Emilia:「――şimdi düşündüm de Meili… biliyorsun ya…」
Subaru:「――hk」
Gözleri kocaman açılan Subaru’nun boğazından boğuk bir ses kaçtı.
Şimdi neden Meili’nin ismi geçmişti ki? Şaşkınlığını zerre kadar gizleyemiyordu, tamamen sürpriz bir saldırı olmuştu. Emilia’nın amacı Subaru’nun tepkisini ölçmekse Subaru oltaya gelmiş ve işi eline yüzüne bulaştırmıştı.
Ancak Emilia’nın gözleri Subaru’nun üzerinde değildi, yere çevriliydi. Subaru’nun geldiği koridora bakmıyor, daha ziyade bir bütün olarak kuleye bakıyor gibi görünüyordu. Sonrasındaysa belli belirsiz bir tereddütle birlikte konuşmaya devam etti.
Emilia:「Acaba ona fazla mı asabi davrandım? Bu kuleden sağ salim döndüğümüzde Meilİ’yle ilgili neler yapabileceğimize bir bakabiliriz bence.」
「――――」
Emilia:「Elbette ki bir yıl önce yaptığı şey korkunçtu ve Otto-kun’un ona kolay kolay inanmamalıyız demesini de anlıyorum ama… kum tepelerini aşabilmemizi Meili’ye borçluyuz ve bize karşı bir komplo peşinde olsaydı bunu bu kuleye ulaşmadan önce gerçekleştirirdi bence.」
Kıyafetlerinin uçlarını tutup sıkıştıran Emilia, düşüncelerini dikkatlice dile getiriyordu. Her ne kadar Subaru, Emilia’nın hikayesini kuşkuyla ele alması gerektiğini hissetse de Meili’nin bu kuledeki kişiler arasındaki pozisyonu özeldi. Esasında Emilia ve Beatrice’in canını alması için tutulmuş bir kiralık katildi.
Subaru:「Pardon?」
Emilia:「Ben onu özgür bırakmaktan yana olsam da herkes karşı çıkacaktır diye düşünüyorum. Ama belki de onu yerleştirmek için o kasvetli hücre dışında bir yer bulabiliriz, haksız mıyım?」
「――――」
Emilia:「Tabii ki Meili’nin kendisiyle de konuşur ve bunu isteyip istemediğine bakarız. Aceleci davranıp hata etmek ve onun nefretini kazanmak istemem.」
Diyerek aceleyle kafasını sallayan Emilia, bunun yalnızca aklına gelen bir fikir olduğunda ısrarcıydı. Belki de bu hikayeyi tam anlamıyla toparlayıp aktarabilmek için yeterince kafa yormuştu. Her defasında çürütülmesi gereken bir argüman sunuyormuş izlenimi veriyordu.
――Peki bunlar Emilia’nın sahici niyetleri miydi?
「――――」
Ona inanmakta bir sakınca yok muydu? Emilia’nın -hiç değilse şu ana dek- Subaru’ya düşmanlık veya kötü niyet sergilediği hiçbir vukuat olmamıştı. ――Yo, böyle dile getirecek olursa hiç kimse Subaru’ya düşmanlık sergilememişti. Beatrice, Echidna, Ram, Julius, Meili, hiçbiri Subaru’ya kötü niyetle yaklaşmamıştı.
Kesin olan şeyler yalnızca bir suçlunun Subaru’yu merdivenlerden iterek öldürdüğü, kuledeki herkesi katlettiği ve Subaru’nun kafasını kestiğiydi. ―― Ve bir de o “Natsuki Subaru”, Meili’yi öldürmüştü. Hor görülmesi gereken kötücül eylemler bunlardan ibaretti.
Öyleyse Subaru, Emilia’ya güvenebilir miydi? Onun tazecik karlar misali, en ufak bir kirlilikten yoksun saflığına inanabilir miydi? ――Emilia Subaru’nun elinde ölmüş olan Meili’yi özgür bırakmakla ilgili konuşmasını öylesine yoğun bir şevkle yapmıştı ki Subaru, ona inansa mı inanmasa mı hala bilemiyordu.
Subaru:「……çok aptalca.」
Emilia:「Ha?」
Subaru:「Tam bir saçmalık diyorum. Bilmem gerekirdi. Asabiyet mi? Aynen öyle. Bu… bu tarz bir durum içerisindeyken gelecekten bahsedilir mi gerçekten?」
Her yönden çıkmaza girmiş gibi hissederken başka biri uğruna endişelenecek mecali kalmamıştı. Hele de söz konusu mevzu çoktan ölmüş bir kızın geleceğine dair planlarsa! Gözlerini kapatıp onun “Ölümünden” haberdar değilmiş gibi yapsa bile bu, Subaru’yu rahatlatır mıydı sahiden?
「――――」
İçinden küfürler eden Subaru, bu sözleri sarf edişinin hemen sonrasında dudaklarını ısırdı. Bu yerin onda uyandırdığı duygular yüzünden Emilia’ya olan şüphelerini belli eden tüm bu şeyleri söylemeden edememişti. Eylemlerinin elle tutulur, haklı bir yanı yoktu. Yalnızca kıyamet kopartan bir çocuk gibi öfkesini saçmıştı. Bu――
Emilia:「Subaru!」
Subaru:「Bu…」
Emilia:「Sana bir anda ne oldu böyle? Moralin bozuk olsa bile böyle konuşman hoş değil!」
「――――」
Hayrete düşen ve şok olan Subaru, içini kemiren duygular ve hıçkırıklarla birlikte gözlerinden süzülmeye başlayan yaşlarla birlikte kafasını eğdi. Böyle bir şeyi bekliyor olan Emilia ise Subaru’nun yanaklarını iki eliyle kuvvetlice kavrayarak dosdoğru siyah gözlerinin içine baktı.
Subaru:「――Ah」
Emilia:「Eğer böyle somurtkan ve duygusal olacaksan içinden geçenleri anlat! Bana ya da Beatrice’e, fark etmez! Subaru’nun canı sıkkınsa ben de onunla birlikte sıkılırım. Ama tüm bu yükü tek başına taşıma, bir başına hüzünlenme, yalnız olmaya çalışmaya bir son ver. Bu tam da Roswaal’ın kötü anlarda yapacağı şey. Onun gibi olma!」
Bu işe her şeyini veren Emilia, Subaru’ya dönük halde konuşmayı sürdürdü. Ve hemen sonrasında, gerçekten afallamış haldeki Subaru’nun yüzünden ellerini çekti, kafasını bir anda göğsüne bastırdı. Göğsünde sımsıkı tutup kucakladığı başını nazikçe okşamaya başladı.
Emilia:「Beni anlıyor musun? Gönlümde sana en ufak bir kırgınlık, kızgınlık yok. Ne olursa olsun hayal kırıklığına uğramayacağım. O yüzden bana her şeyi anlatabilirsin.」
「――――」
Yumuşacık, sıcacık bir tene bastırılmıştı. O sıcaklık hissiyatının ötesinde, bedeninin içerisinde hayatının ritmi durmaksızın atıyordu. Oldukça naifti, bir bebeğin dinleyeceği bir ninniye benziyordu. Subaru’nun boğazından boğuk bir hıçkırık kaçtı. Ve o saniyede kalbini yoğun bir utanç sardı.
Şimdiye kadar yaptığı onca şeyden sonra, söylediği onca korkunç şeyden sonra bile Subaru’ya karşı kibardı. Ondan şüphe duymuş, bu zavallı kızdan körü körüne nefret etmişti, tüm bunların anlamı neydi?
――Subaru’yu öldürmeyi planlayan kişi. Öyle biri gerçekten var mıydı ki?
――Subaru’nun ölüme yuvarlanışı aslında basit bir kazadan mı ibaretti?
――Belki de kasten yapılmış bir şey değildi, birinin kazara ayağı takılmış ve Subaru’yu itmişti.
Bu kulede kötü bir insan yoktu. Çirkin, bozuk ve tehlikeli bir kalbe sahip olanlar Natsuki Subaru ve “Natsuki Subaru’dan” ibaretti. Doğrusunu söylemek gerekirse Subaru, yalnızca asla adım atmaması gereken bir dünyaya gelmiş saygısız bir yabancı değil de neydi?
Subaru:「Emilia, ben……」
Emilia:「――Hm?」
Subaru:「Ben……」
Ona nasıl anlatacağını bilmiyordu. Ona her şeyi itiraf edebilirim diye düşünüyordu… Hafızasını kaybedişini, Meili’nin başına gelenleri, her ölüşünde geri dönüşünü… Söylediği her şey kulağa inandırıcı gelmeyebilirdi. Ama Emilia, bir kısmına inanabilirdi. Ve ona inanırsa, bu çıkmazdan kurtulmanın bir yolu bulunabilirdi. Eğer o yol bulunursa Subaru――
???:「――Emilia-sama!Barusu!」
Tam da ürperen zihnindeki düşünceleri bir şekilde zihninden atmak üzereydi ki yakınlardan, ıstırabını tazelercesine keskin bir ses yükseldi.
Emilia tarafından kucaklanmakta olan Subaru, sesin sahibini göremiyordu. Fakat hemen sonrasında Emilia’nın 「Ram」şeklinde mırıldanışıyla kimliğinin teyit edilişini işitti.
Emilia:「Ne oldu? Subaru’yla ço~k önemli bir şey konuşuyorduk…..」
Ram:「Bu kadarı, tek bakışta anlaşılabiliyor…… ama buna bir son verin lütfen. Acil bir mesele söz konusu.」
Emilia:「Pe-peki…..」
Sebep belki gördüğü şeyin belki de zamanlamasının kötülüğüydü ama Subary, öyle ya da böyle Ram’a zihnine doluşan hislerle saldırmak istiyordu.
Açıkçası biraz düşününce anında doğrulup toparlanamadığı için kendisine bir nebze acıyordu.
Bununla birlikte Ram’ın görünüşü, onları bu şekilde gördükten sonra birbirlerini kucaklayışlarıyla alay edebilecek veya karmaşık hislere sahip Subaru hakkında kafa yorabilecek durumda olmadığını anlatıyordu.
Emilia:「Ram, sorun nedir?」
Ram:「……Durum acil. Bir an önce üçüncü kattaki kütüphaneye gelin lütfen. Beatrice-sama korkunç bir şey buldu.」
Emilia:「Beatrice mi?」
Ram, şaşkına dönen Emilia’yı kısa bir「evet」kelimesiyle onayladı.
Sonra da bakışlarını Subaru’dan Emilia’ya çevirerek devam etti.
Ram:「Anastasia-sama…… yo, Echidna mı demeliydim? Her neyse, Ram onu ve Julius’u arayacak. Barusu, sen Emilia-sama’yla git.」
Subaru:「Pe-peki tamam…」
Subaru, doğru düzgün bir yanıt veremeyerek kafasını salladı.
Ve Ram, o yanıtı beklemeye bile zahmet etmeden kapıyı tekmelediği gibi ikiliden koşarak uzaklaştı. Bu durumun şaşırttığı Subaru, Emilia’ya döndü.
Subaru:「Umm, Ram, dedi ki……」
Emilia:「――-Hadi acele edelim. Ram’ın sesi kulağa gerçekten ciddi geliyordu. Korkunç bir şey yaşanmış olmalı.」
「――――」
Emilia:「Subaru, az önce konuştuklarımızı unutmayacağım.」
Subaru:「……hı hı.」
Subaru, güçsüz bir baş sallayışıyla birlikte şu anda bu konuda düşünebilen tek kişi olan Emilia’yı dinledi.
Subaru’nun düşünce süreci, Meili’ye duyduğu suçluluktan durumun doğurduğu aciliyet hissine ulaşıncaya dek çoktan alt üst olmuştu.
İşte böylece Subaru, Emilia’yla birlikte apar topar üçüncü kattaki『Taygeta’ya』doğru yola koyuldu. Uzun bir merdiveni çıkışlarından sonraysa onları, koca bir kitap koleksiyonuyla böbürlenen『Ölülerin』kütüphanesi karşıladı.
Beatrice:「――Demek geldiniz, sanırım.」
Sayısız『Ölü Kitabının』sığdırıldığı kitap raflarının ardındaki merdivenin önünde Subaru’yu karşılayansa Beatrice oldu.
Kısacık kollara ve gözlerinde belirgin bir desene sahip olan kız, kaşlarını çatarak yorgunca iç çekti.
Emilia:「Beatrice, Ram bize buraya gelmemizi söyledi. Anlattığı kadarıyla korkunç bir şey bulmuşsun.」
Beatrice:「Evet, kesinlikle iyi haber olduğu söylenemez. Aksine kötü bir şey, sanırım.」
Diyen Beatrice, Emilia’nın sorusu karşısında lafı dolandırdı.
Sonra da mavi gözlerini Subaru’ya çevirdi.
Beatrice:「Betty sabahtan beri『Taygeta』kütüphanesini araştırıyor. Subaru baygınken Betty bu odayı analiz etmeye çalışıyordu, tabii buradaki mekanizmanın Yasaklı Kütüphaneyle hiç alakası yok, sanırım.」
Subaru:「Ehh, bu girişten bağımsız olarak neler oldu peki? Hadi anlat lütfen.」
Merdivenlerden yukarı koşturmuş ve nefesi hafiften kesilmiş olan Subaru, Beatrice’i sadede gelmesi konusunda teşvik etti.
Bu sözleri işiten Beatrice’inse bir an için gözleri irileşti. Ve ardından arkasında çaprazlama uzanan kitap raflarından birini yavaşça işaret etti.
「Üstten üçüncü sıra, en sağdaki kitap.」
「――En sağdaki.」
「一Üçüncü sıradaki.」
Subaru ve Emilia, Beatrice’in yönlendirmesi ve ağzından dökülen kelimeler neticesinde bahsi geçen rafa doğru ilerledi.
Raf kitaplarla tıklım tıklım doluydu ve Subaru, siyah kapaklarda yazılı yabancı dildeki kelimeleri okuyamıyordu. Her zamanki gibi onları yalnızca hiyeroglif gibi düşünebiliyordu.
Dolayısıyla Beatrice’in Subaru ve diğerlerine işaret ettiği kitabın başlığını bile çözemiyordu.
Hiç değilse bu kütüphanedeki tüm kitaplar gibi bir『Ölü Kitabı』olduğu kesindi–
Emilia:「Yok artık……」
Subaru’nun yanı başındaki Emilia’nın dudaklarından bu kelimeler döküldü… Onun bu haline bakan ve şaşkın tepkisini işiten Subaru’nunsa yanakları kaskatı kesildi.
Yoğun bir şaşkınlık, hemen sonrasından gelecek olan mutsuzluğu geciktirmişti. Peki, Emilia’nın kalbini böylesine acıtan şey neydi?
Subaru’nun yanı başında ürperen Emilia’nın dudakları bariz bir şokla titriyordu.
Ve sonra da o dudaklardan iki kelime döküldü:
Emilia:「――Meili・Portroute」
#Subaru’nun Meili’nin ölümünü gizleme çabaları pek işe yaramadı. Beatrice’in koskoca kütüphanede Meili’nin kitabını bulması da biraz ilginç olmuş. Acaba okumaya teşebbüs ettiler mi? Ettilerse veya edeceklerse içinde ne bulacaklar? Ölüm şekliyle ve katiliyle ilgili bir şeyler öğrenebilirler mi? Büyük meraklarla sıradaki bölüme geçiyorum, orada görüşmek üzere!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..