[Frederica: Size eşlik edemeyeceğim, bu yüzden lütfen yolculuk esnasında dikkatli olun. Ayrıca, eğer imkanınız olursa efendime Frederica’nın onun mülküyle ilgilendiğini söyleyin lütfen.]
Ayrılacakları sabah gelmişti, ejder vagonu köşkün dışına park edilmişti. Frederica onları uğurlamaya gelmiş, hafifçe eğilerek bu sözleri dile getirmişti.
Eğilişi öyle hoş görünüyordu ki insanda kendi duruşunu düzeltme isteği uyandırıyordu.
Bunu gören Subaru ve Emilia’nın bakışları buluştu.
[Emilia: Şu an işlerin ne kadar kötü olduğunu biliyorum … Roswaal ortada yok ve onun boşluğunu doldurmalıydım ama……]
[Subaru: Her neyse, iş köşkle ilgilenmeye gelince Emilia ve benim hiçbir fikrimiz yok. Ne kadar rutin işlerin üstesinden gelsem de işin içine rakamlar girince tam bir amatörüm. Bu işleri Otto’ya yıkmaya çalıştım ama bu da sıcak kömüre soda dökmek gibi oldu.]
Son 2 günü hatırlayınca Subaru, çabalarının ne kadar boşa gittiğini düşünüp alaycı bir şekilde gülümsedi.
O ve Otto, ofiste amaçsızca dolaşıp durmuş, bir şeyleri halletmeye çalışmıştı. Ama tek öğrenebildikleri şey şu oldu: ‘’bundan sorumlu olan kişi açıklamadıkça anlamak imkansız’’ … Bu açıklama, aşağı yukarı onların gösterdiği ilerlemenin özetiydi.
Frederica’nın kabaca bir fikri olabilirdi ama aylar süren yokluğundan sonra onun da tutarsızlıkları düzeltmesi zordu. Ayrıca köşkteki ağır iş yükünü düşününce omuzlarına bir de bu yükü bindirmek doğru olmazdı.
Emilia dikkatli bir şekilde bazı basit görevleri yerine getirmişti, ancak bundan ayrı olarak, yığılmaya başlayacaklarını bildiği halde, kulaklarını geri kalanına tıkamaktan başka çaresi yoktu.
[Subaru: Hani yaz tatili için verilen ödevini yaparsın ve bir bakarsın yeni dönem gelmiştir ya, bu işte öyle bir his. Gerçi ben hiçbir zaman ödevlerini yapacak biri olmadım ama...]
[Emilia: Pek anlamadım ama bu iyi bir şey değil mi? Şu an ben tam tersini hissediyorum, göğsüm çoook sıkışıyor. Suçluluk hissetmiyorum ama her şeyi bu halde bırakıp gitmenin iyi bir şey olmadığını da biliyorum.]
[Subaru: Bu tam olarak bizim hatamız değil ama yine de Emilia-tan için zor, değil mi? Eh, bir şeylerin kötüden berbata dönüşmesini izlemenin nasıl hissettirdiğini anlayabiliyorum …]
Önemli şeyleri ihmal etmek gerçekten can sıkıcıydı. Ama Emilia’yla empati yaptığında ellerinden bir şey gelmeyeceğinin de farkına varmıştı.
Sonuçta, yetersizdi, bu yüzden yapacak tek şey daha yetenekli birini aramaktı.
[Otto: Yer ejderleri gitmeye hazır. Ne kadar sadece bir iki gün dinlenmiş olsalar da Natsuki-san’ın Patrasche’si gitmeye oldukça hevesli görünüyor.]
[Subaru: O iyi, çalışkan bir kız, değil mi? Önceki sahibi oldukça etkili biri olmalı, şimdikinin aksine … Bize sığınağa kadar rehberlik edebileceğine emin misin ? Eğer kaybolursak çok kötü olur.]
Sürücü kısmından kafasını uzatıp 2 yer ejderi Patrasche ve Furufu hakkında konuşan Otto’ydu.
Sahip olduğu ‘’hayvanlara fısıldama’’ ilahi koruması sayesinde ejderlerle konuşan Otto, bunu bilmeyenler için birkaç tahtası eksik gibi görünüyor olmalıydı. Ama Subaru bunu dile getirmedi.
Subaru’nun kendisine yönelttiği heyecanlı bakışları farketmeyen Otto soruya ufak bir [uh-huh] ile cevap verdi.
[Otto: Frederica’nın talimatları iyiydi, bir sorun yok gibi görünüyor. Yolculuğu yarım günden az sürede tamamlayabileceğimize eminim.]
[Subaru: Anlıyorum, anlıyorum……Ama sen gerçekten bizimle gelmeyi mi planlıyordun?]
[Otto: Tabii ki sizinle geliyorum!!]
Otto, Patrasche’nin uygulayacağı emirlerin kesinliği konusunda kendisine güvence verdiğinde Subaru, sıradaki sorusuna geçmiş ve Otto’ya ufak sinir krizleri geçirtmişti.
[Otto: Sonuçta bu Margrave’le ilk görüşmem olacak. Tabi ona beni tanıtmanı isteyen bendim, ama ben yokken nasıl bir tanıtım yapacağını düşününce ……Bu çok korkunç olur, bu işi sana bırakamam!]
[Subaru: Oy oy, bana bu kadar güvenirsen şımaracağım.]
[Otto: Yeah, birbirimizi kısacık bir süredir tanıyor olsak da sana olan güvenim %120 ——Natsuki-san’ın daima benim istemediğim bir şey yapacağına eminim!]
Subaru bu sözler karşısında dudaklarını bükünce şu ana kadar sessiz kalan Emilia bir kahkaha patlattı.
İki adam kahkahanın kaynağına dönünce Emilia bir elini kaldırdı.
[Emilia: Siz ikiniz, gerçekten çok iyi arkadaşlarsınız. Sizi ne zaman görsem sevimli bir şekilde tartışıyorsunuz, bu beni biraz kıskandırıyor.]
[Subaru: İstersen Emilia-tan’a da sevimli olabilirim, ama tartışmak yerine flört ederim. Otto’ya ayırdığım sevimlilikleri Emilia-tan’la harcayacağım zamana aktarıp Emilia’yla olan tartışmalarımı da Otto’nun zamanına aktaracağım.]
[Otto: Bunu yaparsan aramızda sadece aşağılamalar ve yumruk yumruğa kavgalar kalmayacak mı !?]
Subaru’nun aşağılama ve kelime oyunları konusunda kendisine güveni tamdı, ama iş dövüşe gelince Otto’yu yenemeyebilirdi. Otto pek narin gözükse de Subaru, onun aslında güçlü olduğunu biliyordu.
Bir önceki döngüsünde Otto, onu sert bir kavgadan sonra vagondan atmıştı. Onun gücüne tanık olmuş biri olarak Subaru, kafa kafaya geldiklerinde galibiyet şansının çok az olduğuna emindi.
[Subaru: Böyle düşününce, benim dövüş yeteneklerim çılgınca az. Bunu biliyor olsam da yeniden düşünmek çok üzücü oldu.]
Az önce de söylediğimiz gibi Subaru Otto’yu yenemezdi, büyü kullanabilen Emilia’yı da yenemeyeceği kesindi. Frederica tarafından bayıltılmıştı. Şu anda uyuyan Rem’den ya da kendisini kapatmış Beatrice’den bahsetmeye gerek bile yoktu. Bu durumda Subaru’nun köşktekiler arasında galip gelebileceği tek kişi——
[Subaru: Galiba yenme şansımın olduğu tek kişi Petra, onu da etrafta görmüyorum.]
[Emilia: Sormaya korkuyorum… ama kimi yenebileceğini düşünme noktasına nasıl gittin? Her neyse, Petra köşkte……oh, bak şimdi geliyor.]
Subaru’nun aklında yaptığı elemeler sonucu geldiği noktaya anlam veremeyen Emilia, menekşe rengi gözleri hafifçe titreyerek köşke doğru bakıyordu. Baktığı yönde, hizmetçi üniformasının içinde, kollarını sallayarak kendilerine doğru koşturan bir kız vardı.
[Petra: Bekle, bekle bir dakika. Suba-, Subaru-sama……!]
[Subaru: Acele etmene gerek yok. Öylece basıp gitmek gibi kalpsizce bir şey yapmam. Sadece Otto böyle bir şey yapabilir, değil mi Otto?]
[Otto: Daha 3 saniye önce konuştuğumuz şeyi hatırlamıyor musun sen !?]
Ellerini dizine koyup dinlenen, nefes nefese kalmış kıza bakan Subaru, dalga geçerek Otto’yu da konuşmaya katmıştı. Sonra Petra, alnını yavaşça silerek başını kaldırdı.
Kızarmış yanakları ve büyük, yuvarlak gözleri aşırı güzeldi. Kız uzun bir nefes verdi, yorgunluğunu attı ve suratına meleksi bir gülümseme yerleştirdi.
[Petra: Gitmeden önce sana bunu vermek istedim. Lütfen bunu da yanında götür.]
Bunu söyleyerek sıradan bir mendil uzattı.
Beyaz mendilin kenarları altın renkliydi, Subaru, parmaklarını mendilin üzerinde gezdirdiğinde üzerindeki ustaca yapılmış el işlemelerini de gördü.
[Subaru: Bu……nakışlı. Oh, bu gerçekten güzel.]
Mendilin üzerindeki işlemeler büyük ihtimalle Petra tarafından yapılmıştı. Gri, pembe ve siyah renkli iplikler kullanılıp Subaru’nun çok iyi bildiği bir şekil çizilmişti. O anda gizlice Subaru’nun omzunun üzerinden bakan Emilia küçük bir kahkaha eşliğinde [Aha] dedi.
[Emilia: Bu senin çizdiğin Puck’ın aynısı, Subaru. Oh wow, gerçekten güzel yapılmış.]
[Subaru: Benim biçimsiz Puck’ım, yeah bu gerçekten çok iyi. Çalışacak çok zamanın da olmamış olmalı.]
[Petra: Her sabah radyo jimnastiği yaptıktan sonra aldığım damgalar vardı.]
Kibarca konuşmayı unutan Petra boynunun çevresinden bir şey çekti. Subaru’nun yapıp ona ve köydeki diğer çocuklara verdiği damga kağıdıydı——Her sabah radyo jimnastiği yaptıktan sonra onların kağıtlarını gerçek bir damga yerine patates baskısıyla damgalardı.
Elindeki en son damga, Puck'ın bozuk bir "Kasvetli Pazartesi" çizimiydi. Bunu mendile işlerken oldukça çaba harcamış olmalıydı.
[Subaru: Gerçekten iyi iş çıkarmışsın. Bir dikiş ustası olarak bunun altında kalamam.]
[Petra: Kabul edecek misin……Ah, lütfen. Lütfen alır mısın?]
[Subaru: Aslında “Lütfen kabul eder misin” demelisin. ——Tabii ki, memnuniyetle kabul ederim. Bunu kan, ter veya gözyaşı gibi şeyleri silmek için kullanmak ayıp olur, bu yüzden bir iyi şans tılsımı olarak taşıyacağım.]
Mendili dikkatlice katlayıp ceketinin iç çebine yerleştirdikten sonra Petra’ ya baktı. Bu esnada sivri dişli, sert bakışlı kız da arkasından Petra’yı izliyordu.
Onun güzel sözlerini duyan Petra utanıp iki eliyle yüzünü kapatarak uzaklara bakmıştı.
[Petra: Güvenle dönmeni bekleyeceğim. Oh, ablamın ve gürültücü çocuğun da.]
[Emila: Birazcık ben ekstra…]
[Otto: Bir dakika, benden bahsedişin biraz kaba değil miydi!?]
Emilia ve Otto aynı anda karşılık vermişti. Subaru onların karşılıklarına gülümserken arkalarında duran Frederica’dan yoğun bir baskı ifadesi yayılıyordu.
Burdan ayrıldıkları anda Petra’nın Frederica tarafından zorlu bir eğitime sokulacağına hiç şüphesi yoktu. Petra, güçlü kal!
[Subaru: Peki o zaman, sizi bırakmak zor olsa da artık yola koyulmamız gerek.]
[Emilia: Konuşarak bir sürü vakit harcarsak bu kadar erken yola çıkmaya çalışmamız anlamsız olacak.]
Subaru ejder vagonuna atlamadan önce ortamdaki canlı sohbete son verdi.
[Subaru: Buyur Emilia-tan. Kollarıma doğru.] ( ellerini uzatarak )
[Emilia: Eminim bir süre sürücü platformundan ortalığı izlemek hoş olurdu.]
[Subaru: Ahh, kalpsiz ! E · D · K (Emilia-tan’ın devasa kapağı*)! ——Oh, wah!]
Acımasızca muamele gören Subaru, neredeyse elini çekmeyecekti, o kadar zor kenara çekildi ki, Emilia onun yanından geçerken neredeyse arabadan düştü.
Ufacık bir sesle ejder vagonuna yerleşene kadar gümüş saçları burnunu gıdıklıyordu. Kibarca Subaru’nun karşısına oturdu ve kafasını kaldırıp ona baktı.
[Emilia: Bir sorun mu var?]
[Subaru: Hayır—, Hiçbir şey—]
Bu sözlerden sonra Subaru ayaklarını yere vura vura Emilia’nın yanına oturdu. Vagonun içinin bir hayli büyük olduğunu düşününce Subaru’nun böylece yanına sıkışması kızı gülümsetti.
Otto, onların bu iletişimini görüp homurdandı. [sizinle ilişkilendirilmeye katlanamam] diyerek sürücü koltuğuna oturdu, dizginleri kavradı ve önündeki yola baktı.
[Otto: Hadi o zaman, yola çıkıyoruz. Dillerinizi ısırmamaya özen gösterin lütfen.]
[Subaru: Sen de vagonu fazla sallama. Ayrıca bir anda fren yapacak olursan——lütfen daha önce konuştuğumuz sinyali kullan. Bunu yapmazsan Emilia-tan’ı aşağı atmam gereken zamanı bilemem.]
[Emilia: Böyle bir şey mi düşünüyorsunuz siz?]
[Otto: Bu şeytani komployu hayatımda hiç duymadım! Bir dakika, ben ne zaman suç ortağı oldum!?]
Emilia hem Subaru hem de Otto'ya sinir içinde bakıyordu ve Otto'nun kendisini aklamaya çalışan sözlerini duymuyor gibiydi.
[Subaru: Peki o zaman. İstikamet: “Sığınak”. Hadi kalkıyoruz——!]
[Otto: Kime söylüyorsun sen bunları!?]
Otto'nun sürücü koltuğunda somurttuğunu gören Subaru, [Doğaçlamada hiç iyi değilsin değil mi] diye şikayet etti.
[Subaru: Tamam, tamam işleri sana bırakıyoruz. Ayrıca…… Rem’le ilgilenme konusunda ........sana güveniyorum…]
[Frederica: Lütfen, bana bırakın. Ben de karşılığında Emilia-sama ve efendimi size emanet ediyorum.]
[Petra: Dikkatli ol, sağ salim dön.]
Frederica ve Petra onlara veda ederken Subaru’nun sesinde her zamanki maskaralığı yoktu.
Bu aptalca değişimden sonra Subaru——düşüncelerini köşkten ayırdı.
[Subaru: Oy, daha yola çıkmadık mı Otto? Sen çoook yavaşsın.]
[Otto: Bana niye böyle davrandığını anlamıyorum!!]
Böylece ortam her zamanki halini aldı ve sığınağa doğru yola çıktılar.
※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※
[Frederica: Görünen o ki sana kibarca konuşmayı ve doğru düzgün selam vermeyi yeniden öğretmem gerekecek.]
[Petra: Çok üzgünüm. Sadece……Azıcık da olsa şımarmak istedim.]
Petra çabucak başını eğdi, jesti Frederica’nın öğrettiğinin kusursuz bir taklidiydi. Hızlı öğreniyor ve kavrıyordu, kesinlikle eğitilmeye değer bir öğrenciydi.
Az önceki değişim yaşına göre anlaşılabilirdi, böyle ufak bir şey için üstüne gitmenin gereği yoktu.
[Frederica: Son günlerde Subaru-sama ve Emilia-sama’yla yakın olduğunu biliyorum. Ama yine de bir çalışan ve işveren arasındaki ilişkiyi unutmamalısın.]
[Petra: ——Evet madam. Gerçekten üzgünüm.]
Kız az önceki davranışlarının bencilce olduğunun farkındaydı.
Kendisine öğretildiği gibi davranıp Subaru ve diğerleriyle uygun bir şekilde vedalaşabilirdi. Ama bunun yerine hizmetçilik görevlerini bir kenara atıp onlarla yalnızca basit bir kız olarak vedalaşmayı seçmişti … Bunun bir sebebi olmalıydı. Küçük bir sebep de olsa ondan vazgeçememişti.
[Frederica: Bunu daha fazla tartışmamıza gerek yok. Onun yerine yaptıklarınız için bir ceza olarak, öğleden sonra daha çok metni elle kopyalayacaksınız.]
[Petra: Uuhh…… Konu sayısı artacak mı?]
[Frederica: En azından bu kadarını bekliyor olmalıydın. Eğer cezanı zaten hesaplayıp ona göre harekete geçtiysen de seni eğitmeyi dört gözle bekliyor olacağım.]
Bunu söyledikten sonra [Hadi bakalım] diyip ellerini çırptı ve devam etti.
[Frederica: Emilia-sama ve diğerleri gitmiş olsa da Beatrice-sama hala köşkte. Yemeklerde veya temizlikte özensiz davranamayız. Eğer bunları çabucak bitirmezsek eğitim için zamanımız kalmaz. O yüzden Petra, acele et ve işlerini bitir.]
[Petra: Evet madam. Onları hemen gidip bitireceğim!]
Genç kızın kıyafetleri sallanarak koşturuşunu gören Frederica’nın ağzı dişlerini meydana çıkaracak şekilde hafifçe açıldı. Alışılmış bir tepkiyle ellerini ağzına götürüp kapattı ve artık ejder vagonunun olmadığı yere baktı——Emilia ve diğerleri köşkten ayrılmıştı.
[Frederica: Söylediğiniz gibi olsun efendim. ‘’Sığınağa’’ ulaşıp ulaşamayacakları artık Emilia-sama ve Subaru-sama’ya bağlı.]
Gözlerini kapatıp hafif rüzgarın yüzüne dokunmasına izin verdi.
[Frederica: Emilia-sama başarabilecek mi? Cadının kanına olan bağı, o kaçamadığı zorluk, cennetin bahçesi——]
# Yine gizemli bir finalle sığınak yoluna düştük.
Bakalım güvenli bir yolculuk olacak mı?
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..