Mutlak Yetişim kitabının sayfaları son hızla kan kırmızısı harfler ile dolmaya başlarken, Aiden'in gözleri bir saniye olsun ayrılmıyordu. Şu anda tek odağı bu tek bilgi kaynağı olan kitaptı.
Kitabın yazma süreci bittikten sonra Aiden okumasına devam etmişti.
"Yetişim yapmak, geliştirdiğin kaynak yolunu nitelendirme anlamına gelir. Yetişimin ilk alemi olan Temel Kurma Aleminde, dışarıdan gelen enerji, gelişim merkezinde toplanır ve bu enerjiyle birlikte vücutta meridyenler açılır. Meridyenler, gelişim merkezinin damarları olarak görülebilir. Meridyenler aracılığı ile gelişim merkezinde ki enerjiyi kullanılabilir hale geliriz. Bir kişi en az 30 meridyen açtıktan ve gaz formunda olan enerjiyi, tüm gelişim merkezine yaydıktan sonra Genişleme alemine geçebilir. Temel Kurmanın 10 seviyesi bulunmaktadır."
"Genişleme aleminde, kişinin gelişim merkezinde bir büyüme gerçekleşecektir. Bu büyümenin ardından kişi, gaz halinde olan enerjisini, sıvıya dönüştürmesi gerekmektedir. Tamamen sıvı ile dolduktan sonra diğer alem olan Yükselme Alemine geçiş yapılabilir."
"Diğer bilgiler için yetişimde ilerlemeniz gerekmektedir. Şu anda Temel Kurma Alemine giriş yapmalısınız. Gelişim Merkezi olarak Ruh Alanlarından birisi olan Yetişim Alanı merkez olarak belirlenmiştir."
Aiden kitabın son paragrafını okuduktan sonra kafasında belli belirsiz bir kaç plan oluşmuştu. Bu yüzden dış dünyaya dönmeyi düşünerek bilinci ruh alanında çekti.
"Şu anda gezegende niteliksiz olarak seviyelendirilen bir yetişimci sayılırım. Herhangi bir nitelikli gücüm yok ama buna rağmen yetişim yapabiliyorum. Okuduğum bilgilerde yetişim seviyesi yükseldikçe, kişinin fiziksel gücü belirli bir seviyede artış oluyor. Şu anda herhangi bir hayvan öldüremeyeceğim için, Temel Kurma Aleminde belirli bir seviyeye gelmeliyim."
"Diğer yandan Temel Kurma Aleminde sınır en azından 30 meridyen olmalı. Bunun anlamı her seviyede 3 meridyen açtığım sürece sıkıntı olmayacak. Fakat bu alemin asıl amacı sağlam bir temel atmak. O zaman meridyen sayısını olabildiğince fazla tutmam lazım. Gaz formunda olan enerjiyi, merkezi doldurmak yerine meridyenleri açmak için kullanırsam, daha fazla meridyene sahip olabilirim fakat bu şekilde gelişim hızım oldukça yavaşlar. Ayrıca her meridyenden sonra diğerini açmak çok daha zor. Benim bildiğim en fazla 70 meridyen açılabildiği..." diye düşündükten sonra kitap önünde açılmış ve tek sayfasında kısa bir paragraf yazılmıştı.
"150 meridyen; 99 tanesi Göklerin koyduğu sınır, 100. meridyende Göksel Felaket yetişimciye iner. Felaket başarılı bir şekilde atlatılırsa, 150 meridyene kadar kişi meridyenlerini açabilir."
Aiden bunu duyar duymaz gözlerini ovalamış ve bir daha bakmıştı.
"150 Meridyen! Bu neredeyse vücudumun her yerini meridyenler ile donatmak demek. Tabiki benim açımdan Ruhsal Meridyenler anlamına geliyor. O zaman enerjiyi, diğer kişilere göre çok daha iyi bir şekilde ortaya çıkartabilirim demek değil mi ?" dedikten sonra paragrafı bir kere daha okudu.
"Yine de bu Göksel Felaket olayları pek hoş durmuyor. Benim bildiğim, daha doğrusu gezegende bilinen Göksel Felaketler, Ölümsüz alemlerinde geçiş yaparken ortaya çıkan faktörler. Sadece meridyen açarken geleceklerse, oldukça büyük sıkıntımız var demektir."
Aiden, harıl harıl düşünürken, aklına Çağırıcı Tohumu olan çocuk gelmişti. Her ne kadar kendisi sözde 'en çok potansiyele ve güce sahip olan tohum' olan Ruh Tohumuna sahip olsa bile, güç için çok fazla emek ve kaynak harcaması gerekiyordu. En başta 3 yıl boyunca kölelik yapmış ve küçücük gücü olan kişilere hizmet etmişti. Tabi ki o küçücük güç, bu gezegen içindi. Bunlardan herhangi birisi bile, eski gezegenine gelmiş olsa, ortalığı birbirine katabilirlerdi. Yine de bu gezegen için konuşursak küçük güçlerdi. O ise, bir prens olarak hazır kimlikle gelmiş, yetmiyormuş gibi birde Çağırıcı Tohumu ile birleşmişti. Resmen bütün her şey hazır olarak ona sunulmuştu.
Bu tip düşünceler aklında geçerken, gözlerinde kan kırmızısı bir salınım ortaya çıkmış ve mental olarak yetişime hazır hale gelmişti.
"Her ne kadar Gökler böyle davranmış olsa da, o da benim gezegenimden... Yabancı bir gezegende sadece ikimiz varız. Yine de..." derken Göklere bakmıştı.
"Sizin ağzınıza s*çacağım gün yakın oğlum! Bekleyin siz..." demişti. Göklerde ise ufak bir yıldırım kıvılcımı oluşmuş ama hemen başka bir güç tarafından yok edilmişti. Tabi ki bunu kimse fark etmemişti.
Aiden, etrafının temiz olduğuna karar verdikten sonra yere meditasyon pozisyonunda oturdu ve düşünmeye başladı.
"İlk olarak enerjiyi hissetmem gerekiyor. Daha sonra ise merkezi kullanarak bunu çekebilmem gerek. Okuduğum şeylerde, bunun hayal gücüyle doğrudan bağlantısı olduğu yazılıydı. Tabi ki doğuştan gelen yetenek de bunun çabası. Üç yıl içinde bir çok defa denememe rağmen, ne hissedebildim ne de görebildim. Bu sefer bakalım ne olacak."
Aiden, bu düşüncelerden sonra gözlerini kapatarak enerjiyi hayal etmeye başladı. Güçlerini kazandığından beri, vücudundan sürekli kan kırmızısı bir aura çıkıyordu. Bu yüzden enerjiyi, kan kırmızısı bir şekilde parlayan küreler şeklinde hayal etmişti. Zihninde hayal edilen şey ile birlikte ruhta ciddi değişiklikler meydana geliyordu.Ruhun bulunduğu alan, kan kırmızısı bir şekilde aura salınımı yapmaya başladığında, Aiden gözlerini açmış ve etrafa bakmaya başlamıştı. Bu resmen iç güdüsel bir şekilde yapılan bir şeydi.
Aiden'in göz bebekleri, kızıl bir şekilde parlarken, etrafta aynı hayal ettiği gibi bir sürü kan kırmızı aura yayan enerji küreleri vardı. İlk seferinde başardığını gören Aiden, sevinerek küreleri incelemeye başlamıştı. Kürelerin her birinde aura salınımı varken, ufak ufak kıvılcımlar çakıp duruyordu.
"Vay be... İlk seferimde başarmak harika bir his uyandırıyor. Gezegende normalde enerjinin hissedilmesi, sıfırdan başlayan birisi için 1 ile 3 ay arası bir zaman gerekiyor." dedikten sonra ruhunda aynı şekilde parladığını fark etmişti.
"Ya ruh tohumu ve yani ruhumdan dolayı hızlı oldu. Yada 3 yıldır avara gibi deneyip deneyip yapamadığımdan dolayı..." dedikten sonra omuzlarını silkti.
"Sanırım bunu hiç öğrenemeyeceğiz. Şimdi... Enerjiyi hissettik, sırada bunu çekmek var. Enerjiyi küreler halinde hayal ettikten sonra işlem oldukça kolay oldu. Gezegende kişiler, enerjiyi çekmek için oldukça fazla metotlar kullanıyorlar. Bazılar bir süngerin suyu emmesi gibi hayal ederken, bir kısmı toprağın suyu emmesi gibi düşünmüş. İşin özünde sürekli bir emme ile ilgili bir hayal var."
Aiden, dünyadan gelen birisiydi. Novel ve Manga okumanın yanında Bilim-Kurgu ve Fantastik Filmleri izlemeyi de çok seven bir insandı. Teknolojinin olmadığı bu dünyada, diğerlerine göre Hayal Gücü çok daha yüksek sayılırdı.
"Evrende, bilinen ve en güçlü çekim gücüne sahip bir şey var. Kara delikler! Kozmik uzayda, kara deliklerin çekim gücünden ışığın kendisi bile kaçamaz. Ki evrende en hızlı olan şey Işıktır. Vücudumda hiç meridyen yok. Esasında meridyenler sadece enerjiyi kullanmaya yaramıyor. Aynı zamanda meridyenler açıldıkça, enerji çekim hızı da artıyor. Şu anda çekim için Yetişim Alanına güvenmem lazım."
Aiden, oturduğu yerden kalkmadan gözlerini kapattı ve bilincinin bir kısmını tekrardan Yetişim Alanına çevirdi.
"Burada bir tür kara delik hayal etmem lazım. Ruh alanı burası olduğundan zihnim ile bağlantılı bir yer. Eğer düşündüğüm şeyi oluşturabilirsem, enerjiyi çok hızlı bir şekilde çekebilirim." diyerek bilinçten oluşan bedenini, merkezin ortasına getirdi.
"Kara Delikler, ışığı bile içine çektiği için görüntü vermeyen şeylerdir. Fakat olay ufku denilen, yani kara deliğin ortasında bulunan dairenin etrafından ışık zorda olsa kaçabilir ve bu durum görüntü verdirebilir seviyededir. Eğer kara delik tarzında bir emme kuvvetini buraya koyarsam ve bu kara delik tarzında yapı, çektiği enerjiyi, bir bağlantı yoluyla buraya akıtırsa, o zaman emme kuvveti harika olacaktır. İşin özünde yetişimde birçok temel şey hayal gücü ve gayretle oluşuyor."
Aiden, bir süre daha planlama yaptıktan sonra düşüncelerini hayata geçirmeye başladı. Şu anda iki tane ruh alanı vardı. Ruhun olduğu alan, Ruh Yetişiminin başka özelliklerini içeriyordu. Ama boş olan Yetişim Alanı ise, Yetişimin gerçek yeriydi. Bu yüzden enerji çekimi için sağlam bir yapı kurmak istemesi normaldi.
[2 saat sonra]
Aiden, yoğun gayretler sonunda kara delik isimli planını hayata geçirebilmişti. Zihinsel enerjisini çok harcamasından dolayı, bitkin hissediyordu. Bilincinden oluşan bedeni bile ter içinde kalmış gibi kıpkırmızı kesilmişti. Yine de parlayan gözleri ile ortaya çıkardığı esere bakıyordu.
Yetişim Alanının merkezinde, etrafı kırmızı bir hale ile kaplanmış bir kara delik duruyordu. Bu kara delik, kendi etrafında bir dönüşe sahipti ve tuhaf bir ses çıkarıyordu. Aiden, bunu izlediği filmlerden esinlenerek yapmıştı. Hatta kara deliği izledikçe hoş durduğunu bile düşünmüştü. Kara deliğin hemen alt kısmından ise alanın zemini ile bir tür bağlantı noktası vardı. Kara deliğin çektiği enerjiyi alana vermesini yarıyordu.
"Eh, normal bir sünger-su veya toprak-su ilişkisi içeren bir emme kuvveti kaynağı yapabilirdim. Ama şunun bir güzelliğine bakar mısınız!" diyemeden edememişti.
Bir süre daha kara deliğe baktıktan sonra bilincini bedenine geri soktu ve kızıl bir şekilde parlayan gözlerini açtı. Etrafta hala enerji kürelerini görebiliyordu.
"O zaman şu şirin arkadaşı deneme vakti!"
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..