On dakika sonra Davin, kızların oturduğu banka gider.
Davin: Tamam hazırsınız ve soru sormanıza izin verilmiyor. Lucy'nin bize katılmasıyla planları biraz değiştirmeye karar verdim. Odaya ikiniz gireceksiniz ve müdürü odadan çıkarmak için elinizden geleni yapacaksınız. Unutmayın müdürün kapıyı kilitlemesini önlemelisiniz. Bu kadar, ayağa kalkın gidiyoruz.
Davin onlara sırtını döndü ve önden yürümeye başladı. Kızlar birbirlerine baktı ve ayağa kalkarak aceleyle onu takip ettiler.
Lucy, Rebels'in ne olduğunu ve Davin'in amaçlarını öğrenmişti. Korkmak yerine çok heyecanlanmış ve her zaman gerçek bir adamın kendine büyük hedefler seçmesi gerektiğini düşünüyordu. Lucy'de hırslı bir kızdı ve sıradan bir hayat yaşamak istemiyordu. Daha önce yaptıklarından anlaşılacağı gibi her zaman kendini öne çıkarmak için uğraşmıştı. Alice'in popülaritesini çalmış ve onu arkadaş ortamından dışlamıştı. Davin'in hedeflerini öğrenince Rebels’e katılmaktan çok mutlu olmuş ve onun gözüne girmek için elinden geleni yapmak istiyordu. Kendisi fark etmesede Davin'den etkilenmeye başlamıştı.
Davin kızları genel yönetim binasına bakan bir yere getirdi.
Davin: Tamam ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz. Siz önden gireceksiniz ve doğruca müdürün odasına gideceksiniz. Ben sizi arkanızdan takip ediyor olacağım ve siz müdürü odadan uzaklaştırınca odaya girip anahtarı alacağım. Çok stres yapmayın ve işi batırmadığınızdan emin olun. Ben anahtarı aldıktan sonra siz az önce gittiğimiz tenha yerde beni bekleyebilirsiniz. Ben kayıt odasına gideceğim ve belgeleri çalacağım. Her şey anlaşıldı mı?
İki kız ona dikkatle bakıyordu. Lucy biraz heyecanlı görünüyordu ve Alice biraz endişeli gibiydi.
Alice: Anladım usta.
Lucy: Anlaşıldı lider.
David memnuniyetle başını salladı. Lucy'nin heyecanlı olduğunu görünce ona onaylayarak başını salladı ve içinden;
Bu kaltak çok işe yarayacak gibi duruyor.
Diye verdiği karardan memnun oldu. Alice onun Lucy'e başını salladığını ve kendisine hiç hareket yapmadığını görünce üzüldü. Davin'e acınası gözlerle baktı ve göz altları kızarmıştı.
Davin onu hareketlerini görünce kendini öldürmek istiyor gibiydi. Onun şişirmiş yanaklarına ve kocam açılmış acınası gözlerine baktı.
Davin: Sana çok güveniyorum, Alice. Korkma ve sadece göreve odaklan. Bir sorun çıkarsa önemli değil ben buradayım ve seni koruyacağım.
Diye Alice'i rahatlatmaya çalıştı ve ona yaklaşarak başına bir el koydu. Saçlarını nazikçe sevdi ve onun gözlerine sevgiyle baktı.
Alice çok mutlu olmuştu ve ona ağaçkakan gibi durmadan başını sallıyordu. Davin'in düşünceli sözlerinden çok etkilenmiş ve ona daha bağlandığını hissediyordu.
Lucy onların yakınlaşmasını gördü ve içinden çok kıskanç hissediyordu. Fark edemese bile çoktan Davin'den etkilenmişti. Onun yakışıklı, soğuk, biraz sevimli ve kendine koyduğu hedeflerden çok etkilenmişti. Davin'e, Alice'in yaptığı gibi baktı ve ondan ilgi görmek istedi.
Davin bunu fark etsede umursamadı. Ona bir Alice yeterli kadar baş ağrısı veriyordu ve onun yanına bir başkasını eklemeye hiç niyeti yoktu.
Davin: Hadi gidin. Görev başladı.
Alice'den uzaklaştı ve onlarla konuştu. Lucy üzülmüş olsada görevinde başarılı olup onun gözüne girmek istedi.
Kızlar yönetim binasından el ele içeri girdiler ve asansöre yaklaştılar. Müdürün odası ve yetimhaneyi yöneten masa başı işçilerinin odası en üst kattaydı. Diğer katlar kalmaları için yapılmış dairlerdi.
Kızlar onuncu kata bastı ve kararlı bir şekilde birbirlerine bakarlar.
Lucy: Endişelenme Alice, ben konuşmayı yaparım ve sen bazen bana destek ver yeter, tamam mı?
Alice kararlı olsada içinden endişeli hissediyordu. Lucy'nin jestini duyunca çok etkilendi ve çocukluk zamanlarındaki Lucy'nin geri döndüğünü biliyordu. Lucy'ye sarıldı ve ona başını salladı.
Alice: Teşekkürler Lucy. Geri döndüğün için çok mutluyum. Bir daha eskisi gibi olma lütfen, tamam mı?
Lucy onu duyunca çok duygulandığını hissetti. Görevi için sakin olması gerekmese, burada salya sümük ağlayabilirdi. Alice'in sarılmasına karşılık verdi ve ona baktı.
Lucy: Beni ağlatacaksın. Unutma ciddi bir görevimiz var ve onu hayal kırıklığına uğratmamalıyız.
Alice başını sallar ve ona biraz şaşırmış ifadeyle bakar. Düşünmeyi bırakır ve görevine odaklanmak istiyordur. Daha sonra Lucy'ye merak ettiklerini soracaktır.
Asansörün kapısı açılır ve kızların önüne uzun bir koridor çıkar. Koridor kapılar ile doludur ve bir duvarda müdür yazan ve yanına bir ok işareti olan tabela görürler. Kızlar aradıkları odanın okun işaret ettiği tarafta olduğunu anlamıştır. El ele tutuşarak okun gösterdiği tarafa yürürler.
Davin çoktan binaya girmiş ve merdivenlerden onuncu kata çıkmıştır. Merdivenlerin sonunda onu onuncu katla ayıran bir kapı vardır. Kapıyı biraz aralar ve koridor net bir şekilde görüşüne girer. Harcadığı efor yüzünden nefes nefes kalmıştı ve derin nefesler alarak sakinleşmeye çalışır. Sakinleştikten sonra kızların koridorun sonunda bir kapının önünde durduğunu görmek için kapı aralığından bakar.
Kızlar yanında müdür yazan bir kapı bulmuş ve son kez birbirlerine kararlı bir ifadeyle bakmışlardı. Lucy kapıyı tıklattı ve bir adım geri çekilerek yanıt gelmesini bekledi.
Müdür Paul: Girin.
Müdürün ismini kapının yanındaki tabeladan öğrenmişlerdi. Lucy kapı kolunu tuttu ve Alice'e başını sallayarak kapıyı açtı.
Odada bir masa, masanın arkasında geniş bir koltuk, yan duvarlarda dolaplar ve masanın önünde iki geniş koltuk vardı.
Müdür kızlara baktı ve onlara gülümsedi.
Paul: Gelin kızlar oturun ve ne için geldiğinizi söyleyin.
Lucy, Alice'in elinden tuttu ve onunla bir koltuğa oturdu.
Lucy: Müdür Paul buraya bir sorunumuzu bildirmek için geldik.
Lucy biraz üzgün bir sesle konuşmayı başlattı. Müdür kızların güzelliklerine ve sevimli tavırlarına dikkatle bakıyordu. İki kızında eşsiz güzellikler olduğuna karar verdi. Sürekli genç kızların olduğu bir yetimhaneyi yönetiyor ve ister istemez genç kızlardan hoşlanmaya başlamıştı. Yüzüne nazik bir ifade koydu ve onlara gülümsemeye başladı.
Paul: Ne sorunu? Sorunu söyleyin ki, sizin için çözebileyim.
Lucy ona mutlulukla baktı ve heyecanlı bir sesle konuştu. Konuşurken çaktırmadan Alice'i koluyla dürttü.
Lucy: Gerçekten mi?
Alice onun ne demek istediğini anladı ve kendini zorlayarak sevimli bir ifade yapmaya çalıştı.
Alice: Gerçekten mi?
İki kız son derece sevimli ve bir o kadar çekici görünüyorlardı. Müdür heyecanlanmıştı ve ağaçkakan gibi başını sallıyordu.
Paul: Evet, evet gerçekten.
Lucy ona çekici bir bakış attı ve biraz kısık bir sesle konuştu.
Lucy: Bizi kandırmıyorsunuz değil mi, efendim?
Lucy biraz belini büktü ve göğüslerini daha dikkat çekici bir konuma getirdi. Müdüre çekici gözlerle bakarken, onun ince belini ve dikkat çeken göğüslerini görebilmesini sağladı.
Alice onun hareketlerini görünce çok utanmış hissediyordu. Yanakları kızarmış ve bakışlarını ayak ucuna çevirmişti. İstemsiz bir şekilde masum ve çok çekici görünüyordu.
Müdür nerdeyse koltuğundan düşecekti. Lucy'nin çekici gözlerine, ince beline ve dikkat çeken göğüslerine aç gözlülükle bakıyordu. Bakışları ondan Alice kaydı ve nerdeyse ağzından salya akıtacaktı.
Sevimli, ona bakarken aklına gelen ilk kelime buydu. Derin nefes aldı ve sakinleşmeye çalıştı.
Paul: Sizi kandırmak için bir nedenim yok. Ne sorunuyla karşılaştınız, sizin için çözebileceğimden eminim sevimli kızlar.
Lucy çekici duruşunu devam ettirdi ve alt dudağını yalayarak, ona gözlerini kısarak baktı.
Lucy: Dışarı çıkabilir miyiz, efendim? Size sorunumuzu daha iyi gösterebiliriz.
Diye konuştu ve ona bir göz kırptı. Ama içinden;
Yaşlı pis sapık.
Diye geçiriyordu. Müdür heyecanla ayağa kalktı ve Lucy'yi baştan aşağıya süzdü. Heyecanı daha da arttı.
Paul: Hadi hemen gidelim.
Masanın arkasından önüne geldi ve kızlara yaklaştı. Lucy, Alice'in elini tuttu ve onu arkasında sakladı.
Lucy: Lütfen yol gösterin efendim.
Diye konuştu ve ona çekici bir bakış attı. Müdür heyecanla başını sallıyordu. Daha önce ona yaklaşmaya çalışan kızlar olmuştu ve çok eğlenmişti. Bu durumunda öyle bir olay olduğunu düşündü. Kızların önüne geçti ve onlara asansöre kadar eşlik etti. Heyecandan kapıyı kilitlemek aklından bile geçmemişti. Kızlarla asansöre girdi ve dokuzunca kata bastı. Kızlar onun neden dokuzuncu kata bastığını merak ediyorlardı.
Davin onların asansöre bindiğini görünce hızlıca koridora girdi ve müdürün odasına koştu. Odaya girdiği gibi zaman harcamadı ve her yere bakarak anahtarı bulmaya çalıştı. Duvarın yanındaki dolaplara koştu ve hepsini açmaya başladı. Bir dolabın içinde bir anahtarlık yapıldığını gördü ve anahtarlıkta bir sürür anahtar asılıydı. Davin anahtarların süslerinde yazan notları hızlıca kontrol ederek istediği anahtarı kısa sürede buldu. Anahtarın not kısmında;
"onuncu kat, 1 kapı, kayıt odası" yazıyordu
Davin hemen kapıya koştu ve koridorda kimsenin olmadığını görünce koridorun girişine yöneldi. Birinci oda koridorun en başındaydı. Kapıya geldi ve anahtarla hızlıca kilitti0 açıp içeri girdi.
Odanın içinde bir sürü rafta sıralanmış dosyalar gördü. Rafların üstünde dosyaların neyle ilgili olduğunu gösteren tabelalar asılmıştı. Davin "Okul" yazan rafı gördü ve hemen oraya yöneldi. Bir süre aramadan sonra bir dosya buldu. Doyanın
üzerinde;
"Prf. Dr. Lock Black" yazıyordu.
Davin dosyayı gömleğinin içine soktu ve koridorda kimsenin olmadığını görünce merdiven boşluğuna koştu. Anahtarı yerine bırakmayı düşünmüyordu.
Kızlar çoktan dokuzuncu kata gelmiş ve müdüre şaşkınlıkla bakıyorlardı.
Paul: Geldik kızlar odama gidelim ve orda bana sorunuzu anlatabilirsiniz.
Lucy bu durumun iyiye gitmediğini anlamıştı.
Lucy: Bir dakikalığına bize izin verir misiniz? Kız kardeşimle bir şey konuşmam gerekiyor.
Paul başını salladı ve onları yalnız bırakarak uzaktan onlara bakmaya ve gözlerinden şehvet birikmeye devam etti.
Lucy, Alice'e baktı ve çaresiz bir gülümseme yaptı.
Lucy: İşler beklediğimiz gibi olmadı. Bu yaşlı sapık bizi odasına götürmek istiyor. Onu biraz oyalayalım ve sonra buradan kaçalım. Şimdi sanki bir şeyler tartışıyormuşuz gibi davranmamız gerekiyor.
Alice korkmaya başlamıştı ve Lucy ne derse onu yapmaya karar verdi.
Müdür bir dakikadır bekliyordu. Sonra iki oldu, üç oldu, dört oldu ve on dakika sonra artık dayanamadı ve onlara yaklaştı. Kızgın bir bakışla onlara bakıyordu.
Paul: Konuşmanız bitmedi mi kızlar?
Lucy onun kızgın olduğunu biliyordu.
Lucy: Odanıza girmenin uygunsuz olduğunu düşünüyoruz efendim. Birisi sizin odanıza iki kızla girdiğinizi görürse, sizin için kötü olabilir.
Lucy ona tehditkâr bir bakış attı. Paul olayların buraya nasıl geldiğini anlayamadı. Ona çekici davranıp, onları buraya getirmesine izin veren onlar değil miydi? Diye içinden düşünüyordu.
Lucy ona baktı ve bir "hmp" sesi çıkardı. Alice'in elini tuttu ve onunla asansöre doğru koştu. Koşarken arkasına doğru bağırmayı unutmadı.
Lucy: Bizi kovalama yoksa, bizi tehdit edip odana getirdiğini söyleyerek bağırırım.
Alice'in elinden tutarak asansöre girer ve tuşlardan zemin kata basar. Asansörden çıktıktan sonra hiç durmadan en son gittikleri tenha yere doğru koşarlar.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..