"Bu imkansız!"

Aiden'in tespitinden sonra üçlü de tohum enerjilerini Blake'e yönlendirmişlerdi. Yaşanan bu durumu fark eden Chloe ve Blake ise savaşmayı keserek katımlıcılar kısmından yayılan auraya dikkat etmişlerdi.

"Bence bu kadar inceleme yeterli..."

Blake ablasına ve Ned'e kötü bir şekilde baktıktan sonra somurtmuş ve aurasını dizginlemeden salmıştı. O anda Blake'den yayılan tohum enerjisi, hızla vücudundan ayrılarak ikilinin vücuduna çarpmış ve onların tohum enerjilerini yok etmişti.

Hemen ardından Aiden'e dönen Blake, çatık kaşları ile "Sende öyle!" demiş ve enerjisini Aiden'e yönlendirmişti. Fakat ikilinin aksine Aiden'e gelen tohum enerjisi, Ruh Tohumu tarafından mutlak bir şekilde karşılanmıştı. İki tohumun enerji savaşı bir anda gözle görülür bir hale gelirken, Blake ve Aiden'in vücutlarının üstünde kan kırmızı ve parlak mavi Yggdrasil ağaçları oluşmuştu.

Yayılan enerji o kadar büyük ve gerçekçiydi ki, ağaçların dalları arasında kan kırmızı ve parlak mavi yıldırım arkları dolaşıyordu. Bir kaç saniyelik enerji takasından sonra Ruh Tohumunun oluşturduğu ağaçtan yayılan kan kırmızı bir yıldırım, hızla Blake'in parlak mavi ağacını yok etmiş ve Blake'i 10 metre geri uçurmuştu.

Yaşanan durumla bütün Yggdrasil tohumları etkinliklerini kaybetmişti. Ortamda bir tek Aiden'in Ruh Tohumunun enerjisi hissedilirken, alnında ki kan kırmızı sonsuzluk işareti, güneş gibi parlıyordu.

Blake fırlatıldığı yerden, ağzında kanlar içerisinde kalkarken, şeytani bir şekilde gülümsemişti.

"En güçlü tohumdan da bu beklenirdi."

Arenayı izleyen kıdemli ve öğrenciler bile şaşkınlıkla dörtlü arasında ki anormal durumu izlerken, Aiden de şaşkınlık içerisinde kalmıştı. Böyle bir şeyi beklemiyordu.

"Bu da neydi böyle ?"

Olayın şaşkınlığı devam ederken, herkesin unuttuğu mücadele aslında devam ediyordu. Şaşkınlıktan faydanan Chloe hızla olduğu yerden kaybolmuş ve elindeki kılıcı Blake'in sağ omzuna savurmuştu.

Ruh Tohumundan aldığı darbeyle henüz kendisine gelemeyen ve Chloe'yi zamanında fark edemeyen Blake, Chloe'ni kılıç darbesini direk vücuduyla karşılamıştı.

Slaassh...!

Keskin kılıç darbesini tam omzuna yiyen Blake, sağ kolunun yere düşüşünü ve oluk oluk kanın omzundan fışkırdığını fark etmişti.

"Oha!"

"Lan! Kol gitti!"

"Hassiktir!"

İzleyen öğrenciler kadar Aiden ve Skyler'da şaşırmıştı.

"Az önce kardeşinin kolu mu koptu yoksa ben mi yanlış gördüm ?"

Aiden'in sorusundan sonra Ned koluyla onu dürtmüştü.

"Odun musun oğlum! O nasıl soru öyle ?"

Skyler'dan cevap gelmemesi ve tedirgin yüz ifadesi durumu doğruluyordu. Fakat tuhaf olan ve herkesin de garipçe bakmasına neden olan şey, Blake'in bu durum karşısında en ufak bir tepki vermemesiydi. Hatta gülüyordu... Az önce Ruh Tohumunun saldırısı yüzünden kan kusmuştu ve dişleri de kırmızıya boyanmıştı. Gülümserken bu durum ona şeytanı bir ifade katıyordu.

"Isınma turlarını geçtiğimize inanıyorum Chloe..."

Blake sözlerinden sonra bakışı daha da ciddileşmiş ve yüzü kararmıştı. Ayağa kalkar kalkmaz, vücudunu tuhaf bir enerji sarmalamış ve vücudunu havaya kaldırmıştı. Yerden ortalama 10 metre yükseldiğinde herkesin dikkatini çekmeyi başarmıştı.

"Herhangi bir hazine olmadan uçuyor!"

"Genişleme Aleminin 8. seviyesinde bir gücü var! Bu nasıl mümkün olabilir ?"

"Belki de hazineyi saklamıştır ? Vücudunda bir yerde ki küçük bir şeydir ?"

Öğrencilerin tartışmasını kıdemlinin sesi bölmüştü.

"Hayır... Tamamen kendi enerjisiyle uçuyor. Pendragon Klanının çocuğu Kuvvet Enerjisi kullanıyor. Kısaca sizin bileceğiniz şekliyle bir Savaşcı. Tabi ki Genişleme Aleminde böylesine bir enerji seviyesi gerçekten de etkileyici."

Kıdemlinin açıklamaları ile şaşkınlık sesleri bitmek üzereyken, Blake'in kesilen kolunun olduğu yerde muazzam bir enerji parıldaması olmuş ve saniyeler içerisinde kesilen kol adeta yeniden büyümüştü.

Öğrenciler hayretler içerisinde bu durumu izlerken, durumu gören kıdemli tekrar araya girilmesi gerektiğini düşünmüştü.

"Savaşçılar genel anlamda gelişim merkezleri aracılığı ile vücutlarını geliştirirler. Bu durum onlara Kuvvet Enerjilerini kullanabilmelerinin yanı sıra aynı zamanda muazzam bir rejenerasyon gücü verir. Zaten öldürülmeleri bu yüzden zordur."

Kıdemlinin açıklamaları ile aydınlanan öğrenciler, karşılaşmayı izlemeye devam etmişlerdi. Blake'da adeta konuşmanın bitmesini beklercesine bittikten sonra sağ elini kaldırmıştı.

[Yıldız Kavrayan Avuç]

Blake'in fısıldadığı teknikten sonra vücudunun hemen üstünde devasa bir avuç izi belirmişti. Avuç tamamen parlak mavi nerjiden oluşuyordu ve avucun içerisinde siyah siyah yıldızlar gibi gözüken noktacıklar vardı.

Avuç oluştuktan sonra Chloe'ye soru işareti gözleri ile bakan Blake;

"Ezilmek istemiyorsan, tohumunun güçlerini kullanmaya başlasan iyi edersin küçük prenses."

Kendisine edilen hakareti duyan Chloe ise küçümseyen bir ifadeyle kollarını çapraz bir şekilde önünde tutmuştu. Bu hareketi Aiden'e aynı Skyler'in hareketini anımsatmıştı.

"GÖKLERİN VE KARANLIĞIN YÜCE HÜKÜMDARI!"

"SESİMİ DUY VE BANA İTAAT ET"

"TÜM EVRENİ KARANLIĞA BOĞALIM, DÜŞMANLARI KANLARI İLE ISLATALIM!"

"BU KANLI SAVAŞTA ARAMIZA KATIL!"

"BANA DÜŞMANLARIMIN ÖLÜMLERİNİ TESLİM ET!"

"GEL! GÖKLERİN KARANLIK EJDERHASI PHANTOM!"

Chloe'nin büyüsünün aynı Skyler'in Agnis'i çağırırken yaptığı şeye benzediğini fark eden Aiden, gökyüzünün kararmaya başlaması ile ruhunda titreşimler hissetmeye başlamıştı. Tuhaf bir şekilde gelen şeyin kendisi ile bağlantısı var gibi gözüküyordu.

Tüm herkes karanlık bulutlar ile kaplı gökyüzüne bakarken, fırtınanın tam merkezinde siyah yıldırımlar ile kaplı koyu kırmızı bir ejderha inmeye başlamıştı. Her ne kadar Blake pek şaşırmasa da izleyiciler ve Skyler aşırı bir şekilde şaşırmıştı.

İnen ejderhanın kan kırmızısı pulları, koyu kırmızı bir deri rengi ve yılan gibi uzayan bir vücudu vardı. Ejderhanın büyük kanatlarında bile siyah yıldırımlar dolaşıyordu.

"B-Bu aynı Agnis'e benziyor!"

ROOOOOAAARRR....!

Ejderhanın kükremesinden sonra arenanın içerisinde şiddetli bir rüzgar oluşmuş ve tüm zemini sallamıştı. Ejderha Chloe'nin üstünde durduktan sonra kızın yüzünde şeytani bir gülümseme belirmişti. Bir kere ejderhaya baktıktan sonra Skyler'a dönmüştü.

"Nasıl ? Ejderha mı beğendin mi ?"

Skyler cevap vermese de vücudundan çıkan altın sarısı aura ve antik bir ejderha aurası, kuvvetle göklere fırlamış ve arenayı aynı Phantom gibi sallamıştı.

İki antik auranın arenayı salladığını gören Blake ise ablasına bakarak "Agnis'e hakim ol abla. Daha sonra bu ejderhadan mangal yapması için ona şans tanıyacağım." demiş ve sağ elini ejderhaya doğru indirmişti.

Vücudunun üstünde oluşmuş 15 metrelik avuç, 30 metrelik Phantom'un üzerine şiddetle inmişti. Darbenin etkisiyle arenaya çakılan devasa ejderha, öfkeyle Blake'e karşı kükremişti.

Bunu gören Blake ise gülümseyerek sol elini de kaldırmış ve iki devasa [Yıldız Kavrayan Avucu] gökyüzünde oluşturmuştu.

"Genişleme Alemi 7. seviyede olman bir şeyi fark ettirmiyor. Hala daha karşımda olabilmen sadece ve sadece sahip olduğun Canavar Tohumu yüzünden. Phantom'u yok ettiğimde ne kadar zayıf düşeceğini ve aslında tohumun gücü olmadan ne kadar acınası birisi olduğunu görelim Skyfall!"

Blake'in savaşma ateşiyle yanan aurasını gören Chloe'de geride durmayarak ejderhaya komut vermiş ve sağ elini kaldırmıştı.

"Bunu göreceğiz! İlk önce al bakalım şunu!"

[Karanlık Yıldırım Tahribatı]

Ejderha Chloe'nin işaretiyle Blake'in etrafını kuşatırken, Chloe'nin elinden çıkan onlarca siyah renkte yıldırım arkı, hızla Blake'e uçarak adamı canlı canlı kızartmaya başlamıştı.

Vücudunun her yerinde yanıklar oluşmasına rağmen Blake gram acı belirtisi göstermiyordu ve oluşan yanıklar gözle görülür bir hızla iyileşiyorlardı.

Dakikalar dakikaları kovalarken, her ikisi de birbirinin saldırısını dengeli bir şekilde karşılıyordu. 10 dakikanın sonunda hala daha kazanan değil, hasar konusunda ileriye geçen bile olmamıştı.

Dong...!

15. dakikanın sonunda ise kıdemli emir vererek büyük bir enerji dalgası yaymış ve davul sesine benzer bir sesi ortama yaymıştı.

"Zaman doldu genç öğrenciler. Bu karşılaşmanın yetkilisi olarak bu karşılaşmanın berabere bittiğini ilan ediyorum.

Bununla birlikte hırsla birbirine bakan ikili, zorda olsa saldırılarını keserek dövüşü bırakmışlardı.

Chloe ejderhasını geri gönderirken, arkasına bile bakmadan sahayı terk ederken, Blake sırıtan bir ifadeyle ilk önce Chloe'nin gittiği yöne, ardından da ablasının yanına gitmişti.

Kollarını açarak ablasına doğru ilerlerken "Abla... Seni çok özled..." diyemeden Skyler gelişine doğru bir tane geçirmişti Blake'e. Darbeyle kafasını ovan Blake "Abla ya... Üç yıldır görmediğin kardeşini ne güzel karşılıyorsun öyle." diye söylenmişti.

Ned ve Aiden kıs kıs bu duruma gülerken, Ashley tepkisizdi.

"Ne cüretle ablana tohum enerjinle saldırmaya çalışırsın. Hem bu bilinmeyen tohum da nereden geliyor. Aiden sahip olduğun tohuma Mutlak Tohum dedi ? Benden neler saklıyorsun Blake ?"

Ablasının soruları ile kısılan gözlerini Aiden'e çeviren Blake, inceleyen bir ifadeye bürünmüş ve Skyler'a geri dönmüştü.

"Bunu burada konuşmasak daha iyi. Gidelim, evde her şeyi sana anlatacağım. Onlara hala daha güvenmiyorum. Özellikle de tohumlar konusunda gücümüzün yetmediği tek adama..."

Blake konuştuktan sonra aklına gelen bir şeyle yeniden ablasına bakmıştı.

"Bu arada klandan istediğin şeyi biliyorum. Kıdemliler ve Klan Lideri, isteğini gözden geçirdiler ve istemeyerek de olsa durumu onayladılar. Ama son kararı sana bıraktılar ablacığım." derken gözleri Aiden'e dönmüştü.

Bakışlarında küçümseme veya kibirlenme yoktu. Tamamen anlamaya çalışan bir ifade vardı. Fakat Skyler tamamen sabırsız bir durumdaydı.

"Hep birlikte ölümsüz mağaralarımıza dönüyoruz. Orada HEPİMİZE olan biteni anlatacaksın Blake. Şu andan itibaren onlara saygısızlık yapmanı yasaklıyorum. Özellikle de Aiden'e!"

Ablasının aşırı korumacı tavırlarına hem Blake hem Ashley hem de Aiden anlam verememişti. Durumdan tek zevk alan Ned gibi görünüyordu.

"Öyle olsun. Gidelim!"

Bilinen Yetişim Alemleri;

Temel Kurma Alemi -> Genişleme Alemi -> Yükselme Alemi -> Enerji Alemi -> Enerji Çekirdek Alemi -> Dünya Çarkları Alemi -> Kadim Dünya Alemi -> Yeraltı Ölümsüzü Alemi -> Gökyüzü Ölümsüzü Alemi