Bölüm 83: Baba, Anne, An Yize’yi Bana Vermeye İstekli misiniz?

avatar
1051 0

Reborn as My Love Rival’s Wife - Bölüm 83: Baba, Anne, An Yize’yi Bana Vermeye İstekli misiniz?


Çevirmen: Solevra

Düzenleyen: Gandalf

 

Su Jian An Yize’ye çok sık gelmemesini söylemesine rağmen, An Yize onu hiç dinlemedi ve her hafta sonu her zamanki gibi geldi. Su Jian hala endişeli olmasına rağmen bu konudan bir kez bahsettikten sonra bir daha konuşmadı. Bunun nedeni An Yize’yi daha çok düşünmeye başlamasıydı.

 

Yan yana olmadıklarında neredeyse her gece birbirlerini aradılar. Günlük yaşamlarında pek bir şey olmamasına rağmen nedense her zaman çok uzun süre konuşabiliyorlardı. Bazen battaniyenin altından An Yize’yi arayan Su Jian telefonu tutarken uyuyakalıyordu. An Yize’ye gelirsek, Su Jian’ın nefes sesini duyunca telefonu kapatmadan önce, “Jian Jian, iyi geceler” diyordu.

 

Göz açıp kapayıncaya kadar birkaç ay geçmişti. Eskiden olsa, Su Jian böyle bir hayatın eğlence olmadan sıkıcı olacağını düşünürdü. Ancak şimdi her günün ilginç bir hal almış gibi göründüğünü düşünüyordu.

 

Ancak, son zamanlarda, Su Jian mutlu hissetmiyormuş gibi görünüyordu. Kendini iyi hissetmiyordu ve biraz sersemlemiş gibiydi. Ayrıca enerjisi yoktu. Bu yüzden, An Yize gece onu aradığında duyduğu şey Su Jian’ın zayıf sesiydi.

 

“Ne oldu Jian Jian?”

 

“Hiç. Son iki gündür kendimi iyi hissetmiyorum. Sanırım üşüttüm.”

 

“Yarın geleceğim.”

 

“Ne? Yarın daha Perşembe değil mi?”

 

“Hasta olduğun için endişeleniyorum.”

 

“Ciddi bir şey değil, ilacı kendim alabilirim. Hava durumuna göre yarın yağmur yağacak. Buraya gelme.”

 

“Sorun yok. Yarın aramamı bekle.”

 

Su Jian, An Yize’nin yağmurda gelmesini istemese de An Yize’nin geleceğini bildiği için mutlu olmuştu. Gece yatağa uzandığında yarınki yiyecek listesini düşünmeye başlamıştı.

 

Ertesi gün, An Yize değil, onun yerine An Yirou aramıştı.

 

“Görümce, çabuk gel!”

 

An Yirou telefonda belli belirsiz bir şekilde konuşmuştu ve neler olduğunu açıkça söylememişti. Ancak, Su Jian meselenin küçük olmadığını söyleyebilirdi. İyi değildi ve en önemlisi An Yize ile ilgiliydi.

 

Şehirler arası otobüste otururken, Su Jian’ın kafasında çeşitli olasılıklar dönüp duruyordu.

 

An Yize kaza mı geçirdi? Hayır, kesinlikle hayır!

 

O zaman, An Yize’nin şirketi iflas mı etti? Tamam, bu olasılık çok düşük.

 

O zaman belki eşini aldattı? Peh, bu…

 

Su Jian yolculuğu boyunca tahmin etmeye devam etti ve şüphelerle dolu aklıyla eve döndü.

 

Baba An’ın sert sesini duyduğunda eve yeni girmişti. “Kontrol ettim bile. Sen ve Xiao Jian birbirinizi birkaç gün tanıdıktan sonra evlenmişsiniz ve daha önce hiç iletişimiz olmamış. Ayrıca, annen odanda boşanma anlaşması formunun kopyasını bulmuş. Evliliğinizin sahte olduğuna dair bir söylenti var. Sadece birbirinizi seviyormuş gibi davranıyormuşsunuz. Söyle, bu doğru mu?”

 

Su Jian durdu ve gözleri kocaman oldu. Siktir! Sahte evliliğimiz ortaya mı çıktı?

 

Gerçekten de ciddi bir durummuş! Su Jian, baba An ve anne An’ın bunu nasıl öğrendiğini düşünecek havada değildi. Doğruca An Yize’ye baktı.

 

“Hayır!”

 

 ……

 

Su Jian’ın bağırmasıyla herkes ona bakmak için arkasını dönmüştü.

 

Su Jian’ı gören An Yize kaşlarını çattı. “Jian Jian? Neden döndün? Kendini iyi hissetmediğini söylememiş miydin?”

 


Ona bakıp, An ailesinin geri kalanına bakmadan önce başını salladı.

 

“Görümce.” An Yirou ona şaşkınlıkla baktı ve yavaşça onu selamladı. Anne An’a gelirsek, ona baktı ve şaşırmış gibiydi.

 

“Baba, anne, Xiao Rou.” Su Jian, An Yize’nin yanında durdu ve sessizce ellerine dokundu. An Yize elini çevirdi ve Su Jian’ın elini avucunun içinde tuttu.

 

Bunu fark eden baba An’ın bakışları kaydı. Su Jian’a nazik ama yine de katı bakışlarla baktı. “Xiao Jian. Geri dönmen iyi oldu. Daha önce söylediklerimi duydun. Xiao Ze’yle gerçek bir çift olmadığınız ve geçici olarak böyle davrandığınız hakkında bir söylenti var. Bu doğru mu?”

 

“Hayır.” Bu sefer cevap veren An Yize’ydi.

 

Baba An’ın gözleri manalıydı. Ancak, An Yize yerine Su Jian’a doğru baktı ve yavaş yavaş, “Eğer gerçekten bir anlaşma yaptıysanız hala geç değil. Xiao Ze saçma hareketleriyle sana haksızlık etti. An ailesi bunun bedelini ödeyecek. Yoksa korkarım ki artık istediğiniz zaman boşanamazsınız.”  Baba An devam etmeden önce bir an durakladı, “Xiao Jian, dikkatli düşünmelisin.”

 

Su Jian sessizliğe gömüldü ve konuşmadı, sanki yüreğinde zor bir karar veriyormuş gibi görünüyordu.

 

Öte yandan, bunca zamandır sakin görünen An Yize tedirgin olmaya başlamıştı.

 

Her ne kadar bir süredir birbirlerini uyum içinde ve karşılıklı olarak sevdiklerini hissetse de, Su Jian’ın her zaman boşanmayı düşündüğünü unutmamıştı ve şimdi…

 

“Pekala.”

 

Tüm An ailesinin surat ifadesi değişmişti.

 

An Yize’nin tüm vücudu sarsıldı. Su Jian’a inanamayarak baktı, acı sessiz gözlerini doldurmuştu.

 

Sonuç olarak, çok fazla düşünmüş ve çok fazla istemiş gibi görünüyordu...

 

“Ancak, başka bir şey istemiyorum.” Su Jian An Yize’ye baktı, yavaş bir şekilde tuttuğu eli salladı, “Baba, anne, onu bana verir misiniz?”

 

An Yize kaskatı kesildi ve Su Jian’a bakan gözleri anında parlamıştı.

 

Baba An’ın surat ifadesi daha da nazikleşmişti, anne An öflemişti ve An Yirou mutlu bir şekilde gülümsemişti.

 

Su Jian ciddi bir ifadeyle baba An’a baktı. “Yeteneklerim ortalama olmasına rağmen, onu desteklemek, korumak ve onu sevmek için elimden geleni yapacağıma söz veriyorum. Şu andan itibaren bunu sonsuza kadar yapacağımı söylemek sahte gibi geliyor. Ancak amacım bu ve bunun için çok çalışacağım.”

 

An Yize: “……”

 

“Yeterince iyi olamasam da samimi bir kalbim var.” Su Jian’ın gözleri hilesiz gibi görünüyordu ve daha önce olmadıkları kadar ciddiydiler. “Baba, anne, hepiniz Yize’yi bana vermeye hazır mısınız?”

 

Anne An bir yerlerde bir şeylerin yanlış olduğunu hissetti ancak ne olduğunu çözememişti. An Yirou gülümsedi ve gözlerinin içi de gülüyordu. An Yize’nin diğer elini kaldırarak Su Jian’ın eline koydu.

 

Baba An hafifçe öksürdü ve ikisine baktı.

 

Su Jian’ı daha önce bu kadar ciddi ve sorumlu bir halde görmemişti. Ancak, An Yize’nin Su Jian’a karşı nazik ve sevgi dolu bakışlarının sahte olmadığını söyleyebilirdi. En küçük oğlu diğer iki oğlundan farklıydı. Gençliğinden beri yalan söylemeyi hiç sevmezdi. Diğer iki oğlu gençken hatalar yaptıklarında bunu saklamak için her zaman ellerinden geleni yaparlardı. Ancak, en küçük oğlu her zaman dürüstçe onlara itiraf ederdi ve şimdi, oğlunun yanındaki kadına gözlerinde mutluluk ve memnuniyetle nasıl baktığını görünce, bunun sahte olmadığını biliyordu.

 

Su Jian, An Yize’ye baktı ve “Yize, yeterince iyi olmadığımı biliyorum. Benimle olmak istediğinden emin misin? Hala pişman olmamak için bir şansın var. Eğer bu şansı kaçırırsan bir tane daha olmayacak.” dedi.

 

An Yize ona cevap vermek yerine anlamlı anlamlı baktı ve “Jian Jian, söylediklerinin doğru olduğundan emin misin?” diye sordu.

 

Bunlar sadece ikisinin anlayacağı kelimelerdi. Su Jian eğer şimdi onay verirse muhtemelen hayatının geri kalanında An Yize ile birlikte olacağını biliyordu.

 

Su Jian An Yize’ye baktı ve kendine şunu sordu: Kabul etmek istediğine emin misin? Bu kişi olacağından emin misin?

 

Su Jian hiçbir şey söylemedi.

 

An Yize’nin gözleri yavaş yavaş kararmıştı. Su Jian’ın daha önce söylediklerinin daha önce yaptığı hareketler gibi olabileceğini düşününce istemsiz olarak kalbi acımıştı.

 

Su Jian dayanmak için elinden geleni yapmıştı ancak sonunda dayanamamıştı. An Yize’nin elini bırakarak, yan tarafa koştu, başını eğdi ve kusmaya başladı.

 

Herkes şaşkına dönmüştü. An Yize şoku attıktan sonra, kaşlarını çatarak Su Jian’ın yanına gitti. “Neren kötü?”

 

Su Jian kustu ancak bir şey çıkmamıştı. Sessizce başını kaldırarak ve yorgun bir şekilde, “Sanırım bozuk bir şey yedim, kötü hissediyorum.” dedi.

 

Bunu duyan anne An’ın gözleri aniden parlamıştı. Hızla yanlarına gidip Su Jian’ı kaldırdı ve onu baştan aşağı süzdü.

 

Su Jian gözlerini kırptı ve şaşkınlık içinde, “Anne?” dedi.

 

Anne An utanmaz bir şekilde, “En son adet olduğundan beri ne kadar geçti?” diye sordu.

 

Su Jian: “……” Herkesin önünde direkt böyle bir soru sormak zorunda mısın?! Ayrıca, adet günümü bile hatırlamıyorum. Büyük hala beni ziyaret etmediğinde böyle bir şeyi hatırlama zahmetine giremem. En son ne zaman geldiğini nasıl hatırlayabilirim!

 

Yanında duran An Yize, anne An’ın sorusunun altındaki anlamı hemen anlamıştı. Yüzünde inanılmaz bir şaşkınlık belirmişti.

 

An Yirou anne An’a mutlu bir şekilde, “Görümcem hamile mi?” diye sordu.

 

Su Jian: “……”

 

 

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr