Re:Zero Kasaneru IF - Kısım 7

avatar
6134 4

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Re:Zero Kasaneru IF - Kısım 7


Çevirmen : Clumsy 

 

[Ram: Yalnız kız kardeşimi ziyaret etme zahmetinde bulunduğunuz için çok teşekkür ederim, Natsuki Subaru-sama.]

 

『Sığınaktaki』anlaşmadan bu yana -ya da belki de- Natsuki Subaru işleri bu şekilde yürütmeye karar verdi vereli demek daha doğru olurdu... 

 

İşte o zamandan bu yana köşkte ve köşk dışında pek çok değişikliğin meydana gelmesi kaçınılmazdı. Fakat içlerinde en büyüğü Ram’ın geçirdiği değişimdi.

 

Odaya giren Subaru’yu karşılayan kişi, karşısında olabilecek en saygılı şekilde reverans yapan pembe saçlı hizmetçi olmuştu. Evet, az önce bu selamı veren kişi kesinlikle Ram’dı.

 

Kendisi tam olarak kibrin resmi olsa da『Sığınakta』yaşananların ardından Subaru’ya yönelik tavrında ani bir değişiklik olmuştu.

 

[Subaru: Ne kadar vakit geçerse geçsin bu tavrına asla alışamayacağım.]

 

[Ram: Geçmişteki kabalığım için gerçekten tekrar özür dilerim. Ram’ın cahilliği ve kabalığı Natsuki Subaru-sama için büyük sıkıntılar doğurdu. Fakat Roswaal-sama ve Emilia-sama Natsuki-sama’ya en yüksek saygıyı göstermem gerektiği emrini verdikten sonra böyle bir şey bir kez daha yaşanmayacak; lütfen içiniz rahat etsin.]

 

Ram ifadesini hiç değişmeden, bir hizmetçi ağırbaşlılığıyla yanıtını vermişti. Tavrında bir zamanlar var olan, arkadaşlık olarak yorumlanabilecek aşinalık ve yakınlıktan eser yoktu. Arada bir duvar vardı―― Yo, duvar olsaydı Subaru o duvarı tırmanıp aşabilirdi. Ama bunu aşmanın bir yolu yoktu; arada bir duvardansa dünyalar var demek daha isabetli olurdu.

 

Ram Roswaal’a fazlasıyla saygı duyuyor, adeta tapıyordu. Bu yüzden Roswaal’ın Subaru’ya yönelik tavrı değişince Subaru’nun Ram’ın gözündeki değeri de büyük oranda değişmişti. Sonuç olarak artık onun gözünde Subaru, saygı gösterilmesi gereken biriydi.

 

İlgisini Ram’dan ayıran Subaru odanın ortasına doğru yürüdü―― bu odaya gelme sebebi yatakta uyumakta olan mavi saçlı kızdı.

 

Sırtüstü yatan ve görünümü iki yıldır değişmemiş olan o kız―― Rem’di. Subaru onu uyandıracağına dair yemin etmiş ve hala bu yemini gerçek kılacağına ikna olamamıştı. Zaman, kızı acımasızca ardında bırakmayı sürdürüyordu.

 

[Subaru: Rem’de bir değişiklik var mı?]

 

[Ram: Korkarım ki hayır. Hala uyumaya devam ediyor… Aklında bir sürü problem olan Ram’ın küçük kardeşiyle ilgilenecek vakti yok.]

 

[Subaru: Böyle şeyler söyleme. Kesinlikle… kesinlikle Rem’i düşünmek, onunla ilgilenmek boşuna değil. Bir daha asla böyle söyleme.]

 

[Ram: ――Anlaşıldı efendim.]

 

Ram Subaru’nun kati emrine nazik bir karşılık verdi. Ortada ne tatminsizlik ve şikâyet ne de rahatlama ve minnettarlık vardı. Ram, Rem denen küçük kardeşine yönelik hiçbir his beslemiyor veya onu tanımıyordu. Onun kardeşi olduğunu resmi olarak bilse de muhtemelen kalbinin derinliklerinde Rem’e yer yoktu.

 

Kalbi tamamıyla Roswaal’a olan sadakatiyle doluydu. Onu Roswaal’ın planlarına dahil etmek, tutunduğu arzuları frenleme kararı almaksa Subaru’nun eylemlerinde sahiden güçlü etkiler doğurmuştu.

 

Peki Rem uyansa bile Ram'ın kalbinde küçük kardeşi için yer açılacak mıydı? Çok sevilen abla ve sevimli kız kardeş eski hallerine dönebilecek miydi?

 

[Subaru: ――Ukh. Ram, pardon ama Rem’le yalnız kalmak istiyorum.]

 

[Ram: …nasıl isterseniz. Lütfen bir ihtiyacınız olursa beni çağırın.]

 

Bu ürpertici düşünceler karşısında dişlerini gıcırdatan Subaru, Ram’la aynı odada olmaktan hala dehşet duyuyordu. Mucizevi bir şekilde onun titrek sesi tükenmeden Ram zarif bir şekilde reverans yapıp odadan ayrılmış ve Subaru’nun sözlerine en ufak bir itirazda bulunmamıştı. Ve böylece odada yalnızca Subaru ve Rem kalmıştı.

 

[Subaru: ….Rem.]

 

[――]

 

Yatakta yatan kız yalnızca uyuyor denilemeyecek bir şekilde art arda nefesler alıyordu; yanıt veremiyordu. Rem’in hayatta oluşunun belirtileri göğsünün kibarca inip kalkışı ve bedenindeki kanın verdiği ılıklıktan ibaretti.

 

Subaru’nun Rem’i ziyaretlerinde yapabildiği tek şeyse elini tutmak ve zayıf nabzını kontrol etmekti. Şimdilik içini rahat ettiren yalnızca buydu.

 

[Subaru: …Echidna.]

 

“Echidna: Senin bana seslenmen çok nadir gerçekleşen bir şey.”

 

Echidna, Rem’in yatağının yanına oturup kibarca elini tutan Subaru’nun çağrısına bu şekilde karşılık vermişti. Çağrılmadıkça konuşmaması gerektiğini pek iyi biliyor gibi görünen cadı, Subaru’nun sözlerinin duygu silsilesinden kurtulup kendisine ulaşabilmesini sessizce bekledi. Bu sessizlik yaklaşık on dakika sürmüştü.

 

[Subaru: Rem’in uyanmasına yardımcı olabilecek yolların ne olduğunu söylemiştin?]

 

“Echidna: Hmmm. Onu uyutan『Oburluk』Günah Başpiskoposunu sorgulayabilirsin. Ama bu olasılığın oldukça düşük olduğunu söylemeliyim. O adamları bulman ve onları bulsan bile sırlarını dökecekleri bir yol bulman imkânsız sayılır… Eğer gücün olsaydı onlarla konuşmanın bir yolunu bulduğun takdirde ağızlarını açmalarını sağlaman kolaylaşabilirdi ama…”

 

[Subaru: Ah, doğru. Doğru tabii. Onları bulmayı, yakalamayı ve Rem’i uyandırmakla ilgili sırlarını dökmeyi başarabilirsem… Onlara on binlerce kez meydan okuyabilirim. Yine de…]

 

Hiçbir yerde bulunamıyorlardı. Oburluk Günah Başpiskoposu, o utanmaz kafir, ortalıkta görünmüyordu.『Öfke』, 『Şehvet』ve 『Açgözlülük』 Günah Başpiskoposları Pristella’nın Sukapısı Şehrinde toplandıklarında bile『Oburluk』ortaya çıkmamıştı.

 

Neden, neden, neden, neden, neden, neden――

 

[Subaru:『Oburluğun』peşine düşmekten yana umut yoksa Bilge Kulesine ne dersin?『Bilge』Shaula her şeyi biliyorsa, o zaman…]

 

“Echidna: Bir cadı olarak sana şunu söyleyeceğim. Pleiades Gözcü Kulesine gitsen bile boşa vakit harcamış olursun.『Bilge』beklentilerine karşılık vermez. Hatta orada olmana izin vermeme olasılığı dahi var. Sen bile orada boş yere ölmek istemezsin, haksız mıyım?”

 

Bir kez reddedilmişti. İkinci kez reddedilmişti. Sıkışıp kalmıştı.『Bilgeden』yardım alamıyordu.『Oburluk』Başpiskoposu ortalıkta yoktu. Subaru’nun arzuları『Açgözlülük Cadısı』tarafından kibarca reddediliyordu. Öyleyse ne halt yapacaktı――

 

“Echidna: Yani ejderha kanını almaktan başka şansın yok.”

 

[Subaru: Ejderha kanını alırsam Rem’i uyandırabilirim.]

 

“Echidna: Kutsal Ejderin kanından bahsediyorum. Sanırım onun kanındaki her şeye kadir gücü kullanarak o kızın ruhunu uykusundan azat edebilirsin.”

 

Echidna’nın sözleri bir varsayımdan ibaretti. Ama ikna edici bir varsayımdı. Söylediklerini somut bir gerçek olarak nitelendirmekten kaçınsa da sözleri oldukça cesaretlendiriciydi. Bu yüzden Subaru, Rem’i kurtarmanın yolunun bu olduğuna ikna olmuştu.

 

Ejderha kanı『Kutsal Ejder』Volcanica’nın Lugnica Krallığına bahşettiği hazinelerden biriydi. Arazilere bolca hasat sağlar, felaketleri uzak tutar, büyük mucizelere olanak tanırdı.

 

Ancak yalnızca krallığın en yüksek sosyal statüsüne sahip kişiler tarafından kullanılabilirdi. Başka bir deyişle――

 

[Subaru: Tahta çıkanlar tarafından.]

 

“Echidna: Tabii ki. İşte bu yüzden onu... Emilia’yı mutlaka kral yapmalısın.”

 

[Subaru: …….]

 

“Echidna: Emilia’ya arka çık ve kurtulmasını arzuladığın kişilere yardım ederek onu kral yap. Sonra da ejderha kanını eline al ve Rem’i kurtarabil.”

 

Echidna’nın sözleri Subaru’nun zihnine bir zehir misali işliyordu. Rem’i kurtarmak için Emilia’yı kral yapmak zorundaydı. Onu kral yapmak Emila’nın yerine getirmek istediği ve kendisinin hedeflediği arzulardan biriydi.

 

Nihai önem taşıyordu. Emilia’yı destekleyerek Rem’in kurtuluşuna giden yolu açacaktı.

 

Emilia’yı kral yaparak Rem’i kurtaracaktı. Sonuç olarak Rem, Subaru’nun Emilia’yı kral yapma isteği sayesinde kurtulacaktı. Bu yüzden――

 

“Echidna: Bu yüzden…”

 

[Subaru: Kes şunu, seni aptal… Her fırsatta kararlılığımı sarsmaya çalışma. Neden Emilia’yı benden aşağı koymaya çalışıyorsun?]

 

“Echidna: Ama niyetim bu değildi ki?”

 

[Subaru: Hiç inandırıcı değilsin. Bu konuşmayı defalarca, onlarca, yüzlerce kez tekrarladık.]

 

Cadı beynini yıkar gibi bu zehri ona defalarca akıtmıştı. Subaru’nun hedefini değiştirmeye, Emilia’nın onun gözündeki değerini düşürmeye çalışmıştı. Fakat bu, Subaru’nun izin verebileceği bir şey değildi. Bu konuda bir değişiklik yaparsa Natsuki Subaru’nun bugüne dek katlolan cesetlerini çiğnemeye hakkı olmazdı.

 

[Subaru: Kalbimi kapatamayacaksın. Emilia’ya beslediğin hislerin bir önemi yok.]  

 

“Echidna: Beni yanlış anlıyorsun. Neyse, ne kadar anlatırsam anlat bana inanmayacaksın ne de olsa… aynı paralel çizgiler gibi.”

 

[Subaru: Aynı paralel çizgiler gibi bu konuşmayı ne kadar sık yinelersek yineleyelim asla anlaşamayacağız desek daha iyi.]

 

Echidna’yla ilişkisi esnasında feragat edemeyeceği şeyler vardı. Cadı Subaru’nun suç ortağı olduğunu iddia ediyor, katkı olarak ona bilgeliğini sunuyor ve Subaru’nun yalnızca『Ölümden Dönüşünü』değil, yaşam tarzını da yönetmeye çalışıyordu. Neyse ki deneyimsizliği sayesinde zehirli dişleri Subaru’ya ulaşamıyor, böylece ikili bir çıkmaza giriyordu.

 

[Subaru: Ejderha kanını ele geçireceğim. Emilia’yı kral yapacağım. ――Ama bu yalnızca Rem’i kurtarmakla alakalı değil. Emilia’nın kral oluşu doğrudan Rem’i kurtarmakla bağlantılı olsa da esas niyetim değişmedi. Bundan eminim.]

 

“Echidna: Amanaman. Arada bir birazcık hareket özgürlüğüm olsa hiç fena olmazdı. Kusurlu tarafımı göstermem lazım, aksi takdirde bir cadı olarak namımı koruyamam.”

 

[Subaru: Hamleni yapma şeklin uysalca. Daha doğrusu, belki de söz konusu sen olduğunda özünde uysal, iyi birisin diyebilirim. Tam bir kötü adam olmaya uygun değilsin. Ben de bu sayede kurtuldum.]

 

“Echidna: Anlıyorum. Bunu aklımda tutmaya çalışacağım.”

 

Echidna yenilgisini büyük bir itirazı olmaksızın kabul etmişti. Bir dahaki sefer için dersini alacak olsa da muhtemelen bunu başaramayacaktı. Neden diye sorarsanız, yanıt belliydi. Çünkü bu, değişebilecek bir şey değildi.

 

Natsuki Subaru başına ne gelirse gelsin Natsuki Subaru’ydu.

 

『Açgözlülük Cadısı』Echidna da yalnızca『Açgözlülük Cadısı』Echidna olabilirdi.

 

Asla değiştiremeyecekleri doğalarını silahları olarak kullanacaklardı.

 

Çünkü hayatta galibiyet veya mağlubiyet yalnızca eldeki kartlarla belirlenirdi.

 

[Subaru: ――Bekle beni, Rem. Seni mutlaka uyandıracağım. İşte bu yüzden…]

 

――Kaç kez gerekirse gereksin ölecekti.

 

Kararlılığı abartı değildi, katkısı oldukça önemsizdi. Canını kaç defa gerekirse gereksin vermeye devam edecekti. En nihayetinde onu uyandıracaksa en ufak bir pişmanlığı olmayacaktı.

 

Yalnızca o kadarı, yalnızca o kadarı, yalnızca o kadarı yeterli olacaktı.

 

#Açıkçası bu if hikayesini 'Subaru Echidna'nın elini tutsaydı ne olurdu' sorusunun cevabını sıcağı sıcağına almak güzel olur diye çevirmek istemiştim. Ama Rem'i uyandırma yolları ve gerçekleşecek saldırılar vb pek çok spoiler içeriyormuş. O yüzden peşine bir if daha çevirmekten korkmaya başladım arkadaşlar, biz en iyisi bu bittikten sonra arc5imize geçelim efendi efendi :))
Tekrar bölüme dönersek, Ram'ın gösterdiği bu yoğun saygı çok şaşırtıcı. Barusu'dan Natsuki Subaru-sama'ya çok keskin bir dönüş yapmış. Rem'in durumuysa hala aynı ama hiç değilse uzun vadede Emilia kral olursa umut var.
Böylece Petra, Garfiel, Reinhardt, Beatrice, Roswaal, Ram-Rem derken hemen hemen tüm karakterlerle ne durumda olduğumuzu gördük. Şimdiyse sırada Emilia var. Bir sonraki bölümde Emilia'nın yanında olacağız, bakalım bizi orada neler bekliyormuş, tekrar görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44315 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr