Saplanıp kalan Pandora’yı buz gibi bir sis öbeği örtmüş ve onu buzdan bir heykele dönüştürmüştü.
İnsansı bir heykel olarak şekillenip mühürlenen Pandora—halihazırda tanrının şaheseri olacak güzellikteki kız—ebediyete dek orman doğasına ait olmalıydı.
Pandora: “Bu rastgele büyü kullanımı seni tüketmekten başka bir işe yaramayacak. Bir mola verip sakinleşmeye ve bize yeni bir konuşma fırsatı yaratmaya ne dersin?”
Fortuna: “—! Bıktırıcı konuşmalar!”
Buz heykeli sabitti, içerisindeki Pandora ise çıkışını yapmış ve ortalıkta yürümeye başlamıştı.
Pandora’yı öylece durur halde bulan Fortuna etrafında dönerek sarsak yumruklar savurmaya başladı. Artık bir büyü bile gerçekleştirmiyordu. Nafile bir çabanın eseri olan yumruklarla yetiniyordu.
Dosdoğru Pandora’nın suratını hedef almıştı.
Emilia: “—aagh,”
Fortuna: “E-Emilia!?”
Annesinin yumruğuyla savrulan Emilia kendisini dik tutmayı başaramayarak yere yığıldı. İstemeden kızını dövmüş olan Fortuna ise beti benzi atık bir şekilde yerdeki kızının yanına koşturdu.
Fortuna: “Yo! Emilia, çok üzgünüm! Bunu yapmak istememiştim! Niyetim o değ…”
Pandora: “Vurduğunda hissettiğin acı bu işte. Kalbinde vurulmaya denk bir acının yükseldiği kesin. Şimdi eylemlerinin ne kadar kalpsizce olduğunu anlamaya başlıyor musun?”
Dimdik ayakta duran Pandora’yı kavramış olan Fortuna, kızı boğazında bir düğümle itekledi. Ayağa kalkıp etrafına baktığındaysa Emilia’nın hala mührün yanında durmakta olduğunu fark etti. Beyaz yanaklarında en ufak bir darbe izi yoktu.
Fortuna: “Saçma sapan şeyler söyleyip duruyorsun!”
Pandora: “Ama bu defa farklıydı ve seni yatıştırdı. O duygunun bir kısmını da nefret ettiğine inandığın birine adayamaz mısın? Sana yoluna çıkan herkesi kızını sevdiğin gibi sevmeni söylemiyorum. Ama ufacık bir özen gördüğünde bile değişen kişiler vardır. Ben de onlardan olabilirsem belki sana durmaksızın aynı trajedileri yaşatmayı kesebilirim.”
Fortuna: “Sen kim olduğunu sanıyorsun da benden nezaket bekliyorsun!? Emilia'nın ebeveynleri...”
Emilia'nın kendisine çevrilen bakışlarını fark eden Fortuna çabucak ağzını kapattı.
Emilia bakışlarını annesinin gergin yüzüne odaklamıştı. Fortuna için kızı burada olduğu sürece düşman ne kadar tiksindirici olursa olsun söylenemeyecek şeyler vardı.
Pandora: “O zaman şöyle yapalım. Kızını ikna eden kişi olmayı denemeye ne dersin? Onun anahtara sahip olduğunu teyit ettim ama kapıyı açmayacak gibi görünüyor. Çünkü sana verdiği sözü tutuyor.”
Fortuna hiçbir karşılık vermedi.
Pandora: “Eğer sözünü iptal edersen onun inatçı kalbini bağlayacak bir zincir kalmayacak. Söz veriyorum ki mührü açacağım garantilenirse başka hiçbir şey yapmadan ormanı terk edeceğiz. Gerçekten, söz veriyorum. Sözümü tutacağım… Ne hoş kelimeler...”
Herhangi bir jest ibaresi yoktu, muhtemelen içten düşüncelerini aktarmıştı.
Fakat bir kötü niyet taşımaması eylem ve sözlerini fazlasıyla alaylı kılıyordu.
Fortuna Pandora’nın sözlerini yargılayabilecek kadar çok şey görmüştü.
Bakışlarını Emilia’ya çevirdi.
Emilia ellerini kavuşturmuş, usulca annesinin konuşmasını beklemekteydi. Elleriyle bir şeyi kavrar gibiydi, muhtemelen sebep hala anahtarı tutuyor oluşuydu.
Emilia anahtarı kabullenmişti. Ve büyük ihtimalle Fortuna sözünün etkisiz olduğu konusunda tek bir kelime dahi ederse kapıyı açacaktı. Çünkü bunu yaparak ormanı kurtaracağına inanıyordu.
Fortuna: “—Aptal olma.”
Pandora: “Aptal mı dedin?”
Fortuna: “Geri mi çekileceksin? Hiçbir şey yapmayacak mısın? Bunun bize nasıl bir faydası dokunacak? Her şeyi yok etmişken, her şeyi mahvetmişken, koruduğumuz ne varsa ayaklar altına almışken, hatta onurumuzu, gururumuzu kırmışken… bizim için geriye ne kalacak ki!?”
Pandora: “Çorak topraklardan da bir şeyler doğabilir. Hayatın mucizesini hesaba katmıyor musun?”
Fortuna: “Yağmacıların ağzından çıkınca bu sözler boş ve yüzeysel oluyor!”
Fortuna parmağını Pandora’ya doğru uzatarak kükrüyordu.
Pandora ise Fortuna’nın imasını anlamamış görünerek başını kaldırmıştı.
Fortuna: “Mücadele güzeldir. Yaşama arzusundan daha takdire şayan hiçbir şey olamaz. —Bu ucuz konuşmaları bırak. Yaratmak için canımızı ortaya koyduğumuz huzurumuzu çalıp da küçümseyici konuşmalar yapma. Burada rahatımız, mutluluğumuz, her şeyimiz vardı. Bunu siz mahvettiniz!”
Pandora: “Fikirlerimiz farklı görünüyor.”
Fortuna: “Duruşun aynı olmazsa görüşün de aynı olmaz. Bize hep tepeden baktığınız için bizden farklı bir gökyüzü gördüğünüze de eminim!”
Dedi Fortuna.
Pandora korkunç derecede mutsuzdu fakat Fortuna buna karşılık verecek değildi. Aksine iyice temkinli bir şekilde hala mührün yanında dikilmekte olan Emilia’ya koşturdu.
Onun kızı olduğunu teyit ettikten sonraysa dizlerinin üzerine çökerek ufak kıza sarıldı.
Fortuna: “Oh, Emilia... Emilia, üzgünüm. Sen neden... Arch nerede?”
Emilia: “Arch... bana beyaz çiçeklere koşmamı söyledi... ben de koştum...”
Bunu işiten Fortuna genç elfin öldüğünü kabullendi.
Ve gözyaşlarını göremesin diye Emilia’yı göğsüne bastırdı. O günahkâr tarikatın şiddeti yüzünden kaç kişi bu ormanda canından olmuştu?
Sahiden de bu orman asla eski haline dönmeyecekti.
Fortuna: “Emilia, Emilia... sözünü tutarak çok iyi ettin. Harikasın. Harikasın.”
Emilia: “Anne... Anne, ben, ben...”
Fortuna: “Emilia... sen benim gurur kaynağımsın. Hazinemsin.”
Annesi tarafından kucaklanan, annesine sımsıkı sarılan bir kız…
Pandora bu manzarayı mest olmuş bir ifadeyle izliyordu. Yüzü dünyadaki en mükemmel manzaraya tanık olurmuş gibiydi.
Pandora: “Bu güzel aile sevgisini izlemekten keyif aldım. Karşılıklı ilgi sahiden büyüleyici.”
Fortuna: “Bunu senden işitmek midemi bulandırıyor. —Mühür yerinde kalacak. Onu sana teslim etmeyeceğim. Bir buz kütlesi olmaya geri dön ve burada çürüyüp git.”
Pandora: “Bu söyleyiş genellikle karşı tarafın ayrılmasını tavsiye ederken kullanılmaz mıydı?”
Fortuna: “Şu anda tek arzum senin donuk parçalarını şelaleye fırlatmak.”
Fortuna, Emilia’nın daha önce hiç işitmediği lanetleyici bir sesle bir kez daha büyü yapmaya koyuldu. Pandora ise acılı görünerek dudaklarını büzdü.
Ve sonra-
???: “Sonunda—YETİŞTİM!”
Delirmiş gibi gelen sesiyle birlikte ağaçların arasından bir adam yaklaşmaktaydı.
Uzun adımlarla sıçrayan adam bir ivmeye kapılmış, manzaraya kanla kaplı kıyafetlerle dahil olmuştu. O adam Juice’ti.
Fortuna: “Juice!”
Juice: “Fortuna-sama!”
Birbirlerinin isimlerini telaffuz eden ikili mükemmel bir uyum yakalamıştı.
İkisi de Pandora’nın bir tarafına geçmişti, böylece saldırıları tam ortadaki Pandora’ya karşı birleşecekti.
Fortuna'nın sol eli Emilia’nın titreyen sağ elini sımsıkı kavramıştı.
Emilia ise başını kaldırıp annesinin suratına bakmıştı.
—Annesinin düşmanı delip geçen bakışları öylesine güzeldi ki içi ürpermişti.
Fortuna: “Al Huma!!”
Juice: “Görünmez El!!”
Fortuna gücünü en güçlü şekliyle salmış, Juice ise esrarengiz kabiliyetini kullanmak için cadı faktörünün tüm kuvvetine başvurmuştu.
Boğucu bir güç doğmuş ve—
Emilia: “—anne?”
—Görünmez Elin göğsünü delip geçişiyle Fortuna’nın kanı Emilia’nın üzerine yağmıştı.
Elini kavrayan eldeki gücün çekilişiyle birlikte Emilia, Fortuna’nın bedeninin gevşeyişine tanık olmaktaydı.
Juice: “Şimdiii—SON NOKTA!”
Juice bağırışı eşliğinde gerçekleştirdiği şiddet gösterisiyle hırpalanmış kollarını sertçe yana savurdu. Bu jeste dahil edilmiş gibi görünen Fortuna’nın bedeniyse birebir aynı şekilde havada dans etti.
Uzuvları bir oyuncağınki gibi sarsaktı ve bedeni bir çöp gibi yere yığılmıştı. Kasılan vücudundan bir gayzer gibi kan fışkırıyordu, çimler anında kırmızıya boyanmıştı.
Juice: “Bu da ETKİNLİĞİNİ KANITLADI.... Tüm bunlardan sonra kesinlikle...”
Juice bölük pörçük bir nefes eşliğinde dizlerinin üzerine çöktü.
Emilia Juice’in bakışlarının temkinli bir şekilde yerdeki Fortuna’ya çevrildiğini görmüyordu.
Sadece sendeleye sendeleye ilerliyor, yüzükoyun yatan Fortuna’ya yaklaşıyordu.
Fortuna’nın sırtı ve göğsünü kaplayan bir delik mevcuttu, hasar öylesine büyüktü ki mahvolmuş bedenindeki iç organları görünebiliyordu. Kanamanın kuvveti Emilia’nın bir kan gölünde oturmak zorunda kalmasına yol açmıştı.
Annesinin solgun başını kucaklayan Emilia onu bir şekilde yavaşça kucağına yatırmayı başardı. Ardından annesinin güzel, gümüş saçlarındaki kırmızı lekeleri delicesine bir çabayla silmeye koyuldu.
Ama kendi parmakları da kanlıydı ve dokundukça Fortuna’nın saçlarını daha da kana buluyordu.
Juice: “Fortuna-sama! Gardını indirme, senden tetikte olmanı istiyorum! Ben emin olduğum zaman...”
Emilia: “Juice?”
Juice: “—”
Juice keskin bir nefesle birlikte avcu Fortuna’ya çevrili şekilde kendisini kaldırmıştı.
Onu işiten Emilia’nın adını söyleyişinin ardından hiçliğe bakar gibi göründü ve bir an sonra gözlerini kırpıştırdı.
Juice: “Emilia-sama?”
Kan gölünün ortasındaki kadını yeni fark etmiş gibi bir hali vardı.
Bakışlarını Emilia’nın kucağındaki kadının kafasına ve faydasızca uzanmakta olan bedenine indirdi.
Ve gözleri iyice açıldı.
Juice: “...İmkânsız.”
Tamamen kuşku dolu bir ifadeyle başını salladı.
Hantal benliği ve hareketsiz Fortuna’nın arasında platin renkli bir kız dikiliyordu.
Pandora bu bakışa gülümseyerek karşılık verdi.
Pandora: “Korkarım ki yapılacak bir şey yok. GÖZLERİN SENİ YANILTMIŞ GİBİ GÖRÜNÜYOR.”
Juice: “aaaAAAHH... AAAAaAAAAAAAAAAHHHHHHH!?”
Ellerini suratına götüren Juice tırnaklarını insafsızca tenine geçirmeye, kan kırmızı delikler açmaya başlamıştı.
Uyguladığı güç tırnaklarını yontmaya, yanağını kıpkırmızı kesilecek derecede parlak bir kana bulamaya yeterliydi.
Juice: “İmkânsız imkânsız imkânsız imkânsız imkânsız imkânsız! N-ne, ben ne, ben ne YAPIYORUM!? NE YAPTIM ben? Neden, nedennedennedennedennedennedenneden!? Ben ne amaçla… ne... ahh! Ahhhh!? AaaAAAAAAAAHHHHHHH!!”
Juice cadı faktörünü bedenine almış ve o şeyin uyumsuz kuvvetini iradesinin gücüyle kısıtlamıştı.
Fakat o iradenin en önemli desteği elinden kayıp gitmişti. Juice’in içerisindeki her şey parçalanmaktaydı.
Çünkü canını riske atarak elde ettiği güç, korumak uğruna canını riske attığı şeyi yok etmişti.
Juice tamiri mümkün olmayan bir zihinsel hasar almış, aklını yitirmiş şekilde çığlıklar atmaya başlamıştı.
Juice: “Ben ne amaçla—bunu yaptım!?”
Pandora: “Her şeyin sebebi, sevgiydi.”
#Bu bölümde Juice'in nasıl kafayı sıyırdığını acı verici bir şekilde öğrenmiş olduk...
Pek şerefli Pandora onu kendi elleriyle sevdiğini öldürmesi için yönlendirmiş gibi görünüyor. Ondan önce de Fortuna'ya Emilia'yı dövdüğü yanılgısını doğurmuştu. Gerçekten korkulası bir kız... Fortuna'nın arada kurduğu cümle de Emilia'nın anne babasının ölümünün Pandora'yla bağlantılı olduğunu düşündürüyor.
O zaman bu acıklı bölümün devamı ve Fortuna'nın vedası için bir sonraki bölümde görüşmek üzere...
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..