Cilt 4 Bölüm 120 [ Elior Ormanı, Ebedi Buzullaşma ] (4/9)

avatar
3108 2

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 4 Bölüm 120 [ Elior Ormanı, Ebedi Buzullaşma ] (4/9)


Çevirmen :  Clumsy 

 

 

Kız: “Çok şükür. İlk gelen sen oldun. Sonunda mührü bulduğuma sevinmiş ama esas anahtarın yerini tespit edememiştim. Seni sağ salim bulmak beni gerçekten rahatlattı.”

 

Emilia: “Sen neden... buradasın?”

 

Kız, Pandora, Emilia’ya tanıdık bir ses tonu ve garip bir baskıyla seslenmişti. Boğazı titreyen Emilia bu soruyu yöneltirken Pandora ellerini hafifçe çırparak karşılık verdi.

 

Pandora: “Huhuhu, şaşırmış olmalısın. Çok basit. Mühür benim için çok önemli. Ve oldum olası onu arıyordum. Bugün ormana gelme sebeplerimden biri o. Yani burada olmam gerekliydi.”

 

Pandora'nın yanıtı Emilia’ya istediğini vermemişti.

 

Emilia Pandora'nın burada, bu noktada olma sebebini soruyordu. Çünkü onu son görüşünde Juice onun ve Regulus’un önünü kesmişti.

 

Yani o buradaysa bu demek oluyordu ki Juice...

 

Emilia: “Sen neden... buradasın?”

 

Belki de Emilia’nın kalbinin kırılmaya çok yaklaştığını fark etmiş olan Pandora’nın gözleri irileşti. Az önce söylenenlere kafa yorar gibi görünerek elini göğsüne yerleştirdi.

 

Pandora: “Özür dilerim. Verdiğim yanıt çok garip oldu. Sorduğun kişi ben değildim, Kardinal Petelgeuse’i ve anneni soruyordun.”

 

Pandora anlamakta gecikse de doğru yanıta ulaşmıştı.

 

Yanlış anlamaya devam etseydi Emilia sorusunun yanıtlanmayışı karşısında pes edebilirdi. Ne aradığını bilmese de bunu yapabilirdi. Pandora kibarca gülümsedi.

 

Ne bir düşmanlık ne de kötü niyet taşıyordu, yoğun bir nezaketle Emilia’nın tedirginliğini dağıtmak adına içten bir teşebbüste bulunmuştu.

 

Pandora: “Lütfen endişelenme. Kardinal Petelgeuse ve annen hakkında endişeleniyorsun ama ikisi de güvende.”

 

Emilia: “Ha?”

 

Pandora: “Bu kadar gerilmene gerek yok. Ne ben ne de tarikat üyelerim bu ormandaki herhangi birine zarar vermeye geldik. Belirttiğim üzere gelme sebebim mühürle alakalı bir işim olması. Gereksiz fedakarlıklar yapacak kadar aptal biri değilim.”

 

Pandora'nın sözleri kibardı ve Emilia’nın bin bir şeyle yüklü kalbine dokunuyordu. Pandora’ya inanacak olursa Fortuna ve Juice güvende demekti. Belki de ormandakilerin başlarına gelenler Emilia’nın düşündüğü kadar kötü değildi.

 

Hem bu kız mühürle alakalı bir işi olduğunu söylemişti. Demek ki o iş bittiğinde—

 

Emilia: “Mühürle işin bittiğinde evine döner misin lütfen...?”

 

Pandora hiçbir şey söylemedi.

 

Emilia: “Mü-mühürle işin bittiğinde ormanı terk edip evine döner misin lütfen? Kimseye kötü bir şey yapmadan eve döner misin?”

 

Pandora: “—Tabii ki. Ben de gereksiz fedakarlıklar yapma arzusu taşımıyorum.”

 

Pandora başını söz verircesine, uzunca salladı.

 

Ardından mührü işaret ederek başını gözleri yaşlı Emilia’ya doğru kaldırdı.

 

Pandora: “Bu yüzden senden bana anahtarı vermeni rica edeceğim. Onu sağlarsan kapıyı açabilir ve ormandan bir an önce çekilebiliriz.”

 

Emilia: “Anahtar mı...?”

 

Pandora: “Evet. Bir anahtar. Mührün aldığı kapı şekli düşünülürse açmak için bir anahtar gerekli olmalı. O anahtar da senin elinde.”

 

Emilia: “Ben bu konuda bir şey bilmiyorum...”

 

Emilia başını salladı.

 

Pandora’nın ne kastettiği hakkında hiçbir fikri yoktu. Kendisine anahtar gibi bir şey verildiğini anımsamıyordu, zaten mühür de başından beri Emilia’dan gizli tutulmuştu.

 

Emilia’nın bilmemesi gereken bir mührün anahtarına sahip olmasına imkan yoktu. Düşünmeye bile gerek yoktu, bu çıkarım gayet doğaldı.

 

Emilia başını salladı.

 

Pandora da başını salladı.

 

Pandora: “Gizliliğe gerek yok.”

 

Emilia: “B-ben sır tutmuyorum... Gerçekten bilmiyorum! Anahtarım falan yok! Bana bir anahtar verilmedi! Ben mührü açamam!”

 

Pandora: “Anlıyorum. —O zaman anahtarı bulabilmek için ormanın altını üstüne getirmem gerekecek.”

 

Pandora'nın ifadesi inanılmaz acılıydı. Bakışlarını da yere indirmişti.

 

Eylemleri ve ses tonu Emilia’ya sempatik gelse de katı mantığı büyük ihtimalle tam da yapacağını söylediği şeyi yapacağını gösteriyordu. Emilia ürpermişti.

 

Eğer hemen şimdi ve burada mührü açamazsa bu kız ormanın altını üstüne getirecekti.

 

Altını üstüne getirmek tabiri bunun için basit bir süslemeydi. Pandora gerçekten de ormanın altını üstüne getirecek, bu işe ormanda yaşayan insanları, Fortuna ve köylüleri, Juice’in grubunu da dahil edecekti.

 

Anormal bir varlıktı.

 

Öylesine anormaldi ki Emilia Fortuna’nın bile ona denk olamayacağına ikna olmuştu.

 

Emilia: “A-açacağım! Açacağım!”

 

Ve Emilia böylelikle Pandora harekete geçmeden önce kararını belirtti.

 

Pandora'nın yüzü aydınlanmıştı.

 

Pandora: “Gerçekten yapacak mısın? Çok şükür. Demek ki anahtar sendeymiş. Ben de öyle olduğunu düşünmüştüm. Neticede cadı-çocuk olduğun gerçeğini inkâr edemezsin.”

 

Emilia: “Bir cadının mı...?”

 

Pandora: “Evet, öyle. Şimdi mührü görmek ister misin? Eğer kapının içerisini araştırmamı sağlarsan hemen geri çekileceğiz.”

 

Sahneyi Emilia’ya teslim eden Pandora harekete geçmesi için mutlu mesut beklemeye başladı.

 

Bahsi geçen terim Emilia’nın göğsünü sıkıştırsa da geri çekilemezdi, bu yüzden bir adım öne çıktı. Küçük Emilia başını ne kadar kaldırırsa kaldırsın kapının zirvesini göremiyordu.

 

Adeta bir devin daha fazla dev geçebilsin diye yaptığı devasa bir kapıydı. Minicik Emilia’nın bu şeyi açacağı düşüncesi boş, sığ bir fantezi gibiydi.

 

Kapının önüne ulaştı. İyi, hoş bir şekilde orada dikilse de nasıl açacağı hakkında hiçbir fikri yoktu. Zamanında mührün yerini tespit ettiğinde nasıl açacağıyla ilgili olağan fikirlerin üzerinden geçmişti. İtmeyi, çekmeyi ve üzerine tırmanmayı çoktan denemişti.

 

Ufak bedeni antik kapıyı bir milim olsun kımıldatamamış, bırakın açmayı minicik bir aralık bile doğuramamıştı.

 

Bugün de aynı şey olacaktı.

 

Uzanabilir, kapıya dokunabilirdi ama bu kımıldayacağına dair hiçbir belirti doğurmazdı.

 

Emilia: “Hahh... hauh, hahhh... ahh...”

 

Nabzı anormal bir hıza ulaşmıştı, kanı beyninde kaynamaktaydı.

 

Göğsü sımsıcak olmuştu ve kalbi her an ağzından çıkabilecek gibiydi. Ama uzuvları ölümcül bir soğukluk ve ağırlıktaydı, kurşun doldurulmuş gibiydi.

 

Kımıldaması gerekiyor ama yapamıyordu.

 

Bu şeyi açmazsa herkesin başına korkunç şeyler gelecekti.

 

Ve bunu biliyor ama hiçbir şey yapamıyordu.

 

Düşüncelerine bir dehşet ve çaresizlik sızmış, Emilia’yı bütünüyle parçalamaya başlamıştı.

 

Pandora: “—Şunu düşün lütfen: Ben bir anahtarım.”

 

Ses korkunç bir sükunetle çaresiz Emilia’nın kulaklarına ulaşmıştı.

 

—Ben bir anahtarım.

 

Emilia aldığı emir üzerine yalnızca buna odaklandı.

 

Ansızın ellerinde bir ağırlık hissetti. Bakışlarını ellerine çevirdi. Ve büyük, antik, gümüş bir anahtar tutmakta olduğunu fark etti.

 

Emilia: “Bir anahtar...”

 

Pandora: “Sana görünür oldu mu? Demek ki sahiden de anahtar senmişsin.”

 

Dedi Pandora mutlu bir şekilde.

 

Fakat bu ifadede doğal olmayan bir şey vardı. Pandora Emilia’nın ellerindeki anahtarı göremiyor gibiydi.

 

Emilia: “Sen... onu göremiyor musun?”

 

Pandora: “—. Hayır, göremiyorum. Anahtar sadece nitelikli kişilerin ellerine verilir. Bu dünyada o kilidi açabilecek sadece iki kişi olduğuna eminim.”

 

Pandora bu pozisyonu kıskanılası bulmuş gibi görünüyordu. Ve bakışları gerçekten de Emilia’nın elindeki anahtara odaklı değildi. Bu sırada ağırlığı olacak kadar algılanabilir bir anahtarı göremiyor olmasının tam olarak ne anlama geldiğinden emin olamayan Emilia yeniden kapıya dönmüştü.

 

Ansızın bir anahtar belirmişti—ama Emilia anahtar deliğini andıran herhangi bir şey bulamıyordu.

 

Bu kapının bir kulpu bile yoktu. Ve anahtar büyük olsa bile kapının yanında sönük kalıyordu. Gerçekten bu pasaklı, eski anahtar kapıyı açabilecek miydi?

 

Emilia: “—ah”

 

Emilia anahtarı nasıl kullanacağını içgüdüsel olarak çözmüştü.

 

Bir anahtar deliği aramak gereksizdi. Kapının kendisi bir nevi anahtar deliğiydi.

 

Bu kapı mühür değildi.

 

Mühür için bir örtü görevi görmekten ibaretti. Hiçbir şeyi mühürlediği yoktu. Mühür kapının içerisindeki daha hayali bir şeydi.

 

Pandora: “Artık kapıyı aç lütfen.”

 

Pandora'nın talebini işiten Emilia bir adım ilerledi.

 

Anahtarı kapıya bastırmak ve kapıyı açmaya razı gelmek açılması için yeterli olacaktı. Yalnızca bu eylem kapıyı uzun, upuzun vazifesinden azat edecekti.

 

—Emilia kapıyı açarsa herkes kurtulacaktı.

 

#Şu cadı-çocuk/cadının çocuğu meselesini çok merak ediyorum. Bir de Pandora'nın bahsettiği ikinci kişinin kim olduğu ve şu mührün tam olarak neyin nesi olduğunu... Her zamanki gibi çok soru, çok merak var. Umarım hepsinin cevabını almadan ölmeyiz arkadaşlar 
O zaman Emilia'nın mührü açıp açmayacağını ve açarsa veya açmazsa neler olacağını görmek için bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44247 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr