Aiden'in türsel yeteneği savunmasız bir şekilde havada uçan Kevin'i vurur vurmaz etkilemiş ve zihnine bir balyozla vurulmuş gibi etki yaratmıştı. Kevin ilk olarak gözlerinde ki ışık sönmüş ve saldırısı bozulmuştu. Bunun hemen ardından bilincini kaybederek aşağıya düşerek ufak bir göçük oluşturmuştu.
Nich ise kanatları ile kendini kapatmasına rağmen, saldırının biraz zayıflatılmış halini yemişti. Bilincini kaybetmese de yüzünde ki tüm kan boşalmış, sersemlemiş gözler ile kalakalmıştı.
Aiden ise derin nefesler vererek elini sallamış ve kurtları geri göndermişti. Türsel Yeteneği her kullandığında farklı yöntemler ile kullanıyordu. Bu yüzden değişik versiyonlarının fazla enerji götürdüğünü fark etmişti.
"Huh... Türsel Yeteneklerin farklı versiyonları fazla enerji götürüyor ama etkileri çok daha yıkıcı ve güçlü. Buna değdiğine inanıyorum." derken bilinçsiz bir şekilde yerde yatan Kevin'e ve kendine savunmaktan bile aciz durumda olan Nich'e bakmıştı. İzleyenlerden ise bir süre ses bile çıkmamıştı.
"T-Tüm karşılaşmayı tek bir saldırı da bitirdi!"
"Hem de yine o Türsel Yeteneği kullandı!"
"Lanet olsun. Geçen gün kullandığı gibi olmasa da bu daha değişik bir versiyondu. Bu kadar güçlü saldırılar için gerekli enerjiyi nereden buluyor bu..."
Tüm herkesin merak ettiği farklı sorular vardı. Cevapları ise bir avuç insan belki biliyordu. Fakat işin sonunda Aiden bu karşılaşmayı kazanmasına rağmen yediği yumruğun acısını unutamıyordu. Bu yüzden kıdemliye dönerek bir soru sordu.
"Kıdemlim öldürmek veya sakat bırakmak yasak değil mi ? Yani en azından arena içerisinde ?"
Aiden'in karanlık elementi zehri ile kaplı dişlerinin aurasının artmaya başladığını hisseden kıdemli, onun ne düşündüğünü anlamıştı. Yine de yüzünde en ufak bir mimik bile oynamamıştı.
"Haklısın. Bu kuralların dışında çıkmadığın sürece sıkıntı yaptığın eylemler problem çıkarmayacak. Fakat Kevin zaten bilinçsiz düştü. Eğer Nich'te bilinçsiz düşerse otomatik olarak kazanmış sayılacaksın."
Kıdemlinin konuşmasından sonra seyirci kısmında ki tüm vampirler ve kurt adamlar ayağa kalkmıştı. Çünkü bu konuşmanın hangi soruyu cevapladığını kendileri iyi biliyordu. Aiden bu vampirlere bakarak kurt dişlerini daha uzatmış ve karanlık elementi zehrinin aurasını dişlerinde sıklaştırmıştı.
Aiden'den yayılan Alfa aurasının saflığı ve kudretinin karşısında tüm kurt adamlar ellerini havaya kaldırmışlar tezahürat etmeye başlamışlardı.
"Öldür onu!"
"Tarikatta kan emicilere yer yok!"
"Zehrin tüm vücutlarına işlemesine izin ver!"
"Bir Kurt Adam Alfasının neler yapabildiğini göster onlara!"
Aiden bu cümleler ile gülümserken bir yandan vampirler bakıyordu. Şimdiye kadar onlarında konuşmaları ile ortalık sözlü savaşa dönmüş olmalıydı. Fakat bir şekilde vampirler dişlerini sıkmışlar ve konuşmama yemini etmiş gibi susmuşlardı.
Aiden bu durumla önünde ki Kevin'a baktı.
"Arkadaş ısırsam zehirlenecek ve bir kaç güne temiz ölüm. Ama şimdi bunun arkasından aynı Edward gibi iyileştir diyen manyaklar gelecek. Sonra uğraş dur tarikatta. Her vampirle sıra sıra karşılaşma yapamam ki. Daha görevlere çıkmam lazım."
Bu düşüncelerden sonra bir süre Kevin'e bakmış ve hemen ardından tek hamlede onu boğazından tutarak havaya kaldırmıştı. Bu hareketle herkes susmuş ve Aiden'in yapacaklarını izlemeye başlamıştı.
Aiden Kevin'a baktıktan sonra izleyen vampirlere dönmüş ve ciddi bir ifade takınmıştı.
"Siz vampirler, Soy Kullanıcıları arasında neredeyse ölümsüz olan gruba giriyorsunuz. Kalbinize kazık yemeden veya bir kurt adam zehri yemeden ölmüyorsunuz. Çünkü muhteşem bir iyileşme hızınız var. Kökenlerinizden bahsetmiyorum bile... Bu özellik sizin kibirli olmanıza olanak sağlamış. Fakat..." derken elini sallamış ve Kevin'ı 1000 kiloyu aşkın bir güçle arena duvarlarına fırlatmıştı.
GÜÜÜÜMMMM...!
Kevin hızla arena duvarlarına çakılmış ve olduğu yerde kanlı bir göçük daha oluşturmuştu. Bugün tek bir karşılaşmada arenada bir çok göçük oluşmuştu bile.
"Doğa yada adına Gökler denilen manyak şey her şeyin sözde dengesini kurdu değil mi ? Bir bakın. İki vampir, kendilerinden düşük seviyede bir kurt adama yenildi! Bu bizi nereye getiriyor peki ? Sevgili sözde kralınız Edward ölmek üzere. Bu ikisi onun için beni tehdit etti. Aynı şeyi onlara yaşatmalı mıyım sizce ?"
Aiden konuşmasının hemen ardından gözden kaybolmuş ve Nich'in yanına gelmişti. Her ne kadar Nich'in gözleri açık olsa da, sağlıklı düşünemediği açıktı. Aiden onu boğazından tutup aynı Kevin gibi kaldırırken sesini bile çıkartamamıştı.
"Siz vampirler ile uğraşmaktan sıkıldım. Şimdi size son bir teklif sunuyorum. Ya bu ikisini burada ısırığım ile onurlandırırım ve aramızda ki savaş daha da şiddetlenir. Ya da bu ikisinin hayatını bağışlarım ve tarikatta ki Vampir ve Kurt Adamların savaşı turnuvaya kadar ara verilir. Ayrıca Zane aramda ki meseleye de başka hiç bir vampir karışmayacak! Ne diyorsunuz ?"
Bu soru sadece vampirlere değil aynı zamanda Kurt Adamlara da sorulmuştu. Kıdemli bile bu teklif karşısında gülümsemeden edememişti. Çünkü Soy kullanıcıları güçlerinden dolayı normal insan olarak görülmeyen varlıklardı. Ayrı bir tür olarak görülen bu güçlerin arasında yaşanan savaşlar, normal insanları bile etkileyen türdendi.
Sorulan sorunun arkasından Kurt Adamların Alfa olmayanları hafif bellerini eğilterek itaat ettiklerini göstermişlerdi. Alfalar ise kafalarını eğerek Aiden'e saygı duyduklarını göstermişlerdi. Bunun hemen ardından vampirler birbirleri ile bakışarak karar vermeye çalışmışlardı.
Belirli bir sürenin ardından bir vampir öne çıkarak "Antlaşmayı kabul ediyoruz. Kevin ve Nich'in hayatını bağışlarsan, iki tür arasında savaş turnuvaya kadar ara verilecek." demişti.
Bu yapılan antlaşmanın tarihte başka örneği yoktu. Bu yüzden kıdemli ile birlikte tüm izleyenler şaşırmıştı. Aiden bunun üzerine Nich'in boğazını bıraktı. Nich yere düştükten sonra bilinçsiz bir duruma girmişti. Bunun üzerine kıdemli ayağa kalkarak konuşmaya başladı.
"Yapılan anlaşma gereği ve katılımcıların bir tarafının bilinçsiz kalması üzerine kazanan Aiden Wrath oluyor!"
WWHHOOOAAAAHH...!
Neredeyse tüm arenadan yükselen tebrik sesleri vardı.
"Ne epik savaştı ama!"
"Soy Kullanıcıları arasında savaşlar daha çok heyecanlı geçiyor!"
"Yapılan anlaşma ile biraz rahat edeceğiz gibi görünüyor."
Arenanın havası çok olumlu geçiyordu. Bu durum kıdemlinin de yüzüne vurmuştu. Bir süre bu durumu izledikten sonra yüzüğünden iki enerji küresini çıkarmış ve Aiden'e yollamıştı.
Aiden gelen enerji kürelerine parlayan gözleri ile bakmış ve büyük bir hevesle saf enerji kürelerini alıp yüzüğüne atmıştı. Bu sırada Blake ve Chloe denen kız da arenaya ilerlemeye başlamıştı.
Kıdemli elini sallayarak tüm arena duvarlarının ve kalkanlarının yenilenmesini sağlarken, Aiden şaşkınlıkta göçüklerin kapanmasını izlemişti. Bunu gören kıdemli gülümseyerek "Her savaş sonucunda arena duvarları ve kalkanları yenilenir. .Bu yüzden onları çok sağlam yapmadık. Temel Kurma Alemi gücü bile onlarda göçük oluşturabiliyor. Bu savaşan kişilerin gücünü seyircilere tam aktarabilmek için yapılan bir şey."
Bu sırada iki kişi arenaya gelerek bilinçsiz düşen Nich ve Kevin'ı almış ve revire götürmüştü. Bu sırada Blake ve Chloe arenaya varmışlardı. Chloe'nin gözlerine hafif tedirginlik sahipken, Blake tam tersi kararlılık ile bakıyordu.
Aiden seyirci kısmına doğru yönelirken buna pek anlam verememişti.
"Blake denen çocuktan oldukça güçlü bir aura hissediyorum. Neden böyle..." derken çocuğun soyadı aklına geldi.
"Pendragon... Acaba ?"
Aiden bu düşünceler ile Ned'in yanına otururken, göz ucuyla Skyler'a bakıyordu. Kızın gözlerinden resmen tedirginlik akıyordu. Bu durum onu meraklandırdığı için koluyla Ned'i dürtmüştü.
"Kanka, bu Pendragon çocuğunun özelliği ne ? Skyler pek bir tedirgin bakıyor gibi. Daha da önemlisi neden her ikisinde de Yggdrasil Tohumu Aurası hissediyorum."
Aiden'in sözlerini duyan Ned, gülen bir ifade ile durumu izliyordu.
"Kıskanma hemen... Sahada ki çocuk Skyler'in küçük kardeşi. Karşısında ki rakibi ise Ölümsüz Boyutunda ki Pendragon Klanının en büyük rakip klanlarından birisi olan Skyfall Klanının prenseslerinden birisi Chloe Skyfall." derken Ned'in ifadesi birden bozulmuştu.
"Tohumlara gelecek olursak... Neler olduğunu bende bilmiyorum. Tek görebildiğim ikisinin de sahip olduğu tohumların güçlü oldukları."
Bu surada ikilinin konuşmasını duyan Skyler;
"Kardeşimi en son 3 yıl önce, Ölümsüz Boyutundan ayrılmadan önce görmüştüm. O zamanlar yetişim ile ilgilenmiyordu ve bir Yggdrasil Tohumuna sahip değildi. Aynı zamanda Chloe'de tohuma sahip değildi. Ellerinde hangi tohumlar olduğunu bilmiyorum ama tohumları bu 3 yıl içerisinde aldıkları bir kesin. Fakat neden ikisi de aynı anda bu tarikata geldiler ?"
Üçlünün muhabbeti sırasında sahada ki kapışma başlamıştı. Chloe uzaktan enerji saldırıları yaparken, Blake sadece duruyor ve tüm saldırıları vücudu ile karşılıyordu. En ufak bir savunma bile yapmadığı halde vücudunda en ufak bir hasar yok gibiydi.
"Tohumumun gücünü kullanarak onların tohumlarını incelemeye çalışıyorum. En ufak bir karşı tepki gelse bir şansım olabilirdi."
Ned alnında Çağırıcı tohumunun mührü parlar halde söylediği sözlerden sonra Skyler'da arenaya odaklanmıştı. Onun da alnında altın sarısı sonsuzluk işareti yani Mutlak Tohumun mührü oluşmuştu. Fakat ikilinin yaptıklarından da bir sonuç çıkmamıştı. Aynısını Ashley'de denemesine rağmen ikili sanki hiç bir şey olmamış gibi arenada dövüşlerine devam ediyordu. Olup biteni gören Aiden, dudaklarını büzerek omuzlarını düşürmüş ve kafasını yana yatırarak ikiliye odaklanmıştı.
O anda Aiden'in tüm vücudu kan kırmızı bir parlama altında kalmış ve alnında kan kırmızı bir sonsuzluk işareti oluşmuştu. Ruh Tohumunun Ygddrasil Aurası, tüm gücüyle bütün arenada etkin olurken, arenada ki ikilinin vücutları da parlamaya ve alınlarında işaret belirmeye başlamıştı.
İkisi de bu faktörle gözlerini Aiden'e çevirirken, Chloe'nin alnında mor bir yıldız diyagramı şekli belirmişti. Bunu fark eden Aiden, çatılan kaşları ile "Chloe Canavar Tohumuna sahip..." derken gözleri, alnında parlak mavi sonsuzluk işareti beliren Blake'e dönmüştü.
Fakat gördüğü daha doğrusu hissettiği şey ile gözlerini inanamayan bir ifade ile Skyler'a çekmişti.
"N-Ne oldu ?"
Aiden'in ifadesini gören Ned, endişeyle Aiden'e bakarken, Aiden bir Skyler'a bir de Blake'e bakakalmıştı.
"Bu nasıl mümkün olabilir ?"
Aiden'in kendi kendine konuştuğunu gören Skyler, elleriyle Aiden'in kafasını kendisine doğru döndürmüş ve okyanus mavisi gözlerini onun kan kırmızı parlayan gözlerine dikmişti.
"Aiden ? Neler oluyor ? Kardeşim hangi tohuma sahip ? Ne hissettin ?"
Skyler'in hareketleri ile odağını biraz toplayan Aiden, derin bir şekilde yutkunduktan sonra Blake'e dönmüştü.
"Mutlak Tohum..."
Bilinin Yetişim Alemleri;
Temel Kurma Alemi -> Genişleme Alemi -> Yükselme Alemi -> Enerji Alemi -> Enerji Çekirdek Alemi -> Dünya Çarkları Alemi -> Kadim Dünya Alemi -> Yeraltı Ölümsüzü Alemi -> Gökyüzü Ölümsüzü Alemi
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..