BÖLÜM 29 ( İMPARATORİÇENİN EMRİ)

avatar
3247 6

SAHİPKIRAN - BÖLÜM 29 ( İMPARATORİÇENİN EMRİ)


                                                   BÖLÜM 29

 

İstapha yavaşça avına yaklaştı, tek derdi kendini gereğince frenleyebilmekti.

Sarı Boynuzlu Dev Öküz

 

Bu savunmasıyla ünlü canavar İstapha için sadece acaba kendimi tutabilecek miyim meselesiydi. Kendini daha da sakinleştirebilmek için gözlerini kapadı, kendini meditasyona girmiş gibi hayal ederek sakinleştirmeyi amaçlamıştı. Sonunda gerginliğini attıktan sonra yine de gitmeye cesaret edemedi. Tüm adımlarını yavaşlattı ve ağır ağır anca yürümeye başladı.

‘’Bu aptal ne yapıyor?’’

 

Her ne kadar gittiğini söylese de Shizuku İstapha hakkında endişelendiği için gitmeye cesaret edememişti. En sonunda onun gittiğini gördükten sonra biraz rahatladı

(Barakada aşırı derece güçlü gibiydin, bakalım gerçekte hünerin neymiş. Ben mi bir şeyden etkilenmiştim yoksa sen mi palavra atıyorsun.)

Aslında gitmemesinin bir sebebi de İstaphanın gerçek gücünü ve kimliğini merak etmesiydi. Barakadaki olaya anlam verememişti, nasıl olur da bir Ulu daha yeni okula gelmiş ve reşit dahi olmamış tüysüz bir velede yenik düşebilirdi. Bunun ardındaki gerçeği öğrenmek için de burada kalmıştı ve şimdi o bir canavarla karşı karşıya olduğunda göre dikkatle incelemeliydi.

‘’Yuuto bekle.’’

‘’Ne oldu?’’

Alicenin ani çağrısı İstaphayı şaşırtmıştı.

‘’Barakadaki kadın vardı ya, öğretmen olan.’’

‘’Evet?’’

‘’Biraz uzakta ve seni gözetliyor.’’

‘’Beni mi gözetliyor?’’

İstapha artık yetişimcilerin varlığını hissedemiyordu ancak artık Aliceye sahipti. Bu yüzden eskisi gibi gizlice izlenmekten endişelenmesine gerek yoktu, buna rağmen Alicenin ne kadar kişinin varlığını hissedebileceğine dair fikri yoktu, sonuçta yetişim dünyasında çok fazla güçlü insan vardı, bazıları da suikastçi idi. Onların varlığını fark etmek çok zordu, İstapha sadece kendisine bir tanesinin musallat olmaması için dua edebilirdi.

‘’Ne tarafta?’’

‘’45 DERECE güneydoğu tarafında, büyük bir kavak ağacının arkasında, yaklaşık 200 metre uzakta.’’

İstapha bir an ne yapacağını şaşırmıştı. Her bir hareketiyle yakalanma riski vardı.

‘’Sanırım yardım edebilirim Yuuto.’’

‘’Nasıl?’’

‘’Gücünü bastırmaya çalışacağım, lütfen direnme.’’

İstapha kendisine gelen baskıya direnmedi, ardından gücünün azaldığını hissetti.

‘’Şimdi Yuutonun bedenini kontrol edebilirim. Yavaşça halledelim.’’

Yavaşça Öküze yaklaştı, Öküz onu fark edince tıpkı bir boğa gibi homurdanıp ayaklarını yere vurmaya başladı.

Bom!

Ani bir şekilde ona doğru atıldı, ancak tam çarpacakken İstapha seri bir hamleyle yana kayıp Öküzün karın boşluğuna yumruk vurdu. Yumruk Öküzü yere devirmişti. Ancak öküz şaşırtıcı bir şekilde zorla da olsa ayağa kalkmayı başardı, İstapha gücünün şu anda 2. Alemdeki birine denk olduğunu tahmin etti.

‘’Bak sen, ama bütün gücün bu olamaz değil mi? Bu kesinlikle öncekiyle örtüşmüyor. Yine de bu halin bile seni yeni katılmış bir öğrenci olmaktan çıkarır çünkü bu canavar onların kaçacakları birisi.’’

Öğrencilerin ölmeme sebebi canavarlardan hızlı olmalarıydı, ancak savunması yüksek olan canavarlar onların düşmanıydı. İstaphanın bilmediği şey ise bu Öküzün burada en korkulan canavar olmasıydı, sebebi en güçlüsü olması değil, en dayanıklısı olmasıydı. Bunu aynı anda birkaç öğrenci saldırarak ancak yenebiliyordu, bu yüzden bütün öğrencilerin kabusuydu. İstapha üzerine giderek zaten yeteri kadar Shizukunun ilgisini üzerine çekmişti. Ancak bir an sonra ayağa kalkan öküz tekrar düşüp büyük bir çığlıktan sonra da ölünce olay daha da beter bir hal aldı.

(Şerefsiz Öküz, ölecek zaman mıydı? )

 

‘’Bu da neydi şimdi, gizli bir teknik mi kullandı?’’

Shizuku merak içerisindeydi, böyle yeni gelmiş bir öğrenciyi bile çözememek bir Ulu olarak gururunu kırıyordu.

‘’Yuuto, bedeninin kontrolünü tekrar sana bırakıyorum, bir an boşluk bulup kaçman gerek. Eğer seni gözden kaybederse muhtemelen bulamaz.’’

‘’Anladım, teşekkürler Alice.’’

İstapha düşünmeye başladı, Shizukuyu bir şekilde atlatması gerekiyordu, bunun içinde onu bir anlıkta olsa şaşırtması lazımdı, en son aklına geldi, evet bunu yapacaktı!

 

Birden bağırdı.

SALDKŞJASLOIKFHAFGLKNABLOPFİHASOPIFAOPIFHS!

 

Shizuku bir an ne olduğunu anlamak için baktı ancak donakaldı, İstapha garip bir şekilde bağırdıktan sonra tüm hızıyla koşmaya başladı. Bir an donakalan Shizuku peşinden gitse de artık çok geçti, o anlık heyecanla teknikte kullanmadığı için onu gözden kaybetti, hiçbir güç hissedemediği içinde artık bulma şansı yoktu.

‘’LANET OLSUN! VELET SENİ HELE BİR ELİME GEÇİREYİM BAK NELER OLACA- AHHH’’

Bağırırken birden kutsal yerinden sıvılar damlamaya başladı, aslında barakadan çıktığından beri böyleydi ancak gizlemeye çalışmıştı. En sonunda ise yenik düşmüştü

‘’Bununda hesabını soracağım, seni lanet velet, götü boklu ne olacak, ŞEREFSİZ!’’

İstapha ise ondan kaçmanın rahatlığıyla koşmaya devam etti, yolda 1-2 öğrenci görse de durmadı, sonuçta yakalanabilirdi. En son büyükçe bir ağacın altında durdu.

‘’Alice onu atlattık mı?’’

‘’Evet Yuuto, artık peşimizde değil. Rahatlayabilirsin.’’

Vyack! Vyack!

İstapha kafasını kaldırınca gökyüzünden süzülen bir kartal gördü.

ZlANG!

Kartal ağzından bir kutu düşürdü, bu kartal 4. Aleminm zirvesinde olan Kara Gzlü Kartal idi, kanat genişliği 15 metre olan bu kuş, o kocaman ağzında tuttuğu kutuyu düşürünce yüksek bir ses çıkmıştı ancak, kuş dönüp bakmadan yoluna devam etti.

‘’Bu da ne ?’’

Abanoz bir kutuydu, kutuyu kırıp içini açınca içinde kırmızı bir mücevher ve bir parşömen olduğunu gördü, ayrıca yeşil taşlarla süslenmiş bir hançer vardı.

………………………………………………………………………………………….

 

Bu sırada İmparatorluk Sarayında

 

Lili, Taga. İmparatoriçenize ait çok önemli bir hazine çalındı. Sizden onu bulmanızı istiyorum. Bütün imparatorluğu arayın, annemden yadigar o hançer ne olursa olsun buraya gelecek. Eğer gelmezse…

Şu anda büyükçe bir perdenin arkasından çok hoş bir kadın sesi önde duran iki genç ve güzel kıza emir yağdırıyoru. Bu krallığın İmparatoriçesi idi.

‘’Anlaşıldı İmparatoriçemiz ne olursa olsun hançer geri gelecek.’’

Kızlardan ikisi de sarışın olmakla beraber birisi elinde kırbaç gibi bir silah tutuyordu. Diğerinin elinde ise ince bir kılıç vardı. Kıyafetleri benzese de kırbaç tutan kızın elbisesi kırmızı iken diğeri daha farklıydı.

 

Konuşma bittikten sonra ikisi de saraydan çıktı. Hançeri bulmak için.

 

LİLİ

 

 

 

TAGA

 

BÖLÜM SONU. LÜTFEN YORUM ATMAYI VE SERİYİ TAKİP ETMEYİ UNUTMAYALIM.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr