Aiden, konuşulan onca şeyden sonra, odasına çekilmiş ve tüm geceyi derin bir uykuyla geçirmişti. Alfa Kurdu olarak çok fazla yol kat ettiği için vücudu yorgun düşmüştü. Uyandığında ise hızlıca bir duş almış ve aşağıya yemek yemek için inmişti. Bugün kafileye katılarak Anger Şehrine doğru hareket etmesi gerekiyordu. Bu yüzden Han sahibini gözünün önünden ayırmak hiç mi hiç istemiyordu.
Aşağıya indiğinde, klasik olan topluluk yine kendi aralarında konuşuyorlardı. Bu konuşmalar daha çok yetişim ve kaynak konusunda sohbetlerdi. Aiden bunlara hiç aldırmadan barın önüne oturmuş ve beklemeye başlamıştı.
Han sahibi, Aiden'in geldiğini görünce, hızlıca bir yemek servisi hazırlamış ve Aiden'in önüne koymuştu. Hareketlerinde, deneyimden gelen bir ustalık ve acele vardı. Bu kadar hızlı olmasına rağmen, en ufak bir hata yapmamıştı.
Aiden önüne gelen kızarmış ete ve şaraba baktığında, ağzından sular akmaya başlamıştı. Ormanda geçirdiği sürede düzgün yemek yemediği gibi, metabolik faaliyetlerini bile Ruh enerjisi ile sağlamıştı. Kısaca tek yediği şey Büyülü Bitkiler olduğunu söylenebilirdi.
"Kıdemlim bir süre konuşmamıza rağmen, isminizi bilmiyorum. Getirdiğiniz yemek için de teşekkür ederim."
Aiden'in bu sözleri üzerine şüpheli bir bakış edinen Han sahibi, tuhaf gözler ile Aiden'in karakterini inceliyordu.
"Sorun değil evlat. Sonuçta sen benim bir müşterimsin. Benim adım Michael..." derken bir yandan da kolunda bulunan saati yokluyordu.
"Yemeğini ye de seni kafileye götüreyim. Vakit daralıyor."
Bunun üzerine lokma lokma etleri götürürken, bir yandan da şarabını içiyordu. Çokta uzun olmayan bir süreden sonra yemeğini bitirmiş ve yolculuğa hazır hale gelmişti. Bunu gören Michael ise yerine çırağını bırakarak, Aiden ile birlikte handan ayrılmıştı.
Geçtikleri sokakta, yine aynı kalabalık ve heyecan vardı. Bir çok seyyar satıcının yanında, düne nazaran daha fazla müşteri bulunuyordu. Bir takımı büyülü silahlar alırken, bir kısmı ilaçlar alarak stok yapıyorlardı.
Aiden'in merakla etrafını izlediğini gören Michael ise gülümseyerek Aiden'e baktı.
"Bugün Kafilelerin kalkacağı gün. Ejderha İmparatorluğun çeşitli şehirlerine bir çok kafile kalkacak. 1 ay sonra ise, Anka İmparatorluğunun iç şehirlerine olan kafileler başlayacak. Bugün gittiğimiz kafile ise bir tür özel kafile. Özel olduğu için biraz tuzlu olacağını söylemiştim. Yine de bunu karşılayabileceğini düşünüyorum. Peki sen Anger Şehrine neden gitmek istiyorsun ? Orası her daim savaşların yaşandığı büyük bir sınır şehri. Meraklı bakışlarından yetişimle ilgilendiğini söyleyebilirim."
Michael'in konuşmasından sonra kendi hareketlerine dikkat kesilen Aiden "Harbiden de görmemiş gibi gözüküyorum..." diye düşünmüştü. Fakat bu düşünceler bile bakışlarını kesmeye yetmişti. Etrafta bir çok üstünde parıltılar olan silahlar, zırhlar ve iksirler vardı. Eski hayatında bunları sadece mangalar da görüyor, noveller de okuyordu. Bu yüzden bakışlarını kesmeden soruyu cevapladı.
"Anger Şehrine bir tarikata katılmak için gidiyorum Kıdemlim. Kutsal Yıldız Tarikatı."
Kutsal Yıldız Tarikatı lafını duyan Michael, elini çenesine koyarak "Hmm...Bu sıralar Kutsal Yıldız Tarikatı... Hayır Anger şehrinin her bir oluşumu, Çağırıcı Sınıfı için öğrenci alımı yapıyorlar. Bunun anlamı bir Çağırıcı olduğun mu ? Bu güce sahip yetişimciler çok nadirdir."
"Evet kıdemlim. Gücüm yüksek olmasa da, kabul edilecek seviyede olduğunu söyleyebilirim."
Aiden alçak gönüllülük oyununu oynamayı tercih etmişti. Şuanda kibir göstermesi onu hiç bir yere götürmezdi. Özellikle yetişime geç başladığını hissettiği için hepten sıkıntılı durumdaydı.
"Novellerde ki karakterler bile en başta yalakalık felan yaparak yükseliyorlar. Benim o evreye gelmeme daha var. Bu yüzden gerek yok."
Kendisinin düşünceleri ve hareketleri ileriye dönük olduğu için sabırla hareket etmesini biliyordu. Bu yüzden daha fazla söz söylemeden, Hancıya baktı.
Michael ise gülümseyerek cebinden bir kart çıkartmış ve ona vermişti.
"Bu benim kartım evlat. Ben sadece bir Hancı değilim, aynı zamanda bir tüccar sayılırım. Herhangi bir ticaret işin olursa bana gel. Burada hallederiz."
Aiden alçak gönüllü rolünü oynamanın meyvesini şimdiden almıştı. Zevkle kartı alıp, yüzüğe yerleştirirken, yüzüne bir gülümseme kondurmuş ve "Teşekkürler kıdemlim. Bu iyiliğinizi unutmayacağım..." diyerek klasikleşmiş cümlesini söylemişti.
Fakat içten içte "Yalakalık seviyesine inmesem de, Alçak gönüllü olmak şimdiden faydalarını vermeye başladı. Ticaret kısmında ciddi bir ittifak kazandığımı düşünüyorum. Noveller de bile ana karakterin gücünün bir yere kadar gittiği görülüyor. Önemli bağlantılar şart!"
İkili kısa konuşmasından 5-10 dakika sonra Kafile yerine varmışlardı. Kafile 10 arabadan oluştuğu gibi bir takım paralı asker de dışarıdan arabaları koruyordu. Paralı Askerlerin de hemen önünde, hafif şişman, tahmini olarak tilki kürkü giyen bir adam bulunuyordu. Sinsi gözleri, bu adamın hemen hemen her şeyden şüphelendiği izlemini yaratıyordu.
Bu şişman adam, Michael ve Aiden'i gördüğünde, oturduğu yerden kalkmış ve onlara doğru yönelmişti. Bu ikisinin birbirlerini tanıdığı belli oluyordu.
"Eski dostum Michael! Hangi dağda kurt öldü de buralara düştün." derken bir yandan Aiden'i süzüyordu. İçinden "Bu süt çocuğunun burada ne işi var..." diye düşündüğü çok açıktı.
Bu bakışları fark eden Aiden, vücudundan Temel Kurma Alemi 2. seviyesinde aurasını salmıştı. Ayrıca Alfa Ruhunun da özel aurasını kullandığı için, aurası ayrı bir vahşet içeriyordu.
Bunu fark eden Michael gülerken, şişman adam bir malı inceler gibi Aiden'i incelemiş ve "Fena değil" demişti.
"Dostum bu arkadaşımızın adı..." derken kafasına bir şey dank etmişti. Dank eden şey, çocuğun ismini sormaya tenezzül bile etmediği gerçeğini...
Bu durumu fark eden Aiden, direk lafa girmişti.
"Benim adım Aiden kıdemlim. Anger Şehrine olan yolculuğunuzda size katılmak istiyorum."
Aiden'in değeri ve formu, Kafile Liderinin gözünde hızlıca altın yumurtaya dönüşmüştü. Fakat korkutmamak için iletişime devam etti.
"Merhaba evlat. Benim Adım John Gordon. Anger Şehrine neden gitmek istediğin ile gram ilgilenmiyorum ama bildiğin üzere bu özel bir kafile. Fiyat biraz tuzlu olduğu gibi paralı askerleri de görüyorsun. Tehlikeli bir yolculuk olacak. Ormanlarından içerisinden geçerek kısa yolu kullanacağız."
John'un Aiden'den faydalanmak istediğini gören Michael ise kötü gözler ile John'a bakmıştı. Bunu gören John ise "Tamam, biraz indirim yaparız. Ama tehlike konusunda ciddiydim."
Aiden bu işin gerçekten uzadığını hissettiği için "Kendimi koruyacak kadar gücüm var kıdemlim. Fiyat konusunda ise sıkıntı olmayacaktır. Dilediğiniz rakamı verin." demişti.
Bu sözlerle yüzüne tekrardan kan gelen John, hızlıca konuşarak "100 altın!" diye bağırmıştı. Fakat Michael'in kötü bakışları altında "Tamam 80." diye bitirmişti.
"John!"
Michael'in bağırmasının üzerine John hafif titremiş "Tamam be 50 altın! Daha azı gerçekten kurtarmaz!"
Bu tekliften bile memnun olmadığı belli oluyordu. Yine de Michael ile aralarında bulunan ilişkinin boyutu yüksek olmalıydı. Aiden ise bu durum karşısında sadece gülmekle yetinmişti. Michael'in onu savunması işin güzel tarafıydı. Komik olan ise yüzüğünde 20 bin altın bulunmasıydı. Onu ele geçiren Haydut Liderinin oldukça fazla altını vardı.
"Kabul ediyorum kıdemlim. Size zahmet vereceğim." diyerek hafif eğilmişti.
Anlaşmanın bağlanmasından sonra Michael ve John bir şeyler konuştuktan sonra ayrılmışlardı. Michael geri dönmeden "Kendine dikkat et evlat. Yolculuk tehlikeli olacaktır." diyerek söz hakkı tanımadan olay yerinden ayrılmıştı.
Aiden Michael'in arkasından bakarken "Bu adam eminim dışarısına karşı soğuk birisidir. Neden bana böyle kıyak geçtiğini bilmiyorum ama ileri de karşılığını vereceğim." diye düşünmüş ve yüzüğünden çıkardığı 50 altını John'a uzatmıştı.
Aiden'in hiç zorlanmadan 50 altın çıkardığını ve Boyutsal Yüzüğe sahip olduğunu gören John ise hafif üzgün moduyla altınları almış ve "Keşke daha fazla deseydim... Lanet Michael!" diye düşünmüş ve Aiden'e son arabayı göstererek "Orada kalacaksın. Yemeği hep beraber yiyoruz. Güvenliği paralı askerler sağlayacak. Hepsi de Enerji Alemi ustası. Bu yüzden sıkıntı çıkmayacak. Otur, uyuyor musun, kitap mı okuyorsun ne yaparsan yap. Sorun çıkarma da..." Son sözlerini arkasına dönüp giderken söylemişti. İçinde hala daha fazla kopartamamanın öfkesi vardı.
Aiden buna pek takılmamış ve karavana doğru ilerlemişti fakat o anda Alfa Kurt Hisleri birden aktif olmuş ve tüyleri diken diken haline gelmişti. Gözleri kan kırmızısı bir şekilde parlarken, zihninde uluma sesleri duymuştu. Uluma seslerini aurası, Kafilenin gideceği yönden geliyordu. Aiden hafif korku dolu gözlerle arabaya binerken şöyle bir bakmıştı.
"Gideceğimiz yer Alfa Kurtlar ve Sürüleri ile dolu! Az önce resmen bir ultimatom aldım. Mesaj çok açıktı... Hayatta kalmak istiyorsan, karışma!"
Bilinen Gelişim Alemleri;
Temel Kurma Alemi -> Genişleme Alemi -> Yükselme Alemi -> Enerji Alemi -> Enerji Çekirdek Alemi -> Dünya Çarkları Alemi -> Kadim Dünya Alemi -> Yeraltı Ölümsüzü Alemi -> Gökyüzü Ölümsüzü Alemi
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..