Cilt 4 Bölüm 28 [ Çay sohbeti ] (1/3)

avatar
5003 4

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 4 Bölüm 28 [ Çay sohbeti ] (1/3)


Çevirmen : Clumsy 

 

Subaru, şafağın ilk ışıkları yüzüne vurduğunda kalkıp oturdu.

 

Anlaşılan düşünürken uyuyakalmıştı. Ama gece çok geç vakitlere kadar düşünceler denizine dalmış olduğu için sadece 2 3 saat uyuyabilmişti.

 

[Subaru: Eski dünyamda bu düşünülemezdi bile. Güneş doğduğunda daha yeni uyuyor olurdum.]

 

Bunu söyleyip vücudunu bir iki kez döndürdükten sonra katedralde uyanmaya başlamış diğer kişilere baktı. Subaru’nun bakışlarını hisseden bir iki tanesi ona el salladı, Subaru da karşılık verdi. Ardından ayağa kalkarak katedralin kapısına yöneldi.

 

Serin bir sabah havası tarafından karşılandığı dışarıda, sığınağın bazı sakinleri ve sığınmacıların bir kısmı birlikte kahvaltı hazırlıyordu.

 

[Kadın: Aya, çoktan uyanmışsın, Subaru-sama.]

 

[Subaru: He-yo, günaydın. Başka bir ferah gün mü?]

 

[Kadın: Kesinlikle. Rüzgar biraz serin gerçi…… sen de iyi bir gece uykusu çekmiş gibi görünüyorsun, Subaru-sama.]

 

Yüzünde bir gülümseme olan kadın parmağıyla kendi yanağına dokundu. Bunu gören Subaru, yanağındaki aynı noktaya dokunup yapışkan bir şey hissetti―― ve yüzünün o tarafında akıp kurumakta olan salyalarının farkına vardı.

 

[Subaru: Wah, hayır, utanç verici!]

 

Neden kısa süreli uykular insanı daha perişan hale getiriyordu ki ? Kısa bir kestirmeden sonra anormal bir berbatlıkta uyanmak bir kural falan olmalıydı.

 

Subaru’nun bu soru karşısında aldığı tavrı görüp kikirdemeye başlayan başka bir kadın ―― kafasında kısa köpek kulakları olan bir kadın, ona ıslak mendil teklif etti. Subaru kısaca teşekkür ederek aceleyle mendili aldı ve ağzını sildi.

 

“İyi mi şimdi?’’ diye sorarak onlara baktı ve iki kadın da onayladı. Subaru suratının kalanını da temizlemek için mendili aldı ve onlara iyi günler dileyerek uzaklaştı.

 

Bu iki kadının arasında herhangi bir hoşnutsuzluğun ya da yanlış anlaşılmanın izi yoktu. İki farklı ırk, gayet normal bir şekilde iletişim kuruyordu.

 

Son birkaç günde―― ki Subaru’nun ölümden dönüşle geçirdiği zamanı da sayarsak bir haftada, sığınmacılar ve sığınak halkı arasında herhangi bir çatışma yoktu.

 

Sığınmacıların enerjisi yüksekti, ne kadar Subaru itiraf etmekten nefret etse de lordları Roswaal’a güvenleri sağlamdı. Ama köylülerin onlarla birlikte yemek yiyip uyuyan Subaru’ya olan inançlarının da payı az değildi. Ama Subaru, her zamanki düşük özgüveniyle bunu pek hesaba katmıyordu.

 

Burda geçirdikleri zaman arttıkça, canavar kulaklı kadın gibi pek çok sığınak sakini gittikçe daha konuşkan hale gelmişti. Subaru, en sonunda, aralarında insan ve yarım-kan ayrımı yapmayacakları bir noktaya gelinebileceğini düşündü.

 

[Subaru: Onlar arasındaki tek gerçek ayrım Bariyer, değil mi ……En başta böyle bir şeyi koymak hangi aklın ürünüydü bilmiyorum ama oldukça pislik bir şey.]

 

Eğer Garfiel’in sözlerine inanılacaksa burası Açgözlü Cadının deney sahasıydı. Bu durumda bariyeri koyarak yarım-kanların çıkmasını engelleyen kişi de cadının kendisi olmalıydı.

 

[Subaru: Echidna……huh. Günün sonunda, o cadının neyin peşinde olduğunu hala çözemiyorum. ]

 

Beyaz saçlı, beyaz tenli, cenaze elbisesi giymiş kız.

 

400 yıl önce hayatını kaybetmesine rağmen hayalet olmayıp hala bir şekilde bu dünyaya bağlıydı. Gerçek dünyaya müdahale edemeyeceğini söylemesine rağmen, deney sahasında Subaru’yla karşılaşıp onun eylemleri hakkında yorum yapmıştı.

 

Ardından, Subaru’nun kendisiyle ilgili tüm anılarını gizlemişti ve Subaru, ancak bir tesadüf sonucunda bu anıları geri alabilmişti ―― bunların hiçbiri bir anlam ifade etmiyordu.

 

Belki de hepsinin arkasında bir neden vardır, diye düşündü.

 

[Subaru: Ya da belki sadece insanların hayatını karartarak eğleniyordur, o zaman gerçekten yapabileceğim bir şey olmaz. Düşününce, insanlara öylece vücut sıvılarını içiren bir bayandan ne bekliyorum ki , her neyse……]

 

İçtiği çayın hoş olmayan anıları aklına geldi. Ama bunun ruhani dünyada olması gerektiğini, bir rüyada gerçekleştiğini düşünerek gerçekten o sıvıyı içmemiş olduğunu ümit etti.

 

Her neyse, Açgözlü Cadının niyetlerinden bağımsız olarak, Sığınak bariyerle çevriliydi ve içindeki halk da mahsur kalmış durumdaydı.

 

[Subaru: Ayrıntılı düşününce, şu anda en büyük engel …… Garfiel, değil mi?]

 

Echidna’yla direkt olarak pazarlık etmesinin de, yargılamalara girmesinin de önündeki engel Garfiel’di. Her an Subaru’yu parçalayabilecek bir düşmanlık besliyordu.

 

Eğer tavırlarındaki değişikliğin nedeni gerçekten Cadı’nın kokusuysa ―― Ölümden dönüşün yan etkisi olan bu şey yüzünden, Garfiel’in fikrini değiştirmek imkansıza yakın bir görevdi.

 

Söz konusu canavarlar da olsa beyaz balina da olsa, Subaru bir şekilde kokuyu avantajına kullanmayı başarmış ve durumu kurtarmıştı. Ama,

 

[Subaru: Kokuyu arttırabiliyorum, ama nasıl yok edeceğimi bilmiyorum ……. Deodorantın da işe yarayacağını sanmam. Aslında, ne diyorum ben böyle. Kokuluymuş, kokusuzmuş, neyim ben çöp mü? ]

 

En azından kokuyu açıklamak için Ölümden dönüşü açıklamayı deneyebilirdi. Ama şu ana kadarki tecrübelerine dayanarak bu açıklamayı yapamayacağı ortadaydı.

 

Görünen o ki, herhangi bir koku gibi bu da zamanla geçecekti. Geçirmek için başka bir yol yoktu.

 

[Subaru: Kesinlikle Garfiel’in tavrının yumuşayacağına güvenemem. Ve bunu düşünmek istemesem de…… eğer yine batırırsam ve ölümden dönüşle yeniden gelirsem…..]

 

Eğer yeniden ölürse ve mezarın içinde başlarsa, üzerindeki cadının kokusu iyice artacaktı. Eğer böyle olursa Garfiel’in tepkisinin ne kadar korkutucu olacağını düşünmek bile istemiyordu.

 

Hayatını kaybederse başına gelebilecek bu felaket senaryosu onu iyice germişti.

 

Ve her şeyi çözme konusundaki açgözlülüğüne rağmen henüz bu isteğini de tamamlayamamıştı.

 

Ama yine de, her şeyi yeniden yaşayabilme fırsatı sayesinde Subaru eskisinden daha iyi gelecekler oluşturabiliyordu. Ölümden dönüş gibi bir şeyi takdir etmek zordu, ama o olmasaydı, pek çok korkunç geçmişten biriyle hayatına devam etmek zorunda kalabilirdi.

 

Yine de,

 

[Subaru: Ben bile sürekli bunu tekrarlayamam…… her dönüşümde ilişkilerim daha kötü oluyor. Ben dirildikçe işin zorluğu artıyor …… ]

 

Bu noktada hala Garfiel’le bir iletişim kurmak mümkündü. Ama bir dahaki sefere, eğer koku onu iyice sarıp sarmalarsa onunla konuşma fırsatı bulabileceği bile kesin değildi.

 

Rem’in üzerindeki cadı kokusunu alarak, ona güvenemeyip, sabah yıldızıyla Subaru’yu öldürdüğü günü hatırladı.

 

Ardından köşkte bıraktığı kişiler geldi aklına―― özellikle de uyuyan Rem’i düşündüğünde, aklındaki bir sonraki görüntü suikastçiye ait oldu. Elindeki bıçağıyla karşısında dikilen mutlu katil.

 

Düşüncelerinde ayrıca gri kedi şekilli ruh da belirmişti. Kendisini öldürenlerin listesi sırayla aklında oynuyor diyebilirdik.

 

[Subaru: Şimdi düşündüm de oldukça uzun bir katil listem var. Ya da ‘’öldürülme-listem’’ daha mı uygun olur acaba?……Her neyse, benim Elsa’ya karşı bir önlem almam gerek. İş başa düşerse benim ona karşı kazanma şansım sıfır, bu yüzden dövüş gücü olarak Roswaal ya da Garfiel’den birini seçmeliyim.]

 

Roswaal, tüm büyü gücüne rağmen hala ağır yaralıydı. Sonuç olarak en iyi çözüm Garfiel’i bir dost haline getirmekti.

 

Ve Garfiel’i köşkteki Elsa’yla dövüştürebilmek için önce bariyeri kaldırıp sığınak halkını serbest bırakmalıydı. Bu yüzden de atılacak en önemli adımlar,

 

[Subaru: Yargılamaları geçmek, köşkteki saldırıdan önce sığınağı özgür bırakmak, Garfiel’le anlaşıp onu Elsa’yla savaşmaya ikna etmek ve MUTLU SON…… ya da bunun gibi bir şey?]

 

Garfiel’le barışmak için sığınağı özgür bırakmalıydı.

 

Ve sığınağı özgür bırakmak için Garfiel’i geçmeliydi ki yargılamalara girebilsin.

 

Bu iki kilit nokta da birbiriyle çelişiyordu.

 

Belki de hala bunların üzerinden gelme şansı vardı, ama dün akşamki konuşmalarına ve şu ana kadarki iletişimlerine bakınca bu olasılığın ufaklığı kafasını bir yerlere vurma isteği uyandırıyordu.

 

İyi veya kötü, Garfiel’le olan iletişimi sabit bir hatta ilerliyordu, ama bu aynı zamanda o aklına bir şey koyduğunda bunu değiştirmek çok zor da demekti.

 

Bu yüzden Subaru’nun tek şansı vardı.

 

[Subaru: Ya Echidna’yla iletişime geçmek ya da yargılamalara girmek için mezara gizlice girmeliyim.]

 

Subaru en sonunda bu noktaya vardı ve adımlarını yemek yapan insanlardan başka bir noktaya doğru yönlendirdi.

 

Elinde sıkıştırdığı ıslak mendille yüzünü silerek sığınağın az nüfuslu yerlerine doğru ilerledi. Küçük bir tepeyi aştı, tek bir yolda ilerlemeye devam etti――

 

[Subaru: ……tabii ki, biraz fazla iyimserdim, değil mi? ]

 

Mezara giden yolun ortasındaki Garfiel’in, dün akşamla aynı şekildeki oturuşu son derece açık şekilde görünüyordu.

 

――Sabah ilk iş sığınağa git ve Garfiel bakmıyorken içeriye sız.

 

Bu planı erkenden yerine getirirse başarılı olabileceğini sanmıştı, ama anlaşılan plan tamamen suya düşmüştü.

 

#Yarım-kan kadınla, köyden gelen kadının barış içinde yemek hazırlayabiliyor oluşu hoşuma gitti. Tüm dünyada herkesin birbirini eşit görebileceği günleri yaşamak hem bu senaryoda, hem de gerçek hayatımızda mümkün olur umarım.
Subaru'ya gelince, Garfiel engelini aşamayacak gibi görünüyor. Kötü bir ikilemde. Emilia'nın yargılamaları geçemeyeceği kesin gibi bir şey, Subaru'nunsa yargılama için de Echidna için de mezara girmesi yasak. Peki yeniden ölüp işleri zora sokmadan bir şeyler başarabilecek mi?
Öğrenmek için okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr