Cilt 4 - Cilt 5 Ara Bölüm 4 [ Emilia Grubu İçişleri Bakanlığının Doğuşu ]

avatar
5666 2

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 4 - Cilt 5 Ara Bölüm 4 [ Emilia Grubu İçişleri Bakanlığının Doğuşu ]


Çevirmen : Clumsy 

 

Otto bir yandan dağ gibi bir kâğıt yığınıyla uğraşıyor, bir yandan da resepsiyon koltuğunda oturan Subaru ve Emilia’yı dinliyordu.

 

Yığından gerekli dokümanları çekiyor, tüy kalemini arada bir üzerlerinde gezdiriyordu.

 

Boş bir kâğıdın üzerine formüller çiziktiriyor, birtakım hesaplamalar yaparak onları kaydediyor ve yakınlardaki dokümanları referans alarak üzerlerini damgalıyordu.  

 

İşini akıcı bir şekilde yapışı ve gözlerinin delice hareketleri göz önüne alınırsa Subaru’ya dikkat edip etmediği sorgulanabilirdi. Ama laf arasında bir şeyler söylediğine göre onları duymazdan gelmiyor olsa gerekti. 

 

Emilia Otto’nun çalışmalarını etkilenerek izlerken Subaru da onun yanında oturarak şu ana dek yaptıklarını anlatıyordu. Onun konuşmasını sonlandırdığı anda Otto da kalemini yerine yerleştirdi.

 

Otto: “Demek kardeş ilişkilerini geliştirmeye çalışıyorsunuz, öyle mi? … Bana danışmaya geldiyseniz size söyleyebilirim ki—”

 

Subaru: “Bu konuşma nereye gidiyor?”

 

Otto: “Kardeşleri olan birinden doğru düzgün bir tavsiye istiyorsunuz, haksız mıyım? Bu çıkmazı tek çocuk olanlara danışmak yerine bir büyük bir küçük kardeşi olan bana danışmanız sahiden de daha uygun.”

 

Subaru Otto’nun yoğun özgüveni karşısında şaşkına dönmüştü.

 

Daha önce Otto’nun aile bireylerini hiç sorgulamamıştı ama belli ki üç erkek kardeşin ortancasıydı. Ve evet, Subaru ile Emilia gerçekten de her tavsiyeye açtı.

 

Fakat-

 

Subaru: “Ama seni kötü bir evlat olduğun için evden atmamışlar mıydı? İyi aile ilişkilerin olsaydı neyse de ailenin yüz karasından tavsiye almak pek de işe yaramayacaktır.”

 

Otto: “Sen kime ailesi tarafından reddedilecek kadar kötü bir evlat olduğunu ima ediyorsun!? Ağzımdan buna benzer tek bir kelime bile çıkmadı! Ev abime miras kaldığı için ben de ikinci oğul olarak kendi iradem doğrultusunda tüccarlık yapmak için evden ayrıldım, o kadar! Belki beklenmedik bir durumdu ama kardeşlerimden daha zeki olduğuma inanıyorum.”

 

Subaru: “Ya buna inanan tek kişi sensen ve ailen parazit gittiği için sevindiyse?”

 

Otto: “Burada olmam seni rahatsız mı ediyor!?”

 

Diyen Otto, suratı kızararak elini masaya vurmuştu. Subaru ise “Tabii ki hayır.” diyerek kafasını salladı.

 

Otto’nun burada olmama düşüncesi bile korkunçtu. Sadece onun karşısına geçtiğinde kendisini daha teşekkür edemeden hakaretlere başlar halde buluyordu.

 

Bu da Otto Swein'in karakterinin bir yönüydü.

 

Emilia: “Ama her nedense gerçekten de insana güven vermiyorsun, Otto-kun. Neden acaba? ...Halbuki bayağı yardımın dokunmuştu.”

 

Otto: “E-Emilia-sama sen de mi...”

 

Subaru'nun düşünceleri dolaylı olarak Emilia’nın ağzından çıkarken Emilia düşünceli bir şekilde elini çenesine götürmüştü. Belli ki o da Otto’nun karakterinin bir kurbanıydı.

 

Bu adamın güvenilirlik aurası esas kapasitesiyle uyuşmuyordu.

 

Subaru: “Emilia-tan’a nasıl da işkence ettiğine baksana seni günahkâr piç.”

 

Otto: “Bu hiç adil değil! Ne yaptım ki ben!”

 

Emilia: “Her neyse, Otto-kun. Bize bu konuda ne yapacağımızla ilgili bir şeyler söylersen gerçekten çok makbule geçer.”

 

Otto: “Ve yeniden, doğruca konuya döndüler! Tam bir usta çırak değilsiniz de nesiniz acaba!”

 

Otto aşırı tepki vermeye biraz vakit harcamış, sonra da siteminin amaçsız olduğunu fark etmişti. Sandalyesinden çıkan seslerle birlikte elini gri saçlarına götürdü.

 

Otto: “Ehh, bence önemli olan karşılıklı hisleriyle başlamak. Gördüğüm kadarıyla problem Garfiel değil. O bir çocuk kadar inatçı ve ailesini sevdiği için uzlaşmak istediğini hayal edebiliyorum.”

 

Emilia: “Mm, bence de. Garfiel barışmak istiyor. Ama Frederica ona yaklaşmak konusunda sorun yaşıyor.”

 

Otto: “Frederica-san zor bir durumda olmalı. Büyük kardeş olarak Garfiel’in kendi yolunu bulmasına izin vermesi gerekiyor. Ama duyduğum kadarıyla Frederica-san bir hata yapmış gibi görünmüyor. Bir abla olarak büyüklük gösteriyor olabilir. Bu meselenin düğüm noktasının kardeşinin öfkesine tolerans gösterebilme kapasitesi olduğunu düşünürsek… mesele ne ki?”

 

Subaru Otto’nun argümanını toparlayışını dinlemiş ve o söylenirken kafasını sallamıştı.

 

Subaru: “Yo, bana beklediğimden çok daha ciddi bir fikirle geldin, ben de hangi kısmıyla dalga geçeceğimi bulamadım...”

 

Otto: “Bu ciddi bir sonuç için ciddi bir değerlendirmeyi hak eden ciddi bir mesele!”

 

Subaru: “Bağışla beni lütfen. Senin karmaşık liderliğinin sonunu getirmek için fala yetersizim...”

 

Otto: “Problemleri çözmek mi istiyorsun teşvik etmek mi!?”

 

Tabii ki çözmek istiyordu ama ilkel dürtülerine meydan okumak da canını acıtıyordu.

 

Otto ve Subaru'nun konuşmasını bir kenara bırakırsak… Emilia Otto’nun yanıtına takdir dolu bir şekilde başını sallayarak onay vermişti.

 

Emilia: “Öyleyse...”

 

Emilia: “İlk önce Frederica’nın hisleriyle ilgili konuşmamız lazım.”

Otto: “Evet, bence öyle olmalı. Frederica-san Garfiel’i affedilemez olarak görüp durumu zorlaştıracakmış gibi gelmiyor. Ve dürüst olmak gerekirse bu konuda öyle meşakkatli bir şeyler yapmamıza gerek olduğunu sanmıyorum. Zamana bırakarak çöz—”

 

Subaru: “Biz zamana bırakarak çözülmesini istemiyoruz ve bu yüzden acele etmeye çalışıyoruz. Beni sonuna kadar dinledin mi acaba?!”

 

Otto: “Böyle söylemene gerek yoktu!”

 

Otto’nun da herkesle aynı sonuca varmak üzere olduğunu duyan Subaru alaycı bir şekilde homurdanmıştı. O içerlerken de iyice sinirini bozmaya devam etti.

 

Subaru: “Peki sen olsaydın bu büyük kardeş yüceliğini nasıl sergilerdin? Küçük bir kardeşin olduğundan bahsettin, öyleyse açık fikirlilik gösterdiğin bir kavganız olmuş olmalı. İşte bu hikâyeyi dinlemek istiyorum, anlat, şakı.”

 

Otto: “Dürüst olmak gerekirse ailem oldukça uyumluydu. Kardeşlerim iyi insanlardı, ebeveynlerim nazikti ve… dur bir dakika, biz hiç kavga ettik mi ki aca...”

 

Subaru: “İşe yaramazsınız!!”

 

Otto: “N-ne halt yemeye böyle bir şey söylüyorsun! Huzurlu bir ailenin nesi yanlış! Hiç kavga olmazsa gerçek bir ilişki olmaz mı yani, bunu mu ima ediyorsun? Saçmalık! Büyük bir sorunu olmayan huzurlu ilişkilerin şikâyet edilecek neyi var ki!”

 

Subaru: “Bu oynadığın en kötü karttı!”

 

Tam da işe yarar, dokunaklı bir şeyi var gibi görünürken sıfırı çekmişti.

 

Otto Subaru’nun saçmalıklarına bile karşılık verebiliyordu. Muhtemelen ömrü boyunca hiç bu kadar öfkelenmemişti çünkü ailevi meselelerle ilgili lanetler, hakaretler başlamıştı.

 

Belki de Swein ailesindeki herkes Otto ile aynı zorbalığa uğrama mizacına sahipti. Huzurlu bir evdi çünkü o boş Cennette onlara işkence edecek hiç kimse yoktu.  

 

Subaru: “Zavallı, korunaklı genç delikanlı...”

 

Otto: “Bana çok fena hakaret ediyormuşsun gibi geliyor ama belki de sadece hayal gücümün oyunudur!”

 

Emilia: “...Huhuhu.”

 

Otto, hayal gücünün kanatlanmasına izin veren Subaru’ya bağırıyordu, onları izleyen Emilia ise gülümsemesini gizlemek için elini ağzına götürmüş ama başarılı olamamıştı.

 

İki adamın gözleri kendisine çevrilince de kafasını salladı.

 

Emilia: “Pardon. Sadece çooook iyi anlaştığınız için… insana kardeşmişsiniz gibi geliyor.”

 

Otto: “Kardeşlerimin bana çok daha nazik davrandığına oldukça eminim…”

 

Subaru: “Öyle deme, abi. Biz sana hep böyle davrandık, kardeş, yalnızca sen fark etmedin. Gerçeklikle yüzleş, kardeşim.”

 

Otto: “Ah kapa çeneni!”

 

Otto şimdiden kelimelerini de yanıt vermek için gerekli iradeyi de tüketmişti. Subaru ise ona surat asarak sürekli, “Kardeşlik, sevgili kardeşim, kardo, karşim, karkar, abisi, biricik büyüğüm” gibi yeni şeyler sıralıyordu. En sonunda Emilia ellerini çırparak araya girdi.

 

Emilia: “Ah. Neden siz uzlaşmaya çalışırken hep böyle oluyor? Sanırım teslim olan daima Otto-kun oluyor ama bunu çözmek bizi yanıtımıza yaklaştırabilir.”

 

Subaru: “Otto’nun daima kendiliğinden teslim olması çok harika.”

 

Emilia: “Peki ya onun kazanmasına izin vermeye ne dersin, Subaru?”

 

Subaru: “Ben... dünyadaki herkese boyun eğeceğimi farz etsem bile… asla ama asla Otto’ya boyun eğmem...!”

 

Otto: “Ah kapa çeneni!”

 

Subaru'nun acımasız küçük draması karşısında bağıran Otto, düşünerek şakaklarını ovuşturdu. Emilia’nın fikrini cidden değerlendiriyor gibiydi.

 

Otto: “Eerhm, Natsuki-san’la tartışırken genellikle ne yapıyorum, hmm...”

 

Subaru: “Pes ediyorsun!”

 

Otto: “Yanıtı düşünmeye zahmet bile etmedi, şimdi ben bile ne yaptığımı merak etmeye başladım işte!”

 

Otto kafasını masaya koyarken Emilia ayağa kalkarak teselli edercesine sırtına vurdu. Emilia’nın nezaketini kıskanan Subaru ise bu sahneye dahil olamayacağını fark ederek ayaklandı.

 

Subaru: “Ehh, bunun yardımı dokundu. Önce Frederica’yı yoklayıp nasıl gittiğine bakarak Emilia’nın planını yürürlüğe koyacağız.”

 

Otto: “Boşu boşuna uğraştığının ve sebepsiz yere belini büküyor olabileceğinin farkındasın, değil mi?”

 

Subaru: “Bence senin belini bükmemden çok daha iyidir. Sence de öyle değil mi?”

 

Otto: “—Haah...”

 

Otto teslim olmuş bir şekilde iç çekti.

 

Ağzının bir gülümsemeyle gevşemesi de özünde bu sorunun yanıtıydı.

 

Emilia da Otto’nun ifadesinden aynı şeyleri algılamış gibi görünüyordu. Durduğu yerde esneyerek Otto’ya gülümsedi.

 

Emilia: “Peki, Subaru ile bana müsaade. Seni bu kadar meşgulken rahatsız ettiğimiz için üzgünüm.”

 

Otto: “Yo yo yo, sizi davet eden bendim. Hem etrafım bunaltıcı derecede evrak işiyle dolu. Arada bir nefes almak işimi kolaylaştı...”

 

Otto'nun ifadesi ani bir farkındalığa çevrilmişti.

 

Otto: “Bir dakika, ben niye Margrave Mathers’ın derebeyliğiyle ilgili evrak işleriyle delicesine uğraşıyorum ki? Bir noktada birkaç belediye işi için yardımım istendi, sonra da bölgeye ait idari defterleri incelememe izin verildi ama… Amacımın sadece yağ fiyatlarını teyit etmek olduğuna eminim...”

 

Subaru: “Oops, Emilia-tan. Biraz daha kalırsak Otto’nun çalışmasına engel olacağız. Hadi mutlu mesut el ele tutuşarak odayı terk edelim!”

 

Emilia: “Ha? Oh, emm, evet, hadi.”

 

Otto elini alnına götürüp mevcut şartları karşısında sersemlerken Subaru ve Emilia onu terk ediyordu. Anı fırsat bilen Subaru Emilia’nın elini tutup Otto’nun ofisinden çıkmak üzereydi ve tam odadan sıvışacakken, eli kapıdayken,

 

Otto: “Oh, Natsuki-san—”

 

Subaru: “Hm? Ne oldu? Rahat olsana. Burada herhangi bir hata yüzünden oturmuyorsun, hipnoz da olmadın, güçlü bir şekilde ikna da edilmedin. Sadece şartların, incelikli konuşmaların büyüsüne kapıldın ve...”

 

Subaru'nun cümlesi yarıda kesildi.

 

Otto’nun bakışlarındaki ciddiyet yüzünden şaka yapmayı sürdürememişti. Kendisine önemli bir şey söylemek ister gibi bir hali vardı.

 

Subaru ağzını kapattı, Emilia kafasını eğdi. Otto ise onlara kısacık bir salise daha baktı. Fakat Emilia’nın bakışıyla tereddüdü silindi.

 

Otto: “—Yo, boş ver.”

 

Subaru: “Hadi ama, meraklandım şimdi. Bir şey söyleyeceksen söyle işte.”

 

Otto: “Söylemek istiyorum ama... şey, şu anda bir buluta tutunmaya çalışmak gibi olacağını söyleyebiliriz. İşler daha umut vaat edici olduğunda konuşuruz. Çünkü şu anda sizi rahatlatır mı tedirgin mi eder bilemiyorum.”

 

Otto tereddüdünü dile getirirken kafasını kaşıyordu.

 

Subaru Otto’ya sessizce bakarak fikrini değiştirmeye çalışsa da Otto öylece oturuyordu ve kalemini yeniden eline almıştı.

 

Otto: “Ben işime dönüyorum, Garfiel meselesi sizde. Askeri güçler doğru düzgün işlemezse arkadaki sivil güçler çalışamayacak kadar gerilir.”

Subaru: “—Anlaşıldı. Ama söyleyeceğin şey her neyse vakti geldiğinde söyle, İçişleri Bakanı.”

 

Otto: “Ta, tabii ki sö... sivil, kabine? İçişleri Bakanı?”

 

Subaru: “Hadi gidelim, Emilia-tan. Biraz daha kalırsak onu rahatsız edeceğiz!”

 

Pozisyon değiştirdiği için derde giren Otto’yu yalnız bırakan Subaru aceleyle Emilia’yı elinden çekerek odayı terk etti.

 

Emilia ise gözleri kafa karışıklığıyla sağa sola kayarken kapı kapanmadan bir an önce Otto’ya baktı.

 

Emilia: “Ah, um, emm, Otto-kun, çalışmalarında bol şans!”

 

Onun için endişeleniyor muydu, yoksa bir taraflarına tekmeyi mi basıyordu belli değildi ama Otto’ya bu şekilde seslenerek odayı terk etmişti.

 

※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※

 

Otto'nun ofisinden ayrılan Subaru ve Emilia'nın eylemlerinin seyri daha da netleşmişti. Belki de ‘Otto’nun fikirleri’ denen element dahil olmadan önce de net bir seyirleri vardı ve şimdi de aynı netlikle planlarına devam ediyorlardı.

 

Subaru: “Düşündüm de tam bir zaman kaybıydı...”

 

Emilia: “Öyle söyleme. Otto-kun'un hikayesi şey, emm, ıı… mhmm, ah, emm, evet… işe yaradı?”

 

Subaru: “Örtülemez dürüstlüğün o soru işaretinde kendini gösteriyor ve çok sevimli.”

 

Emilia Otto’yu desteklemek için nafile bir çaba sergilerken Subaru onu övmüş ve Frederica’yı aramaya odaklanmıştı.

 

Her halükârda kardeşlerin problemi ablada yatıyordu. Garfiel çoktan kararını vermişti. Şimdi Frederica’ya da kendi kararını aldırma zamanıydı, sonra da—

 

???: “Amanın, Emily ve Subaru da buradaymış. Acaba ne yaptığınızı sorabilir miyim?”

 

Subaru: “Ueg.”

 

Emilia: “Ah.”

 

Arkalarından biri seslenmişti. Subaru’nun nefesi tuhaf bir şekilde kesilirken Emilia arkasına bakarak şaşkınlığını sergilemekle yetindi.

 

İkisinin bakışları da mavi saçları örgülü, elbiseli bir kıza kaymıştı.

 

On yaşından küçük olan kız, Petra ve Beatrice’ten bile gençti. Abartılı elbisesi Beatrice’inkine çok benzese de onun elbisesi at kuyruklu kızınkine kıyasla çok daha basitti. Gözleri gençliğine uymayacak şekilde sert, suratıysa asildi.

 

Bu kızın ismi Anne-Rose Milord idi.

 

Milord ailesinin evladı olan kız, gerçek lordun yokluğunda lord gibi davranarak Subaru’nun grubuyla ilgileniyordu, grubu karşılayan da o olmuştu.

 

Clind ve diğer harika hane üyeleri ayarlamaları yapar, işleri hallederken Anne-Rose da emirleri verirdi ve bu konuda yeterince cüretkardı.

 

Otoriter bir devlet büyüğü—bir çocuk formunda vücut bulmuştu.

 

Burası büyücü Milord ailesine aitti, Roswaal’a ait olan Mathers hanesinden ayrıydı. Anne-Rose şimdiden bu evi miras almak için yeterliliğe sahipti.

 

Eksiği olan ve Subaru’nun onunla baş etmekte zorlanmasına yol açan şeyse—çocuksu bir sevimlilikti.

 

Onunla karşı karşıyayken herhangi bir bireyle karşı karşıyaymış gibi geliyor, kendisinden on yaş küçük kızın karşısında eziliyordu.

 

Ama tüm bunlara rağmen Emilia’nın tepkisi son derece netti.

 

Emilia: “Augh, Anne. Sana daha kaç defa söylemem gerekecek, ismim Emily değil, Emilia.”

 

Anne: “Pardon, Emily. Ama kendini tanıtırken tereddüt ettiğin için hatalı taraf sensin. Bence Emily Emilia’ya nazaran çok daha kolay söylenen ve sevimli bir isim.”

 

Emilia: “Gerçekten mi? Yani, çok da umurumda değil ama... Sanırım yapacak bir şey yok.”

 

Ve Emilia böylece Anne-Rose’un bu ismi kullanmasına izin vermişti.

 

Tanıştıkları günden bu yana onunla garip bir şekilde iyi anlaşıyordu. Neden diye sorarsanız sebep muhtemelen birbirlerine uyum sağlamaları olurdu.

 

Anne-Rose’un düşünceleri Emilia’nınkilere benziyor ve o yarı elfin yanında en ufak bir negatiflik sergilemiyordu. Zihinsel kapasitesiyle de denge sağlıyordu ama başlı başına bu, Emilia’nın yaşı düşünülünce bir problem doğuruyordu.

 

Anne: “Ee, ne yapıyorsunuz Subaru, Emily? Randevuya mı çıktınız?”

 

Subaru: “Ah, randevu gibi mi görünüyor? Öyle mi? Ehh canım, öyle yakınlaştık ki randevu gibi görünüyor tabii. Utangaçlığa yenik düşersen kızarmakta serbestsin, Emilia-tan.”

 

Emilia: “Yo, hiç de öyle randevuya falan çıkmadık. Tek yaptığımız biraz hain kumpas kurmaktı.”

 

Subaru: “Ne hissettiğimi gayet iyi biliyorsun ve bunu bir kenara atıyorsun, tanrım!”

 

Anne-Rose bu soruyu sorarken fazlasıyla ilgili görünmüş ama Emilia başını sallayarak rahatlıkla yanıtını vermişti. Özel bir şey bekliyor gibi görünmeyen Anne-Rose Subaru’ya küçümseyici bir bakış attıktan sonra, “Anlıyorum” diyerek iç çekti.

 

Gözlerinde Subaru’nun yetersizliğine yönelik bir alay olduğu kesindi. Ama Subaru bunun kendi hatası olduğunu düşünmüyordu. O sürekli Emilia’yla flört etmenin bir yolunu buluyor, Emilia ise onu reddetmekte giderek daha iyi oluyordu.

 

Anne: “Hain kumpaslarınızla sonra ilgilenirim, Clind’i gördünüz mü? Ona ihtiyacım var ama ortadan kayboldu.”

 

Emilia: “Clind-san az önce Petra ve Beatrice’e göz kulak oluyordu.”

 

Anne: “...İfade ediş şeklin konunun can alıcı noktasıydı, Emily.”

 

Anne-Rose suratını ekşitmişti, bu cümleden her şeyi çıkartmış gibi bir hali vardı.

 

Clind’i uzun süredir tanıyordu, yani onun eğiliminden tamamıyla haberdar olmalıydı. Neticede LOLİ RUHLARINA olan bağlılığı genellikle efendisine, Anne-Rose’a yönelikti. Direncini de gayretini de umutsuzluğunu da sorgulamaya gerek yoktu.

 

Emilia: “Yesinler diye onlara tatlı aldığını söylemişti. Acaba bana da almış mıdır? Canımı çoook sıkıyor.”

 

Anne: “...Clind’in nezaketsizlik edeceğinden şüpheliyim, o yüzden eminim sana da almıştır. Çoktan beni ziyaret edip çayla birlikte verdi bile.”

 

Emilia: “Ah, öyle mi? Çok heyecanlandım.”

 

Emilia ellerini neşeli bir şekilde çırparken Anne-Rose da mutlu mesut bir şekilde izledi.

 

Boyları ve yaşları gereği tamı tamına zıtlardı. İç ısıtıcı bir sahneydi ama Subaru kafasını eğmek zorunda kalmıştı.

 

Bunu fark eden Anne-Rose’un mavi gözleri kısıldı.

 

Anne: “Boş zamanınız var gibi görünüyor, o yüzden dert edeceğinizi sanmıyorum. Bana bir talebim için eşlik etmeye ne dersiniz?”

 

Subaru: “Hey hey. Boş zamanımız var gibi görünüyor olabilir ama aslında yok. Boş görünen bu zamanı ileride doğabilecek dertler için yaratıcı bir seyir izlemek adına kullanıyoruz, böylece...”

 

Emilia: “Talebin ne ki? Yardım edebileceğim bir şeyse benim için mahzuru yok.”

 

Subaru uzun uzadıya açıklama yapmakla meşgulken Emilia düşüncesizce kabul etmişti. Anne-Rose dokuz yaşına uymayan olgunlukta gözlerle Emilia’ya gülümsedi.

 

Anne: “Şok etmek istediğim bir adamı ve uzun zamandır tanıdığım bir hizmetçiyi barıştırmak istiyorum.”

 

#Yeni bir karakterle daha tanışmış bulunuyoruz. Loli bağımlısından sonra bir de büyümüş de küçülmüş kızımız eklendi. Ayrıca Otto'ya da hiç kıyamadığımı belirtmek isterim. Ne söyleyeceğiniyse çok merak ediyorum, umarım çok geçmeden öğreniriz.
Kumpasa katılanların sayısının çoğaldığı ve Frederica ile Garfiel'in konuşacağı uzun bir bölümde tekrar görüşmek üzere, iyi haftasonları :)






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr