“ーーーー”
ーー『Ölümden Dönüşü』deneyimleyen ve ellerini kafasına yerleştirmiş şekilde hıçkıra hıçkıra ağlayan genç kızın karşısındaki Natsuki Subaru, dikkatlice kendi avcuna bakıyordu.
Hakkında kötü konuşulduktan, bir canavar olarak adlandırıldıktan sonra duyguları incinmemiş değildi.
Kendisinin delirmiş olduğuna. O şeye dayanmanın imkansızlığına, iki görüşe de katılıyordu.
Subaru, şu ana dek defalarca ölmüştü.
Bu deneyimlerin olağandışı olduğu şeklindeki temel görüşün farkındaydı. Fakat dişlerini sıkmak ve buna katlanmak zorundaydı.
Başka birinin, bir dostunun veya tanıdığının, isimlerini veya yüzlerini bilmediği kişilerin, kıymetli yoldaşlarının ya da sevdiklerinin ölmesindense kendisinin acı çekmesinin daha iyi olduğuna tüm kalbiyle inanıyordu.
Bu yüzdenーー
Subaru: “ーーAynen, gerçekten harikayım, doğru, Natsuki Subaru.”
Baktığı yumruğunu adamakıllı sıkan Subaru, kalbinin derinliklerinden『Kendini Övme Şarkısını』söylüyordu.
Doğru kabul edilmesi imkansız bir mantıkla, boşboğazlıkla övülmüştü. Kendi kendini teselli etmeye, cesaretlendirmeye yönelik sözlerdi adeta.
Lakin bu seferki『Kendini Övme Şarkısı』farklıydı.
Bu sefer Natsuki Subaru isimli varoluşu korkunç derece objektif olarak gözlemleyen『Gerçek Deneyim』ve『Hatıralar』, onun şu ana dek yürüdüğü yolu övüyordu.
Subaru: “Vay be. Beklenmedik şekilde bayağı sağlammışım, ha.”
Ve bu, 『Hatıralarını』yitirmiş, farklı bir dünyaya çağrıldığı başlangıç noktasına dönmüş ve nihayetinde derinlemesine bir『Ölü Kitabı』okumasıyla bu noktaya ulaşmış olan『Natsuki Subaru』için de söylenebilirdi.
En başta bu farklı dünya konusunda cahilken Subaru’nun yaşadığı tek bir yıla eşit olacak yeterlilikte『Ölümü』bizzat tecrübe etmiş ve etkileyici bir şekilde kalbinin paramparça olmasına müsaade etmeden geri dönmüştü.
Bu sayede kaybolan『Hatıralar』ve sonrasına dair『Hatıralar』birleşmişti.
Subaru: “Meili ve Shaula, bana emanet edildi, ben de onların sorumluluğunu üstleneceğim.”
Cinayeti alışkanlık haline getiren ve kendisini karanlık bir geleceğe hapseden Meili.
Dört yüz yıl süren nafile bir bekleyişten azat edilen ve o kutlu günlerin devamını getirmeyi arzulayan Shaula.
Subaru: “Ram ve Julius, ikisi de kesinlikle mantıksız davranıyor. O ikisinin bunu yapıyor olması, gerçek bir başarı.”
Mümkün olan en iyi seçeneği biliyor olan ve herkesten daha güvenilir bir sağduyu sergileyen Ram.
Sığınağını yitiren ama buna rağmen inancı benimseyip kılıcını kuşanmayı sürdüren Julius.
Subaru: “Beatrice ve Echidna, onların da başına bela oldum gerçekten. Tanrım, amma da……”
Subaru’yu özveriyle destekleyen ve kalbinin sınırlarını herkesten önce fark eden Beatrice.
Subaru’nun hafıza kaybı konusuna büyük bir şüpheyle yaklaşan ve ona uç noktada bir af bahşeden Echidna.
“ーーーー”
Ve『Hatıralarını』yitirse bile, her şeyi defalarca tekrar etse bile, en nihayetinde ‘ona’ çekilme yoluna dönmüştü.
Bunu yapmak istemişti. Bunu yapmak zorundaydı. Başka bir yol düşünemiyordu.
İşte o, bu denliーー
Subaru: “ーーEMT.”
Dudaklarında bir sevgi ve belirgin bir dinginlik beliren Subaru, kafasını kaldırdı.
Ve hala yüzü örtülü halde titriyor olan Louis’e baktı.
Subaru: “Hey.”
Louis: “Eek ~hk!”
Subaru: “……Amma da korktun.”
Subaru, tek bir seslenişi karşısında abartılı bir korku sergileyen kız karşısında tek parmağıyla yanağını kaşıdı.
İtiraz edilemeyecek şekilde genç denilebilecek görünümde bir kızdı. Ve o genç kızın korkudan tir tir titreyişi, çaresizce bu dünyayı istemeyişi, insanın göğsüne ağırlık çöktüren bir manzaraydı. Doğuştan, hiç düşünmeden ona elinizi uzatmanıza neden olacak fani bir kırılganlığa sahipmiş gibi görünüyordu.
Elbette ki bu, rakibin temkinliliğini ortadan kaldırma ve onları kabuğuna çekilmeye yönlendirme kazançlarını sağlayan bir mizaçtı. ーーBelki de mecburen arıtılmış, saf bir kristal misali bir çocuktu.
Dünyayı tanımayan, masum, saf bir çocuğu andıran Louis Arneb’ti.
Bununla birlikteーー
Subaru: “ーーLouis Arneb, sen kaybettin.”
ーーNatsuki Subaru, çocuk gibi hıçkıra hıçkıra ağlayan Louis Arneb’i bağışlamayacaktı.
“ーーーー”
Yüzüne çarpılmış olan mağlubiyetin doğrulanması üzerine donakalan Louis’in gözleri irileşiyordu.
Korku, beyaz bir kağıda dökülen mürekkep misali Louis’in gözlerini doldururken Subaru’nun kalbi dingin bir deniz misali huzurlu olmayı sürdürüyordu.
Dünya, sırf bilinmiyor diye görmezden gelinebilecek problemlerle dolu değildi. Ve Louis ile kardeşlerinin gerçekleştirdiği eylemler sonu gelmez insanlık dışı ve şeytani vahşetlerdi.
Louis bunu öğrenme şansını elde etmemiş falan da değildi. Başkalarının『Hatıraları』aracılığıyla, insani duygularla temas etme, onlardan beğeni ve tiksinti gibi şeyleri öğrenme fırsatı elde etmiş olmalıydı.
Ancak onlardan özümsediği şey diğerlerine yönelik bir şefkatten ziyade karanlık, kasvetli bir arzu ve başkalarının gayret dolu yaşamlarını ayaklar altına alıp üzerlerine tükürme eylemi olmuştu.
Belki de suç, öğretmenlerindeydi. Hayattaki rol modelleri abileri olmuştu.
Ancak o yanlış yoldan dönme fırsatını asla kullanmamak Louis’in kendi tercihiydi.
Subaru: “Benim bir parçamsan bunu biliyor olmalısın. Ama hepinizin…… Günah Başpiskoposlarının isimlerini aldığı rütbeler yedi ölümcül günahla ortak. “Yedi ölümcül günah” chuunibyou tedarikçileri için epey İngilizce bir terim olsa da buna yakın olarak “Yedi kutsal erdem” de var.”
Yedi ölümcül günah, 『Gurur』『Kıskançlık』『Öfke』『Oburluk』『Tembellik』『Şehvet』『Açgözlülük』.
Ve yedi kutsal erdem, 『İffet』『Alçakgönüllülük』『Ölçülülük』『Sabır』『Çalışkanlık』『Cömertlik』『Nezaket』.
Eğer yedi ölümcül günah, insanların ömürleri boyunca kopması imkansız olan karmaysa bunlar da o günahların yükünü taşıyan insanların birlikte yaşayabilmesi uğruna unutmaması gereken yedi adet idi.
Çünkü buna saygı duydukları sürece insanlar başka insanlarla yaşayabilirdi.
Subaru: “Ama, siz hepiniz…… onları, çiğnediniz.”
İşte bu yüzden, Günah Başpiskoposları, Louis Arneb, affedilemez, büyük bir şeytana dönüşmüştü.
Louis: “Eek, eek, eek……”
Dehşete kapılan, kıvrılıp kalan Louis, Subaru’nun sözleriyle hırpalanıyor ve ıstırap çekercesine titriyordu.
Başkalarının dünyadaki en ufak çabaları dahi korkuyla bağlantılıydı. Subaru da bu hissiyatın bilincindeydi.
『Ölümden Dönüş』denilen dünya dışı hissiyatın tadına bakar ve ne kadar 『Ölürse』ölsün engelleri nasıl aşacağını bilemezken rüzgarda savrulan kuru yaprakların sesi bile ölümcül gelebiliyordu.
İşte ruhun donmasına benzer bu hissi anımsayan Subaru, gözlerini kapattı.
Ve-
Subaru: “Louis Arneb, sen kaybettin.”
“ーーーー”
Subaru: “Bu yüzden, bunu kabullen ve ne var ne yoksa serbest bırak.”
Subaru yenilgisini bir kez daha bizzat işitebilmesi için cümlesini tekrar etti. Sonra da bunu duyup sessiz kalan genç kıza sert bir talepte bulundu.
Subaru’nun şahsi『Hatıralarını』geri alabilme sebebi, hatıralarını yitirmiş Natsuki Subaru ile hatıralarının çalınmasının hemen öncesindeki anda bulunan Natsuki Subaru’nun tesadüfi karşılaşmasıydıーー bu farklı dünyadaki ilerleyişi『Ölü Kitaplarında』yeniden oynatıldığı için onların izini sürerek hatıralarını geri getirebilmişti.
Çalınan『Hatıraları』『Ölü Kitapları』aracılığıyla yeniden deneyimleme yolunu izlemişti.
Ve『Hatıralarını』yitirişinden önceki ve sonraki Subaruların birleşimiyle Natsuki Subaru’nun ikinci belirişi başarılı olmuştu.
Bununla birlikte Cadı Faktörü formunda Subaru’nun içine girmiş olan Louis, yabancı bir madde olarak zorla dışarı atılmıştı. Ancak Subaru, onun çalıntı『Hatıralara』karşı hoşgörülü davranıp onları özgürce soyup ayırışına kendi gözleriyle tanık olmuştu.
Ve bu mümkün olmuşsa 『Hatıraları』, 『İsimleri』çalınan insanları kurtarmanın bir yolu da olabilirdiーー
Subaru: “Aklımızdan geçirirsek her şeyi yapabiliriz demiştin, değil mi? Öyleyse……”
Kibri ve yetenekleriyle böbürlenişiyle Cadı Faktörünü ikiye bölmek gibi bir numara yapmayı bile başarmıştı.
Ve bunu başardığına göre kendi Otoritesinin etkilerini iptal etmesi kesinlikle imkansız olmamalıydı. Eğer bu, yalnızca bu, gerçek olabilirse, belki deーー
ーー『Hatıraları』ve『İsimleri』çalınan insanları geri getirmek, Rem’i geri getirmek mümkün olabilirdi.
Subaru: “Öyleyse, şu ana dek yediğin herkesi serbest bırak. Eğer bunu yaparsan……”
Louis: “……Bunu yaparsak, ne?”
“ーーーー”
Subaru güçlü bir şekilde bunu telaffuz etse de Louis kabaca araya girdi.
Beyaz zeminin üzerinde dizlerini kendine çekmiş şekilde, uzun mu uzun altın saçları battaniye misali yere saçılır halde oturarak saçlarının arasındaki boşluklardan Subaru’yu izliyordu.
Gözlerinde barınan şeyse hiç tartışmasız, yegane korku tonuydu.
Louis: “Bunu yaparsak, ne olacak?”
Diyerek aynı soruyu tekrar etti.
Subaru bir an için bu cevap karşısında gafil avlansa da genç kızın sergilediği duruşun hemen ardından kendini toparladı. Böylesi korkudan konuşamamasından çok daha iyiydi.
Bu sözleri olduğu gibi kabul etmeli ve durumu değiştirebilecek bir uzlaşma planı için uğraşmalıydı.
Subaru: “Yemiş olduğun onca insanı, serbest bırak. 『İsimler』geri dönerse, çoktan ölmüş insanların onuru bile onarılabilir. Yaşayanlarsa, aileleriyle buluşabilir. Eğer bunu yaparsan, seni bu zor durumdan……”
Louis: “ーーKurtarırsın, öyle mi? Bunu yaparsak onii-san bu zor durumdan kurtulmamıza izin verecek? Bizi zor durumdan kurtaracak, öyle mi diyorsun?”
Bir kez daha sözü kesilen Subaru’nun gözü korkmuştu.
Onun bu tepkisini gözlemleyen Louis ise “Hah” dedi ve keskin dişlerle dolu ağzını açarak,
Louis: “Bu olamaz, değil mi! Bu mümkün değil!”
Enerjik bir şekilde kafasını kaldıran Louis, gözlerinde keskin bir ışıltıyla bağırdı.
Subaru’ya dikili gözleri değişmez bir korkuyla sırılsıklamdı, karanlık bir ışıltı saçıyordu.
İşte gözlerinde yanıp sönen o karanlık ışıltıyla bedenini coşkuyla ileri geri sallayarak,
Louis: “Değil! Gerçekten değil, değil sonuçta, gerçekten değil, sana değil diyoruz, öyle olmadığı için, öyle olmadığını bildiğimiz için, işte bu yüzden! Onii-san bizim bu durumdan kurtulmamıza izin vermeyecek! Kesinlikle vermeyecek! Sonuçta…”
“ーーーー”
Louis: “Onii-san, düşmanlarını yok ediyor! Onları son ana dek tamamen ezip geçiyor! İstisnasız! Adamakıllı! Mükemmel bir oyunla işlerini bitiriyor! Bunu yapabiliyor! Öyleyse bunu yapmaması mümkün değil! Bunu yapmamasının hiç anlamı yok!”
Harika bir şaka işitmişçesine sessizliğini sonlandıran Louis, duygularının patlak vermesine müsaade etti.
Ve Louis’in bu taşkınlık yapan hali Subaru’ya korkunç derecede ırak, önemsiz göründü.
Louis’in yüz ifadesi karışıktı, gülmeye çalışıyor, öfkelenmeye çalışıyor, kederli olmaya çalışıyor ve hiçbirinde mevcut olmayan korku gösterimi karşısında afallayıp sersemliyor, yalvarıp yakarıyordu.
“ーーーー”
Louis’in yükselen duygularının her birinin kapısı doğrudan『Korkuya』açılıyordu.
Neşe, öfke veya mutsuzluk şeklinde başlamalarının önemi yoktu. Tüm bunların nihayetinde 『Korkuya』yol açacağını bilerek keyiflenmeli, öfkelenmeli, üzülmeliydi.
İnanacak olsa bile sonucu yine『Korku』olacaktı.
Subaru, Louis’in inkarının kökleşmiş doğasının fazlasıyla bilincindeydi. Tüm dünyayı lanetlemek, bir şüphe ve güvensizlik fırtınasında savrulmak, en ufak bir harekette menedilme hissine hapsolmak.
İşte bu, Natsuki Subaru’nun da deneyimlediği cehennemin adıydı.
Subaru’yu bu umutsuz cehennemden çekip alan şeyse elbette ki elini tutan birilerinin varlığı ve Subaru’yu asla bırakmayan o sıcaklıktı.
Yani, farklı bir dünyaya vardığında Subaru’nun hayatını ve kalbini kurtaran gümüş saçlı genç kızdı.
Yani, her şeyin ihanetine uğradığında Subaru’yu koruma gayreti veren elbiseli genç kızdı.
Yani, Subaru’ya kibarca her şeyi terk etmeye çalıştığını fark ettiren mavi saçlı genç kızdı.
ーーİşte, Natsuki Subaru’nun cehenneme mahkum olmadan yaşayabilme sebebi buydu.
#Subaru’nun yaşadıklarını yaşamak her yiğidin harcı değil ama son cümlelerde olduğu gibi bu yolda yardımını aldığı çok kişi oldu. Louis’in bu haliyle bu korkuyu atlatabilmesi biraz zor. Sahi Louis Subaru’yla anlaşıp tüm isimleri ve hatıraları geri verse ne güzel olurdu! Ama böyle bir karakterin, hele de Subaru’nun yaşadığı her şeyi görmüşken böyle bir şey yapmasına ihtimal veremiyorum açıkçası. Bakalım bu konuşma nasıl sonlanacakmış ve bizi neler bekliyormuş, bir sonraki bölümde görüşmek üzere!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..