BÖLÜM 36 (PART2)
‘’Bahsedilen alay senin şehrinin yakınlarındayken katledildi, katledildiği yer bir ormanın yakınları, senin bu sıralarda o ormanda olduğunu biliyoruz, ayrıca taşıdıkları şey de senin üzerinden çıktı. Okuluna gelen iki koruma onu senden aldıklarını söylediler. Bu durumda eldeki tek şüpheli sensin ve senden şüphelenmekte pek haksız sayılmayız değil mi?’’
‘’Değil?’’
‘’Ne ?’’
Temo şaşkın ve sinirli bir şekilde ona bakmaya devam etti.
‘’Dedim ki olay bu değil?’’
‘’Ne demek istiyorsun?’’
‘’Burada kimseyi katletmekten dolayı bulunmuyorum.’’
Temonun ağzı bir karış açılmıştı, imparatoriçenin de sesi çıkmıyordu, şaşkınlık içeren bir sesle konuştu.
‘’Nasıl fark ettin?’’
‘’Burada bu iş için olmadığımı biliyorum, eğer gerçekten o kraliyet alayını benim katlettiğimi düşünseydiniz asla buraya getirmezdiniz. Katillerin yeri zindandır, ve ancak belli başlı kişilerle konuşabilirler. Gerçekten bir katil saraya, hem de hiç güvenlik önlemi alınmadan getirilip bir de İmparatoriçe ile görüşecek. Böyle bir şeyin yaşanma ihtimali bile yok. Belli ki burada başka bir nedenden bulunuyorum.’’
İmparatoriçe anlaşılamaz bir ifade ile duygusuzca ona baktı, bir süre baktıktan sonra ağır ağır konuştu.
‘’Peki ne için burada olduğuna dair bir fikrin var mı?’’
‘’Bilmiyorum, belki hazine kutusundaki bir şeyden dolayıdır, belki bir şey eksiktir. Belki de kutuyla hiç alakası yok, gayet öğrenmiş olmalısınız ki bir Ulunun saldırısını çıplak bedenimle durdurdum, ancak bu buraya getirilmek için bir sebep olamaz, zira sadece merak ettiğiniz için beni buraya getirmiş olamazsınız. Demek ki önemli bir şey olmuş olmalı, okula gelen iki imparatorluk savaşçısı kadınla alakalı olmalı, biz sınavımıza devam ederken onlar okul müdiresiyle konuşmuştu. Bununla alakalı bir şey olmalı.’’
İmparatoriçenin gözünde çok hafif bir şaşkınlık vardı, çok fazla zeka gerektirmese de öyle kolayca anlaşılacak bir değildi, en azından bu yaşlarda bir çocuğun bunu böyle fark etmesini hiç beklemezdi.
‘’Doğru söylüyorsun, seni buraya getirmek istedim ancak akademi asla izin vermezdi, bu yüzden bende yeterli sayılabilecek sahte delillerle seni bir şüpheli olarak oradan almak zorunda kaldım, ancak merak etme bu arkadaşların ya da okul öğrencileri arasında yayılmayacak. Seni buraya getirme sebebine gelince,bu sebep Marika.’’
‘’M-marika mı?’’
İstapha elinde olmadan heyecanlandı, Marika çok güçlü olsa da onun hakkında endişelenmeden duramıyordu.
‘’Evet, seninle özel konuşmam gerekecek. Temo herkesle beraber dışarı çık!’’
‘’Bu mümkün değil efendim, hiçbir güvenlik önlemi olmadan sizi burada nasıl bırakırım.’’
‘’Bu bir emirdir.’’
Temo her en kadar onun hakkında endişelense de aslında İmparatoriçe çok güçlüydü, kendisinden bile çok güçlüydü, onun gücünün sınırını bilmiyordu, bir akademi öğrencisinin ona zarar vermesinin imkanı bile yoktu. Az önce bir ulunun saldırısını durdurması olayına ise inanamamıştı bile, her ne kadar imparatorluk savaşçıları öyle söylese de gözüyle görmeden inanmazdı, zaten buna çoğu kişi inanmamıştı, kızlar da bunu bekliyordu zaten.
‘’Anlaşıldı.’’
Emri aldıktan sonra dışarı çıkmıştı, etraftaki özel muhafızlar bile çıkmak zorunda kalmıştı.
‘’Marikadan söz açılmıştı değil mi? Seni buraya çağırma sebebim o.’’
‘’Peki ama neden, ona bir şey mi oldu?’’
Bunu sormuştu ama asla böyle bir şeye ihtimal vermiyordu, zira böyle bir şey için İmparatoriçe neden onu ayağına çağırsın ki? Bu yüzden başka bir şey olduğu belli.
‘’Marika benim ablam.’’
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
İstapha şoka uğramıştı, 40 yıl düşünse yine de Marika’nın İmparatoriçenin ablası olacağını düşünmezdi.
‘’Şaşırmana gerek yok, öz ablam değil, sadece onun ellerinde büyüdüm sayılır,aslında bir süredir ablamın bu kadar ilgi duyup bizzat ilgilendiği çocuk kim diye merak etmiştim ama seni böyle getirmemin sebebi elbette bu değil. Biliyorsun ablam senin için birileriyle uğraşırken üçlü bir aileyi kızdırdı, evlatlarını sizin evde öldürmüş. Bu aile, eğer şüphelerimiz doğruysa kraliyet alayına saldıranlarla da bir alakaları var, emin değiliz ama uzun bir süredir bize karşı planlar yaptıklarını düşünüyoruz, fakat bir şekilde almaya çalıştıkları kutuyu kaybetmişler, sende bir şekilde o kutuyu elde etmişsin. Bizde onarla karşı bazı önlemler almayı planlıyoruz, ancak bu olay işleri kızıştırdı. Marika ablam muhtemelen bulunduğu yerdeki kişileri korusa da seni koruyamaz, insanlar bir anlığına da olsa okulun engelini aşıp içeri girmeyi başarırlarsa seni öldürmeye yeter, neden bunu yapsınlar diye düşünme, insanlara acı vermekten hoşlanan kişilerden bahsediyoruz, ablam acı çeksin diye etrafındaki herkesi bile öldürebilirler. Bu buraya gelmenin sebeplerinden birisi, diğeri ise senin özel fiziğin.’’
‘’Bundan da haberdarsınız yani, şaşırmamak gerek.’’
‘’Tabii ki haberdarız, akademideki öğretmenler çok iyi olsa da hiçbirisi sana bu aşamada yardımcı olamaz, ancak ben olabilecek birisini tanıyorum.’’
‘’Öyle mi? Kimdir o?’’
‘’Theodora’’
‘’İlk defa duyuyorum.’’
İstaphaya ait anılar içerisinde böyle bir kişi yoktu.
‘’Olabilir, herkesin tanıyacağı birisidir, Marika ablamın bu hayatta saygı duyduğu çok az kişiden birisidir.’’
‘’Demek onun saygısını kazanacak kadar güçlü ha.’’
‘’Kesinlikle, şimdi dışarı çık, Temo seni kalacağın yere götürecek, 3 gün sonra Theodora kalacağın yere gelecek, bundan sonra sana eğitim verecek, en azından bir şeyleri başarabilir. Senin vücudun san Yang enerjisi taşıyor değil mi?’’
‘’Doğru.’’
‘’Sen buraya henüz yarım saat uzaktayken bile fark etmiştim, böyle abes bir Yang enerjisinin varlığına bile inanamıyorum. Ama Theodore de seni çok şaşırtacaktır.’’
‘’Neden?’’
‘’Onun vücudundaki Yin enerjisini 10000(on bin) kadında bile bulamazsın. Saf Yin yasaları üzerine çalışırdı, ancak son zamanlarda vücudu kendi kendine çok yüksek Yang enerjisi üretmeye başladı, vücudu olduğundan da kaslı bir hale geldi. Him kimse ondan daha iyi Yin ve Yang enerjisinden anlayamaz. Şimdi dışarı çıkabilirsin, beni şaşırtmanı bekliyorum, okulla ilgili gerekli önlemler alındıktan sonra geri döneceksin merak etme, sadece birkaç hafta burada kalman gerek, turnuva başlamadan seni geri göndereceğiz.’’
‘’Teşekkür ederim.’’
İstapha emre uyarak dışarı çıktı, kapı açıldığı anda korumalar içeriye girmişti bile. Hızları İstaphayı şaşırtmıştı. Temonun yanına gitti.
‘’İmparatoriçe beni kalacağım yere götürmeni söyledi.’’
‘’Pekala gidelim bakalım.’’
‘’Bu arada sana bir şey sorabilir miyim?’’
‘’Tabii.’’
‘’Theodore diye birisi varmış kimdir o?’’
‘’K-kim dedin?’’
‘’Theodore.’’
Temonun alnından su gibi ter akmaya başlamıştı bile, garip bir yüzle konuştu.
‘’Hadi hemen odana gidelim, yapacak işlerim var.’’
Hızla gitmeye başladı, kalacağı yere gelinceyse titreyerek hızlıca uzaklaştı, İstaphayı merak sarmıştı. Kimdi bu Theodore? NEDEN ONUN ADINI BİLE DUYMAK BU GURURLU ADAMI TİTRETİP KAÇIRMAYA YETMİŞTİ?
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..