Buz kafesinin parmaklıklarına tutunan Subaru’nun feryadı, ikilinin tartışmasını yarıda kesti.
Ve o feryadı işiten Ram, kafası karışmış, afallamış bir görünüme büründü. Bu beklenmedik saldırı açısı zihnini bomboş kılmıştı. Eğer bu, mantığında bir boşluk yaratma ve kafasını dağıtma amaçlı bir plansa başarılı olmuştu. Bununla birlikte çok fazla amaç taşıyan bu feryat, Subaru’nun gerçeklerinin feryadıydı.
Subaru:「―tch」
O feryadın neden şu anda ağzından kaçtığına gelince, bu konuda Subaru’nun bile hiçbir fikri yoktu. Bu döngüsünde hafızasını kaybettiği gerçeğini gizlemiş ve eski『Natsuki Subaru’yu』taklit etmeye çalışmıştı. Bu sayede de canından olmamıştı.
Ama gerçek şu ki hafıza kaybını gizlemiş olması geri kalan her şeyi karmaşıklaştırmıştı. Eee peki şimdi, bu büyük ifşanın ardından neler yaşanacaktı?
Ram:「Bunca zaman sonra hala böyle şakalar mı yapıyorsun…!?」
Esasında Ram’ın ifadesi, durgunlaşan düşünceleri yeniden faaliyete geçer geçmez öfkeye bürünmüştü. Muhtemelen Subaru’nun çaresizce feryadının yine çaresizce bir yalan olduğunu ― saçmalıktan öte olmadığını düşünüyordu.
Emilia:「Ram! Subaru’nun ağzından çıkanı dinlesene! Sonuç olarak ortada bir sebep varmış işte!」
Ram:「Sen ciddi misin, Emilia-sama!? İnanılır gibi değil…!」
Kollarını iki yana açarak Ram’ın önüne geçen Emilia, Subaru’nun sözlerini toparlamaya çalışıyordu. O da Subaru’nun yalnızca bu absürt bahaneyi kullanma fırsatını değerlendirdiğini düşünseydi Subaru, konuşmaya devam etme çabalarına bir son verebilirdi. Fakat bu bahaneyi tamamıyla reddetmek isteyen Ram’ın karşısına dikilen Emilia, onunla kararlılıkla yüzleşmeyi sürdürüyordu.
Emilia:「Ona inanmaya değer! Bugüne dek hep öyle yapmadık mı!?」
Ram:「―tch」
Emilia’nın ricasıyla birlikte Ram’ın yanakları hafifçe katılaştı. Bir an için açık pembe gözlerinden bir şüphe belirtisi gelip geçti ve iyi çalışan beyninde çeşitli düşünceler dönüyor gibi göründü. Sonra da sımsıkı kapalı dudaklarını aralamaya başladı ve-
Emilia:「Ram, Subaru’yu dinleyelim ve…」
Ram:「―Peki ya Rem ne olacak?」
Emilia:「―ah」
İşte o saniyede Ram’ın gözü yaşlı, minyon bedeni olduğu yerde dönerek Emilia’ya doğru sıçradı. O anda geri çekilmeye karar veren Emilia ise kendisini Ram’ı tutmaya hazırladı. Fakat yaklaşmakta olan Ram’ın daha hızlı hareket ettiği açığa çıktı ve Emilia’nın sol eli, Ram’ın sağ eli tarafından yakalandı.
Ram:「Şu anda önüme çıkma!」
Emilia:「Kyaa!」
Cümlesini kurarken harikulade ayak hareketleri ve defansif hamleler sergileyerek bileğiyle omuzlarını minimum şekilde kımıldatan Ram, Emilia’nın bedenini maksimum bir etkinlikle birlikte kenara savurdu. Ve öylece uçurulan Emilia’nın bedeni yavaşça yana doğru takla attı. Dünyasındaki ani değişim karşısında şaşkına dönen Emilia’ysa içerisinde bulunduğu durumu hızla kavrayarak uzun bacaklarını altındaki zemine doğru sallamaya çalıştı.
Emilia:「―hk」
Ancak tam da indiği noktada Ram’ın fırlatmış olduğu ayakkabılarından biri yatıyordu ve Emilia, ona takılıp dengesini yitirerek dört uzvunun üzerine iniş yaptı.
Bu yakın dövüşte Emilia, Ram’ın tekniği karşısında mağlup olurken Ram, kendisini yaratmış olduğu boşluğa kaydırdı. Ve asasının ucunu buz kafesinin parmaklıkları arasına, korku içerisindeki Subaru’nun burnuna doğru uzatarak,
Ram:「Cesaretin varsa tekrar et hadi.」
Subaru:「Şey―…Demek istediğim……」
Ram:「O suratla. Ve o sesle. Bir kez daha. Rem’i unutmuş olduğunu söyle bana…」
Çenesini sıkan ve azı dişlerini gıcırdatan Ram, titreyen asasının ucunda bir şeyler topluyor ve Subaru, bunun ne olduğunu biliyordu. Gözle görünmeyen, muhtemelen mana denilen bir güç burnunun dibinde birikiyor fakat Subaru buna rağmen ağzından çıkacak kelimeleri seçemiyordu.
Ram’a ne söyleyeceğini bilemiyor, düşünemiyordu. Gözlerinin önündeki kıza, gözyaşlarına boğulmasına ramak kalmış o kıza hiçbir şey diyemiyordu. Peki Natsuki Subaru değil de『Natsuki Subaru』olsaydı bunu başarabilir miydi?
Emilia:「Bunu yapamazsın, Ram! Dur!!」
Bu sırada yeni ayaklanmış olan Emilia, Ram’ı durdurmak için feryat etti. Fakat zamanında yetişemedi.
Emilia:「――――」
Beyaz bir ışık buz kafesinin parmaklıklarına doğru yanıp sönerek ilerlerken bir şok dalgası Subaru’yu tesiri altına aldı. Ve bedeninin o şokla ardındaki parmaklıklara dek fırlayışıyla kafasının arkasını çarptı.
Subaru:「―hgh」
Başı şiddetle sarsılırken bilinci bulanık bir hal aldı. İşte böylece Natsuki Subaru’nun bilinci, daha kendisini açıklama fırsatı bulamadan yitip gitti.
※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※
Subaru:「―ha?」
Belli belirsiz, güçsüz bir inilti çıkartan Subaru’nun bilinci yeniden yüzeye çıkmaya başlamıştı. Karanlığın çamurlu batağından adım adım yükseliyordu. Adeta uçsuz bucaksız bir yerdeydi ve istikrarlı bir şekilde giderek hızlanıyor, gerçekliğe uzanıyor ve nihayet―
Subaru:「―Ghuua!? Off!?」
Ancak bilinci geri döndüğü saniyede ensesinden yakalamış hissi veren bir güçle birlikte yukarı çekildi ve keskin, sıcak bir acı zihnini yaktı. Acı içerisinde inleyen ve kıvranan Subaru, soğuk ve sert bir zeminde uyandı.
Subaru:「Of, of, offfff, ne, bu da ne…?」
Vücudunda zonklayan bir acıyla elini sol omzuna uzattı. Ve o noktaya dokunduğu saniyede kavurucu acı bir kez daha zihnine ulaştı. Sol kolunu hiçbir şekilde kımıldatamıyordu.
Subaru:「Kolum falan mı çıktı ki…? Kemiğim yerinden mi oynadı? Aaah, daha önce hiç böyle bir şey hissetmemiştim…」
Öylece sarkan kolu, arzusu doğrultusunda kımıldayamıyordu. Kımıldatmaya çalıştığında veya dokunduğundaysa keskin bir acı duyuyordu. Bu nedenle büyük bir dikkatle ayağa kalktı ve etrafına bakındığında… yapayalnız olduğunu gördü. İçerisinde bulunduğu odaysa ―
Subaru:「Meili’yi gizlediğim oda…」
Başka bir deyişle hala az önce bilincini yitirdiği odadaydı. Bunun kanıtı da Emilia tarafından büyüyle yaratılmış buz kafesinin arkasında duruyor olmasıydı. Gerçi Subaru’nun kafesin dışında yatıyor olması garipti. Kafes açılmış gibi durmuyordu, Subaru normal bir yolla oradan çıkabilirmiş gibi de görünmüyordu ―
Subaru:「―Yani bunun anlamı omzumun…?」
Tüm bunları düşünen Subaru, yerinden çıkmış omzuyla buz kafesinden kaçışı arasındaki ilişkiyi çözdü. Buz kafesinin parmaklıkları arasındaki boşluklar, bir çocuk ebadında olmadıkça geçmenin mümkün olmayacağı derecede küçüktü. Zor kullanarak, omuz kemiğini yerinden çıkartarak oradan geçmesiyse mümkün olabilirdi. Esas soru Natsuki Subaru’nun bilincini yitirmiş halde bunu nasıl başardığıydı? Ayrıca―
Subaru:「―Emilia ve Ram… nereye gitti?」
Kızlar ortalıkta görünmüyordu. Daha yakın zamanda bu odada tartışıyorlardı. Belki de tartışmaları birbirlerini öldürecekleri raddeye ulaşmıştı. Gerçi bu durum biraz fazla anormal olurdu. ―Yo, anormalden ziyade korkunç.
Özetle Subaru bilincini yitirmişti ve ne omzunun nasıl yerinden çıktığını ne de Emilia, Ram veya burada olması gereken diğer kişilerin yerini biliyordu. Bilincini yitirdiği esnada neler olduğunu merak ederek etrafına bakınır ve başka bir tuhaflık olabilir mi diye düşünürken ise― onu gördü.
『Natsuki Subaru Buradaydı』
Subaru:「――――」
Duvarlarda, apaçık görülebilir bir noktada bu üç kelime yazılıydı. Bir not defterine yazarcasına taş duvarı kabaca şekillendirerek kazınmışlardı.
Bu işi gerçekleştiren şey, duvarın yakınlarındaki taş parçası mıydı? Sahiden de odanın arka tarafında bulunan ve öncesinde Meili’nin ölü bedenini saklamak için kullanılan taşın bir parçasıymış gibi görünüyordu. O taş parçası kullanılarak duvara『Natsuki Subaru Buradaydı』yazısı kazınmıştı. ―Yalnızca bununla sınırlı kalmış olsaydı etkisi kendi koluna kazınmış olan kelimelerinki kadar büyük olmayabilirdi.
Yeniden canlanan bir hatıranın verdiği şaşkınlık ve hayretin etkisiyle, pek de büyük bir şey değilmişçesine gülüp geçebilirdi. Ancak mesele şuydu ki ―
『Natsuki Subaru Buradaydı』
『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』
『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』
『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』
『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』
『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』
『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』
『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』
『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』
『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』
『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』
『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』
『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』
『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』
『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』
『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』
『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』
『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』
『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』
『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』
『Natsuki Subaru Buradaydı』『Natsuki Subaru Buradaydı』―.
Subaru:「―U…ah」
Anormal bir şekilde sıkış tepiş sıralanmış bu kelimeler, odanın içerisindeki duvarları tamamen kaplayacak şekilde kazınmıştı. Hatta öylesine doğal görünüyorlardı ki Subaru, en başta o rahatsız edici hissiyatın farkına bile varamamıştı. Öylesine anormal bir şekilde ve inatla kazınmışlardı ki duvarlardaki bu kalıbın aşırılığından ötürü bir nevi optik yanılsama gibi görünüyorlardı.
Bu odanın içerisinde olmalarının amacı neydi ki? Bu kelimeleri kazımanın―
???:「―Hmm? OY, bu da neyin nesi? Odanın içindeki bu şeytani his de ne bok oluyo? Hey, duvarlardaki bu boktan dekorasyon ne ayak?」
Subaru:「――――」
Ürperen ve kaskatı kesilen Subaru’nun arkasından gelen ses korku uyandırmıştı ve bunun sebebi, konuşmacının varlığını fark etmemiş olması değildi. Neticede o an için dikkati bütünüyle duvarlardaki yazılar üzerindeydi. Elbette ki yaklaşan herhangi birini fark edemezdi.
Dolayısıyla bu durum onu şaşırtmamıştı. Onu şaşırtan şey, o kaba sesin çok tanıdık gelmiş olmasıydı. Ve o sese dair unutmak istediği korkunç hatıraları vardı―
???:「Hey, öyle mal mal bakarak ne halt ediyosun, ufaklık? Senin gibi bi ufaklığın sürüsünden bu kadar uzakta ne işi var? Daha büyük bi balığa yem olmaya mı çalışıyosun?」
Dönüp bakmaya cesareti olmayan Subaru’nun arkasından konuşan kırmızı saçlı adamın köpekbalıklarınınkini andıran gülüşü çınlıyordu. Ah, hiçbir şekilde orada olmaması gereken adam nasıl da içten gülüyordu sahiden!
#Ben Ram’a çok üzülüyorum şu son
bölümlerde ya. Kendisi de unutmuş olmasına rağmen onu hatırlayan tek kişi olan
Subaru’nun Rem’i unutmasını asla kabullenemiyor. Bu arc6da gerçekten büyük
dramlar var. Julius ve Ram gibi daha önceden pek sevmediğim karakterlere bile
acır, üzülür hale getirdiler beni.
Bu arada aynı şeyin tekrar edişine bakılırsa Subaru’nun bilincini yitirdiği
anlarda başka bir ‘benlik’ devreye giriyor olmalı. O benlik sahiden Subaru’ya
mı ait, yoksa başka birine mi sorusunun cevabınıysa yakında alırız herhalde.
Eh, son anda Reid abimiz de ‘hiçbir şekilde orada olmaması gerekirken’
belirdiğine göre döngüyü sonlandırıyor muyuz dersiniz? Hadi bir sonraki bölümde
görüşmek üzere!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..