Cilt 7 Bölüm 1 [ Başlangıç ] (1/4)

avatar
2520 24

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 7 Bölüm 1 [ Başlangıç ] (1/4)


Çevirmen : Clumsy



…Duman öbekleri ortadan kalktığı anda Ram, nadir rastlanır bir çaresizlik duydu.

 

Ram: […]

 

Açık kırmızı gözlerini açtı ve üzerinde hala dumanların süzüldüğü odanın içerisine göz gezdirdi. Fakat o boşluğun içerisinde bir şeyler arasa da aradığı şeylerden eser yoktu.

 

İri bir deliğin açıldığı odadaki o kişileri, kımıldayan birini, siyahlara bürünmüş birini ve beraberinde tatlı mı tatlı mavili birini arıyordu; ama hiçbir yerde görünmüyorlardı…

 

???: […Ram!]

 

İleri doğru bir adım atmaya çalıştığı esnadaysa omzu arkadan kavrandı ve kendine getirildi. Çatlak bir zemine doğru adım atmak üzere olduğunu fark etti. Durdurulmuş olmasaydı, şimdiye düşmüş olabilirdi.

 

Kelimenin tam anlamıyla burnunun ucunda olup bitenleri bile göremiyordu, ne kadar da beceriksizdi.

 

???: [Güvende olmana sevindim Ram… Ve Patrasche-chan, sen de iyi misin?]

 

Ram: [Emilia… sama…]

 

Ram dudaklarını ısırdı. Ram’ın omuzlarını tutan kişi, üst katlarda olması gereken Emilia’ydı. Hafiften soluk soluğa kalmış olan Emilia, Ram’ın ve altında çömelmiş olan kara Yer Ejderi Patrasche’nin iyi olup olmadığından emin olmaya çalışıyordu.

 

Onlara bakan Ram, en sonunda kendisini etrafında olup bitenleri idrak edebilecek kadar toparlamayı başardı.

 

Sağlam bir taş kule olması gereken koridor çökmüş, zemin ve tavan paramparça olmuştu. Üzerinde bir delik olan duvardan gökyüzünü ve kum denizini görebiliyordu; sonucunda da dışarıdan kavruk bir esinti geliyordu.

 

Bununla birlikte en çok hasar alan kısım, Ram, Patrasche ve diğerlerinin birkaç dakika öncesine dek bulunduğu odaydı ― Yani “Yeşil Oda” adını taktıkları oda.

 

Ram: […]

 

Oda, duvarlara, zemine ve hatta tavana dek yayılan çimen ve sarmaşıklarla doluydu. Bununla birlikte uzun mu uzun yılların doğal aşındırışıyla kökleri ve dalları parçalanan oda, artık tanınmaz haldeydi.

 

Çimen ve sarmaşıklardan örülmüş yatakların yanı sıra Ruhun varlığının yaydığı zayıf ışık da buna dahildi; her şey farklıydı.

 

En büyük problemse…

 

Emilia: [Ram… Subaru ve Rem nereye gitti? Güvendeler, değil mi?]

 

Ram’ın yanında dikilen Emilia, önceden Yeşil Odanın bulunduğu alana göz attı. Ram ise acı sessizliğinin başlı başına bir yanıt olduğunu bilmesine rağmen bu soruya duraksamadan yanıt veremedi.

                            

△▼△▼△▼△

 

???: […Her şeyden önce, olanları çözmeye çalışalım. Bunu yapmadıkça oturup sakin sakin konuşamayacağız.]

 

Odada toplanmış olan herkese tek tek bakan Anastasia, durumun sorumluluğunu üstlenmişti.

 

Anastasia’nın beyaz kürkü ― Echidna ― hala boynuna sarılıydı. Konuşurken parmaklarıyla onun tozlu kürkünü hafif hafif okşuyordu.

 

Anastasia: [Evet, az önce kuleye saldıran o kara gölgeye gelirsek…]

 

Julius: [Gitti, hiç değilse şimdilik. Bana kalırsa bunu Kutsal Ejderha Volcanica’nın gücüne borçluyuz.]

 

Echidna: [Ejderhanın da gölgenin de hareketleri öyle aniydi ki ne haltlar döndüğünü gerçekten merak eder olduk, ha.]

 

Sağ salim kulenin içerisine geri dönerek beliren grup olanları paylaşırken başı Anastasia çekmiş, arkasından da Julius ve Echidna gelmişti.  

 

Anastasia ve Echidna gibi Julius’un beyaz şövalye kıyafeti de kir içerisindeydi. Fakat bunun sebebi yalnızca kulede gerçekleşen hararetli mücadele değildi, az önce bahsedilen olay da oldukça etkiliydi.

 

Yine de bu üçlünün hiçbiri ekstra bir yara almamıştı; yani başlı başına bu noktanın rahatlatıcı olduğu söylenebilirdi.

 

Bunu da kulenin en üst katındaki Kutsal Ejderha Volcanica’nın başarısına borçluydular.

 

Beatrice: [Volcanica kuleye çöken gölgeleri dağıttı, sanırım. O olmasaydı şu anda acı dolu bir dünyanın içerisinde olurduk muhtemelen, doğrusu.]

 

Anastasia bu sözler karşısında Beatrice’i başıyla onaylarken Beatrice kısa kollarını önünde kavuşturdu.

 

Tamamen dürüst olmak gerekirse Volcanica ansızın nefesini saldığı sırada Anastasia, karakterinden beklenmeyecek şekilde ölmeyeceğinden emin olmuştu. Her şey çok ani yaşandığı için bununla başa çıkmanın bir yolu yoktu.

 

Tabii elbette ki tek bir nefes yüzünden gardını tamamen indirdiğini de söyleyemezdi.

 

Julius: [Kutsal Ejderhanın üzerimize çöken krize verdiği tepki harikuladeydi ama buna rağmen içerisinde bulunduğu durumun pek iyi olmadığı gerçeği değişmedi… Gerçi şu an için son derece itaatkar davranıp Emilia-sama’nın talimatlarına uyuyormuş gibi görünüyor.]

 

Anastasia: [Julius’u düşündüğüm için ona “bunak” demekten kaçınmaya çalışacağım… Ama bu, Kutsal Ejderhanın korkutucu bir tip olmasıyla aynı şey. Her neyse, olanlara gelince, tam olarak Beatrice-chan’ın söylediği gibi.]

 

Beatrice: [Sanırım.]

 

Böylesine ani bir vaziyetle baş edebilecek tek kişi Volcanica’ydı. Ejderha çöken o gölgeleri dağıtmış olmasaydı şimdiye başlarına ne gelmişti kim bilir!

 

Yine de öyle neşe içerisinde zıplamaya başlayamazlardı…

 

???: [Onlardan bir to~n vardı. Ama hepsi Onii-san’a falan gitti…]

 

Anastasia: [Meili-chan.]

 

Meili: […Ah, pardo~n.]

 

Anastasia: […]

 

Meili canı sıkkınmışçasına kelime seçimine dikkat etmezken Anastasia, onu azarladı. Meili’yse ikisi de sessizliğini koruyan Ram ve Emilia ikilisine bakarak içtenlikle özür diledi.

 

Arka planda o gölgelerin saldırısından hasar alan iki kişi de Emilia Kampına aitti ― Subaru ve Rem ― Dolayısıyla pratikte Anastasia Kampının aldığı bir hasar yoktu.

 

Anastasia: [Yine de böyle söylemem mümkün değil, sonuçta hep birlikte seyahat ediyorduk.]

 

Anastasia, kendi kendine bu şekilde mırıldanarak göz ucuyla Julius ve Echidna’ya baktı. Kendi bilincinin derinliklerinde uyurken Echidna’yla yer değiştirdikleri günden bu yana o ikili, Emilia’nın grubuyla birlikte hareket ediyordu.

 

Yaklaşık on yıldır tanıdığı Echidna’dan bahsetmeye gerek bile yokken -hiç değilse anıları doğrultusunda- daha yeni tanıdığı Julius’un bile sarsıldığını rahatlıkla görebiliyordu.

 

Bu noktada onlara epey yakın olan Beatrice’in bu toplantıya gelmiş olmasından ötürü epey şaşkındı.

 

Anastasia: [Beatrice-chan, sen iyi misin? Ah bekle, yo, “iyi” gibi bir kelime kullanmam uygun olmadı. Ama yine de kendini paniğe kaptırmamışsın, haksız mıyım?]

 

Beatrice: […Betty’nin paniklemesi Subaru ve Rem’i geri getirmeyecek, doğrusu. Şu anda asıl mesele panik yüzünden ilk hamlemizi batırmak olur, sanırım. Bundan özellikle kaçınmak isterim, doğrusu.]

 

Anastasia: [İlk hamle mi? Bununla kastettiğin…]

 

Emilia: […Subaru ve Rem’i geri getirmek. Bunun için harekete geçmek, değil mi?]

 

Anastasia, Beatrice’in ağzından laf almaya çalışırken sorgularcasına kaşlarını kaldırdı. Fakat hala Ram’ı omzundan destekliyor olan Emilia, araya girdi.

 

Emilia’nın ametist gözleri Anastasia’yı adeta delip geçiyor ve bakışlarındaki yoğunluk Anastasia’nın gözlerinin şaşkınlıkla irileşmesine yol açıyordu. Genç kız, diliyle dudaklarını ıslatarak şöyle dedi:

 

Anastasia: [Vay be, deli gibi üzülüp yıpranırsın diye düşünmüştüm ama bakışların cehennem gibi. Peki ne demek istiyorsunuz?]

 

Emilia: [Gerçekten karmaşık bir şey yok. Subaru ve Rem o gölge tarafından yutularak bizden çalındı… Volcanica gölgeyi dağıtsa da birazcık ağır kaldı. Buna rağmen…]

 

Ram: [Gölge yüzünden ölmediler. Bundan eminim.]

 

Hala Emilia tarafından destekleniyor olan Ram, gözlerini açarak bu yanıtı verdi. Sonra da usulca alnındaki bir bölgeye ― Oni Klanı boynuzunun bulunması gereken noktaya ― dokunarak bitkin bir şekilde iç çekti. Tamamen emin halde söylediği sözlerin dayanağı buydu.

 

Anastasia: [Oni Kabilesinin… Ah, kardeşlerin arasındaki sinestezi mi bu? Yani Rem-san’la bağlantılı olduğunu mu söylüyorsun?]

 

Ram: [Hı hı, bu doğru. Rem hayatta… Barusu hakkındaysa hiçbir fikrim yok.]

 

Beatrice: [Subaru da iyi, sanırım! Betty bunu garanti edebilir, doğrusu!]

 

Beatrice, Ram’ın son derece Ramvari sözleri karşısında suratı öfkeden pancar gibi olarak bağırdı. Neticede o, Subaru’nun kontratlı Ruhuydu. Sözlerinin onlar için bir inandırıcılığı vardı.

 

Başka bir deyişle, yok olan kişilerin hayatta olduğu iki farklı açıdan teyit edilebilmişti.

 

Julius: [Subaru konusunda Beatrice-sama’nın kontrat bağlantısına sahibiz, Rem Hanım açısından da Ram Hanımın sinestezi bağlantısına… İkisi de inanmaya değer şeyler. Ayrıca, ben de umutlu olmak isterim.] 

 

Anastasia: [Dürüstlüğe bakın… Neyse, her halükarda, ben de Natsuki-kun ve Rem-san’ın hayatta ve güvende olmasını tercih ederim.]

 

Anastasia, Julius’un yanıtından sonra onlara çok yakın olmasının sorun olabileceğini söylemek istercesine kürkünü okşadı. 

 

Şimdilik Emilia Takımıyla iş birliği yapıyorlardı ― Ama Kraliyet Seçiminde birbirlerine rakip oldukları gerçeği değişmemişti. Bu konuda yanlış bir fikre kapılmalarını ve dertlerinin artmasını istemezdi.

 

Buna rağmen, tam da birbirlerine rakip oldukları için, borçlarını aksatmadan ödemeleri gerekiyordu.

 

Meili: [Ee~ öyleyse ne olacak? Yani, Onii-san’ın falan hala hayatta olması acayip iyi a~ma, neredeler?]

 

Ortamdaki havayı olumlu bir şekilde çözemeyen Meili, kafasındaki kan kırmızı minik akreple oynayarak bu soruyu yöneltti. Julius ise bu soruya tepki olarak ağzını açıp konuşmaya başladı.

 

Julius: [Ehh, tam anlamıyla detay veremesem de o gölge bir Yin Büyüsü ürünüydü… Ya da hiç değilse Yin Nitelikliydi. Mabedindeki Kıskançlık Cadısının ve Ejder Vagonundaki Roy Alphard’ın üzerindeki mühürle aynı cinstendi. Durumun bu olduğunu varsayacak olursak sözü uzmanımıza vermemiz gerekir…]

 

Beatrice: […O da Betty oluyor, sanırım. Benim tahminim de Julius’unkinden pek farklı sayılmaz, doğrusu. O şey bir Yin kümesiydi, sanırım. Yönlendirilmiş bir Shamac’a yakındı, doğrusu.]

 

Echidna: [Shamac mı? Yin Niteliğinin temel büyüsü değil mi o? Öyleyse nasıl bu kadar güçlü olabildi?]

 

Beatrice: […Neredeyse hiç kullanıcısı olmadığı için pek çok kişi tarafından yanlış anlaşılacağını biliyordum, sanırım. Fakat benim gibi bir Ruhken senin bile böyle düşünüyor olman can sıkıcı, doğrusu.]

 

Beatrice’in sitem dolu bakışları, beyaz bir tilki formuna bürünmüş olan Echidna’nın sinerek başını eğmesine yol açtı. Bu tepki karşısında iç çeken Beatrice ise parmaklarından birini kaldırarak, “Müsaade var mı, sanırım?” dedi.

 

Beatrice: [Shamac’ın özel vasfı “Ayırma”, doğrusu. Düşük seviyeli Shamac kişinin bedenini bilincinden ayırırken yüksek seviyeli olan bir uzay alanı ayırır, sanırım. Betty’nin Kapı Geçişi de bunun bir örneği olarak iki odayı birbirine bağlar ve ışınlanmaya yakın bir şey başarır, doğrusu.]

 

Ram: [Beatrice-sama’nın bir önceki köşkte kurduğu düzenek bu şekildeydi. Yemek vakitlerinde onu çağırmak gerçek bir işkenceydi, yani dürüst olmak gerekirse o güçten bıkmış usanmıştım.]

 

Beatrice: [Şu anda, şurada bu denli dürüstçe böyle söylemen Betty’i gerçekten kırdı, sanırım. Bu konuda üzgün olduğum inancındayım ama özürler bekleyebilir… Her neyse, Shamac, özünde, alanları birbirinden ayırabilir; aynı şekilde ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar objeleri de. Bu Kıskançlık Cadısının uzmanlık alanıydı, doğrusu.]

 

Anastasia: [Açıklamalarına dayanarak söylediğin şey Natsuki-kun ve Rem-san’ın paramparça olduğu değil mi?]

 

O gölge bu denli ölümcülse bu sözler, o gölge tarafından yutulan Subaru ve Rem’in kurtulma umudunun olmadığını gösteriyormuş gibi geliyordu.

 

Ancak Beatrice, Anastasia’nın sorusu karşısında kafasını salladı.

 

Beatrice: [Az önce bahsettiğim şey bir alegoriydi, sanırım. Hiç değilse o gölge, Subaru ve Rem’i paramparça etmeye ayarlı bir şey değildi, doğrusu. Onları içine alıp başka bir yere çekmeye ayarlıydı, sanırım.]

 

Echidna: [Uzayda farklı… bir noktaya… Bu durumda, tahminimce onun olduğu yere?]

 

Ram: […Sonuçta Barusu’nun miasma meselesi var.]

 

Echidna Beatrice’in söylediklerini daha basit bir şekilde özetlerken Ram da sebebini açıkladı.

 

Subaru’yu çevreleyen ve Gözcü Kulesi yolculuğunda Cadı Yaratıklarını fena halde heyecanlandıran miasma, artık Kraliyet Seçimi adayları tarafından iyi bilinen bir gerçekti.

 

Bu miasma meselesinin sebebi ve incelikli detaylarıysa meçhuldü.

 

Ram: [Miasma hakkında bildiklerim Cadı Yaratıklarını kendisine çektiği ve Cadı Tarikatıyla bağlantılı kişilerin onu sık sık yaydığından ibaret… Aşağı yukarı bu kadar.]

 

Emilia: [Hm, Subaru Cadı Yaratıkları tarafından sıklıkla kovalansa da Cadı Tarikatıyla hiçbir ilişkisi yok. Bunun eeeepey şüpheli olduğunu anlıyorum ama…]

 

Anastasia: [Canını sıkmana gerek yok, endişelenme, şu anda böyle bir şeyden şüphe duymayacağım, Emilia-san.]

 

Emilia: [Oh? Çok şükür. Subaru iyi bir çocuk, yani…]

 

Diyen Emilia rahatlamış şekilde göğsüne vurdu, bununla birlikte ortadaki mesele hala varlığını koruyordu.

 

Tam da söylediği gibi, Anastasia’nın içinde Subaru’nun Cadı Tarikatıyla bağlantılı olduğu konusunda bir şüphe kalmamıştı. Yine de Subaru’nun geçmişini bilmiyor oldukları gerçeği şüphe uyandırmaya devam ediyordu.

 

Subaru’nun kötü niyetli biri olduğunu zannetmiyordu. Ancak kişinin bilincinde olmadığı bir kötülük taşıması da mümkündü.

 

Yani tüm bu iyi niyetinin ardında Subaru’nun varlığının, bir saatli bomba olma ihtimali mevcuttu.

 

Anastasia: [Tamam tamam, yani endişe etmeye lüzum yok, cümleye başlama şeklinizden bu kadarını anladım. Natsuki-kun ve Rem-san’ı yutan o gölge, onları başka bir yere taşıdı. Şimdi esas soru, o yer neresi?]

 

Echidna: [Volcanica’nın nefesinin müdahalesine bağlı olarak yaşananlar da var.]

 

Subaru ve Rem’le bağlantılı olan Beatrice ve Ram’ın onların konumlarıyla ilgili kabaca bir fikri olabilirdi.

 

Tek bildikleri hayatta olduklarıysa tam olarak nereye sürüklendiklerini bilmeden onları aramak abartılı bir istek olurdu. ――Ama hiç değilse buradaki hiç kimse için onları aramamak gibi bir seçenek söz konusu değildi.

 

Emilia: [Lütfen, siz ikinize soruyorum, Subaru ve Rem nerede? Söyleyin lütfen.]

 

Beatrice ve Ram ikilisi Emilia’nın samimi ricası karşısında bakıştı. Ve paylaştıkları birkaç saniyelik sessizliğin ardından…

 

Beatrice: […O güneyde, doğrusu.]

 

#Asırlar sonra Cilt 7 yazan bir bölüme geçmiş olmanın gururuyla tekrar merhaba :D Subaru-Rem-Louis üçlüsü grubun geri kalanından uzaklaşmış durumda. Beatrice ve Ram ikilisi bağlantıları aracılığıyla bizimkilerin hayatta olduğunu ve bulundukları yönü biliyor. Peki güneyden kasıtları ne? Yakınlardalar mı, yoksa uzaklarda mı? Tehlikeli bir yerdeler mi, yoksa sorunsuzca dönebilecekler mi? Bu soruların cevaplarını bir sonraki bölümde alacağız. Orada görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44225 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr