65.Bölüm: Yardım Almak

avatar
388 1

Rebels: İsyancılar - 65.Bölüm: Yardım Almak


Davin, Alfred'den istemesi gereken şeyleri dikkatle düşündü. 


Aklına gelen ilk şey; merkez üssün inşası için gerekli yardımdı. 


Merkez üssü Davin tek başına kurmanın imkansız olduğunu biliyordu. 


Bu projenin gerçekleşmesi için ya beta serumu kullanması gerekiyordu yada ona yardım etme istekli güçlü birisinden yardım alması gerekiyordu. 


Davin'in daha fazla boş yere serum israf etmek istemiyordu. 


Elinde stok sınırlıydı ve daha fazla serum üretmek için henüz bir araştırma yapma fırsatı dahi olmamıştı. 


Bu yüzde elinde kotayı boş yere harcamaya cesaret edemeyen Davin, serumun çok önemli bir koz olduğunun bilinceydi. 


Merkez üssün inşasından hariç hala devam eden üye sorunu da vardı. 


İletişim Bölümü'ne uygun kişiler aramaları görevini vermişti ancak Davin, Alfred'ten yardım isterse daha hızlı sonuç alabileceğini biliyordu ve bunun yanında Alfred'in bulduğu kişilerin, İletişim Bölümü'nün bulduğu kişilerden daha yetkin olacağının da farkındaydı. 


Ancak hala Alfred'e söylemekte tereddüt ettiği bir konu vardı ve Bu, serumların varlığıydı. 


Serumlardan bahsetmeksizin Alfred'ten yardım alabilirdi ancak bunun Helena için haksızlık olacağını düşünüyordu. 


Alfred, Helena'nın tek akrabasıydı ve Alfred'in Helena'nın iyiliğini istemekten başka bir amacı olmadığı çok açıktı. 


Alfred'in bir ayağı mezardaydı ve Davin, onun kendisine ihanet edeceğini düşünmüyordu. 


Bir süre kendi içinde tartıştıktan sonra Davin, iç çekti ve Alfred'in ona bakan samimi gözlerine baktı. 


Davin: Baba, artık sana güvenebilir miyim? 


Alfred, Davin'in ona "baba" dediği her zaman kendini biraz garip hissediyordu. 


Helena ile onun arasında olan ilişkiyi kabul etmişti ve Davin'in ona baba demesi çok normaldi ancak kendini garip hissetmeye engel olamıyordu. 


Daha önce her zaman bir erkek çocuğu olmasını istemişti ve kendisi öldükten sonra oğlunun, kız kardeşini koruyabileceğinin hayalini birçok kez kurmuştu ancak Helena'nın annesine olan sevgisi onun başka bir evlilik yapmasına engel olmuştu. 


Bu yüzden Davin'in ona "baba" demesini biraz garipsiyordu. 


Alfred: Birkaç yıl içinde ölecek yaşlı bir adamım ve ben öldükten sonra kızımı koruyacak tek kişiye ihanet edeceğimi mi düşünüyorsun evlat? 


Davin: Hayır. 


Alfred'in öldükten sonra gerçekten Helena'nın iyiliğini düşünen ondan başka kimse kalmayacağı konusunda Davin, ona katılıyordu ve Alfred'in ona ihanet etme ihtimalinin çok düşük hatta imkansız olduğunu anlamıştı. 


Davin: Elimde bir serum var ve bu serum iki çeşide ayrılıyor: 


1- Beta Serumu: Bu serumu bir kişiye enjekte ettiğinizde o kişi üzerinde kısmen kontrol sahibi olabiliyorsun. Kontrol sahibi olduğun kişi senin koyduğun kuralların dışına çıkamazken, senin her türlü emrine itaat etmesi zorunlu hale geliyor. 


2- Alfa Serumu: Bu serumu kullanan kişi, beta serumunu kullanan kişilerin kontrolünü elinde tutuyor. 


Diyen Davin, Alfred'e en gizli sırrını söyledi. 


Davin'in sırrı duyduktan sonra Alfred'in koltukta oturan yaşlı bedeni yerinden fırlamıştı ve Davin'e bakarak, ayakta durmakta zorlanıyor gibiydi. 


Alfred sakinleşmek için derin nefesler alırken bir yandan, Davin'in söylediklerinden ötürü derin düşüncelere kapılmış gibiydi. 


Alfred: Profesör Lock'un neyi oluyorsun? 


Diyen Alfred, serumlar hakkında birkaç şey biliyor gibiydi. 


Profesör Lock'un adını duyunca Davin, Alfred'in serumlar hakkında birkaç bildiğini de anlamıştı. 


Davin: Hiç bir şeyi olmuyorum. Serumu bulmam bir tesadüften başka bir şey değil. 


Alfred: Öyle mi? 


Davin'in hala bir şeyler sakladığını Alfred biliyordu ancak ondan daha fazla sırrını açıklamasını istemek uygunsuz olurdu. 


Davin: Kesinlikle, bir tesadüf. 


Serumları aramak için inisiyatif almasına rağmen Davin, Alfred'e daha fazla detay anlatmakla hiç ilgilenmiyordu. 


Ona en önemli sırrını zaten söylemişti ve daha detaylara inerek çenesini boş yere yormak istemiyordu. 


Alfred bir süre ayakta durarak, derin nefesler almaya devam etikten sonra tekrar yerine oturdu ve Davin'in yeşil gözlerine dikkatle baktı. 


Alfred: Daha önce Helena'yı kontrol etmek için birkaç yolun olduğunu söylemiştin değil mi? Serumdan mı bahsediyordun? 


Davin: Haklısın, Helena'yı tanımadan önceki süreçte onu kontrol etmek için serum kullanmayı düşünüyordum. Aslında bakarsan sadece Helena'yı değil, 4 büyük ailenin hepsini kontrol etmek için bir miktar serum ayırmıştım ancak Helena'ya aşık olduktan sonra bir kez bile ona zarar vermek aklımdan dahi geçmedi. Bu yüzden rahatlayabilirsiniz ve Helena'ya zarar verecek bir şey yapmayacağımdan emin olabilirsin baba.


Davin, Alfred'in ne düşündüğünü tahmin etmesi çok zor olmamıştı. 


Alfred, Davin'in Helena'yı kontrolü altına almak için serumu kullanmış olmasından korkuyordu ancak Davin'in güven verici sözleri ile birlikte kendini biraz da olsa rahatlamış hissetti. 


Alfred: Senin elinde bu kadar korkunç bir şeyin olabileceğini hiç düşünmezdim evlat. Sanırım Helena'nın seninle tesadüfi karşılaşması iyi olmuş değil mi? 


Alfred, serumun ne kadar korkunç olduğunu 10 yıl önce yaşanan yetimhane trajedisinden çok iyi biliyordu. 


Polisler o zaman çok titiz davranmış ve olayı gizlemek için elinden geleni yapmış olsada, Alfred gibi kodamanlardan çok fazla şey saklayamamışlardı.



Davin: Bende Helena ile tesadüfi karşılaşmamdan dolayı çok mutluyum. 


Davin'in Helena ile karşılaşmamış olsaydı, şimdi Helena onun kuklasından başka bir şey olmazdı. 


Kukla Helena yerine Davin, sevgilisi olan Helena'yı tercih ederdi. 


Alfred: Serum hakkında çok meraklı olsamda, daha fazla ortalığı karıştırmayacağım. Bu sırrı bana söylemiş olman bile çok etkileyici ve bana güvenin bir göstergesi. Merak etme evlat, artık sırrın benimle mezara kadar gidecek. 


Alfred, Davin'in ona güveni karşısında çok mutluydu. Serumun iyi mi? Yoksa kötü mü? Olduğu konusunda en ufak bir fikri yoktu ancak artık aynı gemide oldukları için Davin'e yardım etmek için elinden geleni yapmaya hazırdı. 


1-2 yıl içinde ölecekti ve ölmeden önce gelecekteki damadına yardım etmekte bir sorun görmüyordu. 


Alfred: Şimdi benden neler istediğini söyleyebilirsin. Bakalım sana yardım edebilecek miyim? 


Diyen Alfred'in yüzünde bir gülümseme vardı. Davin ne isterse istesin ona yardım edebileceğinden son derece emindi. 


Bu yaşında kadar sıfırdan bir imparatorluk kurmuştu ve artık erişemeyeceği çok az şey vardı.



Davin Osprey'in dışında, bir turist çeken bir kanyon var. Bu kanyonun içinde birbirlerine bakan eşit büyüklükte iki mağara ve mağaraların ortasında küçük bir göl var. Benim yapmak istediğim çetem için bu iki mağara içine yerleşmek ve çetemin temelini oluşturmak için orada bir merkez üstü kurmak istiyorum. Bunu başarmak için projeyi gizli bir şekilde tamlayabilecek bir inşaat ekibi bulmam gerekiyor ancak bunu başarabilecek çevreye sahip değilim. Eminim, sizin etkinizle birlikte bu işi yapmak için uygun birisini tanıyorsunuzdur.



Alfred, Davin'in ne yapmak istediğini kabaca anlamıştı. 


Alfred: Elbette, yeterli para verdiğin sürece bu işi yapacak birçok kişi tanıyorum. Daha sonra bana, kurmak istediğin üssün yerini ve yapılmasını istediğin şeylerin bir raporunu gönder ve bende ne yapabileceğime bir bakayım. Başka ne istiyorsun? 


Davin, Alfred'in gerçekten de ona yardım etmek istediğini anladı. İlk isteği kısmen bir bir başarıya erdirdikten sonra Davin, bir sonraki isteğini Alfred'e söyledi. 


Davin: Şuan çetemde yaklaşık 50 beta serumu enjekte edilmiş kişi var ancak bunların hepsi yetim ve bunların yaklaşık 40 tanesini üniversite okuması için göndereceğim. Geriye kalan çete üyesi yaklaşık 10-15 kişi arası olacak ve bu kadar kişi ile bir çete olduğumuzu dahi söylemek zor. Bu yüzden bir diğer yapmak istediğin şey, 50 beta serumu daha çıkarmak ve çetem içindeki faaliyet gösteren bölümleri yönetmemde bana yardım edecek uygun yeterlilikte kişiler bulmak olacak. 


Diyen Davin, Alfred'in şimdiye kadar onu dinlemiş olduğundan emin olmak için ona baktı. 


Alfred ise Davin'in konuşmasından bir şeyler tahmin etmişti ve yüzüne düşünceli bir ifade takarak, Davin'i dinlemeye devam ediyordu. 


Davin: Uygun kişileri bulmam konusunda bana yardım etmeni istiyorum baba. 


Davin konuşmasını bitirdikten sonra Alfred'in düşünceli yüzüne baktı. 


Alfred: Yeni benden senin çetenin çekirdeğini oluşturacak yetenekte kişiler bulmamı istiyorsun ve kişileri bulduktan sonra onlara serumu uygulayacaksın öyle mi? 


Davin: Evet. 


Diyen Davin, Alfred'in sorusunu onayladı. 


Alfred: Sorun kısaca çetenin üye sayısının yetersiz olması değil mi? 


Davin'in çetesinin yetersiz olduğu komunun Alfred, üye eksikliği olduğunu düşünüyordu. 


Davin: Evet. 


Diyen Davin, Alfred'in ne düşündüğünü anlamaya çalışıyordu. 


Alfred: Evlat, beni kimin koruduğunu biliyor musun? Sonuçta ben çok zengin ve etkili birisiyim değil mi? Her zaman suikast, kaçırılma ve düşmanlarım tarafından saldırıya uğrama tehlikesi altında olduğunu tahmin edebiliyor olmalısın değil mi? Serum kullanarak çeteye üye katmak son derece zor ve geleceği olmayan bir plan. Dediğine göre elinde sadece 200 serum var ve sen zaten 50 tanesini kullanmışsın. Çetenin çekirdeğini oluşturmak için 50 adet serum daha ayırmanda hiç bir sorun yok ancak geriye kalan 100 adet serumu elinde koz olarak saklaman gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzden sana uygun yeterlilikte 50 kişi bulmakla birlikte, 100 kişilik eğitimli ve son derece sadık adamlar da vereceğim ancak daha sonra bana hangi konuda yetenekli kişiler bulmak istediğin hakkında bir dosya daha gönder. 


Diyen Alfred, Davin'e baktı ve onun gözlerinin biraz büyüdüğünü gördü. 


Davin, daha önce Alfred'in kendisini korumak için eğitimli adamları olduğunu bilmiyordu ve hiçte tahmin etmemişti. 


Alfred'in ağzından eğitimli adamları ve olduğunu duyunca çok şaşırmış olan Davin, bunun çok mantıklı olduğunu düşündü. 


Davin: Teşekkürler baba. 


Alfred: Önemli değil. Sana yardım etmeye karar verdiğim için elimden gelenin en iyisini yapacağım. Sana verdiğim 100 adamın yanında hala beni korumaktan sorumlu 400 kişi daha var. Sana verdiğim 100 kişiyi çetene entegre etmeyi başardıktan sonra sana 100 kişi daha vereceğim. Daha doğrusu elimde olan 500 kişinin hepsini zamanla sana vereceğim ve bundan sonra beni korumakta senin çeten görevli olacak. Zaten en fazla 2 yıl yaşayacağım ve beni koruma görevin çok çabuk son bulacak. Benden sonra koruman gereken tek kişi kızım olacak. 


Diyen Alfred'in gözlerinde bir anlığına çaresizlik dolu bir parıltısı geçti. 


Alfred: Bir an önce güçlenmen lazım evlat. Ben gittikten sonra tek uğraşman gereken 4 çete olmayacak, bunun yanında geriye kalan 3 büyük ailede olacak hatta belki daha fazla sorunlu kişi de onlara yardım edecek. Bu yüzden çabuk büyümen ve kızımı koruyabilecek kadar güç edinmen gerekiyor. Bende Merkez üs ve bulmamı istediğin kişiler hakkında hemen çalışmaya başlayacağım. 


Dedikten sonra Alfred, konuşmayı kesti ve Davin'in omuzlarına birçok sorumluluk yükledi. 


Davin de Alfred'in konuşmasından sonra omuzlarının vücuduna daha ağır geldiğini hissetti ve üstüne düşen büyük sorumluluğun farkına vardı. 


Davin, bunun yanında Alfred'in artık onu kabul ettiğini ve tüm umudunu ona yüklediğini de anlamıştı. 


Alfred'in 500 kişilik eğitimli ekibini bir an önce çetesine entegre etmesi için öncelikle 50 kişilik çekirdek yönetim ekibini oluşturması gerekiyordu. 


Çekirdek ekip oluştuktan geriye kalan merkez üssün kurulmasını beklemek ve bu sırada 500 kişiyi çeteye entegre etmekti. 


Daha sonra bölümlerin yerleşik konumunu merkez üsse taşıması gerekecekti ve yeni üyeler almaya devam ederek, çeteyi büyütmeye başlayacaktı. 


Davin: Elimden geleni yapacağım baba. 


Alfred: Güzel, tek yapmanı istediğim bu. Uzun süredir konuşuyoruz ve akşam yemeği yemeyi unuttuk. Hadi, gidelim. 


Diyen Alfred, Davin ile birlikte ayağa kalktı ve onu yemek odasına götürdü. 


Yemek odasına geldiklerinde, onları yemek masasında oturmuş bir Helena karşıladı. 


Helena'nın başında, onu hizmetçi kıyafetleri içinde bekleyen Yuna eşlik ediyordu ve Jesika, Helena ile birlikte yemek masasında kendine bir yedin edinmişti. 


Davin ile Alfred içeri girdiklerinde, kadınlar onlara bakmak için döndü. 


Helena: Daha ne kadar konuşmayı düşünüyordunuz? Sizi beklemekten ağaç olduk. 


Diyen Helena, özellikle Davin'e bakıyordu ve sözlerinin ona yönelik olduğu anlaşılabiliyordu. 


Davin: Üzgünüm güzelim, babamla konuşmamız gereken önemli konular vardı. 


Helena: Babam? Senin baban kim? 


Davin'in cevabı üzerine Helena, gözlerini kıstı ve Davin'e bakarak, konuşurken onun dilinin kaymış olduğunu düşündü. 


Davin: Nasıl benim babam kim? Senin baban, benim de babam olmuyor mu? Çok şakacısın güzelim. 


Diyen Davin, Helena'ya göz kırptı ve ona eğlenceli bir yüz ifadesi ile baktı. 


Helena: Baba? 


Davin'in söyledikleri ona çok inanılmaz geldiği için Helena, Alfred'e şaşkın bir bakış attı. 


Helena'nın gözlerindeki şaşkın ifadeyi gören Alfred, Davin'in maskaralığı ile devam etmeye karar verdi ve gülmemek için kendisini zor tutarak, Helena'ya ciddi bir yüz ifadesi ile baktı. 


Alfred: Bunda yanlış bir şey mi var? Davin'i sevdiğini ve onun kadını olmaya karar verdiğini söylemiyor muydun? 


Helena: Evet, evet. Kesinlikle öyle söylemiştim. 


Alfred'in onaylaması ile birlikte Helena başını bir ağaç kakan kuşu gibi durmadan aşağı yukarı salladı ve yerinden kalkarak, mutlu bir şekilde kendini Davin'in kucağına bıraktı. 


Davin, Helena'nın beline kollarını doladı ve onun güzel yüzüne bakarak, ne kadar mutlu olduğunu gördü. 


Onu böyle görünce içinde kendini çok sıcak hissetti ve Helena'ya olan duyguları biraz daha güçlenerek, ona yüzünde bir gülümseme varken bakmaya devam etti. 


Davin: Ah, benim kadınım olmak istediğini babana söylediğini bilmiyordum güzelim. Çok cesursun değil mi? Daha sonra sana bir ödül vermem gerekecek. 


Diyerek Davin, Helena'nın kulağına yaklaştı ve onun kulağına fısıldarken bir yandan, gizlice onun boynuna bir öpücük kondurdu. 


Helena, Davin konuşmasını duydu ve boynunda bir öpücük hissederek, hala babasının onların yanında olduğunu hatırladı ve Davin'in kucağından hemen çıkarak, ona utançtan kızarmış yanakları ile birlikte güzel gözleriyle baktı. 


Alfred, Helena ile Davin'in maskaralıklarına baktı ve içinden: 


Ah, gençlik güzel olmalı.



Diye düşündü ve yüzünde bir gülümseme ile onlara baktı. 


Davin ile Helena'nın çok iyi anlaştığını görerek, Davin'e yardım etme kararının doğru olduğunu düşünüyordu. 


Alfred: Tamam, Bayan. Jesika'yı daha fazla bekletmeyelim. Daha sonra birbirinizle flörtleşe bilirsiniz ve lütfen, bir daha bunu benim yanımda yapmayın. 


Diyen Alfred, onları yalandan azarladı ve yemek masasında ona ait olan baş köşedeki sandalyeye oturdu.







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46903 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr