BÖLÜM 43 (PART1)

avatar
2050 3

SAHİPKIRAN - BÖLÜM 43 (PART1)


BÖLÜM   43

 

‘’Usta bir sorun mu var?’’

‘’H-hayır, sen otur ben sofrayı hazırlıyorum.’’

‘’Peki.’’

Ustası garip davransa da ne olduğunu anlayamamıştı, aslında ustası sabah uyanınca kendisini onunla aynı yatakta bulmuştu, ama kendisinin bir uyurgezer olduğunu bildiği için öğrencisinin suçlu olmadığını da biliyordu, normalde olsa ona öyle bir vururdu ki ev yok olurdu ama bu sefer öyle yapmamıştı, sadece birazcık kızararak odadan çıkmıştı. Zaten bugün gideceği için ona zarar vermemişti. Ama bir yandan da çok utanıyordu, bu yüzden bir anda onun sesini duyunca çok şaşırmış ve utanmıştı, öğrencisinin olanları hatırlamasından ve ona bir şey söylemesinden korkuyordu. Neyse ki heyecanını bastırdı ve sofrayı kurdu, hepsi güzelce kahvaltı yaptıktan sonra ormana gitmediler, oğlunu okula bıraktı, İstaphaya ise bugün gideceğini bu yüzden orman gitmeyeceklerini söyledi, ona bir tılsım verecekti bu yüzden istedikleri zaman irtibata geçebilecek ve konuşabileceklerdi.

‘’Yani gitmen gerek, beraber saraya geçelim,  İmparatoriçe senin yanına eşlik etmeleri için güçlü bir birlik verecektir.’’

‘’Sen benimle gelmeyeceksin değil mi?’’

‘’Maalesef.’’

İstapha her şeyin farkındaydı, eğer ustası onunla gelseydi bunu mutlaka haber alırlardı, ve okuluyla burasının arası çok kısa değildi, gelirken birlikle beraber saatlerce yol gezmişle, en sonunda bir uçan Mobisk kiralamışlar ama yine de yol uzun sürmüştü, onun orada olmadığını haber aldıklarında saldırıya geçebilirler ve Theodora dönene kadar çok geç olabilirdi.En azından dönene kadar imparatoriçeyi hallederlerse… Bu yüzden onunla gelemezdi.

‘’Gidelim usta.’’

 

 

 

 

‘’Kendine iyi bak, merak etme okulla her şeyi konuştuk, artık her türlü önlemi alacaklar.  Yolda da sana eşlik edecek kişiler var, ama yine de kendine dikkat et. Marikaya selam söyle, ve bir daha görüşünceye kadar sağlam kal.’’

 

‘’Her şey için teşekkürler.’’

 

En sonunda vedalaşmışlardı, ustası ise saraydan ayrılıp imparatorluğun çıkışına kadar onunla gelmişti.

‘’Sözümüzü unutma tamam mı? Beraber Aurora yapacağız, o zaman kadar sıkı çalış, yoksa usta seni cezalandırır.’’

 

Kulağına bu sözleri fısıldayınca İstapha titredi.

‘’Merak etme usta, bir daha geldiğimde senden güçlü olacağım.’’

‘’Hahahahaha, sabırsızlanıyorum, gel buraya.’’

Ustası ona sıkıca sarılmıştı, şu an onun göğüsleri kendi göğsüne şiddetli bir baskı uyguladığı için garip hissediyordu, çadır kurmamak için dua etti.

‘’Görüşürüz usta, sende kendine dikkat et.’’

Sıkıca sarılıp vedalaştılar,  İstapha Yin enerjisi yüzünden onu tekrar öpmek istemişti ama cesaret edemedi. Sadece sarılmak ve göğüslerinin keyfini çıkarırken beline attığı elini hafifçe aşağı indirip kocaman ve sıkı kalçalarını ‘’yanlışlıkla’’ elleyerek hıncını çıkardı. Ustası da ‘’yanlışlıkla’’ yaptığı için bir şey demedi.  Ardından ayrıldılar. Çok uzun yollar gittikten sonra nihayet ertesi gün okuluna ulaştı. Yorgun olduğu için direk odasına gitti, uzunca uyuduktan sonra öğle saatlerine doğru uyandı, müdirenin odasına geçmeye kara verdi.

Kapıyı tıklattı.

‘’Girin.’’

İçeri girince yine tam bir hanımefendi duruşlu Serphia ile karşılaştı.  Bu kadın yaşı ilerlermiş gibi dursa da hala çok güzeldi, vücudu da çok diriydi, ama çok ağır bir aura yayıyordu. İstapha bu kadına karşı huşu duymaktan kendini alamadı.

‘’Merhaba müdire hanım.’’

‘’Hoş geldin, hiçbir şey açıklamana gerek yok. Marika senin için endişelenmişti ama onu da hallettik, iyice dinlendin mi?’’

‘’Evet, geldiğimden beri uyuyorum zaten.’’

‘’İmparatorluktaki maceraların nasıl gitti?’’

‘’Çok iyiydi, bir imparatorluğun merkezi için çok küçüktü, en azından 5-10 kat daha büyük olacağını sanmıştım. Ama insanları sıcak ne iyi bir yer, bizim buralardan çok daha güvenli.’’

‘’Epey beğendin yani.’’

‘’Kesinlikle, yani akademi de çok iyi.’’

‘’Merak etme ofansif olarak algılamadım zaten, oralar her zaman daha güvenli olmuştur, hem onlar benim de arkadaşlarım, rahat olmaları hoşuma gider.’’

‘’Onlar derken.’’

‘’Theodora ve İmparatoriçe, ikisi de Marika ve benim arkadaşlarımız.’’

‘’Demek öyle. Yani benim iyi olduğuma dair bilgileri de onlar yolluyordu.’’

‘’Evet, tabii ki de.’’

‘’Yani suçsuz olduğumu da biliyordunuz?’’

‘’Evet.’’

İstaphanın alnında damarlar belirmişti.

‘’Neden normal bir şekilde gönderilmedim o zaman?’’

‘’Ohohohoh, cevabını mı istiyorsun?

‘’Az çok tahmin etsem de yine de duymak istiyorum.’’

‘’Tahmin mi?’’

‘’Evet.’’

‘’Neymiş o tahmin.’’

‘’Önce ben sordum.’’

‘’Merak etme, sen tahminini söyle, doğru mu yanlış mı ben söylerim.’’

‘’Pekala, aslında imparatorluk zaten size gelip her şeyi anlatmıştı ki siz arkadaşsınız, bu yüzden her şey biliyordunuz, ama sizin arakdaş olduğunuzu başkası bilmiyor. Eğer imparatorluk gerçekten çok gerekli bir sebeple gelse ve öğrencini alıp götürse, siz de buna engel olmasaydınız herkes otoritenizi sorgulardı, dieğr akademilerin alay konusu bile olabilirdiniz, çünkü akademiler konumları nedeniyle çok üstteler, sizin bir imparatorluktan korktuğunuza dair söylentiler yayılır ve başınız ağrırdı.’’

‘’Kesinlikle doğru.’’

Yüzünde bir gülümsemeyle gözleri kapalı bir şekilde İstaphaya bakınca İstapha daha da sinirlendi.

‘’İyi de şimdi herkes benim suç işlediğimi sanıyor, ne olacağım ben?’’

‘’Ne derler bilirsin, akademi kişilerden daha değerli, hem Marikanında haberi var.’’

Bunu duyunca Marikanın onun hakkında endişelenmesine dair ustasına söyledikleri aklına geldi, bütün sözlerini geri aldı.

‘’Yani hepsi bu mu? Ne halt yersem yiyeyim mi?’’

‘’ Peki bu teyzenin senin için ne yapmasını istiyorsun? Ne yapmam seni rahatlatır?’’

İstaphanın yine kan beynine sıçardı, ama bu sefer sinirden değil, kendinden utandı, ne kadar güzel olursa olsun, harika göğüslere ki o elbisenin dışından bile belli oluyordu, harika kalçalara ki o da aynı şekilde belli oluyordu, o harika vücuda rağmen yaşlı bir kadından şehvet hissediyordu, aslında kendinden utanıyordu. Nasıl bu kadar sapık olabilirdi? Eskiden kesinlikle böyle değildi, Yang enerjisi yüzünden olduğunu düşünse de yine de kendinden utanıyordu ve kendisini kontrol etmeye çalışıyordu.    

‘’Neyse ne, sadece unutup gideceğim, başka bir şey var mı?’’

Kızarmış yüzünü yana çevirerek gözlerini kaçırdı ve sordu.

‘’Hayır, zaten öğle oldu, ama seninle konuşmak istediğim bir şey var tabii ki.’’

‘’Nedir?’’

‘’İstapha, yengen seni bu akademiye yolladı değil mi?’’

‘’Evet.’’

‘’Ancak burada ne yapacaksın? Seni öğrenci yapmak manasız, öğretmen yapmakta mümkün değil, yani sonuçta öğretecek bir şeyin yok. Tam olarak pozisyonun ne olacak?’’

Bunu o da kendine sormuştu ama bir cevap bulamadığı için üzerinde fazla düşünmemeye karar vermişti.

‘’Bilmiyorum, belki de memleketime geri dönerim, ama bir süre burada kalmayı planlıyorum, en azından şu turnuvalarda burada olmalıyım. Ayrıca burada ilgilenmem gereken bir kaç kişi var, onlarla da ilgileneyim gideceğim, muhtemelen seneye okulda olmayacağım.’’

‘’Sanırım saygı duyacağım. Dediğin gibi olsun. Başka istediğin bir şey var mı?’’

‘’Hayır.’’

‘’Kendine iyi bak o zaman.’’

‘’Görüşürüz müdire hanım.’’

 

Ardından arkadaşlarının yanına geçmeye karar verdi, Suzu ve Shiyayı kantinde buldu.

‘’Kızlar.’’

‘’Ah, İstapha ağabey, dönmüşsün.’’

Onu görünce ikisi de sevindiler ama etrafta bir sürü öğrenci olduğu için ona atlayıp sarılamadılar. İstapha bu duruma sadece gülümsedi.

‘’Evet, nihayet döndüm, siz iyisiniz değl mi’’

‘’Ehehe, Suzu sürekli seni sayıklıyordu ama onun haricinde iyiyiz.

‘’S-saçmalama Shiya ne sayıklaması.’’

Suzu kızarmış bir şekilde konuşunca Shiya da kendini tutamayıp gülümsedi.

‘’Hey, bu o suçlu çocuk değil mi?’’

‘’Evet, onun burada ne işi var?’’

‘’Yani yakışıklı ama yine de korkuyorum.’’

‘’Böyle suçluların bizimle beraber ne işi var? Neden kantinde ki? Hem neden onu serbest bırakmışlar?’’

 

Etraftaki öğrenciler İstaphaya yakalanması olayı yayılmayacak denilmesine rağmen her şeyi öğrenmişti. Ona garip garip bakarak korktuklarını belli ediyorlar, ve onun hakkında konuşuyorlardı, öğrenciler İstapha isminde birsinin bir imparatorluk birliğini katlettiğini duymuştular, aslında buna inanmak çok zordu ama o kişinin orman testinde daha önce görülmemiş bir rekorla geçtiğini biliyorlardı, bu yüzden inanmışlardı, ayrıca orada 1. Olan kişiyi hepsi gördüğü için İstaphayı tanıyorlardı da. Buda bugünkü karışıklığa sebep olmuştu.

‘’Siz ne saçmalıyorsunuz be?’’

Suzu onlara kızmaya çalışsa da İstapha engel olmuştu, pek umursamıyordu.

‘’Hadi başka bir yere gidelim, hem  ziyaret etmek istediğim birisi de var.’’

 

Kantinden ayrılıp yurt kısmına geldiler, yol boyunca sürekli konuşmuşlardı.

‘’O iki çocuk artık sizi rahatsız ediyor mu?’’

‘’Hayır, özür dilemek için geldiler ama Suzu onları çok kötü karşıladı, kovdu. Bir daha da gelmediler, en son başka kızlarla takılıyorlardı, pehh ne pisliklerle vakit kaybetmişiz meğer.’’

‘’Nereye gidiyoruz ağabey?’’

Meryn denen çocuğu hatırlıyor musunuz?

‘’Şu en düşük puanı alan çocuk değil mi?’’

‘’Evet, onu ziyarete gidiyorum.’’

‘’Neden ki?’’

‘’Bir hediye vermiştim, işe yaradı mı diye bakacağım.’’

 

DEVAM EDECEK. YORUM YAZMAYI UNUTMAYIN.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44261 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr