Cilt 4 Bölüm 127 [ Roswaal Köşkünün Son Günü ] (3/3)

avatar
3699 3

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 4 Bölüm 127 [ Roswaal Köşkünün Son Günü ] (3/3)


Çevirmen : Clumsy 

 

Mei: “Elsa... ciddi misin?”

 

Elsa: “Yapmak için bir gerekçe varken yapmamak rakibe saygısızlık olur. Tek pişmanlığım bağırsaklarını güzelce çıkartamayacak olmam.”

 

Elsa kapalı gözlerle bu yanıtı verdi. Mei Lee ise daha fazla soru sormadı. Tutmakta olduğu bıçak tutucuyu yere bıraktı, yeni bir tutucu kaldırdı—ve sadece iki bıçak taşıyan tutucuyu Elsa’ya fırlattı.

 

Garfiel: “Hmm?”

 

Garfiel Elsa’nın bıçakları çekişini neşeyle izledi.

 

Bu iki bıçak öylesine yoğun bir baskı yayıyordu ki kadının hiçbir bıçağı onlarla kıyaslanamazdı.

 

Sol elindeki bıçak sapından ucuna simsiyahtı. İlk bakışta kullandığı kukrilerle tıpatıp aynı olsa da bu sayısız kıvrımla kaplıydı, ucunda hayvani dişler bulunuyordu, delmekten ziyade parçalamaya yönelik olarak tasarlanmıştı.

 

Diğer elindeki bıçaksa tam aksine kalın ve bembeyazdı. O da bir kukriye benziyordu fakat kalınlığı nedeniyle tek darbesiyle kemik kırabilecek gibi görünüyor, siyah bıçakla birlikte mükemmel bir acımasızlık imgesi sergiliyordu.

 

Garfiel: “Bunun senin kozun olduğunu mu söylüyosun?”

 

Elsa: “Bir rakibin bağırsaklarını görmekten ziyade onu öldürmeye odaklandığımda bu bıçakları kullanırım. Annem dışında bunları kullandığım üçüncü kişisin.”

 

Garfiel: “Bu sıçtıımın bilgisi beni hiç mutlu etmedi, hiç de kıskanmicağım bi aileymiş, oy!”

 

Garfiel bu nahoş itiraf karşısında suratını büzüştürdü.

 

Bu sırada Mei Lee cadı yaratığına harekete geçme emrini vermişti. Beyinsiz yaratığı da ayaklarını yere geçirerek duvarlara doğru hücuma geçti ve Subaru’nun grubunu takip etmek üzere ana kanada yöneldi— ancak-

 

Garfiel: “Ehh, kozunu gösterdiin için teşekkürler. Ama ben benimkini göstermedim, bu da hiç adil diil, di mi?”

 

Diyen Garfiel ayağını yere geçirdi.

 

Ansızın Garfiel’in tabanından ve zeminden bir nabız yankılandı, o nabız koridora hızla atıldı, Elsa’nın altından geçerek cadı yaratığına ulaştı—ve patladı.

 

Pork: “—!?”

 

Mei: “Boulderpork!?”

 

Yaratığın altındaki toprak çökerken yaratık dengesini yitirip düşerek duvara tosladı. Darbenin köşkü sarsışıyla Mei Lee de yaratığın üzerinde kalmayı başaramayarak koridorun zeminine indi. Yerdeki yaratığın arkasına vurup zemine bakarak anormal çöküntüyü gördükten sonra da gözlerini arkasına çevirdi.

 

Mei: “Bunu senin yaptığını söylemeyeceksin herhalde?”

 

Garfiel Toprak Ruhunun Kutsayışını kullanarak görüş alanındaki ‘zemin’ denilebilecek her yüzeyde çöküntü ve çıkıntılar doğurabilirdi. Hedefin uzaklığı ve boyutuna bağlı olarak etkinlikte farklılıklar olabilirdi fakat bu da onun için fazlasıyla yeterliydi.

 

Garfiel Subaru’dan, başkalarının öğrenmesini gerçekten istemediğin bir şey olduğunda tam bir utanmazlıkla gülmek gerektiğini öğrenmişti.

 

Garfiel: “Aynen öyle. Bunu kaçmana izin vermiceğimin göstergesi olarak görebilirsin. Ayaklarım yere değdikçe harika gözlerimin görebildiinden öteye gidemiceksin.”

 

Elsa: “Mei Lee. Ufak güçleri üst kata gönderebilirsin. Diğerlerini çağır ve o yaratığı uyandır.”

 

Mei: “...Mama öfkelenecek.”

 

Elsa: “Asıl tehdidi ortadan kaldıramazsak gerçek bir azar yeriz. Ve sonrasında olacaklardan endişelenecek vaktimiz olduğundan şüpheliyim.”

 

Garfiel: “Demek anladın.”

 

Mei Lee sakinliğini yitiren ifadesiyle başını sallayarak parmaklarını ağzına götürdü ve ıslak çaldı.

 

Garfiel zayıf sesin uzaklarda, tüm köşkte yankılanışını sessizce izlemekteydi. Eğer ikili doğru söylüyorsa cadı yaratıklarının buraya gelmesi çok sürmeyecekti.

 

Durum gittikçe daha da şiddetleniyordu.

 

Elsa: “Uzuvlarını kopartacak ve seni hafifleterek sırtlanıp eve götüreceğim. Kendimi hoşnut edemediğim takdirde tüm bunlara değeceğinden şüpheliyim.”

 

Garfiel: “Şu bağırsak olayından vazgeçme şansın nedir?”

 

Elsa: “Nefes almaktan vazgeçmeyi tercih ederim.”

 

Garfiel bu ifade karşısında boynunu kütürdetti ve düşmanın saldırısını karşılamaya hazırlanarak bir adım öne çıktı.

 

Elsa da gevşek bir şekilde kayarak beyaz bıçağını arkasında konumlandırdı, kolunu esnetti ve-

 

Elsa: “—Seni temin ederim ki ben, seni etine ve iliklerine dek, herkesten çok sevebilirim.”

 

Korkunç, ahlaksız bir gülümseme. Bıçağın bıçağa sürtüşünün tiz sesi.

 

Ve-

 

Garfiel: “—Ghgh!?”

 

Beyaz bıçak Garfiel’in sol omzundaki kemikleri kırarak saplandı.

 

—Bağırsak Avcısı ve Sığınağın Kalkanı arasındaki mücadele son evresine girmişti.

 

※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※

 

Bitap omuzları, kalçaları, kafası, her yeri acıyordu.

 

Defalarca düşüp kalkmış, her defasında darbelerin etkisiyle acılı homurdanmalar çıkartmıştı.

 

Puslu gözlerle, nefes nefese, dizleri titreyerek koşuyor, koşuyor, koşuyor, koşuyordu.

 

Nefes almak can yakıyordu. Duman solumamak için başını eğik tutuyordu. Alevler çoktan binanın büyük bir kısmını kuşatmıştı ve o, el değmemiş bir kapı arayarak koşturuyordu.

 

Subaru: “—hk”

 

Kapalı bir kapı bulan Subaru delice atılarak kapının kulpunu kavradı.

 

Önünde kısa bir süre içerisinde alev denizlerine kapılacak tamamıyla sıradan bir misafir odası açılmıştı.

 

Duygusallığını bir kenara atıp kapıyı açık halde bırakarak yeni bir kapıya koşturdu. Yandakine ulaştı, ardından bir yandakine, bir yandakine derken gözüne takılan tüm kapıları açıyordu—

 

Subaru: “—İşte burada!”

 

İs ve yanık kokusundan kurtularak eski kâğıt kokusu dolu bir odaya denk gelmişti. O tanıdık, küflü kokuyu alarak eşiğe adımını attı.

 

Kafasını kaldırdı. Ve odadaki kişiye seslendi.

 

Subaru: “Hey! Yeter artık, öfkelenmeyi kes ve beni dinl—”

 

Beatrice: “Dışarı çık, sanırım!”

 

Görünmez bir şok dalgası onu uçurma tehdidiyle yaklaşmaktaydı. Fakat Subaru parmaklarını halıya takarak kendini savunmayı başardı.

 

Onu geriye sürükleyebilecek yoğunlukta bir baskı karşısında yanakları bir gülümsemeyle çarpıklaştı.

 

Subaru: “Hah! Beni o kadar hafife alma. Defalarca ve bu kadar hızlı şekilde aynı yöntemle dışarı atılabileceğimi mi sanı—”

 

Beatrice: “Tekrar söylemeyeceğim, doğrusu!”

 

Subaru: “Bhggagh!?”

 

Kalın bir kitap rüzgâra kapılarak Subaru’nun alnına ulaştı ve başını döndürüp sendeleyerek geriye uçmasını, odadan çıkmasını sağladı.

 

Koridora fırladı. Duvara çarptı. Kafasını sallarken önündeki kapının kapanmakta olduğunu görüp aceleyle sıçradı—fakat artık çok geçti. O kapı artık Yasaklı Kütüphaneye bağlı değildi.

 

Subaru: “G*t! Kime çektin sen lanet olasıca loli!”

 

Kapıyı sertçe tekmeleyerek açan Subaru yeni bir kapı arayışına başladı.

 

Oda tarafından doğu kanadının ikinci katına—Garfiel'in Elsa ile dövüştüğü alanın yakınlarına—gönderilmemiş olması muhtemelen Beatrice’in nezaketinin göstergesiydi.

 

Subaru: “En azından dinle beni, aptal!!”

 

Beatrice de Kütüphane sınırlarından aynı şeyi düşünüyor olmalıydı.

 

Bu gerçeği hisseden ve defalarca reddedilmiş olan Subaru Yasaklı Kütüphane kapısı arayışıyla köşkte koşturmaya devam ediyordu.

 

Batı kanadındaki mücadele son evresindeyken ve ana kanattaki alevler tüm binayı kuşatırken—Roswaal Köşkünün yerle bir olması an meselesiydi.

 

 #Günün ikinci bölümüyle tekrar merhaba! Bağırsak Avcısı ve Sığınağın Kalkanı arasındaki mücadele son evresinde, ikisi de tüm kozlarını açığa çıkarmış ve işler iyice kızışmış durumda. 
Mei Lee kaçanların peşine takılıyor, Subaru Beatrice tarafından kovulup duruluyor. 
Peki bütün köşk yanarsa -ki yanacak gibi görünüyor- Beatrice'in kütüphanesi ve kendisi ne olacak? Bizimki bu durumdan önce onu çıkmaya ikna edebilecek mi? Son olması gereken bu döngü kazasız belasız sonlanabilecek mi? Yine çok sorumuz var, o zaman cevaplar için bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46894 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr