Cilt 6 Bölüm 64 [ İkinci Engel ] (2/2)

avatar
2378 25

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 6 Bölüm 64 [ İkinci Engel ] (2/2)


Çevirmen : Clumsy



Oburluk: “A~ha~! Müşteri! Şey, yo! Ana öğün onii-sanmış! Biz de hevesle seninle karşılaşmayı bekliyorduk. Anlaşılan küçük kardeşimize göz kulak olmuşsun, öyle değil mi!”

 

Emilia’nın kılıç saldırılarını savuştururken Subaru’nun kükreyişini işiten『Oburluk』, şeytani gülümsemesini yoğunlaştırdı. Ve Emilia da bu uğursuz gülümsemeden korkmanın yanı sıra Subaru ve arkadaki diğer kişileri fark ederek şaşkın bir sesle “Eh!” dedi.

 

Emilia: “Ah, millet! Umm, beni tanımıyor olabilirsiniz ama düşman o! Kötü adam o! Siz burayı bana bırakın…… gerçi beni, tanımıyor olabilirsiniz!”

 

“ーーーー”

 

Emilia ardındaki yoldaşlarının varlığıyla bağlantılı olarak düştüğü durumu doğru bir şekilde tespit etmişti.

 

Elbette ona dair hatıralar herkesten silindiği için bir şok yaşamış olmalıydı. Yalnızca bu etki nedeniyle unutulmuş olduğunu düşünürken de bu tarz bir unutuşu hiç tecrübe etmemiş olan Subaru’yu hesaba katmamıştı.

 

Bununla birlikte yalnızca Ram’ın kaçmasına olanak sağlamakla kalmamış, bir yandan『Oburlukla』çarpışmayı sürdürürken bir yandan da Subaru ve diğerlerini arayarak ilerlemeye çalışmıştı.

 

Subaru, içine akın eden bir duygu seliyle birlikte ona seslendi.

 

Subaru: “Sorun yok, Emilia-chan! Ben unutmadım!”

 

“ーーーー”

 

Subaru: “Seni bir daha asla unutmayacağım, yemin ederim! Ne olursa olsun seni unutmayacağım!”

 

İşte Subaru’nun yumruğunu havaya kaldırarak Emilia’nın ardından kurduğu cümleler bunlar oldu.

 

Ve Emilia’nın gözleri bu cümleleri işitir işitmez gözleri fal taşı gibi açılsa da yeniden kısılmaları çok kısa sürdü.

 

“ーーーー”

 

Subaru, o anda Emilia’nın zihninde nasıl duygular filizleniyor olabileceğinden bihaberdi.

 

Bununla birlikte anlık gülümsemesine bakılırsa o duyguların herhangi bir negatiflikle ilişkili olmadığı barizdi.

 

Emilia, aynı hızla『Oburlukla』kafa kafaya çarpışmaya devam ediyor, ikiz buz kılıçlarını kaldırıyor ve yerden bir buz mızrağı çekerek buz hamleleriyle dans ediyor, düşmanı takip ediyordu.

 

Julius: “Şu anda sözlerinin onun üzerinde bıraktığı etkinin boyutunun farkında değilsin.”

 

Subaru: “Ah?”

 

Subaru, Julius’un hemen yanı başından gülümseyerek bu sözleri söylediğini işitti. Bu sözler kulağa fazlasıyla derin bir anlam taşırmış gibi gelirken Julius, kendisine dönüşü sonrası Subaru’ya cevap vermekten kaçındı.

 

Bununla birlikte belindeki kılıcı çekip temiz bir yol çizerek hazır hale getirdi.

 

Veーー

 

Julius: “Sormaya dahi lüzum yok ama o bizim tarafımızda, öyle değil mi, Subaru?”

 

Subaru: “Evet, öyle. Bu tatlılıkla düşmanımız olması mümkün değil!”

 

Julius: “ーーAnlıyorum.”

 

Başını sallayıp onay veren Julius, bir anda Subaru’nun görüş alanından kayboldu. ーーYo, bu bir illüzyondu.

 

Aslında yaptığı şey, hemen sonrasında tek bir adımla ivmelenip devasa bir sıçrayışla buzun hüküm sürdüğü yakın dövüş alanına doğru atılarak iki kolunu göğsünün önünde kavuşturmuş olan『Oburluğu』delici bir saldırıyla zapt etmekti.

 

Oburluk: Uu~pss, onii-san……”

 

Julius: “Ben de hevesle bu anı bekliyordum, 『Oburluk』ーー!”

 

Julius’un keskin kılıç darbesi, belli belirsiz şekilde gülümseyen『Oburluğa』zorla atıldı. Ancak『Oburluk』hür iradesiyle geriye sıçrayıp darbeyi öldürdü, etkisiz hale getirdi ve ayaklarını donmuş duvara yerleştirmesinin ardından keder ve mutsuzluk dolu bir ifadeyle boğazından bir ses yükseltti.

 

Ve『Oburluk』, tüm bunlardan sonra uzun dilini kışkırtıcı bir şekilde çıkartarak,

 

Oburluk: “Heyhey, böyle~ bir anda harekete geçip saldırmasana. Üzgünüm ama biz ve bizler yediğimiz her şeyi paylaşmıyoruz, anlarsın ya~. Onii-san’ı gördüğümüzü hatırlamıyoruz. Bunun anlamı suçlanacak kişinin biz değil de Roy olduğu değil mi?”

 

Julius: “ーー~hk.”

 

Oburluk: “Ehh, sanırım arada pek fark olmadığını düşünüyor olabilirsiniz. Ne olursa olsun, Roy bir yana, biz onii-san’la pek ilgilenmiyoruz, e~h. Bizim beslenme standartlarımıza uymuyormuş gibi geliyor?”

 

Julius: “Beslenme standartları mı?”

 

Oburluk: “Ah, hı hı, hı hı. Öyle……”

 

Diyen ve iki elini de tembelce aşağı sarkıtan『Oburluk』, bileklerine takılı hançerleri onardı. Ve Julius’a bakarken fena halde uğursuz bir üslupla konuşmaya çalıştı.

 

Ancakーー

 

Emilia: “Hiyaーー ~hk!!”

 

Oburluk: “ーー~tsu!?”

 

Emilia, iki elini aşağı doğru savurup bir buz kütlesini parçalayarak araya girdi.

 

Bu tek saldırı görünüşte savaşa uygun olmayan bir menzille koridoru merhametsizce etkisi altına aldı ve Emilia, saldırısından kaçınılmasını mümkün kılmamak adına özel bir özen gösterdi.

 

Konuşmanın ortasında bunu sezen『Oburluk』ise ifadesini değiştirip buz kütlesinin altından kayarak canını kurtarmayı başardı.

 

Oburluk: “Tc~h ~tsu! Bu yediğimiz için bildiğimiz bir şey ama gerçekten tereddüdün yok, değil mi, Emilia! Bu şekilde saldırmaya devam edip de korkutucu biri olarak görülmeye başlarsan ne olacak……”

 

Emilia: “Hiçbir şey olmayacak, o yüzden kes sesini! Benim korkutucu biri olarak görülmeye alışkın olduğumun farkında olmalısın, haksız mıyım! Asıl önemi olan, benim onlar hakkında ne düşündüğüm! Ayrıca……”

 

Diyen Emilia, güzelim dizlerini buz kütlesine doğru atılmış ve nefesi ağırlaşmış『Oburluğa』doğru kaldırdı. 『Oburluk』ise bu saldırıyı koluyla karşıladı ve darbeyi etkisiz hale getirerek geriye doğru sıçradı.

 

Bu sırada Emilia aynı hızla Subaru’ya bakarak cesurca bir gülümsemeyle sözlerinin devamını getirdi.

 

Emilia: “Hatırlamasını en çok istediğim kişi beni hatırlıyor. Şu anda kendimi geer~çekten iyi hissediyorum!”

 

Oburluk: “İşte bu yüzden duygularına dayanarak hareket eden tipler bizim güçlü noktamız değil. Aksine en anlaşamadığımız tipler.”

 

Julius: “ーーDemek öyle. Gel gör ki ben de Emilia’yla aynı fikirdeyim.”

 

『Oburluk』sinir bozukluğuyla yanaklarını büzerken Julius’un uzun bedeni arkasına doğru kaydı. Ardından kafasını kesmeye yönelik bir darbe indirdi ve『Oburluk』, ansızın arkasına savrulan koluyla darbeyi karşıladı.

 

Bununla birlikte henüz gelişme çağında olan kolu, o kesici saldırıyı tam anlamıyla engelleyemedi, dirseğine aldığı kesikten kanlar akmaya başladı. Ve『Oburluğun』acılı uğultularıyla birlikte art arda darbeler indi de indi.

 

Julius: “ーーZamanında herkes tarafından unutuldum, dayanağımı yitirerek yaşamaktan menedildiğimi hissettim ama en başından beri nerede durduğum konusunda en ufak bir kafa karışıklığı yaşamam gerekmedi.”

 

Oburluk: “Tch! Ahh, ghi, ghya~!”

 

Sessiz kararlılığını kelimelerine işleyen Julius’un savurduğu kılıç darbelerinin sayısı arttıkça artıyordu.

 

Onları bütünüyle karşılayamayan『Oburluğun』yaraları da giderek çoğalıyordu. Nihayet göğsüne adamakıllı bir darbe yediğindeyse çığlığı yükseldi.

 

Beatrice: “Subaru.”

 

Subaru: “Biliyorum. Ortaya atlamayacağım.”

 

Beatrice: “……Bunu biliyorsan sorun yok, doğrusu.”

 

Julius şiddetli saldırılarını sürdürürken Emilia da『Oburluğa』merhametsizce darbeler indiriyordu. Diğer taraftan『Oburluk』defansif pozisyonda kalarak ikilinin saldırılarını karşılıyordu.

 

Elbette mümkün olsaydı Subaru da onlara katılıp『Oburluğun』köşeye sıkıştırılmasına yardımcı olmak isterdi ama bunu yapacak kabiliyette olmadığının fazlasıyla farkındaydı.

 

Şu anda ve şu noktada, yaşananları izleyip Emilia ve Julius birleşiminin『Oburluğu』mağlup edeceği anın er ya da geç geleceğine inanmaktan başka çaresi yoktu. Ancakーー

 

Oburluk: “Aceleyle oluşturulmuş bir birleşim için epey iyi iş çıkarıyorsunuz ~tsu! Peki, ya buna ne diye~ceksiniz?”

 

Emilia: “Neye?”

 

Oburluk: “ーーBuz Damgası Sanatı.”

 

Kanı akmaya devam etse de rahat gülümseyişi silinmeyen 『Oburluk』, başı öne eğik halde, kederli bir ses tonuyla bu kelimeleri mırıldandı. Bu mırıltıyı işittikleri andaysa Subaru ve Emilia’nın kaşları hayretler içerisinde kalktı. Bu yaşananların ardındaki anlamı çözemeyen Beatrice ve Julius’un da kaşları çatılırken dörtlüyü esas sersemleten, mırıltının ardından gelen şey oldu.  

 

Hemen akabinde『Oburluğun』ayaklarının altından bir buz mızrağı atıldı Julius hızla yana dönerek kaçınırken Emilia o mızrağı, kendi ellerindekini bir buz çekicine dönüştürerek kuvvetli bir imha yoluyla engelledi.

 

Bununla birlikte tek bir saldırıdan kaçınmış olmaları şaşırmadıkları ve gafil avlanarak saldırıdan savunmaya geçmedikleri anlamına gelmiyordu.

 

Oburluk: “Haha ~tsu! Meşhur saldırının yenilmesi nasıl bir hismiş ha~? Nasılmış, nasıl bir şeymiş, söyle nasılmış, eh nasılmış, nasıl olabilirmiş, nasıl olması gerekiyormuş, nasıl olmalıymış, söylediğimiz şeyin nasıl olması gerekiyormuş, söylediğimiz şey nasıl hissettiriyormuş, oburca içmek ~tsu! Oburluk ~tsu!”

 

Emilia: “ーー~hk! Öyle ansızın-”

 

Julius: “Hareketleri mi değişti yani!?”

 

Emilia ve Julius hayretler içerisinde böyle söylerken karşılarındaki『Oburluk』, yerden bir buz silahı yükseltiyordu. Şekillendirilmesi zor o buz silahının yükselişine tanık olan Subaru’ysa derin bir nefes almıştı.

 

Çünkü o silahーー

 

Subaru: “E-Excalibur mu!?”

 

Oburluk: “Buz Damgası Sanatı Emilia’ya ait bir hamle olsa da onu yeniden şekillendirenler onii-san’ı yiyen bizleriz, görüyorsunuz ya~! Bilgi silahtır! Biz de bilgili Günah Başpiskoposuyuz.”

 

Diyen 『Oburluk』, bizzat şekillendirmiş olduğu kutsal buz kılıcını öne doğru savurdu ve Emilia ile Julius’a doğru parlak, kesici bir darbe indirdi. Elbette görünüşü gereği yalnızca buz yoluyla şekillendirilmiş bir kılıçtı ve ışık enerjisi gibi bir şey salmıyordu.

 

Bununla birlikte 『Oburluk』bu enerjiyi sürdürerek bu dünyada var olmayan silahları ardı ardına üretiyor ve afallamış haldeki Emilia ile Julius’u dezavantajlı duruma düşürüyordu.

 

Tabii ki Emilia anında kendisini toparlayıp o ilk etkiyi silkip atarak duruşunu almış ve『Oburluğa』bir karşı saldırı gerçekleştirmeye çalışmıştı ancak『Oburluk』savaş stilini bambaşka bir insanmışçasına değiştirmişti ve bu nedenle baş etmeye çalışmalarına rağmen dezavantajlı duruma düşmekten kurtulamadıkları mücadele süregeliyordu.

 

“ーーーー”

 

『Oburluğun』savunma ve saldırı stillerine tanık olan Subaru’ysa çok sayıda insanın hatıralarının ele geçirilmesinin ne denli büyük bir tehdit olduğunu idrak ediyordu.

 

Emilia’nın ardı ardına buzdan silahlar üretme kabiliyeti başlı başına yeterince güçlüyken bir de kullanıcının hayal gücü eklenince bambaşka bir hamleye dönüşmüştü. Özellikle de Subaru’dan gelen başka bir dünyaya ait bilgilerle şekillendirilen silahlar olağanüstü derecede sorun yaratıyordu.

 

Bu dünyada olmasa da uygun kullanıma sahip bir yığın silah mevcuttu. Bu da Subaru’nun lise birinci sınıfta kendisini geçmişin, günümüzün, doğunun ve batının silahlarını okuyamaya adayarak geçirdiği suçlu tarihinin kabahatiydi.

 

Üstüne üstlük『Oburluk』onca yaşam içerisinden çok sayıda savaşçıyı da ele geçirmiş olmalıydı ve bunun sonucunda o sayısız savaşçının mücadele gücünü dur durak bilmeksizin, sonu gelmeksizin kullanabileceği bir formdaydı.

 

Bundan böyle yalnızca stoktaki uygun hatıraları kullanıp bir anda mevcut silahta uzman birine dönüşecek ve gönlünce saldırı ve savunma yığacaktı.

 

Ayrıca Emilia’nın altta kalmasının bir sebebi daha vardı.

 

Emilia: “Julius! Oraya değil!”

 

Julius: “Kh…… ~hk.”

 

Julius’un acılı adımları, Emilia’nın çığlıklarıyla örtüşüyordu.

 

Tek bir düşmanı alaşağı etmek için geliştirdikleri iş birliği hünersizdi.

 

Yani söz konusu iş birliği olduğunda Emilia ve Julius’un uyumları iyi değildi.

 

Bu da büyük ölçüde Emilia’nın mücadele stilinin duygularına dayanışıyla『Duygu Ağırlıklı』olurken Julius’un stilinin eğitimleri ve disiplinlerine dayanarak『Teknik Ağırlıklı』olmasından kaynaklıydı.

 

Bununla birlikte güçlerine değinilecek olsa bile esas sorun, birbirlerinin alışkanlıklarını bilmeleri ve düzeltmelerinin ne denli makul olacağıydı.

 

Evet, birbirlerini tanıyor olsalardı birbirlerinin alışkanlıklarına dayalı bir ilişki geliştirebilirlerdi.

 

Oburluk: “Kesinlikle üzücü. Gerçekten iş birliği gerçekleştirebileceğinizi mi sanıyorsunuz? Partnerini tanımak ve o an için ona güvenmek sonuçlar söz konusu olduğunda aynı doğrultuda olabilir ama esasında bambaşka şeyler, öyle değil mi? Düşüncelerinizi bilmediğiniz için hemfikir olamazsınız, alışkanlıklarınızı bilmediğiniz için onları düzeltemezsiniz. Sonunda birbirinizle çarpışır ve birbirinizin yoluna çıkarsınız…… haha~, böyle olmaz, olmaz~, siz ikinize diyorum!”

 

Emilia: “Kh……”

 

Oburluk: “Bilgi güçtür! Hatıralar bağlardır! Anıların feda edilişiyle biz sizlerden çok daha yukarıdayız! Biz güçlüyüz! Biz en yükseklere, zirveye kanat çırpabiliriz, anlarsınız ya~!”

 

『Oburluğun』yukarı sıçrayarak attığı tekme, aynı anda iki rakibini de zapt etti.

 

Henüz minyon bir bedene sahipti ve bacakları çok uzun değildi ama ayak tabanları ve topuklarıyla ikilinin omuzlarına mutlak bir mükemmeliyetle güçlü bir darbe indirmiş, sonra da ikiliyi anında geri uçurmuş, acı feryatlarla havalandırmıştı.

 

Bu esnada kendisi de çevik bir takla atarak buzlu zemine inmiş, savaş alanına tamamıyla hakim olmuştu.

 

Oburluk: “Sorunlar! Küstahlıklar! Büyük zorlukta bir dövüş! Bizim bu yeteneklerimiz hakkında ne düşünüyorsunuz, ha! Oradan izlemekle yetinen Onii-san, sadece sıkıntı duygusunu tatmakla tatmin oluyor musun, ha?”

 

Subaru: “Seni piç kurusu……”

 

Oburluk: “Unutulmamakla falan ilgili bir şeyler söyledin ama~ bu değere sahip biri ne kadar şeyi kurtarmayı başarabilir ki? Neticede her şeyi belirleyen şey deneyimdir. Harika deneyimler biriktirmek, işte hayatı zenginleştiren ve insanları kazananlara dönüştüren şey tam da budur. Başka bir deyişle anlatmak istiyorum ki en güçlü biziz!”

 

İki kolunu birden açan『Oburluk』, işine geldiğince konuşup gülerek keskin dişlerini sergiliyordu.

 

『Oburluğun』ağzından dökülen bu sözler ise sahiden de kelimesi kelimesine onun felsefesiydi. Kız kardeşi olması gereken Louis’in bahsettiği『Mutluluğa Ulaşma Felsefesinden』birazcık farklı olsa da başkalarının hayatlarını daha yukarı çıkıp yağlanmak için bir basamak olarak kullanmayı tasavvur eden ve buna niyet edilen bir ideoloji olarak bundan daha kötüsü olamazdı.

 

Subaru bunun insanın en derinlerinden tiksinmesine layık bir ideoloji olduğunu düşünürken iseーー

 

???: “ーーHey, ne bok yemeye bu kadar gaza geldin sen?”

 

Oburluk: “Ne?!”

 

“ーーーー”

 

Bu cümleyi işitişiyle birlikte o noktaya dek kuvvetli kahkahalar atan ve altın çağının tadını çıkaran『Oburluğun』gözleri irileşti. Ve bu şaşkınlığı Subaru ile diğerleri tarafından da paylaşıldı.

 

Bu yere hiç utanmadan izinsiz giren, fazlasıyla beklenmedik bir katliam sahnesi söz konusuydu.

 

Bir tarafını açıkta bırakacak rahat bir kıyafet giyinmiş kırmızı saçlı uzun bir adam, kararlı bir şekilde, sağlam adımlarla buzlu koridorda yürüyordu. Şeytani bir gülümsemeyle koridorun diğer tarafında belirdikten sonraysaーー doğrudan Subaru ve diğerleriyle yüz yüze gelecek şekilde『Oburluğu』aralarına aldı.

 

Veーー

 

???: “En güçlünün senin gibi çarpık iradeli bi velet olması hiçbi şekilde mümkün diil. Çünkü en güçlü, en harika, en iyi, en üstün sıfatlarının hepsi bana ait.”

 

İşte Reid Astrea, bu sözlerle birlikte inmemesi gereken ikinci kattan inerek çarpık bir gülümsemeyle karşılarına dikildi.

 

#Emilia yargılamaları geçemediği zaman nasıl kafayı yiyip depresyona girmişti hatırlıyor musunuz? Şimdiyse herkes tarafından unutulmasına rağmen dimdik ayakta durup savaşabiliyor. Gerçekten karakter ve olgunluk olarak epey yol aldı Emilia da. Peki Reid’in girişine ne demeli? Geçen sefer farklı koşullarda karşılaşmışlardı. Bu döngüdeyse Oburlukla çarpışırken karşılarına dikildi. Peki Oburluğun küstah sözlerinden sonra onu mu rakip alacak, yoksa bizim gruba mı sataşacak acaba? Bu sorunun cevabı için bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr