BÖLÜM 14
Böylece aradan 1 hafta daha geçti.
‘’Diğer teknikler iyi ama Atlas Alevini hala tam olarak kavrayamadım.’’
İstapha ne kadar uğraşırsa uğraşsın Atlas Alevini tam olarak kavrayamamıştı, aslında bilgi vermek gerekirse,
Sismik Adım düşük seviye bir hareket yeteneği idi, kısa mesafede çok hızlı hareket etmenizi sağlıyordu. Bora Tekmesi bacaklarla kullanılan bir dövüş sanatı, rüzgarın gücünü arkana alıp şiddetli tekmeler savurmana izin veriyor, eğer tam olarak ustalaşırsan normalden 2-3 kat daha güçlü tekmeler savurabilirsin. Atlas Alevi ise, İstapha onu tam olarak çözememişti ancak çok yüksek alevlerin kullanıldığı bir dövüş sanatı olduğu ortadaydı, alevleri vücudunla beraber kullanabildiğin gibi dışarıya da savurabilirdin, tıpkı bir büyücü gibi gökten alev topu düşürebilirdin ancak sadece 3. Seviye bir yetenek olduğu için çok fazla bir şey beklememek lazım. Yine de çok güçlü bir dövüş sanatı, en azından Zebani Alevi kadar , belki de daha güçlü. Ling Ming ikisi arasında kalınca onu seçmiş ama içinde her zaman acaba onu seçseydim diye düşünmüş. Bunu oradan ve buradan öğrendim.
İstapha Atlas Alevinde 1 hafta geçmesine rağmen hala tam olarak ustalaşamayınca, stres olmaya başladı, dışarı çıkıp kafa dağıtmak iyi bir fikir gibi görününce yanına 50 altın alıp dışarı çıktı. Karnı çok aç olduğu için hemen şehrin lezzetli yemek yapan lokantalarının yanında soluğu aldı.
‘’Sanırım bugün kendime bir ziyafet çekeceğim.’’
Aslında sadece yemek için bu kadar para almasına gerek yoktu, en pahalı yemeklerden 10 tabak bile yese bu yine de 1 altın bile tutmazdı, ancak İstapha kendini rahat hissetmek için bunu yapmıştı, evet para iyi hissettirir.
‘’Burası iyi bir restorana benziyor.’’
Oldukça büyük ve görkemli bir restoranı gözüne kestirdi, içeri doğru giderken birisi ona çarptı, kendisi yıkılmadı ama ona çarpan küçük şey yere yıkıldı.
‘’İyi misin? ‘’
Hemen yanına gidip onu kaldırınca henüz 11-12 yaşlarında küçük bir kız çocuğu olduğunu gördü. Siyah uzun saçları, deniz mavisi gözleri vardı. Her haliyle çok güzel olan çocuk biraz kir ve pislikle kaplıydı , yani bir süredir banyo yapmadığı belli oluyordu, üzerinde ise yırtık pırtık ucuz kıyafetler vardı.
‘’İ-iyiyim bayım, siz iyi misiniz, rahatsızlık vermedim değil mi?2’
‘’Merak etme, neden etrafta koşturuyorsun? ‘’
‘’Annemin ilaçlarını götürmem gerek, yoksa yetişemeyebilirim.’’
İstapha kızın elinde ufak bir poşet olduğunu içinde de ilaçlar olduğunu gördü.
‘’Sen , bu ilaçları götürüyorsun da , annenin ne hastalığı var ki?’’
‘’Bilmiyorum ama doktor amca bu ilaçları içmesi gerektiğini söyledi. Aslında yetişim yapabilen birisi olsa onu iyileştirebilirmiş ama kimse bize yardım etmek istemiyor, çünkü çok para istiyorlar ve bizim de paramız yok.’’
‘’Gel bakalım , merak ettim şimdi, hadi beraber gidelim annenin yanına.’’
‘’Abi, emin misin? Bizim ev temiz değil çünkü annem hasta.’’
‘’Sorun değil, gel bakalım, hızlıca gidelim ki annen çabuk iyileşsin.’’
Bunu dedikten sonra kızın elinden tuttu ve dediği yere gittiler. Ev değil de baraka demek daha uygun olur, en fazla 15 metre kare bir yer, banyo ve tuvalet bile yok. İstapha içeri girince yerde yatan bir kadın gördü, kadının yüzü hastalıktan değişmiş ve solmuş olsa da normalde 1. Sınıf bir güzellik olduğuna hiç şüphe yoktu. Kadın İstapha’yı görünce şaşkınlıkla doğrulmaya çalıştı ama başaramadı.
‘’Zahmet etmeyin lütfen, uzanmaya devam edin.’’
Kadın en sonunda zorla da olsa konuşmaya başladı.
‘’Bayım, siz kimsiniz? ‘’
‘’Kızınızın bir arkadaşı.’’
Kızın ismini hala sormadığı anca aklına gelmişti. Ama şimdi sırası değil.
‘’Kızım, insanlara sorun çıkarmamanı söylemedim mi?’’
‘’Anne ben sorun çıkarmadım, yemin ederim, inanmıyorsan abiye sor.’’
Hafif yaşlı gözlerle şikayet edercesine bunu söyleyince çok tatlı görünüyor.
‘’Sadece şans eseri çarpıştık, o da ban sizden bahsedince gelip görmek istedim.’’
‘’Gerçekten üzgünüm, sizi işinizden alıkoyduk.’’
‘’Hayır , ben sadece yemek yemek için güzel bir yer arıyordum ama yalnız yemek çok sıkıcı, evdeki herkes çoktan yediği ya da yapacak işleri olduğu için benimle gelemdi, ben de ufaklıkla yiyebilirim diye düşündüm.’’
Kadın böyle bir cevap beklemediğinden biraz duruldu, aslında her haliyle uzun süredir yemek yemediği belli oluyordu.
‘’Teşekkür ederim genç çocuk, ancak bizim için endişelenmene gerçekten gerek yok.’’
Yüzünde bir tebessümle bunu söylersen asla çekip gidemem değil mi?
‘’Anne bak, doktor amcanın söylediği ilaçları aldım.’’
Kız heyecanla konuşmamızı kesti. Ancak annesinin tepkisi mutluluk olmadı.
‘’Kızım, o ilaçlar 5 altın tutuyor, parayı nereden buldun? ‘’
‘’Şey, anne ben.’’
‘’Ben verdim.’’
Sanırım burada araya girmem gerek, bu ilaçların ne kadar pahalı olduğunu biliyorum ve kızın üstüne başına bakarak daha ilk gördüğümde ya ilaçları ya da ilaç parasını çaldığını anlamıştım ama yapacak bir şey yok, annesi de fark etmiş gibi görününce araya girmem gerekti.
‘’Genç efendi, doğruyu mu söylüyorsunuz? ‘’
‘’Elbette, merak etmeyin lütfen 5 altın benim için mesele değil. Benim aklıma başka bir şey takıldı, daha önce karşılaşmış olabilir miyiz? Nedense bana çok tanıdık geldiniz de.’’
‘’Karşılaştığımızı hiç sanmıyorum, kılık kıyafetinize bakınca zengin bir aileden geldiğiniz belli oluyor, acaba hangi ailedensiniz sorabilir miyim? ‘’
‘’Adım İstapha Kavihand, kraliyet sarayına 1 kilometre uzaklıktaki Ming ailesindenim.’’
‘’Ming ailesi? ‘’
Kadın bu ismi duyunca aniden gözleri soğuklaştı ve ailenin ismini tekrar söyledi, nedense bu hali hiç hoşuma gitmedi.
‘’Bir sorun mu var? ‘’
‘’Ah, hayır hayır, hiç sorun yok, sadece bir anda öhö-
Konuşurken birden öksürmeye başladı.
‘’İlaçların aç karnına içilmesi gerektiğini duydum, önce ilaçlarınızı için sonra konuşuruz.’’
Bunu söyleyince kızı hemen bir bardak su getirdi. Evde musluk yok ama 10 metre uzakta bir su kaynağı var. Ardından kadın ilaçlarını içti.
‘’İsterseniz dinlenin, sonra konuşmaya devam ederiz.’’
‘’Teşekkür ederim İstaph- yani genç efendi İstapha.’’
‘’Önemi yok.’’
Neden bu konuşma tarzı bana nostaljik geliyor? Sanki bu kadını daha önce görmüş gibiyim ama bir türlü aklıma bir şey gelmiyor.
Kadın ilaçlarını içince ilaçların yatıştırıcı etkisi yüzünden hemen uykuya daldı, ona bir yemek ısmarlamak istiyordum ama neyse, uyandıktan sonra da halledilebilir.
‘’Annen uyudu, en azından 3-4 saatten önce uyanmaz, gel beraber bir şeyler yiyelim, gelirken annene de alırız.’’
Yüzümde tebessümle bunu söyledim ama,
‘’Uygun olur mu ki , abi sana zaten bir sürü sıkıntı çıkardık.’’
‘’Olur olur, ayrıca şu hırsızlık meselesini de konuşabiliriz değil mi? ‘’
Bunu söyleyince önce bir titredi sonra başını eğdi.
‘’Peki.’’
Kesinlikle çok sevimli ama hırsızlığı görmezden gelemem. Ardından annesinin üstünü örtüp dışarı çıktık ve onunla çarpıştığım yere geldik.
‘’Gel bakalım, yemeği burada yiyeceğiz.’’
‘’Ama üstüm kirli, beni içeri almazlar ki.’’
‘’Sen gel dediğim zaman gel, gerisini bana bırak.’’
İçeri girince garip bir şekilde bize baktılar ama hemen ardından beni büyük bir özveri ile ağırladılar.
‘’Bu küçük bayanda sizinle mi genç efendi İstapha?’’
‘’Evet, o da benimle beraber yiyecek.’’
‘’Anlaşıldı, lütfen istediğiniz yere geçip rahatınıza bakın.’’
Bu iltimas sizi şaşırtmasın, turnuva bütün şehir arasında çok ilgi gören bir şey ve ben orayı birincilikle kazandığım için şehrin her yerinde ilgi görmem doğal, normal insanlar tanımıyor olabilir ama büyük kişiler ve işletmeler beni elbette ki tanıyorlar ve bu dövüşler ailelerin bile haysiyetini ilgilendiren bir şey olduğundan 1. Olan kişiye özel ilgi gösterme doğal bir durum.
Ardından masaya oturduk ve yemek siparişi verdim ama kız utandığı için onun yerine de sipariş vermek zorunda kaldım. Bir süre yemek yedik ve konuştuk, ardından kafama dank etti.
‘’Bu arada sormayı unuttum, senin adın ne? ‘’
Yavaşça kafasını kaldırıp berrak gözleri ile bana baktı, ardından çekingen bir şekilde konuştu:
‘’A-adım Shion.’’
‘’S-shinon mu?’’
‘’Evet, abi adım garip mi?’’
‘’Hayır hayır, sadece bir an daldım gittim, seninle bir alakası yok, ismin çok güzel.’’
Ardından tebessüm edip yemeğine devam etti. Ardından tanıdık bir ses duydum.
‘’Demek buralardaydın, yani toparlandığın doğruymuş.’’
Kafamı kaldırınca Ling Ming’in hemen yanımda durduğunu gördüm.
‘’Ling Ming, uzun zaman oldu değil mi?’’
‘’Sadece 1 hafta filan, ne o yoksa çoktan beni mi özledin? ‘’
‘’Özlemek demeyelim de, bir yere kaybolmadığından emin olmak istedim.’’
‘’Neden ki?’’
‘’Hadi ama Ling Ming, yaptığımız iddiayı çoktan unutmadın değil mi?’’
Bunu söyleyince hemen kızardı, evet, 1 hafta kölem olacaksın ve kaçışın yok.
‘’S-sen aklın hala orada mı? Başka bir şey bilmez misin?’’
‘’Üzgünüm bağırmak seni kurtarmaz, iste ya da isteme verdiğin söz bu ve bunu yapacaksın.’’
‘’İyi, senden korkmuyorum , dediğin gibi olsun.’’
Ardından yanımda bize şaşkın şekilde bakan kıza dönerek.
‘’Hey, o sadece bir çocuk, sapıkça şeyler yapmıyorsun değil mi?’’
Benim cevap vermeme gerek kalmadan.
‘’Abla, abi kötü değil, o sadece ban yardım etti, anneme de yardım etti kızma ona ne olur.’’
Kızın cevabından sonra Ling Ming’in yüzü değişti.
‘’Hayır, ben, ben sadece
‘’Lütfen kızma.’’
Kız yalvaran gözlerle ona bakıyor.
‘’T-tamam, abi iyi birisi.’’
‘’Evet, abla en iyisi.’’
Shion mutlu bir şekilde konuşunca Ling Ming de biraz kendine geldi.
‘’İyi güzel de senin adın ne?’’
‘’Shion.’’
‘’Peki Shion, neden üstün başın kirli? ‘’
‘’Çünkü, çünkü.’’
Biraz utanınca Ling Ming konuyu değiştirdi.
‘’Neyse boş ver, sonra konuşuruz bunları. Siz ikiniz nasıl tanıştınız?’’
Yanımızda ki bir sandalyeye otururken bunu sordu. Ben de başımıza gelenleri bir bir anlattım.
‘’Shion, ne olursa olsun hırsızlık kötüdür.’’
Bunu kısık sesle söyleyince Shion da başını eğdi.
‘’Ama kimse anneme ilaç almama yardım etmiyordu.’’
‘’Peki nasıl yaptın bu işi?’’
Bu sefer ben sordum.
‘’Çarşıda zengin bir adam vardı, zengin ama kibirli birisi, fakirleri hep hor görürdü ben de sessizce gelip ondan 10 altın çaldım, aslında ilaçlar 5 altın ama ilaçları satan benden 10 altın istedi, eğer vermezsem satmayacağını söyledi, başka alabileceğimiz bir yer de yok o yüzden mecburen aldım, yemek almaya para kalmadı.’’
‘’Yine de o kişiyi bulup parasını ger-
‘’Siktır et, ne vereceğiz be? Paraları yeter ona, bir şeyi geri veremize gerek yok.’’
‘’İstapha, o daha çocuk , ne biçim şeyler öğretiyorsun ona böyle?’’
‘’Haa, o ve annesi o kadar sefillik çekerken o koyduğumun dengesizi götünü büyütmekle meşgul değil miydi? Şimdi oturup onun için mi endişeleneyim? Eminim parasının kaybolduğunu bile fark etmemiştir. Bir de onu bulup parasını geri mi vereceğiz? Ben ilaçları pahalı satan aktarı bulup dayak atmaktan yanayım, Shion.’’
‘’Ben de katılıyorum.’’
Shion da elini kaldırıp İstapha’ya hak verdi.
‘’Sana çocuğa garip şeyler öğretme demedim mi ben? Shion dinleme onu sakın.’’
‘’Anladım abla.’’
Kararlılıkla başını salladı, bu kız gerçekten ortamı iyi okuyor.
‘’Ling Ming, hadi geç kalıyoruz.’’
Yanımıza gelen 2 kız Ling Ming’e seslenince dönüp baktım.
‘’Ah, nasıl da unutmuşum, İstapha bunlar arkadaşlarım Ecrin ve Anju, aslında bugün onlarla dolaşmak için çıkmıştım ama seni görünce gelip selam vereyim dedim ama dalmışım. Şimdi onlarla gitmem gerek. Akşam görüşürüz, seninle de görüşmek üzere Shion.’’
‘’Görüşürüz abla.’’
Mutlulukla cevap verdi. Ardından biz de restorandan paket yemek alıp ayrıldık ve biraz dolaştıktan sonra yine barakanın yolunu tuttuk.
BÖLÜM 14 BİTTİ
DEVAMI EN KISA ZAMANDA GELECEK, GÖRÜŞMEK ÜZERE….
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..