Cilt 6 Bölüm 71 [ Deneme Bir ] (3/3)

avatar
1732 24

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 6 Bölüm 71 [ Deneme Bir ] (3/3)


Çevirmen : Clumsy



Oburluk: “A~h, onu gördünüz, değil mi ~tsu!? Onu yedik! Gerçekten de onu yedik! Sahiden, daha iyisi olamazmış, bu hayal bile edemediğimiz bir tatmış ~tsu!『Tuhaf Yiyici』gibi bir isim taşıyan bizler bile bu herifin zengin tadını algılayamadık ~tsu! Ley’in söylediklerini bilmesek deーー”

 

Kendi keskin dişlerine dokunarak arkaya doğru yaslanan『Oburluk』, Reid’in tadını övüyordu. Ne kadar düşünülürse düşünülsün insanlık tarihinde verilmiş en kötü gıda raporuydu ancakーー yarıda kesilmişti.

 

Aslında araya bir engel girmiş değildi. Bu kesilişin kaynağı bizzat『Oburluğun』içerisinde yer alıyordu.

 

Oburluk: “ーーNe? Ah, ah, a~h, a~h, a~a~a~a~h?”

 

Beatrice: “B-bu sefer, ne başlıyor acaba, doğrusu……”

 

Subaru: “Yo, bu……”

 

Ellerini kendi boğazı ve karnına koyan『Oburluk』, konuşma provası yaparmışçasına hareketlere başlamıştı. Beatrice bu durumu meşum bulsa da Subaru’nun bu anormallikle ilgili bir fikri vardı.

 

Eğer az önce Reid ve『Oburluk』arasında gerçekleşenlerーー Julius’un “müzakere” dediği şeydiyse,

 

Oburluk: “Be-Be-Be~-Bekle, hieh, gihi, gihihi ~tsu. Tuhaf, bu tuhaf, tuhaf değil mi ~tsu! Sonuçta bu…… sana diyorum, tuhaf değil mi?”

 

“ーーーー”

 

Oburluk: “Tuhaf değil mi, sana diyorum. Yemek ya da yenilmek, hayat böyle işler, öyle diil mi?”

 

Kendi boğazını sıkan『Oburluk』, sorduğu soruları yanıtlarcasına bu kelimeleri sıralıyordu. Ses tonu bariz bir değişim geçirmişti ve o ses tonundaki değişime kapılmışçasına『Oburluğun』fiziksel bedeninde de değişiklikler gerçekleşiyordu.

 

Ayın büyüyüp küçülmesi tarzında bir değişim söz konusuydu ve ‘ne zaman yaşandı bu’ şeklinde sorgulamak bile uygun kaçardı.

 

Subaru, gözlerini bir an olsun ayırmamıştı.

 

Aynısı göğsünde duran Beatrice ve elbette kılıcıyla hazır ola geçmiş Julius için de geçerliydi. Ama gelin görün ki üçlünün görüş alanında hapsolmuş olan『Oburluk』, bir saniyede formunu yitirmişti.

 

Ve onun yerinde, 『Oburluğun』durması gereken yerde duran kişiーー

 

???: “ーーAh, taze bi beden cidden farklı oluyo. Kanım etimin içinden akıyo gibi. Şimdiden acıkmaya da başladım. Hiç diilse karnını doyurup gelseydin ya, zihinsel olarak yetişkin velet.”

 

Diyerek eski oyuncunun yerine oyuna giren, Pleaides Gözcü Kulesi olarak bilinen sahneyi yalnızca yirmi otuz saniyeliğine terk etmiş olan ve ikinci defa o sahnenin merkezinde çiçek açan varlık, Reid’di.

 

Reid Astrea 『Oburluk』Günahı Başpiskoposunun fiziksel bedenini çalmış ve günümüz dünyasında dirilmeyi başarmıştı.

 

Julius: “Bu……”

 

İşte Reid ve『Oburluk』arasındaki müzakere, Julius’un bakış açısından bu şekilde sonuçlanmıştı.

 

Elbette Subaru ve diğerlerinin katılımı nedeniyle Reid ve『Oburluk』arasında geçen konuşmanın içeriği değişmişti fakat gidişat genel hatlarıyla aynı kalmış olmalıydı.

 

Başka bir deyişleーー

 

Subaru: “Müzakere de ne halt oluyor ya, havalara girip konuşuyor işte……”

 

Beatrice: “Subaru, bunu söylemenin ne yeri ne zamanı, sanırım. 『Oburluk』kayboldu ve Reid……”

 

Subaru Julius’un geçen seferki gösterişçi kelime seçimi hakkında bu kaba beyanda bulunurken kollarının arasındaki Beatrice onu daha temkinli olmaya davet etti ancak Subaru, kızın kafasına hafifçe vurup bakışlarını Reid’e çevirerekーー

 

Subaru: “Açık konuşmak gerekirse『Oburluğun』yenilen rakipleri yeniden yapılandırma şeklindeki Otoritesini tersten kavrayarak rakibinin benliğinin üzerini boyadı…… öyle değil mi?”

 

Reid: “Öyle baş belası saçmalıklarla lafı dolandırmasana. Ben öyle uygun şeyleri bilicem de sanki. Yani benim bilmemin mümkünatı olmayan boklarla caka satma, lanet olasıca acemi balık. Acemi balık mı? A~h, hm? Sen…… ah? Sana diyorum, bu, sana diyorum, işte bu, değil mi, sana diyorum.”

 

“ーー?”

 

Ruhu o bedeni gasp etmiş olsa da yüzünde bu gerçekten bağımsız buruk bir ifade vardı. Alışılmadık bir şekilde hmm şeklinde homurdanarak bir elini usulca göz bandına götürdü. Ve o bandı kaldırıp göz bandına bariz bir ihtiyaç duymayan sağlıklı mavi gözüyle Subaru’ya baktı.

 

Bakarak, gözleyerek, göz dikerek,

 

Reid: “ーーSen, sen bayaa can sıkıcısın.”

 

“ーーーー”

 

Reid: “Kafanı o şeyle altüst etmemekle iyi iş çıkarıyosun. Yo, ettin mi bile? Etmenin sebebi tam olarak ne olabilir ki, hiçbi fikrim yok. Bu konuda hiç düşünmedim bile.”

 

“ーーーー”

 

Neden bahsediyor bu diye düşünen Subaru, Reid’in tavrı karşısında gerçekten afallamıştı.

 

Afallamanın yanı sıra, tüm bedenini kuşatan ürperme ve mide bulantısı kritik noktaya ulaşmak üzereydi. Bariz olsa da Ram voltajı yükselttikçe halihazırda düşük fiziksel formu daha da kötüye gidiyor ve hissetmesi gereken geri tepiş, Subaru’ya devroluyordu.

 

Bu defa Subaru’yla bizzat karşılaşmadıkları için Ram’ın bedeninin güzelce çalışma sebebini bulması mümkün değildi.

 

Şimdi düşününce Ram bir önceki seferde de Subaru konusunda endişeli görünüyordu.

 

Subaru yanında olmayan Ram’ın endişesini ancak iki kez öldükten sonra fark ederkenーー

 

Reid: “Anlıyorum anlıyorum şimdi anlıyorum. Hiçbi fikrim yok ama bu heriflerin hedefledii kişi senmişsin gibi görünüyo, öyle diil mi? Öyleyse bu işleri hızlandırır.”

 

Julius: “Reid! Senin rakibin benim!”

 

Diyerek öne çıkan Julius, bir kesik saldırısı gönderdi. Ancak Reid o saldırıyı göğsünden çıkarttığı yemek çubuklarıyla karşılamaya teşebbüs ettiーー

 

Bununla birlikte,

 

Reid: “Ah?”

 

Darbe yemek çubuklarının ucuna hafifçe dokundu ve onu karşılamak istemesine rağmen Reid’in sağ elinden kanlar fışkırdı. Reid’in çizdiği bu şüpheli görüntü karşısında Julius’un kaşları belli belirsiz bir şaşkınlıkla kalktı.

 

Veーー

 

“ーーーー”

 

Buna kendi gözleriyle tanık olabilmek, Subaru için başlı başına bir hasat oldu.

 

Reid: “Tch.”

 

Dilini şaklatan Reid, yemek çubuklarını parmaklarının arasında bir tükenmez kalem gibi çevirerek Julius’un şövalye kılıcını ustalıkla püskürttü. Aynı hızla tek ayak vuruşuyla öne çıkıp avcuyla, bedenini anında geri çekip aralarında mesafe açmış olan Julius’un karnını hedefleyerek,

 

Reid: “Senin rakibin benim, mi dedin sen?”

 

Julius: “Khーー”

 

Reid: “Orda prenses gibi kucaklanıp taşındıktan sonra benimle çarpışman mümkün diil!”

 

İyice bükülmüş olan avuç içi Julius’un alt karnında açılırken uzun ince figür kanamaya devam eder halde geriye püskürtüldü. O kuvveti tüketmek adına uzun bacaklarına yerde pozisyon aldırmaya çalışsa da bunu beceremeyen Julius’un bedeni yerde yukarı dönük hale geldi ve aynı hızla yuvarlandı.

 

Ve aralarındaki mesafeyi genişlettiği Julius’la mücadelesini sonlandıran Reid arkasına dönerken,

 

Subaru: “Kahr ~hk!”

 

Onun yana dönük yüzünü hedefleyen Subaru, belindeki kırbacı savurdu. Fakat bedeninin o silahı kullanmayı hatırlaması gibi bir mucize gerçekleşmeyince kırbacın ucu aksi istikamete ulaştı.

 

Hatıralarını yitirişinin etkileri yalnızca zihniyle sınırlı kalmamış, fiziksel bedeninin tekrarlanan aksiyonları da etkilenmişti. Subaru, bunun tamamıyla farkına varmasını takiben derin bir nefes aldı.

 

O sıradaーー

 

Reid: “Sen, böyle sıkıcı bi numarayla……”

 

Beatrice: “ーーO sıkıcı numara, senin sonunda gömülecek olmanla ilgili bir tavsiyeydi, doğrusu.”

 

Reid şaşkınlığını geride bırakıp öfkesini ifade etmiş ve arkasından, birbirine çarpan ellerin şiddetli sesi yankılanmıştı. O sesin kaynağına baktığında gördüğü şeyse elleri serbest halde Subaru’dan uzakta duran Beatrice’ti.

 

Ancak elleri birleşik olmasa da aralarında bariz bir bağlantı mevcuttu. Beatrice, Subaru’nun geçidinden inanılmaz ufak miktarda MP misali bir şey çekiyordu ve sonra daーー bir ulu büyü gerçekleştirdi.

 

Beatrice: “ーーUl Shamak.”

 

Beatrice’in büyüsünün tamamlanışının hemen sonrasında boşlukta muazzam bir karadelik şekillendi.

 

Ve ansızın havada belirerek sınırlarının ve derinliğinin bilinmeyişiyle ilkel bir korkunun eşlik ettiği bir varlık şeklinde tezahür eden o şey, hemen önündeki Reid’i yutmaya kalkıştı.

 

Subaru: “Bu, şey……”

 

Boşlukta etki eden bir ulu büyü olduğu tek bakışta anlaşılabiliyordu.

 

Bu, hakkında bilgi sahibi olmaktan ziyade görüntüleme meselesiydi. Subaru Beatrice’in savurgan bir ruh olduğunu işitmişti ancak gerçek bir ulu büyünün yoğunluğu, kıyaslanması mümkün bir düzeyde dahi olamazdı.

 

Subaru, böyle bir şeyin mümkün olabileceğinden bile bihaberdi. İşte bu da bir hasattı.

 

O karadelik Reid’i yutup 『Kılıç Azizini』bilinmeyen yerlere püskürtünceーー

 

Reid: “Bu da ne şimdi, alt tarafı hava dii mi? Beni hava gibi her yerde olan bi şeyle durdurmak mümkün de sanki.”

 

“ーーーー”

 

Diyen Reid, yemek çubuklarını tek bir kez savurarak o muazzam büyüyü inanılmaz bir kolaylıkla püskürttü.

 

Umursamaz bir tavırla, kelimenin tam anlamıyla yalnızca havayı kesercesineーー yo, kesercesine değil, onun için durum tam olarak buydu. O, yapabileceği bir şey konusunda dolambaçlı yollar izleyip sonra da bu konuda böbürlenecek bir mizaca sahip değildi.

 

Havayı kesmişti, açıklaması da buydu. Hepsi bundan ibaretti.

 

Subaru: “Boyutları kesmenin epey üstün bir kabiliyet olduğunu düşünüyorum, anlarsın ya……”

 

Reid: “Heyhey, öyle havalı isimler takcaanaa yiycek bi şeyler versen daha iyi edersin, anlarsın ya. İşler azıcık hareketlendi diye ısrarcı olcaksanız hiç eğlenceli falan olmiycak, bilesiniz.”

 

Reid’in Beatrice’in büyüsünü kestiği sırada yemek çubuklarını aynı açıyla savuruşunun hemen sonrasında Subaru’nun bedeni göğsünden beline dek çaprazlama yarılıp açıldı.

 

Subaru: “Gha, a~a~a~!!”

 

Beatrice: “Subaru!!”

 

Julius: “Subaruーー ~hk!”

 

Subaru kavurucu bir ısı hissiyatı tadarak olduğu yere yığılırken Beatrice ve Julius ona seslendi. İkilinin seslerini işiten Subaru’ysa azıdişlerini sıkarak kanlı gözlerini Reid’e dikti.

 

Ve avcunu kendisine doğru koşturmaya çalışan ikiliye çevirerek adımlarını duraksatmayı başardı.

 

Subaru: “Ben, iyi, yim……”

 

Kafasını sağa sola sallayarak onun için endişelenmemelerini istedi. Elbette o ikisini bu sözlerle gerçek anlamda ikna edebilmesine imkan yoktu.

 

Göğsündeki yara, derin değildi. ーーYo, derindi. Ama derin olmasına rağmen acımıyordu. Katlanılamaz olmadığı söylenebilirdi. Her halükarda, acı bir durum olsa da sıkıntı yoktu. O ikisinin acı, üzücü duygular yaşamasına değmezdi. Azıdişlerini sıkıyordu, kan kusmasına ramak kalmıştıーー yoksa mide bulantısı mıydı bu? Hangisi olursa olsun kusmamalıydı. Önüne bakan, gözlerini diken Reid dikkatlice gözlemliyor olmalıydı.

 

Reid: “Bana onunla ulaşabilceeni mi sanıyosun, sen?”

 

Reid, sersemlemiş bir ifadeyle dudaklarından kanlar sızan Subaru’ya bakıyordu.

 

O haldeki Reid ile yüzleşen Subaru’ysa elini uzatıp bir parmağını kaldırarak,

 

Subaru: “ーーA-aynen. Sana, ulaşacağım.”

 

Şu anda bile. Sana ulaşabilirim. İlla burada olmak zorunda değil.

 

Ben, kesinlikle, Emilia, Beatrice, Ram, Rem, Meili, Echidna, Julius, Shaula, Patrasche ve Gyan’ı kurtaracağım.

 

Tek bir kişiyi bile, atlamayacağım.

 

『Oburluk』ve Reid hariç. ーーNatsuki Subaru olmayan『Natsuki Subaru』da.

 

İşte bu yüzden, şu anda, tam da şimdiーー

 

Subaru: “ーーBu, birinci denemeydi.”

 

Karşı saldırı için gerekli olan『Ölümle』örtüşmek de『Natsuki Subaru’nun』başarısıydı.

 

İşte o son anda, Reid’in bu beyanda bulunan Subaru’ya çevrili gözlerine donuk bir ışıltı yerleşti.

 

※  ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※

 

 

■ Deneme 1

・Reid ve 『Oburluk』 arasındaki mücadele durdurulamadı.

・Julius olsaydı başarma şansı olabilirdi.

・ ーーNatsuki Subaru’nun, başarma şansı olmadı.

 

#Adam Cor Leonis’in bağını kestiği gibi Beatrice’in açtığı karadeliği de kesti. Üzerine Subaru’nun göğsünü de bir güzel kesti, eh ahkam ve kız kesmekte de bir numara :D Şaka maka kesemediği bir şey var mı acaba? Nasıl yenecekler ki böyle bir rakibi gerçekten anlayamıyorum. Belki de yenmelerine gerek kalmayacak bir çözüm bulacaklardır. Hadi bakalım göreceğiz, arc6nın sonuna adım adım yaklaşıyoruz arkadaşlar, okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43989 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr