BÖLÜM 27 ( BANA BÜYÜK ANNE DE )

avatar
3856 5

SAHİPKIRAN - BÖLÜM 27 ( BANA BÜYÜK ANNE DE )


                                                                               BÖLÜM 27

 

BANA BÜYÜK ANNE DE

 

 

İstapha mağaradan çıkınca tekrar anne kuş ile karşılaştı.

 

‘’İnsan bütün Ying kaynağının kesildiğini hissediyorum, ne oldu orada?’’

‘’Bütün kaynağın sebebi bir kılıçmış, bende onu ruh silahım olarak aldım. Bu yüzden Yin kaynağı kesildi sanırım. Ama bir anlığına bunu düşünememiştim, sen burada yaşıyorsun değil mi? Yin kaynağı yok olduğuna göre ne yapacaksın, bütün vadiye ne olacak?’’

‘’Ne kadar normal olmadığını bilsem de bu kadar fazla Yin yayabilen bir kılıçla anlaşma yapabilmeni beklemezdim. Ying konusuna gelince, evet çok kötü bir şey yaptın ancak, öyle zannettiğin gibi bir şey yok. Bahsettiğin kaynak buraya zaten çok fazla enerji bıraktı, muhtemelen birkaç bin yıl daha Yin enerjisi buradan yok olmaz,  azalır ancak yok olmaz. Bu yüzden bu konuda endişelenmene hiç gerek yok.’’

‘’Rahatladım doğrusu, çok üzülmüştüm bir şey olacak diye. Böyle olması daha iyi olmuş, ancak benim yapmam gereken işler var bu yüzden gitmeliyim, belki arada bir uğrarım.’’

‘’Kendine iyi bak insan.’’

 

Ardından okulun tarafına doğru yürümeye başladı.

 

 

 

 

TÜM BUNLAR OLURKEN OKULUN YANINDAKİ BİR BİNADA

 

 

Tarifi zor güzelliğe sahip bir kadın olgun parmaklarıyla çayını yudumlarken yanındaki takım elbiseli kadına sordu.

‘’Öğrenci oraya gitti mi?’’

‘’Evet müdire hanım, ancak anlayamıyorum. Öğrencilerin girmesi kesinlikle yasak olan bir yere girdi, neden ona engel olmadık?’’

Tak tak!

 

Kapı çalınmış ve girme izni verilince sarışın bir kız içeri girmişti, bu İstapha’nın ormanda karşılaştığı kızdı, Shiari.

 

‘’Gel bakalım Shiari. Yine yasak ormanın yakınlarındaydın değil mi?’’

‘’Özür dilerim müdirem, ancak orayı sevdiğimi biliyorsunuz. Ben yasak bölgeye hiç girmiyorum sadece yakınlarında duruyorum, bu yasak değil, değil mi?’’

‘’Elbette değil, zaten seni bu yüzden de çağırmadım, sadece sana birkaç sorum olacak.’’

‘’Tabii ki efendim.’’

‘’Ormanda senden başka kimse var mıydı? Kimse yasak bölgeye gitti mi?’’

Soruyu duyunca Shiari bir an duraksadı. İstaphayı görmüştü elbet ancak öğrenciler için oraya gitmek büyük bir tabuydu, hele ki daha yeni gelmiş ve hiçbir başarı göstermemiş olan İstapha, eğer bunu söylerse onun atılacağından şüphesi yoktu. Ancak karşısındaki kadınında gözünden hiçbir şey kaçmayacağını biliyordu, eğer yalan söyler ve yakalanırsa kendisi atılırdı. Bir yandan da İstaphanın adını vermek istemiyordu.

‘’Evet efendim birisi vardı ama kimdir bilemiyorum.’’

‘’Nasıl yani?’’

‘’Oralarda birisini gördüm, ancak benden uzaktaydı, onu gördüğümde çoktan yasak bölgeye neredeyse girmişti bile, ve onu sadece arkasından gördüm bu yüzden kim olduğunu bilemeyeceğim, sadece okul üniforması giydiğini görebildim.’’

 

Bu şekilde hem yalan söylememiş hem de İstaphayı satmamış olacaktı ancak yine de tedirgindi. Bu kadın ya aslında gerçeği zaten biliyorsa ve onu denemek için soruyorsa. Ancak İstaphanın iyiliğine karşı bu tehlikeyi göze aldı.

‘’Anlıyorum, bunun haricinde garip bir şey olmadı değil mi?’’

‘’Hayır efendim olmadı.’’

‘’Peki gidebilirsin.’’

‘’Kendinize iyi bakın efendim.’’

Kız odadan çıktıktan sonra kadın takım elbiseli kadınla konuşmaya başladı.

‘’İlginç, o ocuğun yasak alana girdiğinden eminiz ancak, nasıl bunu becerdiniz? Bütün öğrencileri korumak bizim işimiz, ne kadar girmesine izin vermiş olsam da onu gözünüzden neden kaybettiniz? Ya bir şey olursa?’’

 

Marika onu tavsiye ettiği için yasaklı bölgeye girmesine engel olmamıştı, elbette bu okul her öğrencisinin hareketinden haberdardı, hiçbir öğrencinin oraya girmesine de izin verilmezdi ancak bu seferlik bir istisna yapmıştı. Yine de kendi kontrolünde orada gezinmesini istemişti, fakat onu gözlerinin önünden kaybetmişlerdi. Nasıl oluyor da o kadar güçlü muhafızlar daha okula yeni gelmiş bir çömezi gözden KAYBEDİYORDU?

‘’Efendim, o çocuk çok garip, ondan hiç enerji hissedemedik, normalde onu takip etmek çok zor değil ancak bir kere koşmaya başladı mı çok hızlı hareket ediyor ve durmak nedir bilmiyor, ayrıca enerji de hissedemediğimiz için onu takip edemiyoruz, çok özür dilerim ancak yapılabilecek bir şey yoktu, merak etmeyin yasaklı bölgeye çoktan bir ekip gönderdim. Onu bulup getireceklerdir.’’

‘’Öyle olsa iyi olur.’’

‘’Merak etmeyin, okulun itibarına bir zarar gelmesine izin veremeyiz.’’

‘’Korktuğum şey o değil.’’

Aslında sadece Marika hakkında endişeleniyordu, çünkü bu çocuktan ona bahsederken açıkça zarar gelmemesini de söylemişti.

‘’Nedir peki?’’

‘’Boş ver, gidip bulun çocuğu.’’

‘’Peki efendim.’’

Ardından kadın dışarı çıktı, okul müdiresi de  çayından bir yudum daha aldı.

(Umarım beni hayal kırıklığına uğratmazsın çocuk, Marikanın o lafları aklımdan çıkmıyor, umarım abartmıyordur.)

 

BU SIRALARDAN BİRAZ SONRA İSTAPHA

 

Çoktan kanyondan be yasaklı bölgeden çıkmış, güvenli yere geçmiş sınav alanına girmişti, yapması gereken şey basitti, sınav 3 gün sürecekti(daha önceden sınavın süresi belirtilmemişti sanırım) ve bu süre içerisinde hem canavarları yenip onların çekirdeklerinden almalı hem de diğer öğrencileri yenip onların  taşlarını almalıydı, fazla ilgi çekmek istemese de az da almak istemiyordu. Bu yüzden ormanda gezinmeye başladı.

 

‘’Yuuto, ne arıyorsun?’’

 

Konuşan Alice idi.

‘’Anlarsın ya, ben liseye gidiyorum bu yüzden bu test gibi bir şey.’’

‘’Lise, o nedir?’’

‘’İnsanlar ülkeden ülkeye, ırktan ırka değişse de eğitim gören varlıklardır, lise de bu eğitim derecelerinden birisi, mesela bu dünyada 15-20 yaş arasındakiler akademiye giriyorlar, böylece hem dövüş sanatları ile ilgili bilgilerini arttırıyorlar hem de güçlü öğretmenler eşliğinde istikrarlı bir şekilde güçleniyorlar. Arada sırada da teste tabii tutuluyorlar, şu anda ben de o testlerden birisindeyim, okuldaki öğretmelerden birisi bana bir taş verdi, her öğrenciye bir tane verildi. Biz bir yandan canavarlar tarafından avlanılmamaya çalışıyoruz bir yandan da başka kişilerden taş almaya. Elbette buradaki canavarlar sadece güçsüz olanlar, öğrenciler onları yenemese bile kaçabilirler. Çok fazla ölüm tehlikesi yok ancak yine de testin yöneticileri her zaman buralarda gezinip kontrolü elde tutacak. Benim amacım da dediğim gibi canavar avlayıp çekirdeklerini almak ve diğer öğrencilerden taş almak, bu sayede ilk 3e verilecek ödüllerden alabileceğim, ne verilecek bilmiyorum ancak belki çok yararlı bir şey olabilir.’’

‘’Anladım Yuuto, bu insan işleri ilginçmiş. Gerçekten bir arada olmaya her daim ihtiyacınız var gibi.’’

Ejderhalar tek takılırlar, sadece bebekken mühürlenmiş olsa da o bir yarı ejderhaydı, bu yüzden içgüdüleri insan mantığını reddediyordu.

‘’Alice, imkanın olsa kılıcın içinden çıkıp beni bırakır mıydın?’’

‘’Elbette, eheheh.’’

Kıkırdayarak cevap verdi.

‘’Dürüstlüğün için teşekkür ederim. Peki ailen hala yaşıyorsa nasıl karşılarına çıkacaksın? Diğer insanlarla konuşamıyorsun değil mi?’’

‘’Maalesef ejderha olsa da 5 milyar yıl yaşaması pek mümkün görünmediğinden annemin yaşadığını pek sanmıyorum, her ne kadar kraliçe olsa da 5 milyar yıl çok fazla, babam ise bir üstün olan. Evet, belki o yaşıyor olabilir. Ancak eğer yaşıyorsa ben onunla karşılaşırsam beni tanır, sonuçta kılıca mühürlendiğimi gördü değil mi? Ben onu duyabilirim, o beni duyamasa da sorun değil, sen söylediklerimi ona iletirsin değil mi?’’

Alice heyecanla sordu.

Elbette, yardımı olacaksa İstapha yardım ederdi.

‘’Tabii ki yardım ederim Alice. Hiç merak etme, şimdi sınava odaklanalım hadi.’’

Splash!

Tam etrafı arayacakken birisinin geliş sesini duydu. Arkasını dönünce ağzında sigarasıyla Shizukunun kendisine baktığını gördü.

‘’Hops, öğrencileri kontrol etmek için geziniyordum da, velet demek buradasın. Görünüşe göre ne canavar öldürmüşsün ne de birisini yenmişsin, büyük konuşuyordun, ehehe, sadece lafların büyük demek.’’

‘’Ops, sadece kestiriyordum. Şimdi kalktım, ve avıma da başlayacağım.’’

‘’Sınavın ortasında uyuyordun demek.’’

Shizuku ona ters ters bakarak sinirli bir şekilde konuştu.

 

SHİZUKU

 

 

 

 

 

‘’Elbette, istediğimi yapabilirim değil mi? Kimseyi ilgilendirmez.’’

İstapha ona bakarken sırıtarak konuştu, enden bilmiyordu ancak bu kadını deli gibi sinirlendirmek istiyordu. Ling Ming’i sinirlendirmek bile ona bu kadar zevk veremezdi.

‘’Velede bak, nasıl konuşuyor benimle.’’

‘’Öğretmenim yanlış bir şey mi söyledim?’’

‘’Velet, ben senin babaannen yaşındayım, bana büyükanne de.’’

‘’İstemiyorum, büyük annem nazik birisiydi.’’

Gözlerini devirip böyle konuşunca, Shizuku garip bir şekilde sırıtarak üzerine gelmeye başladı.

‘’Eheheh velet, sen kaşındın, bir ulu olarak  böyle şeyler yapmamam gerek ama sen belayı kendine çekiyorsun.’’

İstaphanın dibine geldi, ve sol eliyle İstaphanın ‘’kutsal mızrağını’’ tutarak onu ağaca yapıştırdı, ve güçlü bir şekilde sıktı. Sıkış niyeti İstaphayı hadım etmek değil sadece acı çektirmekti bu yüzden çok az bir güç kullandı ama bu bile birisini çığlık attırmaya yeterdi, yine de mutlu bir şekilde İstaphanın yüzüne bakınca acı ifadesi yerine normal ve biraz da şaşkın bir ifadesi olduğunu gördü.

‘’Ne yapıyorsunuz öğretmenim, bu bir teşvik değil, değil mi?’’

Tekrar sırıtarak sorunca Shizukunun deli damarı kabardı ve çok şiddetli bir şekilde tuttuğu şeyi sıktı ancak İstapha sadece ufak bir  zevk iniltisi çıkardı.

Shizukunun alnındaki damarlar kabardı, tam daha da şiddetle sıkacakken İstapha birden siyah sütyeninin  sadece birazını örtebildiği  sol göğsünü avuçladı, tam Shizuku çekilecekken göğüs ucunu hafifçe çimdikledi.

‘’V-velet ne yaptığını sanıy- ah.

Tam Shizuku konuşacakken İstaphanın eli bu sefer göğsünden ayrılıp ‘’Kutsal’’ bölgesine girdi. Elini pantolonunun ve iç çamaşırının içine sokup hareket ettirmeye başladı. Shizukunun kafası atmıştı.

‘’Lanet velet gel bakalım.’’

Zorla geri çekilip İstaphanın elinden yakaladı ve onu sınav alanının dışına doğru götürdü, biraz daha ilerledikten sonra eski bir barakanın önüne geldi.

‘’Burası okuldaki bir öğretmen tarafından yapıldı, garip herif yalnız takılmayı severdi, ancak başka okula geçti bu yüzden artık boş, burayı kullanacağım hiç aklıma gelmezdi, neyse ne , madem iş buralara kadar geldi, ancak birazdan yapacağımız şeyleri birisi bile öğrenirse seni gebertirim anladın mı?’’

‘’Peki, peki.’’

İstapha korkmasa da Shizukuya karşı gelmek istemedi.

Pat!

Kapıyı açıp içeri girdikten sonra İstapha içerisinin temiz olduğunu görünce şaşırdı, burasını birilerinin temizlemesini beklemiyordu. İçeride bir yatak, yanında bir konsol vardı, başka da bir şey yoktu zaten, ancak İstapha daha içeriyi tam süzemeden Shizuku onu kaldırıp yatağa fırlattı.

 

‘’Büyükannenin sana bir şeyler öğretmesine izin ver, ehehehe. Artık kendi büyükanneni bile çok farklı hatırlayacaksın. Sana öyle şeyler yapacağım ki, kölem olacaksın.’’

Dudaklarını yalarken İstaphaya garip tehditler yağdırıyordu, İstapha ise toparlanıp yatağa oturdu, Shizuku da yanına oturunca birden dudaklarına yapıştı.

‘’Hmnmnmnmnmnmnmnm.’’

İstaphanın dizginlenemez gücü karşısında Shizuku şaşkına döndü, karşısındakini domine etmeye çalışıyordu ancak tam tersi oluyordu, ardından İstapha onu yatağa güzelce yatırıp soymaya başladı, bunu yaparken öpmeye de devam ediyordu.

‘’Hmnmnnmnmnmnmnmnmnmnmmnmn.’’

Öpülürken garip inlemeler çıkaran Ulu Shizuku birden kendisini bıraktı, birisi eğer bir Ulu ile öğrenciyi böyle görse şaşkınlıktan ölebilirdi, bu kesinlikle büyük bir skandal olarak görülürdü. Mutlaka Ulu bütün Ulular içerisinde hor görülürdü. Ancak Shizuku karşısındaki çocuğun(her ne kadar torunu yaşında olsa da) erkekliğinden o kadar etkilenmişti ki bunu artık umursamıyordu bile. Ardından İstapha onu bıraktı ve kendi soyundu, İstapha’nın ‘’Etten Mızrağını’’ görünce Shizukunun gözleri sonuna kadar açıldı.

‘’B-b-bu, bu da ne böyle?’’

Bir yandan da ağzı şaşkınlıktan açılmışken İstapha etten mızrağını Shizukunun yüzüne vurdu.

Splash!

Ardından yüzüne sürmeye başladı.

‘’Hadi ama büyükanne, eğlence vakti.’’

 

Shizuku işte tam o anda yaptığı her şeyden pişman olmuştu, karşısındaki küçük gördüğü, velet yerine koyduğu çocuğun böyle bir şeye sahip olmasını elbette beklemiyordu ancak onu asıl korkutan şey bu öğrencinin yüzüydü, şu anki yüzünün normalde gösterdiği, yakışıklı ve sakin haliyle en ufak alakası yoktu, şeytan gibi sırıtırken yüzünün her tarafından şehvet yayılıyor ve biraz sonra bu kadını paramparça etme planları olduğu ifadesinden bile anlaşılıyordu. Shizuku bir anda Ulu olduğunu unutmuş, kocasına itaat eden yeni evli ve uslu bir kadına dönüşüvermişti, usulca İstaphanın mızrağını tuttu.

 

BU SIRALARDA İSTAPHANIN DAHA ÖNCE GİRDİĞİ MAĞARANIN ÖNÜ

 

Anne kuş orada dururken kapıya doğru bakıyordu, derin düşüncelere daldığı kolayca anlaşılıyordu.

(İnsan, insan, insan. Acaba içeri girdiği zaman ve dışarı çıktığı zamanki hallerinin bambaşka olduğunu ne zaman anlayacak, tchhh, lanet Apheidos, Tanrıların düşmanı, şehvetlerin efendisi, bir şekilde kılıca sızmayı başarmış,insan, umarım bunu atlatabilirsin, umarım Apheidosun köl- neyse, her şey  şansına bağlı, umarım Tanrı yüzüne güler. Ancak, çok geçmeden, şehvete karşı koyamadığını hissetmeye başlayacaksın. Umarım çok geç olmaz.)

Ardından usulca gözlerini kapattı. İçeri girdiği zaman bu insanın Yangı tamamen saf ve tanrısal bir Yang idi ama dışarı çıktığında, Yangı bir taraftan Tanrısal iken diğer taraftan Simsiyahtı. Yaydığı şehvet o kadar güçlüydü ki, bir an kendisi bile dayanamayıp bu insanın kölesi olmak istemişti, çok şükür ki insan yanından çabuk uzaklaşmış ve Yang da bir nebze bastırılmıştı ancak hiç şüphe yok ki, şehveti hissettiği anda tekrar ortaya çıkacaktı.

 

Apheidos,  tanrının belası, bütün insanlığın düşmanı, bir zamanlar bir insandı. Karısı ile beraber çok güzel bir hayatı vardı ancak, ta ki o güne kadar, Üstün olanlardan birisi karısına göz dikmişti, onu kaçırmış ve kendi evine götürmüştü ancak, diğer üstün olanlar bu onursuz harekete karşı durmuş ve onu kaçıran kişiyi cezalandırma kararı almıştı. Onu nihayet bulmuş ve idam etmişlerdi ancak ölmeden önce Apheidosun karısına, sırf onu istemediği için bir lanet bırakmıştı. Apheidos bir Üstün olanın yardımıyla bu lanetin ‘’TAM’’ olduğunu öğrendi, açgözlülüğün kendisi, her şeyi yiyip en son bir şey kalmayınca kendisini yiyerek yok olan canavar. Karısının acı çekmesine dayanamazdı bu yüzden laneti yasak bir şekilde kendi üzerine aldı.

Ancak daha sonra tekrar bir yüce olan, onun karısının Yüce olanların soyundan geldiğini söyledi, Yüce olanlar kan testi yapınca karısı gerçektende Yüce çıktı. Onu zorla ondan aldılar, karısı da kocasının canı daha fazla yanmasın diye kendi isteğiyle gittiğini söyleyince Apheidosun gözünü döndü. Tam tarafından ele geçirildi, önce insanlardan yedi, sonra ejderlerden, en son 7 ölümcül günahı bile yiyip bitirdi, o kadar güçlü olmuştu ki Yüce olanlara bile kafa tutar hale geldi.

Nihayetinde Yüce olanlar ve çoktan insanların olduğu yerlerden uzaklaşmış olan Ejderhalar birleşip ona saldırdı, lakin karısı onu korumaya çalışırken öldü, ruhu bedeninden çıkarken karısının ruhunu alıp kendi bedenine mühürledi, sonra da kaçıp ortadan kayboldu. Nere olduğu, ne yaptığı asla bilinmiyordu. Tek bilinen 7 Ölümcül Günahtan Şehvetin oyunu yüzünden Şehvetin onu da ele geçirdiğiydi, nasıl yaptığı bilinmese de bir şekilde kaçmış ve kendisini kılıca mühürlemeyi başarmıştı.Adı da Apheidos olarak anılmaya başlanmıştı, asıl adı unutulup gidilmişti. İstapha Ruh Sözleşmesi yaparken o da onunla bağlanmıştı. ‘’TAM’’ın bile direnemediği ‘’Şehvet’’ İstapha’nın ona karşı koyabilme ihtimali diye bir şey yoktu Anne Kuşun gözünde. Bu yüzden onun adına dua ederken sadece olacakları  hayal edebilirdi.

 

Gencecik bir İNSAN. Elinde Tanrıların Kılıcı, Bedeninde saçmalık derecesinde Yang Enerjisi, Aphedios. Absürt bir fiziksel güç. Anne ne kadar düşünürse düşünsün ne bu gencin sırlarını çözebildi, ne onu nelerin beklediğini tahmin edebildi. Ancak hepsinden daha çok kafasını karıştıran bir şey vardı, en olduğunu bir türlü çözememişti. Mağaradan çıktığında alnında yarım saniyeliğine beliren yazı, o yazı ilgisini çekse de anlam verememişti, neydi, neydi?  

 

HA,             ''SAHİPKIRAN''

  YORUM ATMAYI(ELİNE SAĞLIK YORUM DEĞİLDİR BİLGİNİZE) TAKİP ETMEYİ UNUTMAYIN. UNUTMAYIN Kİ DEVAMI GELSİN. HA BİR DE ISLAK TERLİK ÇORAP VERENİN ÇOCUĞU OLMASIN :D






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 47018 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr