[Subaru: Düşündüm de galiba seni daha önce duymuştum… ben buraya gelmeden kısa bir süre önce ayrılan hizmetçisin, değil mi? Ben köşke yaklaşık bir ay önce geldim… Sen ayrılalı da 3 ay oldu değil mi?]
[Frederica: Öyle gibi. Kişisel sebeplerden dolayı görevimden istifa ettim ama buradan ayrılmanın ne kadar acı verici olduğunu hala hatırlıyorum… Ancak beklediğimden çok daha erken dönebildim.]
Frederica, ağzını koluyla örterek gülümsedi. Ağzını kapattığı sürece altın sarısı saçları ve fena olmayan bakışlarıyla kadınsı bir görünüme kavuşabiliyordu. Fakat garip kişiliği ve korkutucu dişlerle dolu ağzı bunu engelleme eğilimindeydi.
Roswaal köşkünün salonundaki Subaru ve Frederica, isimleri gibi basit şeyler dışında da paylaşımda bulunmuştu. Kendini tanıtışını tekrar dinleyen Subaru daha önce bu ismi duyduğunu hatırlıyor gibiydi.
[Subaru: 3 ay önce, o zaman Emilia-tan’la birbirinizi tanıyorsunuz, değil mi?]
[Emilia: Hrmph! Bu doğru, evet.]
[Subaru: Hala kim ‘Hrmph’ diyor ki? Ayrıca bu somurtuşun da tarihi çoktan geçti, aman tanrım.]
Subaru’nun sorusu ve bakışları üzerine Emilia, koltuğa oturdu ve hala dinlediği açıkça belli olsa da konuşmayı dinlemiyor gibi yaparak gözlerini devirmeye başladı. Frederica’nın kendisini oyuna getirdiğini geç de olsa fark ettiğinden beri böyle davranıyordu. Ama bu bir yana,
[Subaru: Sen döneli yalnızca 2-3 gün oldu, değil mi? Biz köyden 3 gün önce ayrıldık……yolculuk süresini de sayarsak 4 gün. Bayağı iyi bir tesadüf gibi görünüyor.]
[Frederica: Köşke dönüp ortalığı boş bulduğumda ben de şaşırmıştım. Neyse ki efendimin çalışma odasında olanları açıklayan bir mektup vardı, bu yüzden karışıklığın en kötüsünden kaçındım.]
[Subaru: Bir mektup mu?]
[Frederica: Evet, Ram yazmıştı. Öylesine söylemiş olsa da beni köşke geri çağıran oydu…. Onun karakterine pek uygun olmadığını biliyorum ama ben öyle hissettim.]
Subaru, Frederica’nın yarı garip gülüşünde, onun Ram’la paylaşmış olduğu güzel günlerin yattığını gördü. Aynı anda hafızasından silinmiş olsa da Rem’le de aynı şeyleri yaşamış olmalıydı.
[Subaru: Bana Ram’ın neden seni geri çağırdığını söyleyebilir misin?]
[Frederica: Sebebini pek iyi anladığımı söyleyemem. Ama Emilia burda olduğuna göre eminim o biliyordur.]
İkisinin bakışları da merakla Emilia’ya döndü. O an bile Emilia, “Hala sinirliyim, gerçekten sinirliyim” şeklindeki tavrını sürdürmeye devam ediyordu. Ama yavaş yavaş, kendisine odaklanan bakışlara karşı koyamamaya başladı ve onlara doğru kaçamak bir bakış attı. Fakat bu bakış istediğinden daha belirgin olmuştu.
[Subaru: Emilia-tan, neşelen artık… ya da, aslında, bu sefer seni üzen kişi ben değilim. Frederica, lütfen düzgünce özür diler misin?]
[Frederica: Beni bağışlamanızı diliyorum, Bayan Emilia. Az önce yaptığım şey doğru değildi, özür dilerim. Uzun zaman sonra yeniden görüştüğümüz için çok mutluydum ve bu yüzden kötü tarafım istemeden ortaya çıktı.]
[Emilia: …Benimle artık böyle didişmeyecek misin?
[Frederica: Hayır, bunu yapmaktan kaçınacağım. Bir daha asla Bayan Emilia’ya bu şekilde davranmayacağım.]
Subaru, Frederica’nın özrünün biraz yoruma açık olduğunu düşünmekten kendini alamadı. Yine de bizim tanrıça Emilia’mız bu sözlere derinlemesine düşünmeden inanmış görünüyordu ve şu ana kadarki somurtkan ifadesi eh “Yapacak bir şey yok’’ gibi bir şekil almıştı.
[Emilia: Anlıyorum. Artık sinirli değilim. Bu yeterli mi?]
[Frederica: Evet, az önce olanlar için üzgünüm, Bayan Emilia. ——Çok basit.]
Nasılsa, bu son kısmı yalnızca Subaru duydu. Kafasını Frederica’ya doğru kaldırdı ama o aptalı oynuyordu. “Çok basit’’ olarak değerlendirildiğinden habersiz olan Emilia, bir parmağını yanağına koyarak şöyle dedi:
[Emilia: O zaman, bir bakalım. Frederica’nın köşke geri çağrılma sebebi… hımmm]
[Subaru: Evet, evet. Ayrılan birini apar topar geri çağırmak için bir acil durum olmalı… aslında, sanırım bir fikrim var.]
Kesinlikle bir acil durum vardı, köşk ve Arlam Köyü cadı tarikatı tarafından saldırıya uğrayalı sadece birkaç gün olmuştu. Kendisini bir anda bilinçsiz hale getirişini düşününce, Frederica da bu köşkte çalışan çılgın dövüş yetenekleri olan bir hizmetçi olmalıydı. Kısaca, içinde bulundukları duruma dayanarak onu savaşması için çağ—
[Emilia: Bunun sebebi Ram’ın ev işlerindeki berbatlığı sonucunda evde oluşan karmaşaydı. Sadece birkaç gün olsa da burda yaşamak iyice zorlaşıyordu.]
[Subaru: Aslında bu oldukça ilgi uyandırıcı bir sebep!! O gerçekten sürekli konuşur ama… bir dakika, Ram ne kadar umutsuz bir vaka olduğunu kendisi mi söyledi?! En azından bu konuda haklı ama o zaman iyileştirmek için çaba sarf etmeliydi!! Haksız mıyım!?]
Subaru’nun göğsü, gerçeklerin kendi abartılı düşüncelerinden çok daha farklı oluşu karşısında patlayacak gibiydi.
Emilia, yüzünde çarpık bir gülümsemenin belirmesine izin verdi ve bakışlarını salona çevirdi— ya da bundan ziyade sanki duvarların ardını görebilecekmişçesine tüm köşke bakıyordu.
[Emilia: Ama Frederica döndüğünden beri köşk oldukça düzenli. Bence Ram, olanları görmezden gelip kötüleştirmektense işi daha becerikli birine bırakarak doğru kararı verdi.]
[Subaru: Emilia-tan, bunu kastettiğini sanmıyorum, bu sözler tokat gibiydi! Ve açıkçası ben bunun yeterli bir sebep olduğuna inanmıyorum.]
[Frederica: Ram’ı değerlendirmeyi bir kenara bırakırsak, ben uzun zamandır bu kadar değerli şeyler yapma fırsatı bulamamıştım. Şansıma, ortalıkta kimse olmadığı için köşkü adamakıllı toparlayabildim.]
Frederica’nın evle ilgili anlattıklarını dinlerken Subaru, kalbindeki acıyı daha fazla kontrol edemeyerek nefesini tuttu.
Bütün bunlar, ‘’Oburluk’’ Rem’in varlığını dünyadan sildiği için yaşanıyordu.
[Subaru: Sanırım, Ram köşkü tek başına idare edemeyeceğine göre bu işler için birine güvenmesi doğru bir çözümdü…]
O zaman Ram, Frederica’ya ulaşmış ve köşke dönüşünü talep etmişti. Roswaal’ın mülkü Rem olmadan işleyemezdi, dolayısıyla Rem’in yerini dolduran Frederica gelmişti.
Yine de dünyada bu acı gerçeği bilen tek kişi Subaru’ydu. Ram bir anda neden yardıma ihtiyaç duyduğunu ya da o zamana kadar köşkü nasıl idare etiğini düşünmeden Frederica’ya ulaşmıştı. Tüm olan biten buydu.
Ama,
[Subaru: Bir anda ciddileştiğim için üzgünüm fakat… Roswaal’ın köşkündeki tüm hizmetçiler bu kadar acayip olmak zorunda mı?]
[Frederica: ……? Efendimizin kim olduğunu düşününce bu soruyu sormana gerek var mıydı?]
[Subaru: Bu can sıkıcı bir şekilde ikna edici!]
Bu noktada Subaru’nun şüpheleri cevaplandı. Onun yanıtını gören Frederica ise memnun bir şekilde başını sallayarak, mükemmel duruşuyla Subaru’ya bakmaya devam etti. Ardından doğal bir şekilde, daha kısık bir sesle şöyle dedi:
[Frederica: Bu arada ejder vagonunun sürücüsü bir saatten fazladır dışarıda duruyor……Bunda bir sıkıntı var mı?]
[Subaru: Hmm? Oh, Otto’yu diyorsun. Anlıyorum, bir saat oldu…… Eh, bunun çok da büyük bir mesele olduğunu sanmıyorum. Acele etmek ve Patrasche’nin ahırda dinlenmesine izin vermek istiyorum. Otto’ya pek dikkat etmesen de olur…]
[Otto: Birlikte ölüme yaklaştığınız biri için bu oldukça kalpsizceydi, Natsuki-san! Bir yer ejderinden daha az önemseneceğimi asla düşünmezdim!]
Tam o sırada Otto, dramatik bir şekilde salonun kapılarını açmış, burnundan soluyarak, omuzları sinirden gerilmiş bir şekilde Subaru’ya gözlerini dikmişti. Onun bu girişine karşılık Subaru, yavaşça ayağa kalkıp başını salladı ve içini çekti.
[Subaru: Hayır, Otto, yanlış anladın.]
[Otto: Nasıl yanlış anlamış olabilirim? Daha bir dakika önce söylediğin şeyleri geri alamazsın……]
[Subaru: Bu bir yer ejderinden daha aşağı seviyede olduğun için değildi. Bu bir yer ejderinden çok çok daha aşağı seviyede olduğun içindi.]
[Otto: Bu 2 kat daha kötü! Bu çok daha kötüydü!]
Otto’nun cevabına ve ayaklarını yere vuruşuna karşılık Subaru, gözlerini pencereye çevirdi. Bahçenin önünde Patrasche tarafından çekilen ejder vagonu bekliyordu.
Otto, onun bakışlarını takip etti ve ne kastettiğini anladı. Yüzünde hala var olan acı ifadeyle konuştu:
[Otto: Patrasche’yi çoktan ahıra götürdüm. O gururlu ve zor bir çocuk. Ama Natsuki-san’ın başına bir dert açmak istemediği için oldukça usluydu.]
[Subaru: Bunu senden duymak, senin “Hayvanlara Fısıldama” ilahi koruman konusunda beni şüpheye düşürüyor. Eğer Patrasche bir kadın olsaydı, özünde kibar biri olsa da tam bir cadaloz olurdu . Ne zaman bu kadar değişti?]
[Otto: Ben böyle bir şeyi nerden bilebilirim? Daha da önemlisi ……]
Subaru, Patrasche'yi kendisine bu kadar bağlı kılan şeyi anlamaya çalışırken, Otto konuyu ejder vagonuyla bağlantılı başka bir şeye getirdi, o da —-
[Otto: Vagonda uyuyan kızı ne yapmalıyım? Onu orada bırakmak çok vicdansızca olur. Sen meşgulsen onu odasına taşıyabilirim……]
[Subaru: —Sakın Rem’e parmağını değdirme.]
Otto’nun teklifinde en ufak bir kötülük belirtisi yoktu. Ama karşılığında kendi sesi buz gibi soğuktu… Subaru, Otto’ya baktığında kendisindeki bu sertliğe şaşırmıştı.
Neredeyse bir fısıltıydı, sözleri alçak ve soğuktu, kalbindeki ağırlığın bir yansımasıydı. Sözlerinin kızların kulaklarına ulaşmamış olması iyiydi ama yine de Subaru, boğazından yükselen bu sesin anormalliğinden inceden inceye rahatsız oluşunu engelleyememişti.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..