Derin bir karanlık ile kaplı olan ormanın derinliklerinde şiddetli auraya sahip bir topluluk göze çarpıyordu. İki insanın derin aurası, ortalarında bulunan kurt sürüsünü hareketsiz bırakmıştı. Bu kişiler Aiden ve gizemli adamdan başkası değildi.
Her ikisinde de gizemli bir aura çıkıyor ve üstlerinde bir şekil oluşturuyordu. Oluşan şekil ilk başta hiçbir şeye benzemiyorken, biraz vakit geçince bir tür ağaç şeklinde girmeye başlamıştı. Bu ağacın her bir dalında, spiral bir şekilde dönen gaz bulutları göze çarpıyordu.
Aiden'in üstünde oluşan kan kırmızısı bir şekilde oluşmuştu ve kainatta bile eşine rastlanmayacak Ruh Enerjisi yayıyordu. Gizemli adamın ağacı ise Aiden'in ağacının aynısıydı. Sadece siyah versiyonu gibiydi. Ondan da dengeli bir enerji süzülerek çıkıyordu.
Bu durumda hareketsiz kalan ikili, kurtları çoktan unutmuşlardı. Gözlerini kısarak üstlerinde oluşan ağaçlara bakıyordu. Aiden'in aklına ilk gelen şey, karşısında bulunan kişinin başka bir tohum sahibi olduğuydu. Fakat tohumlar hakkında bilgisi çok kısıtlı durumdaydı. Bu yüzden hangi tohum olduğunu çıkartamıyordu. Gizemli adam ise bir süre sessiz kalmış ve konuşmasına başlamıştı.
"Ormanın derinliklerinde başka bir tohum sahibi ile karşılaşacağımı düşünmüyordum. İlginç bir şekilde benim tohumum, seninkine normalden fazla tepki veriyor..."
Aiden duyduğu melodik sese ilk başta anlam veremezken, ikinci kez düşündüğünde beyninde yıldırımlar çakmıştı.
"Ne yani! Bu başka bir tohum sahibi ile karşılaşmanın ilk seferi değil mi ?"
Aiden'in cahil bir konuşmasının ardından adam gülerek cevap vermişti.
"Anlıyorum... Bulunduğumuz alan, geçenlerde yıkılan kalıntılara çok yakın. Ağacının rengi kızıl, Ateş Elementi Tohumu diyeceğim... Bunun mümkünatı yok çünkü o tohumun sahibi tanıyorum. Başka..." derken göz bebekleri siyah bir şekilde parlamıştı.
"Efsanevi Ruh Tohumu!"
Aiden kendi tohumunun tek tahminde tutturulduğunu fark edince yüzü bembeyaz kesilmişti. Yine de çaktırmamak için "Ne alakası var! Öylesine efsanevi bir tohuma sahip olsam, böyle güçsüz mü olurdum." demişti.
Adam ise kafasını sallayarak "Büyük ihtimalle tohumu yeni kazandın. Bu yüzden bu durum kabul edilebilir."
adamın çıkarım yeteneğini gören Aiden'in aklından tek bir kelime geçmişti.
"Şeytan!"
Fakat zaman geçtikçe Aiden'in aurası güçlenirken, adamın ki zayıflıyordu. Bu yüzden Aiden konuşmaya başlayacakken, Alfa Karanlık Kurdu, ortamda ki en güçlü kişi, yani Aiden'e dönmüş ve kükremişti.
Şu anki gücüyle, 3. seviyede bir alfa ile dövüşebilirdi. Fakat yanında duran kurtlar sıkıntı çıkarabilir potansiyele sahiplerdi.
Hrrrrrrttrt...!
Kurtların her biri Aiden'e döndüğünde, adamın gözleri parlamış ve hızla dikkatlerin dağılmasını fırsat bilerek uzun bir ağaca zıplamıştı. Neredeyse 50 metre zıplamıştı. Aiden ise bunu fark etmeden sanki anlayacak gibi Alfa'ya bakmış ve bağırmıştı.
"Sen kime hırlıyosun lan bit torbası! Büyüklerin konuşması var azıcık dur..." dedikten sonra gözleri adamın durduğu yere gitmişti. Fakat adamın olduğu yerde şu anda yeller esiyordu. Auralarından oluşan ışıltılar tam olarak gitmediği için siyah aura ışığının dalgalandığı ağaca bakmıştı.
Gördüğü şey adamın gülerek ona baktığını olmuştu. Aiden tuzağa düştüğünü anladığında gözleri kan kırmızısı bir şekilde parlamış ve ona doğru gitmek istemişti. Fakat ortamda kalan tek insan olması sebebiyle, tüm kurtların odağına geri dönmüştü.
Adam ise son bir bakış attıktan sonra ağacın tepesinden bağırarak uzaklara kaçmıştı.
"Tekrardan görüşeceğiz Ruh Tohumun sahibi!"
Aiden parlayan gözleri ile "Seni bir daha gördüğümde emin ol parçalarına ayıracağım!" demiş ve yumruklarını sıkmıştı. Aurasınından oluşan ağaç, yavaş yavaş küçülüyordu.
6 kurt ile baş edemeyeceğini fark eden Aiden, başka bir plan düşünmeye başlamıştı. Zihninde bir kaç plan vardı. O yüzden kurtlara bakarak "Umarım bunlar benim dünyamda ki kurtlara benziyorlardır..." demiş ve harekete geçmişti.
Bir sonraki hareket olarak Alfa'nın gözlerine bakarak eliyle gel işareti yapmıştı. Kurtlar arasında bir lider, hatta kral olan kurt ise bunu bir aşağılama olarak görmüş ve kurtlarına dönerek hırlamıştı.
Bunun anlamı belliydi.
"Bunu tek başıma halledeceğim!"
Aiden kurdun yemi yuttuğunu görünce derin bir nefes vermiş ve "Salak yemi yuttu!" diyerek sevinmişti. Fakat kurdun kanlı bir aurayla üstüne geldiğini görünce biraz heyecanlanmadan edememişti.
"Eski hayatım da dahil olmak üzere, haydutlardan sonra ikinci hayatta kalma mücadelem bu olacak!" dedikten sonra yüzüne yüzüne gülen adam aklına gelmişti.
"O piçe bunun gününü göstermem lazım! Burada ölemem!" diye haykırmış ve kan kırmızısı parlayan yumrukları ile kurdu beklemeden üstüne atlamıştı. Alfa Kurt bile ilk saldırının ondan gelmeyeceğini düşündüğü için hazırlıksız yakalamış ve sonucunda kafasına yediği şiddetli bir yumruk ile sersemleyerek yere çökmüştü.
Çevredeki kurtlar savunma pozisyonuna geçerek Aiden'e bakarken, Aiden kibirli bir pozisyonda bir yumruğuna birde kurda bakıyordu.
"Vay lan! 605 kiloluk yumruğu kafasıyla karşılayınca dayanamadı yavrucağız..." derken yumruğunu sevmeye başlamıştı.
O sırada Alfa Kurt, sersemleyerek çöktüğü yerden kalkmış ve gözlerini Alfalara özel olan kırmızı bir şekilde parlatarak kafasını sallamıştı. Hala tam olarak kendine gelebilmiş değildi. Fakat değişen bir şey varsa, oda karşısında gördüğü iki bacaklı canlıyı yeme dürtüsüydü.
Şiddet dolu bakışların üzerine dikildiğini gören Aiden kafasını yana tutarak çoktan ayağa kalkmış olan Alfa'ya bakmıştı.
Gulp..!
Derin bir yutkunma Aiden'den gelir gelmez, Alfa onun üzerine atlamış ve kafasını tek hamlede koparmaya uğraşmıştı.
Bu saldırıdan son anda kaçınan Aiden, isyankar bir biçimde "Ne yapıyorsun ulan bit torbası! O saldırın benim kafamı yok edebilirdi..." derken kurduğu cümlenin saçmalığını düşünmüştü.
Fakat kurdun tekrardan saldırma pozisyonu aldığını gören Aiden ise ellerini enerji ile doldurarak karşı saldırıya hazırlandı. Alfa'da bu son saldırı için tüm enerjisini sağ pençesine iletmişti.
Durumu fark eden Aiden gülümseyerek "Madem öyle... Gel bakalım!" diyerek ileri atıldı. Aiden'in alaycı konuşma tonuna gıcık olan kurtta geri kalmayarak atıldı.
Güüüümmmm!!!!
Bir pençe ve bir insanın, güç dolu yumrukları ortada çarpıştığı anda, küçük bir şok dalgası yayılmış ve yerde ki toprak bile havalanarak ortalığı toza ve dumana boğmuştu. Etrafa yayılan 5 kurt, çember oluşturacak şekilde ikilinin etrafını kuşatırken, tozun dağılmasını bekliyorlardı. Onlarda sonucu merak etmişlerdi.
Bir süre sonra toz yavaşça dağılmaya başlamıştı. Alfa kurt, gözünde yaşam ışıkları sönmeye başlamış bir şekilde uzanırken, Aiden'in tüm sağ eli paramparça olmuş bir şekilde kurda bakıyordu. Yine de durumu kurttan daha iyidi.
Alfa Kurt çok bekleyemeden gözlerini kapatmış ve son nefesini vererek ölmüştü. Kurtlar ise savaşın sonucunda Alfa'nın yanına durmuş ve beklemişlerdi.
Aiden bile kurdun ölümüne üzülmüştü. Eski hayatında hayvan sever birisiydi. Bu yüzden gerekmedikçe katletmek istemiyordu. Bu ise zorunlu bir durum olmuştu.
Bu duygular içerisinde giderken, elinin durumu baya bir kötü olduğunu fark etmişti. Resmen parmakları yok olmuş ve oluk oluk kan ellerinde ki damarlardan dışarıya akar hale gelmişti. Yine de kan kırmızısı enerji, parçaları bir arada tutuyor ve kan akışını engellemeye çalışıyordu.
Aiden bir sakatlık çıkmaması için yüzüğünden yeşil parlayan bir hap çıkarmış ve yutmuştu.
"Eh, hapın işlevini tam bilmiyorum ama iş görür sanırım..." demişti. Bir süre sonra kurtlar Alfa'nın bedenine baktıktan sonra kendi aralarında ulumuşlar ve orayı terk etmişlerdi. Aiden'in eli ise yeşil bir ışıkla kaplanmış ve eski formuna dönmeye başlamıştı.
Aiden daha sevinemeden Ölü Alfa'nın üzerinden çıkmaya başlayan ruhu gördü. Şekli bedenin aynısıydı. Sadece bedenin hafif saydam hali gibiydi. Ruh bedenden çıkar çıkmaz, gökyüzüne doğru süzülmeye başlamıştı. Adeta bir yer tarafından çekiliyormuş gibiydi.
Fakat bu durum yaşanır yaşanmaz, Aiden'in vücudundan çıkan kan kırmızısı aura, hızla hareket ederek ruhun etrafını sarmalamış ve bir çekim kuvveti yaratarak kendi içerisinde çekmişti. Aiden bile gördüğü şeylerden etkilenmişti. İlk defa ruh görmesinin yanında, ruhun aniden aura tarafından adeta özümsenmesini görmüştü.
Kan kırmızısı aura vücuduna geri dönerken, gerçek ruhun bulunduğu ruh alanında ki halkalardan birisinin parlamaya başladığını hissetmişti.
"Sanırım ilk ruhumuzu başarılı bir şekilde elde ettik." dedikten sonra gökyüzüne bakmış ve orta parmağını göstererek saklı cennetine gitmeye başlamıştı. Gökyüzünde ise bulutsuz havada bir gök gürültüsü anlık duyulmuştu.
Bilinen Gelişim Alemleri;
Temel Kurma Alemi -> Genişleme Alemi -> Yükselme Alemi -> Enerji Alemi -> Enerji Çekirdek Alemi -> Dünya Çarkları Alemi -> Kadim Dünya Alemi -> Yeraltı Ölümsüzü Alemi -> Gökyüzü Ölümsüzü Alemi
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..