 

Sıradan bir insan olmadığı izlenimi uyandırıyordu, zaten bu görünüş sıradan bir insana ait olamazdı. 

 

Sesinde neredeyse büyülü bir tını mevcuttu, işitenlerin zihinlerini ve bedenlerini bağlıyor, oradaki hiç kimsenin bir şey söyleyemez hale gelmesine yol açıyordu.

 

Kız: “Bir problem mi var? Kardinal Petelgeuse Romanée-Conti?”

 

Başını kaldıran kız bu soruyu yöneltti.

 

Onun tarafından izlenmek, onun konuşmasının hedefi olmak… Herhangi bir eyleminin muhatabı olmak boğucu bir coşkunun esiri olmak için yeterliydi. Öyle ki ölüm bile caydırıcı olamazdı, bu hissiyat kaçınılmazdı.

 

Emilia geçmişiyle yüzleştiğini biliyor olmasına rağmen kıza baktıkça ağzının kurumasına engel olamıyordu.

 

—Bu şey tehlikeliydi.

 

#Eveeet, Emilia'nın hatıralarına iki yeni karakterimiz girmiş bulunuyor. İlkinin Regulus Corneas olduğunu öğrendik. Övülmekten yerlere göklere sığdırılamayan ikinci karakterinse kim olduğu henüz muamma. Bu arada merak edip re:zero wiki'den karakterlere bakmak isteyenler varsa baştan uyarayım orası inanılmaz spoiler dolu. Yani ayağınızı denk alın 
Bu arada iki günde bir bölüm gibi bir rutine alıştırmıştım, bu sefer evdeki yaramaz yüzünden biraz rötar yaptık kusura bakmayın. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere :)






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr