“ーーーー”
Julius: “Bu……”
Gözlerinin önündeki manzaraya bakakalarak açık bir pişmanlıkla bu şekilde fısıldayan kişi Julius’tu. Ancak aynı manzaraya tanık olan Subaru’nun zihinsel durumu da tıpatıp aynıydı.
Peki öyleyse nasıl bir manzarayla karşılaşmayı bekliyorlardı, bahsi açılmışken karar kılınması epey zor bir şeydiーー
Reid: “A~h? Naber millet? Siz de toplaşıp gelmişsiniz, birazcık heycan oldu bak. Yoksa işiniz benimle diil de bu herifle mi?”
Oburluk: “Kah, kah, kah……”
Diyen Reid, sağ eliyle göğüs bölgesini kaşırken sol eliyle de kıskacındaki genç oğlanıーー 『Oburluk』Günahı Başpiskoposunu bacağından tutup baş aşağı halde kaldırarak şüpheyle bakındı.
Önceden de bahsedildiği üzere nasıl bir manzarayla karşılaştıklarında karar kılmak zordu ama hiç değilse Subaru’nun varsayımlarını fazlasıyla aştığı kesindi.
Subaru: “Reid ve『Oburluğun』müzakere ettiğini duymuştum ama……”
Beatrice: “Müzakere…… bu mu, sanırım? Betty değiş tokuşun bile bu durum karşısında yetersiz kalacağını düşünüyor, doğrusu.”
Julius: “Evet, katılıyorum. Buna bir konuşma demek bile zor.”
Beatrice ve Julius da bu cümlelerle Subaru’nun fısıldadığı şeye katıldı. Ancak onların tepkileri Subaru’nun bakış açısından anlamlı değildi.
Çünkü geçen sefer Reid ve『Oburluğun』arasında geçenleri müzakere şeklinde ifade eden kişi, benzer bir duruma tanık olması gereken Julius’tu.
Her halükardaーー
Subaru: “『Oburluğun』ezici bir şekilde kamçılanışı demek doğru olur mu?”
Hiç kimse sormamış olsa da Subaru, tanık oldukları şeyi bu şekilde kelimelere döktü.
Sahiden de İkinci Kat『Electra’nın』beyaz zemininin çeşitli noktalarında『Oburluk』 ve Reid arasında geçen teke tek mücadelenin izleri kalmıştı.
O izler sertçe ayak basılmasıyla açılan zemin yarıkları veya kesik darbelerinden kaynaklanmış izlenimi veren duvar çatlaklarının yanı sıra alevlerden kaynaklı kara yanıklar veya orada olmaması gereken dağınık toprak öbekleri gibi şeylerdi ve bunların『Oburluğun』kendine has özelliklerini tamı tamına netleştiren her türden özel hamlelerden oluşan cömert bir ziyafet olduğu şüphesizdi.
ーーBu teknik dallarıysa Reid olarak bilinen musibet tarafından parçalanıp atomlarına ayrılmıştı.
Subaru: “Deprem, gök gürültüsü, ateş, hepsi Reid’in işi miymiş……”
Reid: “Ee, sizler napıcaksınız, size diyorum. 『Sınava』girmek istiyo musunuz? Azıcık iyi bi izleniminiz olduu için size serbest. Ama, acemi balık, sen giremezsin. Ah, sen giremezsin.”
Julius: “Neden, onun bir istisna olduğunu söylüyorsun?”
Reid: “Bi bakışta anlayamıyo musun? Mükemmel olmayan veya bi oyun arkadaşı bile olamiycak biri, kusurlu olmaktan ziyade deliklerle dolu, öyle diil mi? Bu haldeyken benim karşımda dikilme. Seni tek parmaaamla öldürmek istemeye başlıyorum, anlarsın ya.”
Oburluk: “Gi, gughya~a~a~!!”
Reid, böyle söyleyerek sağ elinin parmaklarını tutmakta olduğu『Oburluğun』gövdesine sapladı. Bağırsakları acımasızca oyulan『Oburluk』Günah Başpiskoposunun ağzındansa yakışıksız bir çığlık yükseldi.
『Oburluğun』fiziksel yaşı bilinmese de dış görünüş olarak on üç on dört yaşlarında bir oğlan, bir yetişkinin işkencesine uğruyor gibi görünüyordu ve bu manzarayı sindirmek zordu.
Julius da tıpatıp aynı hisse sahip olacak kiーー
Julius: “Reid Astrea, senin de bir şövalye itibarına sahip olman gerekiyor. Öyleyse o genç oğlana gereğinden fazla işkence etmenin sebebi nedir……”
Reid: “Hey, sana diyorum, aptalca zırvalar anlatmasana.”
“ーーーー”
Reid, ses tonu hiç değişmeden böyle söyledi ve yeni bir başlangıçla sohbet etmeyi teklif eden Julius’a, içe işleyen bir soğuğu andıran bir kılıç ruhu taşıyarak bu beyanda bulundu.
Bacağını tuttuğu『Oburluğu』sağdan sola sallarken de,
Reid: “Şövalye itibarı~ mı? İşte tam da bunun abartılı bi şekilde saçılışı yüzünden kılıç ustasının hazırlıklılııı diye bi şey var oluyo. Ee, ölmeye bile hazırlıklı olmadan savaşcak mısın? Bunu hafife alıcak bi tavırdaysan bunu sana acı çektirerek öğretmekten başka çarem yok demektir. Aye?”
“ーーーー”
Bir şövalyenin hazırlıklılığı ve itibarı, eğer tartışma bu çizgide ilerleyecekse üstün taraf Reid olurdu. Önceleri dışarıda gurur duyuluyor olmasının yanı sıra hazırlıklılıkla ilgili sözleri de daimi bir ikna edici güce sahipti.
Ayrıca gözlerinin önündeki kişiye bakmak acı verici olsa da,
Subaru: “『Oburluk』yıkılırsa sonuç kesinlikle iyi olur……”
Bariz olsa da『Oburluk』Günahı Başpiskoposu, Subaru’nun ‘herkesin kurtuluşu’ şeklinde lanse ettiği amacının bir parçası değildi.
Subaru’nun kurtarmak istediği kişiler yalnızca Emilia, Beatrice, Ram, Rem, Meili, Echidna, Julius ve Shaula’ydı. Tabii bir de Patrasche ve Gyan ikilisi.
『Oburluk』ve Reid liste dışıydı. O ikisinin birbirinin işini bitirecek olmasınınーー fazla tek yönlü bir sonuç olduğu söylenebilecek olsa da gerçekleştiği takdirde Subaru ve diğerleri için avantajlı olurdu.
Lakinーー
Reid: “Her şeyden önce, sana diyorum. Bu herif senin kankan falan mı? Eer öyleyse niye bu kadar gaza geldiini anlamadıımı söyleyemem……”
Julius: “Hayır, kesinlikle hayır. O『Oburluk』Günahı Başpiskoposu benim şahsi can düşmanım, en kötü senaryoda birimizin diğerinin canını alışıyla sonlanacak bir savaş vereceğim bir rakip.”
Reid: “Eh? Öyleyse ne diye bu kadar delirdin ki? Avını kaptım diye mi?”
Julius: “ーーBir kılıç ustasının gururunu teptiğin için.”
Julius『Kılıç Azizine』ーー yalnızca kılıç yolunun zirvesinde duranlara bahşedilen bu unvanın ilk sahibine işte böyle söyledi.
Julius’un hakaret bile denilemeyecek beyanı, göz bandıyla örtülü olmayan gözünü kısan Reid tarafından sessizce dinlendi.
O『Kılıç Azizinin』bekleyişi karşısındaysa Julius, atmosferi parçalarcasına sözlerinin devamını getirdi.
Julius: “Kılıç ustaları, savaşçılar ve şövalyelerle çarpışmak kişinin bedenini önceden ölüme hazırlamasını gerektiren bir şeyse savaşın sonucunda canını kaybetmeye boyun eğmekte bir sorun olmasa gerek. Lakin bu, olsa olsa savaşın son noktasıdır ve o son noktada gerçekleşen ölüm taraflardan birinin çaresizce çabalarının tükenişiyle gerçekleşmelidir. Galip katiyen mağlubun hayatıyla oyun oynamamalıdır.”
Reid: “……Kulaklarımı kaşındıran boklardan bahsedip duruyosun. Onca şeyi hangi lanet olasıca dinlicek ki?”
Julius: “Bunlara ister toy idealler densin ister güzel ama boş sözler, umurumda değil! Benim inandığım şövalyelik yolu, o idealleri ve sözleri somutlaştırmaktan ibaret.”
“ーーーー”
Julius, bu cesurca beyan sonrası şövalye kılıcını kınından çıkarttı.
Subaru’nun duyduğu kadarıyla Julius’un kılıcı bir keresinde kırılmıştıーー yani bu, onun kullanmaya alışkın olduğu kılıç değil, elinin altında olup giderek alıştığı şüpheli bir şey olmalıydı.
Ama hepsinden öte söylenmesi gereken şey, Julius’un temel değerlerinin asla sarsılmayacağıydı.
Çünkü onlar kesinlikle her daim benliğinde ışıldamaya devam edecekti.
Ve o ışıltılı şeyler, Julius’un Reid’in sergilediği adaletsizliği görmezden gelmesine müsaade etmeyecekti.
Hem de o adaletsizliğin kurbanı, büyük suçlar işlemiş bir Günah Başpiskoposu olsa bile.
Reid: “ーーŞövalyelik yolu, aye.”
Bu fısıltı, 『Electra’daki』atmosferi tüm beklentilerin ötesinde sarsmıştı.
Bu fısıltı, kısık bir ses tonuyla çıkmamıştı.
Bu fısıltı, önemsiz duygular barındıran bir sesten doğmamıştı.
Bu fısıltı, diğer kayıtsız ve sıkkın yankıların arasına sızmış gibi görünen bir yankıdan başka bir şey değildi.
ーーİlk jenerasyon『Kılıç Azizi』, Reid Astrea’nın patlama sinyaliydi.
Reid: “Hey, sen. Daha ne kadar uyicaksın! Kalk artık lanet olasıca.”
Oburluk: “Guğhh ~tsu!”
Reid homurdanarak eliyle tutmakta olduğu bacağı ezebilecek güçteki tutuşunu yönlendirirken 『Oburluk』, bacağının ezilme noktasına gelmesi karşısında tiz bir çığlık attı. Ve Reid, baş aşağı duran Günah Başpiskoposuna tepeden bakarak,
Reid: “Sen, sen az önce ilginç boklardan bahsetmiştin, di mi? Beni yiyceğini, tadıma bakcağını, beni yaliycağını söylemiştin, aye. ーーBunu yapmana, izin vericem.”
Oburluk: “ーー. Gihi, gaha, ahahaha ~tsu! Bu da nesi ~tsu! Bu da ne bu da ne, bir anda ne oldu öyle ~tsu! Neden bir anda, böyle hissettin, kırmızı saçlı onii-san! Halbuki bu fikre karşı olduğun için bizi savurup duruyordun ha~h!”
Reid: “Fikir değiştirdim. ーーAh, bu doğru bu doğru.”
Yüzündeki acı kaynaklı çarpıklığı değiştiren『Oburluk』, Reid kendisini izlerken sağlık durumunu toparlamaya çalıştı. Reid ise ansızın bir şey fark etmişçesine boynunu döndürerek,
Reid: “Nasılsa sizin gibiler hemen araya gircektir, öyle dii mi?”
Dikkat çekici şekilde böyle söyleyen Reid, öne doğru çaprazlama bir adım attı.
O saniyede Reid’in durmakta olduğu noktaya ışıltılı menekşe rengi kristaller fırlatıldı. Cam kırılışından doğan tiz bir ses yankılandı ve menekşe rengi oklar zeminle birlikte parçalanarak etrafa saçıldı.
Ancak hedefi ıskaladılar. Ve hedefleri olan Reid, tek bir adım atıp sıçrayarak az önceki saldırıyı gerçekleştirmiş olan Subaru ve grubuyla arasındaki mesafeyi kısalttı.
Beatrice: “ーー~hk! Subaru, durum iyi değil, sanır……”
Reid: “İşte.”
Beatrice’in uyarısı nafile çıkarken『Oburluk』Subaru’nun gövdesine çarparak yandan bir darbe indirdi.
Ve kör bir silah şeklinde bir insanı idare eden o durdurulamaz güç, Beatrice’i taşımakta olan Subaru’yu acımasızca uçurdu.
Subaru: “Gahagh ~hk!”
Reid: “Tereddüt etmemeniz iyi, size diyorum. Dövüş açısından böylesi o güzel kızdan çok daha iyi. Ehh, yeteneğiiinin kırılan parçaları henüz toparlanmamış gerçi.”
Reid’in kısa incelemesine yanıt verecek esnekliği bile olmayan Subaru, Beatrice’i tutar halde tüm kudretiyle yuvarlandı. Ram'ın fiziksel yüküne eşlik eden tek bir darbeyle iç organları alt üst olurken hayatı kökünden mahrum bırakılmış gibi hissetmemeliydi.
Julius: “Subaru! Beatrice-sama! Kığh…… ~hk.”
Bu şekilde fırlatılan Subaru ve Beatrice adına korkan Julius, aralarındaki mesafeyi kısaltmış olan Reid’e doğru ani, keskin bir hücum gerçekleştirdi. Fakat Reid, ilerledi ve bacaklarının eksenini eğmiş olan Julius’un karnını ezerek bir tekme indirdi.
Julius bu darbeyi ansızın çektiği şövalye kılıcının sapıyla karşılasa da şok dalgası tarafından savrulmasının önüne geçemedi. Bu tek, delici darbeyle bağırsakları çalkalanırken de bir hayli geriye püskürtüldü.
Ve bu esnadaーー
Reid: “Buyur, dene de gör. Beni yemeyi ya da benim tarafımdan oyuncak edilerek bu şekilde ölmeyi dene, hangisini istediiini seç, aksi takdirde hamlemi yapmaktan başka şansım kalmicak. Hayat denen şey de bu diil mi zaten, hey sana diyorum.”
Oburluk: “ーーA~h, ah, ah ~tsu! Anlıyoruz, biz bunu anlıyoruz, gerçekten anlıyoruz, tamamen anlıyoruz, anladığımız için, yani anlıyoruz, anlamak istediğimiz için, anladığımız için! Oburca içmek ~tsu! Oburluk ~tsu! Senin istediiin gibi olsun ~tsu! Yemeden durmak bizim için imkansız ~tsu.”
Baş aşağı durmaya devam ederken yüzünü öne doğru kaldıran『Oburluk』, Reid’e gülümsedi. Ve elini uzatarak Reid’in göz bandıyla gizlenmiş olan sol göz bölgesini yakaladı.
Ardından ağzını açtı veーー
Oburluk: “Reid Astrea.”
Diyerek yalanan 『Oburluk』, bir şeyler koparıyormuşçasına bir hareket sonrası Reid’i bıraktı. Ve sonra da orada hiçbir şey olmayan avcuna sevgiyle bakarak dilini çıkarttı.
Aynı hızla o görünmez şeyi çiğnedi ve kulağa yediği şeyin tadını çıkartıyormuş gibi gelen şapırtı sesleri yankılandı.
Akabindeーー
Reid: “ーーAh.”
Ani bir değişiklik gerçekleşti.
Bir illüzyon veya o tarz bir şeymişçesine Reid’in formu kaşla göz arasında yitip gitti. Kesinlikle orada olması gereken uzun bedenin kayboluşuyla da bacakları tutuluyor olan『Oburluk』, yere düştü. Aynı anda ellerini beceriyle kullanıp dönüş yapan『Oburluk』çevik bir iniş gerçekleştirdi ve gözlerini kendi avcuna dikti.
O gözlerde yinelenen şey, taşkınlığını yitirmiş halde tabağın tepesinden yiten gurme bir lezzetin hiçliği, ıssızlığı, umutsuzluğuna yakın bir şeydiーー
Oburluk: “A~h, ne hari~ka. O tarz bir tat, bu tarz bir tat, nasıl bir tat olurdu acaba, bunu çok çok ço~k hayal etmiştik ama…… beklentilerimizin de ötesindeydi ~tsu!”
Subaru: “O, Reid’i yedi mi……?”
#Julius’un bahsettiği ‘yenme’ vukuatı gerçekleşti. Peki Reid bu sefer de Oburluğu alt edip kendisini gösterecek mi yoksa bir değişiklik mi olacak? Açıkçası Oburluklardan birinin raftan kalkması mı daha iyi olur, yoksa Reid gibi bir rakipten kurtulmamız mı sorusunun cevabını bilemiyorum. İkisi de bizimkilerin şu şartlar altında baş etmesinin çok zor olduğu rakipler, o kadarı kesin. Hadi bakalım bizi neler bekliyormuş diyerek sıradaki bölüme geçiyorum, orada görüşmek üzere!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..