Cilt 4 Bölüm 39 [ Arkadaş ] (1/2)

avatar
4070 3

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 4 Bölüm 39 [ Arkadaş ] (1/2)


Çevirmen : Clumsy 

 

[Otto: Neden suratında, rüyanın sonunda akıl almaz bir şey görüp beynin erimiş gibi şaşkın bir ifade var?!]

 

[Subaru: ……Bunu dile getirmek için oldukça abartılı bir yol olsa da şu anda düzeltmemize gerek yok, şimdilik öyle bir şey diyelim.]

 

Otto iç çekti, iki elini de kalçalarına yerleştirdi ve Subaru, ellerinin özgür kalışını test eder gibi bileklerini döndürerek Otto’ya baktı.

 

Sonuçta 3 günden fazladır bağlıydı, şu anda vücudunu kıpırdatmak biraz acı vericiydi. Yeniden o hale girmek zor olduğu için yalnızca yemek zamanlarında kıpırdıyordu. Ama şu anda kan sirkülasyonundan daha önemli bir sorunu vardı.

 

[Subaru: Otto, gözümdeki bağı yeni çıkardığım için öyle geliyor olabilir ama…… sağ gözüm pek iyi görmüyor gibi. Aslında, daha doğrusu… hiç görmüyor diyebilirim. Ne oldu bana?]

 

[Otto: Ne mi oldu… Bana sorarsan, söylemek için biraz tereddütlüyüm ama…… Yumuşatarak söyleyebilirim… ya da sert olsa da tam olarak gerçeği söyleyebilirim. Hangisini tercih ederdin?]

 

[Subaru: Yumuşat ki şok olmayayım, sonra da tam olarak gerçeği söyle ki ne olduğunu bileyim.]

 

[Otto: Bu bayağı açgözlüce oldu…… Uhhh, Natsuki-san’ın hayırlı yüzünün sancak tarafındaki görüşü kaçınılmaz şekilde karanlığa boğuldu, sonsuza dek ışıklara kapandı…]

 

[Subaru: Uh. Bu kadar keskin bir anlatım beklemiyordum ama sanırım demek istediğin şeyi anladım. ]

 

Otto’nun süslenmiş tarifini dinleyen Subaru, yarısında elini kaldırarak sözünü kesti. Ardından kaldırdığı elini sağ gözüne koyarak hassas bir şekilde çevresinde gezdirdi.

 

――Sağ gözüyle, karanlık dışında bir şey algılayamıyordu gerçekten de. Ve dokunduğu anda, organın neden tembellik yaptığını anladı.

 

Aslında tembellikten ziyade eşyalarını toplamış ve evine gitmişti. Çünkü sağ gözünden geriye kalan tek şey boş bir çukurdu.

 

[Subaru: Bana…… iyileştiğimi söylemişti.]

 

[Otto: Kanaman durdu ve kırık kemiklerin yeniden kaynadı. Ama şifa gücü şifacıya bağlıdır ve her şeye gücü yetmez……Ölü organları yerine getirmek biraz…]

 

Otto Subaru’ya sempatiyle bakarak mırıldanıyordu. Bu bakışı gören Subaru güçsüzce mırıldandı. [Yapacak bir şey yok, sanırım]

 

[Subaru: İnsanlar genelde kafaları ezilince ölür. O yüzden tek gözümü kaybetmekle bir sorunum yok sanırım…… ama iki gözümü de kaybetseydim yaşama arzumu kaybederdim galiba.]

 

[Otto: Bu oldukça iyimserdi… umutsuzluğa düşmeyeceksin, değil mi? Lütfen yapma, sensiz idare edebilir miyiz bilmiyorum, Natsuki-san.]

 

Az önce sağ göz gibi bir organını kaybettiğini öğrenen birine göre Subaru oldukça sakindi, kendini bile şaşırtmıştı. Belki de henüz şok etkisini gösterememişti, ya da Elsa’nın saldırısı esnasında daha fazlasını kaybetmiş olduğu içindi. O zamanki kol acısının yanında bu oldukça acısızdı.

 

Garfiel bir noktada yalan söylemiş olsa da, sözlerinin çoğu doğruydu. Kanı durdurmuş, yaraları mühürlemiş, acısını kesmişti. İyileştirme büyülerinin her şeyi düzeltmesini beklemek fazla olurdu, ama tüm ölümcül problemlerini çözmüştü sonuçta.

 

[Subaru: O adamın… uyduğu bir çeşit ilke falan mı var? Gerçekten onu anlayamıyorum.]

 

Roswaal’a saldırırken Subaru’yu yere yapıştırmış, ama sonrasında iyileştirmişti. Sonra da Emilia’nın yargılamaları geçmesini garantiye almak için Subaru’yu buraya hapsetmişti.

 

Onu ölmesin diye iyileştirmiş, hatta hasta bakıcı rolünü uzun uzun oynamıştı. Subaru’nun vücudundan yayılan cadı kokusundan nefret etse de buraya gelmeyi kesmemişti. Ve gelmeyi kesmemesine rağmen Subaru’ya en ufak bir soru dahi sormamıştı.

 

Sanki Subaru’nun bir şey yanıtlamayacağını biliyordu. Ya da bilmesi gereken her şeyi biliyor ve Subaru’nun sözleriyle ilgilenmiyor da olabilirdi.

 

[Subaru: Eğer biliyorsa, bu incili var demek mi oluyor……? Nasıl olur da herkesin…… gerçi cadının deney sahasında böyle bir şeyi görmek doğal.]

 

Eğer her kilit kişi kendisine geleceği söyleyip talimatlar veren bir kitaba sahipse, bu dünyanın Subaru için çok daha basit ilerlemesi gerekmez miydi?

 

Herkes aynı sonuca, aynı MUTLU SONA ulaşmaya çalışıyorsa, neden bir kereliğine bile işler basitçe ilerlemiyordu ki?

 

Eğer gerçekten geleceği bilmenin bir yolu varsa, bunun Subaru’yu defalarca ölüp aynı şeyleri yenilemekten kurtarması gerekmez miydi?

 

[Subaru: ……Şikayet etmek bir işe yarayamacak, kimse de bana yardım etmeyecek, kahretsin!]

 

[Otto: Bu çok depresif oldu, Natsuki-san. Eh, neler yaşadığını düşününce seni suçlayamam…… ama ‘’kimse bana yardım etmeyecek’’ kısmına biraz alındım doğrusu. Şu anda ne yaptığımı sanıyorsun? ]

 

Subaru’nun mırıldanmalarına kulak misafiri olan Otto ona böyle sempatik bir yanıtla gelmişti.

 

[Subaru: Ah, cidden, burda ne yapıyorsun? Yani, gerçekten, son 3-4 gündür pek çok şey düşündüm ve abartmıyorum ama sen gerçekten aklımın köşesinden geçmeyen tek kişiydin.]

 

[Otto: İnanılmazsın bunu biliyor musun!! Hala böyle bir şey söyleyebilmene çok şaşırıyorum!!]

 

[Subaru: Esas varlığın kafamdan silindiği için şaşıran benim. Seni gördüğüm an Otto musun yoksa elma-satan-amca mısın ona bile emin olamadım.]

 

[Otto: Elma-satan-amca da kim!?]

 

[Subaru: O benim için başlangıç noktası gibi bir şey. Ona ayrıca BAY KAYIT NOKTASI da diyebiliriz.]

 

Ölümden dönüşün ilk başlarında Kadomon muhtemelen Subaru’nun en çok gördüğü kişiydi.

 

Yaralı-yüzlü amcayı hatırlayarak şakalar yapan Subaru, sağ gözünün kaybını unutmak için konuyu değiştirmişti.

 

Ama artık Otto’dan bazı cevaplar almalı ve onun niyetini öğrenmeliydi.

 

[Subaru: Şaka bir yana…… sana sormak istediğim bazı şeyler var.]

 

[Otto: Eh, çok normal. Ayrıca Natsuki-san’ın buraya kapatılacak ne yaptığını da bayağı merak ediyorum.]

 

[Subaru: ――? Yani tüm bunlar Roswaal’ın emirleri değil miydi?]

 

Garfiel’e göre, Subaru’nun burda olma sebebi Roswaal’a uyguladığı şiddetti. Aynı zamanda yargılamalar için Emilia’ya karşı bir kozdu. Ama,

 

[Otto: Margrave’in buna ne kadar dahil olduğunu bilmiyorum. Tek bildiğim sığınağı bölen korkunç bir çatlak olması.]

 

[Subaru: Çatlak mı? Ne demek istiyorsun?]

 

[Otto: Tam olarak kulağa geldiği gibi. Lewes-san’ın grubu Natsuki-san’la birlikte sığınmacıları serbest bırakmak istiyor, bir de buna tamamen karşı olan bir grup var. Natsuki-san Garfiel tarafından hapsedildiğinden beri bu çatışma iyice kontrolden çıktı.]

 

Otto son günlerde olanların bir özetini, suratında yorgun bir ifadeyle aktarmıştı.  

 

Tam da Subaru’nun korktuğu gibi sığınakta ayrılıklar, bölünmeler başlamıştı. Sığınakta önceden beri var olan küçük çatlaklar son olaylarla iyice büyümüş olmalıydı.

 

Bu korkutucu durum karşısında derin bir nefes aldı. [Ama],

 

[Subaru: Neden bir anda oldu ki? Gördüğüm kadarıyla…… yani beklediğim kadarıyla…]

 

Subaru, ilk dünyasında yaşadığı 5 günde hiçbir ayrılıkla karşılaşmamıştı. Hatta Subaru’nun sığınmacıları bırakma teklifi kolaylıkla kabul edilmişti.

 

Ama bu sefer işler çok hızlı bir şekilde kötüleşmişti. Otto, tek parmağını kaldırarak karşılık verdi.

 

[Otto: Bir anda falan değildi. Aslında, bunun ana sebeplerinden biri olan Natsuki-san bile ani olduğunu düşünüyorsa başımız cidden belada demektir.]

 

[Subaru: Ben… sebeplerden biri miyim?]

 

[Otto: Natsuki-san, Arlam köylüleriyle aranda nasıl bir ilişki var bilmiyorum……ama oldukça iyi olmalı. Garfiel tarafından saldırıya uğrayıp ortadan kaybolduğundan beri sığınaktaki atmosfer aşırı kötüleşti.]

 

[Subaru:――――]

 

[Otto: Köylüler, Ram-san ve Margrave’e endişelerini dile getirmeye tereddüt ediyorlardı, ama sana güvendikleri için sen aralarında köprü durumundaydın. Tek sebebin sen olduğunu söylemiyorum, ama herkesin bu duruma ne kadar öfkelendiği ortada.]

 

Otto’nun açıklamasını dinleyen Subaru, ağzını açmış, ancak tek kelime edememişti.

 

Anlaşılan döngüler arasındaki ayrımda Subaru’nun varlığı bayağı fark yaratmıştı. Ama Subaru, varlığının Arlam köylülerinin hislerini bu kadar etkilediğinden haberdar değildi.

 

Sol gözünü kuşkuyla kısarak Otto şaka yapıyor ya da abartıyor olabilir mi diye baktı. Ama Otto yalnızca kaşlarını kaldırmış, herhangi bir tepki vermeyerek beklemeye devam etmişti, muhtemelen ciddiydi. Belki de Otto’nun anlayışında bir sıkıntı vardı. Ama,

 

[Subaru: Buna yanıt bulmak için olayları kurcalamak istemiyorum.]

 

[Otto: Neden yine beni kötü değerlendiriyormuşsun gibi hissediyorum acaba. Ah, boşver gitsin. Her neyse, Natsuki-san, buraya gelme sebebim bu çatlakla alakalı.]

 

[Subaru: Çatlakla alakalı…… yani ben gidince sarpa saran işler ben gelince düzelecek mi diyorsun? Öyleyse, benden çok şey bekliyorsun, bana çok büyük bir BASKI yapıyorsun bilirsin ve……]

 

Kendi varlığının değerini oldukça küçümseyen Subaru, Otto’nun sözlerini hala ciddiye alamamıştı. Gerçek şu ki, Subaru köylüleri sakinleştirmekte oldukça etkili olsa da, şimdi her şey böyle sarpa sarmışken, olanları düzeltebileceğinden emin değildi.

 

Aslında, Subaru’nun şu anda bir gözü eksik bir şekilde meydana çıkması muhtemelen ateşe benzinle yaklaşmak gibi olurdu.

 

[Otto: Tabii ki Natsuki-san’ın bu kadar etkili olduğunu düşünmüyorum. Bu fazla iyimser bir yaklaşım olurdu, bilirsin.]

 

[Subaru: Anlaştığımız için isyan etmeyeceğim ama bu konuda bu kadar açık sözlü olmak zorunda değildin. ……Ee o zaman beni neden çıkartıyorsun?]

 

[Otto: Sığınak sakinlerinin de sığınmacıların da büyük bir çatışmadan kaçındığından eminim. Bu yüzden, acaba Natsuki-san onların sığınaktan kaçmalarında rol oynamaya razı olur mu diye merak etmiştim.]

 

# ''Natsuki-san’ın hayırlı yüzünün sancak tarafındaki görüşü kaçınılmaz şekilde karanlığa boğuldu, sonsuza dek ışıklara kapandı''  Çok güzel bir tasvir değil mi ya :)
Otto'lu bölümleri sevdiğimi defalarca söylemiştim. Subaru'yu kurtaran kişinin Otto olması da ekstra mutlu etti. Peki sizce Otto bu kaçış planını tek başına mı yapmıştır, bir ortağı varsa kim olabilir? 
Öğrenmek için okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr