Subaru: “Sıçtıksıçtıksıçtıksıçtıksıçtıksıçtıkçokfenasıçtık, daha fazla ne olabilir ki!?”
Tamamen nefes nefese kalmış olan Subaru kendini yere bırakırken sızlanıyordu.
Roswaal Köşkünün üçüncü katının ana kanadında, merdivenlere açılan platformda toplanan Subaru’nun grubu—Subaru, Otto, Frederica, Petra ve Rem nefeslerini tutup kalakalmıştı.
Otururkenki bitkinlikleri barizdi ve tüm grup derin denebilecek yaralara sahipti.
Ama bilhassa,
Subaru: “İyi misin, Frederica?”
Frederica: “... İyiyim, bunlar önemsiz şeyler, ciddi bir şey yok. Subaru-sama, bu kadar beceriksiz olduğum için özür dilerim.”
Subaru: “Sen olmasan hiç ilerleyemezdik. Esas acınası olanlar biz erkekleriz, ben ve Otto. Üzgünüm. Gerçekten güçsüzüz.”
Otto: “Ya-yalnızca bu seferlik… senin azarlayışına karşı çıkacak bir temelim yok, Natsuki-san.”
Diyen Otto hüsran dolu bir şekilde iç çekti. Subaru ise kan tükürdü ve tüm bedenini saran korkunç acıyı görmezden gelerek sırtındaki Rem’in pozisyonunu düzenledi. —Frederica ile rolleri değişmişti, artık Rem’i o taşıyordu.
O Rem’i omuzlarken Otto da Petra’nın elini tutuyordu. Tek dövüşçüleri olan Frederica ise öne geçmiş, onlara yolu açıyordu—bu beşli için en uygun plan buydu.
Subaru’nun grubu Garfiel’den ayrılır ayrılmaz iki sırtlan tarafından saldırıya uğramıştı.
Otto'nun büyü taşları ve Frederica’nın mücadelesi sayesinde sırtlanlardan zar zor kaçabilmiş olsalar da çok geçmeden tüm köşke kendilerine işkence etmek adına yerleştirilen pek çok cadı yaratığı olduğunu öğrenmişlerdi. Yarasayı andıran siyah kanatlı Mice ana ve bağımsız kanat arasındaki koridoru tutmuştu.
Sırtlanı andıran benekli Rex köşkte dolanıyor, her fırsatta saldırıyordu.
Keseli sıçanlar bir odaya giren grubun etrafını çevrelemiş ve gardlarını düşürdükleri anda üzerlerine çullanmıştı.
Özellikle de Subaru’nun kolu kalınlığındaki iki başlı bir yılanla acılı bir mücadele vermişlerdi.
Dumanla kara kanatlıları kaçırmış, Frederica’nın pençesiyle Rex’i alt etmiş, popolarını kemiren sıçanlardan kaçmış, Otto çılgın pazarlıklarıyla yılanı oyalarken Subaru bu fırsatı değerlendirerek o şeyi kavramış, Frederica da kafasını kesmişti—ve işte şimdi, buradaydılar.
Subaru: “Tamamıyla ve her anlamda... mağlubuz çünkü Garfiel’den ayrılmak zorunda kaldık...”
Otto: “Bu kadar negatif olma. Garfiel özgüvenli bir şekilde başaracağımızı söylerken bizim de onun bize olan güveninin karşılığını vermemiz lazım.”
Subaru: “Bu görev bilinciyle gerçekten de tüccar olmaya hiç uygun değilsin…”
Canlılık bağlamında en iyi durumda olan Otto’ydu. Subaru ona buruk bir gülümsemeyle karşılık verdikten sonra kendisini zorlayarak ayağa kalktı.
Dürüst olmak gerekirse sırtındaki Rem üzücü derecede hafifti. Subaru bilinçsiz veya uykudaki kişilerin ağırlaştığını işitmişti fakat Rem bu genellemeye uymuyordu.
Ağırlığını da sıcaklığını da zar zor hissedebiliyordu. Duruşunu düzenlerken canlı olduğunu kanıtlayan tek şey belli belirsiz kalp atışlarıydı.
Subaru böyle bir şey asla yaşanmayacak olsa da onu düşürüp fark etmemekten korkuyordu.
Petra: “Frederica abla...”
Frederica: “Endişelenme, Petra. Bu kadar gergin görünecek bir şey yok… çok kısa bir süre içerisinde hedefimize ulaşacağız.”
Frederica Petra’nın gergin bakışlarına içten bir gülümsemeyle karşılık vermişti.
Fakat Frederica'nın durumu yansıttığı kadar iyimser değildi. Dövüş esnasında bir sırtlan kolunu yaralamıştı ve şu anda kanamakta olan sol elini kaldıramıyordu, hareketleri eski ihtişamını yitirmişti. Onun tüm gücüyle savaşmasını bekleyemezlerdi ve bir an önce bir yerlerde dinlenip iyileşmesi gerekliydi.
Subaru: “Gerçi evet, hedefimize bayağı yaklaştık.”
Diye mırıldanan Subaru’nun bakışları merdivenin yukarısındaydı—en üst katta.
Grubun hedefi Roswaal’ın ofisiydi. Tabii ki oradaki kaçış rotasını, önceki döngülerde Elsa’yı karşıladıkları kötü yolu hedefliyorlardı.
Köşkün dışına kaçma planı iptal edilen Subaru o rotayı da iptal etmenin eşiğine gelmişti—fakat Frederica ile yaptığı konuşma sonrasında fikri değişmişti.
Bu konuşma Garfiel’den ayrılıp iki sırtlanı yenmelerinden sonra gerçekleşmişti.
Frederica: “Efendimin ofisinde dışarı açılan bir gizli geçit var. Geçit aracılığıyla köşkten ayrılıp ormandaki bir kulübeye geçebiliriz. Onu kullanırsak...”
Subaru: “Üzgünüm, Frederica. O kadar kolay olmayacak. O gizli geçitten haberdarlar. Çünkü kadının buraya gelirken kullandığı rota da o.”
Frederica: “—”
Durumun tamamıyla ümitsiz göründüğünü düşünen Subaru yine de bu bilgiyi vermişti.
Subaru daha önceleri gizli geçidi kontrol ederken Elsa’ya denk gelmişti. Bu döngüde o geçitten girip girmediğini bilemese de hiç değilse o geçidin varlığından haberdar olduğu kesindi.
Subaru: “Elsa ve diğer kızın söylediklerine bakılırsa... müttefiklermiş gibi görünüyor. Birbirlerine hiç benzemedikleri için bu ‘mama’ kişisi gerçekten anneleri midir bilemiyorum ama... arkalarında birileri varsa o geçide de birini bırakmışlardır.”
Tabii ki yolu keseceklerdi.
Cadı yaratıkları köşkü kuşatmıştı ve kaçış rotasında da bir düşman bulunuyordu. Yani tamamen kapana kısılmışlardı ve Subaru beynini zorluyordu.
Çaresiz bir durumdu.
Kaçış rotasının etkin olmadığı bu durumda Beatrice’in yardımını alamamaları çok kötüydü.
Subaru Beatrice’i ikna edebilmiş olsaydı böyle bir çile çekmeyeceklerdi. Kapı Geçişi sayesinde buradan kaçmak öyle kolay olacaktı ki düşünmelerine dahi gerek kalmayacaktı.
Subaru: “...Çok bencilim.”
Subaru Beatrice’in ıstırabını da ardındaki sebebi de biliyor ama buna rağmen hala ona tutunmaya çalışıyordu.
Ondan yardım alamazdı çünkü onu dışarı çıkartmakta başarısız olmuş ve bu da onu doğru düzgün anlayamadığını kanıtlamıştı.
Beatrice’in ondan nefret etmesi ve onu odadan kovması doğaldı.
Otto: “Natsuki-san.”
Petra: “Subaru.”
Derin düşüncelere dalan Subaru’nun ifadesindeki bir şeyler omzuna dokunulmasına ve kolunun çekiştirilmesine sebep olmuştu.
Kafasını çeviren Subaru sağ tarafındaki dokunuşun sahibi olan Otto’yu ve sol tarafını çekiştiren Petra’yı gördü. İkisi de Subaru’yu gerçekliğe döndürmek için kendine has yöntemler kullanmış ve aynı şeyi yaptıklarını fark edince de suratlarını buruşturmuştu.
İkiliye bakan Subaru ise rahatlamış bir şekilde iç çekmişti.
Frederica: “Subaru-sama. Ne olursa olsun o rotayı seçmemiz gerektiğine inanıyorum.”
Subaru başını kaldırmıştı, Frederica ise parmağını.
Frederica: “Senin de belirttiğin gibi şu anda bir çıkmaza girmişiz gibi görünüyor. Gaddar cadı yaratıkları köşkü çevreledi ve düşman da tek kaçış rotamızdan haberdar. Normal şartlarda kaçınılmaz bir şekilde öldürüleceğimizi düşünebilirdik...”
Subaru: “Evet, doğru. Ben de aynı şeyi düşündüm, bu yüzden hiç değilse cadı yaratıklarının dağılışında zayıf bir nokta bulabilir miyiz diye merak ediyordum ama...”
Frederica: “Aklıma gelmişken, Subaru-sama, daha önce o suikastçı kadını nerede görmüştün?”
Frederica'nın kısık sesli sorusuyla karşılaşan Subaru sessizce nefesini tutmuştu.
Ve bu sorunun ardındaki niyeti çözemese de başıyla onay vermişti.
Subaru: “Başkentte Emilia’yı hedef almıştı. Tesadüfen Kılıç Azizi ortaya çıktı, sağ salim kurtulmamızı ona borçluyuz. Tabii o yakışıklının bir anda buraya da dalması biraz fazla kolaylaştırıcı olurdu, orası kesin.”
Frederica: “Anlıyorum. Geçen seferki karşılaşmanıza şu anki Kılıç Azizi dahil olmuş. Yo, her neyse, bunun önemi yok. Bir önceki sefer onu nasıl alt ettiğinizi bilmek istemiyorum, daha ziyade onun kişiliğini bilmek isterim.”
Subaru: “Kişiliği mi?”
Diyen Subaru Frederica’nın bir hayli şüpheli gelen sorusu karşısında kafasını kaldırmıştı.
Subaru: “Yani kişiliği tam olarak göründüğü gibi, aynı tuhaf fetişist kadın. Kendisi Bağırsak Avcısı, insanların karınlarını açıp içerisine bakmaktan hoşlanıyor. Tehlike sıralamasında dünya çapında en üstlerde.”
Frederica: “Ve Garf’la yüzleşirken ne kadar eğlendiğine bakılırsa işleri kendi elleriyle halletme konusunda biraz takıntılı… doğru mu?”
Subaru: “Onu tanıdığım söylenemez ama evet, muhtemelen öyle bir karakter… Ama bunlarla nereye varmaya çalıştığını anlamıyorum.”
Frederica: “Çok basit, Subaru-sama. —Bu saldırının düşman cephesinde de beklenmedik şeyler yaşanmış.”
Güçlü bir iddiaydı.
Subaru'nun gözleri şaşkınlıkla irileşmişti.
Frederica: “Cadı yaratıkları köşkü şu anda kuşattı. Cadı yaratıklarını manipüle eden kız da şu anda geldi… ona cadı yaratığı efendisi diyebiliriz sanırım… Düşmanın esas planı cadı yaratıkları köşkü çevreledikten sonra biz içerdekilere suikast düzenlemekti.”
Subaru: “Sana bunu düşündüren nedir?”
Frederica: “—Yaratık efendisinin saldırısıyla Bağırsak Avcısının saldırısının zamanlaması uyuşmuyor.”
Subaru bir anlığına düşünceli bir şekilde kaşlarını kaldırmış ama Frederica’nın ne kastettiğini anında anlayarak yumruğunu avcuna geçirmişti.
Subaru: “Doğru ya, tabii ya! S*ktir, ben neden fark etmedim ki? Evet Frederica, haklısın! O tuhaf kadının kişiliğiyle tabii ki böyle olur!”
Otto: “N-ne oluyor? Ben her şeyin nasıl bağlandığını pek çözebilmiş değilim...”
Subaru heyecan ve hüsran karışımı bir ifadeyle yeri tekmelemiş ve gergin görünen Otto’ya başıyla onay vermişti.
Subaru: “Gerçekten basit, Otto. Cadı yaratığı saldırısının esas amacı köşkteki herkesi köşeye sıkıştırmaktı. Ve köşeye sıkışınca da normal bir şekilde kaçamayarak gizli geçide yönelecektik. —Normal şartlarda işler böyle ilerlerdi. Değil mi?”
Otto: “Biz de tam olarak bu rotayı izledik, haksız mıyım? Ama düşmanın gizli geçidi bildiğini ve orayı kullanamayacağımızı söylememiş miydik?”
Subaru: “Aynen öyle. Saldırı normal seyrinde ilerleseydi köşeye sıkışıp gizli geçide kaçacak ve orada bizi bekleyen Elsa tarafından öldürülecektik… Ama işler seyrinden çıktı. Elsa şu anda gizli geçitte değil.”
Otto: “—”
Neden değildi?
Elsa'nın yaradılışı dikkate alınınca cevap barizdi.
Subaru: “Elsa avını kaçırmak istemediği için kendi başına harekete geçti. O yüzden de yaratık efendisiyle senkronize olmaktan çıktı. Ve bu da demek oluyor ki şu anda olması gereken yerde değil. —Yani gizli geçitte hiç kimse yok!”
Frederica: “Esas planları kadının gizli geçitte pusuda beklemesiydi. Haliyle, yaşananlar planlardan saptığı için şu anda geçidi farklı birinin koruyor olması çok yüksek ihtimalle olanak dışı. Düşmanın yeterli vakit verildiğinde plandan sapıldığını fark edeceği kesin. Ve geçide yeni birini gönderme olasılıkları da giderek yükseliyor.”
Petra: “O zaman kimse yokken hemen geçide koşmalıyız!”
Subaru ve Frederica'nın teorilerini dinleyen Petra anında yanıta ulaşmıştı.
Subaru ise bir kahkaha eşliğinde elini Petra’nın kafasına koymuş ve kestane rengi saçlarını coşkuyla okşamıştı.
Subaru: “Tam puan.”
Subaru: “Elimizdeki bilgilere göre bu sonuç büyük ihtimalle doğrudur. Her halükârda dışarıdaki cadı yaratıklarını aşma fikrinden daha umut vaat edici. En kötü senaryoyla bile hiç değilse ofiste olanları kontrol edebiliriz… Hadi yapalım. Buradan güvenle çıkmamızın tek yolu bu!”
—Takım bu plana hazır bir şekilde ofisin dışına varmıştı.
Herkes hem fiziksel hem de zihinsel bağlamda bitkin düşmüştü. Yine de hedeflerine ulaşma umudu onlara inanılmaz yaralı bedenlerini ilerletme enerjisi sunmuştu.
Ve işte şimdi o umut kırıntısı—
#Bizimkilerin yine gizli geçide yöneldiğini sebebiyle birlikte öğrenmiş olduk. Frederica'nın çıkarımı son derece mantıklı, Elsa zamansız ve plansız bir iş yaptığı için arada bir boşluk oluşmuş olması mantıklı. Ama son cümle bize o umut kırıntısının çöp olduğunu anlatır gibi, zaten yaratık efendisi olan kız da geçide birini yönlendirdiğini ifade etmişti. Sıradaki iki bölümde bölüm isminde de geçen Guiltilaw ve bizim grubun karşılaşmasını okuyacağız.
Fakat cuma günü memlekete geçiyorum, daha dört aylık bile olmayan bebeğimizle 12 saati aşkın bir yolculuk yapacağız. Hazırlık, yolculuk ve sonrasında insana dönme sürecinden ötürü birkaç gün bölüm atamayacağım. Siz bana bol şans dileyin, ben de ilk fırsatta o gecikmeyi telafi edeyim. Tekrar görüşmek üzere :)
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..