İstaphanın eğitimleri almasını üzerinden sadece 2 hafta geçmişti. Bu arada diğer eğitmenlerle de tanışmış ama sonuç olarak hiçbirisinin ona bir faydası olmayacağına karar verilmişti. Nihayetinde müdirenin onu öğrencilikten alıp okulda öğretmen yapmasından başka çare kalmamıştı. Ancak hiçbir bilgiye sahip olmadığı için onu sadece dövüşlerden sorumlu bir hale getirdiler, hiçbir şeye karışmayacak hiç kimseye eğitim vermeyecek sadece eğer dövüşmesi gerekirse okul adına dövüşecekti. Bugün ise aklına koyduğu bir şeyi yapmak için daha önce de bulunduğu bir alana doğru yönelmişti. Ormanı geçtikten sonra büyük bir kanyona denk geldi, ardından içine atlayıp yürümeye başladı, Alice ile karşılaştığı mağaranın önüne kadar geldi. Anne kuş ile karşılaştı.
‘’İnsan, neden geri geldin?’’
Anne kuş onu tekrar görünce şaşırmıştı.
‘’Yardımına ihtiyacım var.’’
‘’Ne yardımı?’’
‘’Ben, çok değişik birisiyle karşılaştım, çok temiz kalpli bir insan. Aşırı derecede güçsüz ama normal bir erkekten neredeyse 1000 kat daha fazla Yang enerjisi var. Onu Yang yasalarına çalıştırtırsam kesinlikle çok güçlü olacaktır ancak bir sorun var. Soy ve kan eksikliği, bu güçlü yang enerjisini destekleyecek bir kan bağı yok. Bu yüzden senden birazcık kan mirası isteyecektim. Eğer kan mirasını ona aktarırsam kesinlikle parlayacaktır. Kalbinde yang enerjisine yakışır şekilde sadece iyilik var. Bu yüzden yardımını esirgemeyeceğini düşünüyorum.’’
‘’Doğru düşünmüşsün insan, eğer yardım etmeseydin bu çalıştığın yang yasalarına yakışmazdı, erğer kendi kanını verseydin de normal bir insandan milyonlarca kat daha fazla ve yoğun olan yang enerjin yüzünden patlayarak ölürdü. Bu yüzden benim kan bağımı kullanmak en iyi fikir, ancak yine de kanımdaki Yin enerjisinin onun için ne kadar tehlikeli olabileceğini de biliyorsun değil mi?’’
‘’Bu aklıma gelmişti ancak eminim ki bunun için bir çaren vardır değil mi? Böyle düşündüğüm için sana geldim, ayrıca bildiğim en yoğum kan mirasına sahip kişi de sensin.’’
‘’Bu da doğru insan, kesinlikle bir çare bulabilirim, ama sana yardım edeceğimi nereden çıkardın? Bana yardım etmiş olman benim de sana yardım edeceğim anlamına mı geliyor?’’
‘’İki sebepten buna inanıyorum.’’
‘’Oh, neymiş onlar?’’
‘’İlki daha basit, çünkü senin gibi yıllardır yaşayan, insan dilini bile konuşabilecek seviyelere erişmiş bir kutsal yaratık için sözünden dönmek düşünülemez, çünkü bu seviyedeki yaratıklar en onurlu insanlar kadar onurludur, ayrıca bunun sana bir zararı da yok değil mi?’’
‘’İyi dedin insan, peki ikinci sebep nedir?’’
‘’İkinci sebep ise direk olarak kan bağın, biliyorsun ki eninde sonuna kan bağın yok olacak değil mi? Her kaynak canavarının soyu bir gün tükenir, ancak eğer kan bağını o insana aktarırsan, onun kazandığı bütün başarılar senin kan soyunu da onurlandıracaktır. Ben o çocuğun büyük başarılar kazanacağından zaten eminim, ayrıca düzgün karakteri ve saf kalbiyle sadece gücü değil, karakteriyle de soyuna yakışır bir şekilde seni onurlandıracaktır. Ve ayrıca onun çocuğu da senin kanını taşıyacak, böylece soyunda kurumayacak ve onun soyu yaşadığı sürece bütün başarıları seni onurlandırmaya devam edecek. Büyün bunlara ek olarak, sana bir faydası olmasa bile zaten yardım edersin, çünkü senin onurun bunu gerektirir değil mi? Bir de bunları ekleyince yardım etmemen gibi bir seçenek olamaz. Bu yüzden bu kadar emin konuşuyordum.’’
‘’Kesinlikle mantıklı konuşuyorsun insan, ilk karşılaştığımızda garip bir şekilde tam oturmamış gibi görünen karakterinin tam olarak oturmuş olduğunu da görüyorum. Bu da beni mutlu etti, kanımı kesinlikle sana vereceğim ama önce onu değiştirmeme izin ver, içimdeki Yin enerjisini ayıklayıp kanımı bir hapa dönüştüreceğim, onu içmesi gerek. Tamamen şu şekilde yapmalısınız….
Elbette bahsettiği kişi Meryn idi, ondaki yeteneği görmüş ve temiz kalbi dolayısıyla da ona yardım etmek istemişti. Bu olanlardan sonra kuşun yanından ayrılıp yanındaki hapla beraber onun odasına gitti.
‘’İstapha, ah neden buradasın?’’
‘’Sana bir hediye getirdim. Bunu yutman gerek.’’
‘’Bu nedir?’’
‘’Fazla soru sorma, güçlü olmak istiyor musun?’’
‘’Evet.’’
Kararlılıkla cevap vermişti.
‘’Peki bana güveniyor musun?’’
‘’Evet.’’
‘’O zaman iç bunu ve şöyle şöyle yapman gerek…
Ona detayları anlattıktan sonra hapı içmişti. Ardından da günlerce sürecek olan meditasyona başlamıştı.
İstapha da onu yalnız bırakarak okul binasına yöneldi, ancak ardından etrafının bir sürü kişiyle kuşatıldığını gördü, neredeyse 100 kişi vardı, ve aralarında Shizuku bile vardı. Okul öğretmenleri ve tanımadığı kişilerdi bunlar.
İSTAPHA KAVİHAND HEMEN TESLİM OL. KRALİYETE BAĞLI GÜVENLİK ALAYINI AKTLETMEKTEN SORUMLUSUN!!!!!!!
NE OLUYOR LAN!!!
BÖLÜM SONU.
Evet arkadaşlar böylece aklımdaki ilk kitabı aklımdakinin yaklaşık 5 katı bir sürede bitirmiş bulunuyorum, ne zaman birkaç bölüm biriktirirsem o zaman döneceğim. O zamana kadar yorumlarınızı eksik etmeyin, takipte kalın. Kendinize iyi bakın. SELAMETLE
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..