BÖLÜM 44 (PART 1 )
‘’Keşif ekibi siz misiniz?’’
‘’Evet, sen İstapha olmalısın, müdire senden bize bahsetti, şimdi peşimize takılacaksın ve eşyalarımızı taşıyacaksın, sözümüzden de çıkmayacaksın tamam mı? Müdire niye başımıza böyle belalar açıp peşimize takıyorsa.’’
İki öğretmenden birisi siyah-lacivert uzun saçlı ve eşofman tarzı bir şey giyen çok güzel bir kadındı, diğeri ise 40 yaşlarında gözlüklü bir adam. İstaphaya çok ters davranmıştı, diğer öğretmen ise soğukça ve gözünün bir ucuyla ona baktıktan sonra bir şey söylemeden çantasını sırtlanmıştı, erkek öğretmen ise çantasını İstaphaya verdi, normalde almayacaktı ama ilginç şeyler olabileceğini düşünüp düşük profilli takılmak istedi.
‘’T-tbii öğretmenim, zevkle.’’
Şu an ezik bir yalaka rolü yapıyordu, rolünü o kadar iyi yapıyordu ki herkes onun gerçekten öyle olduğuna inanmıştı, aslında onun orman testinde birinci olduğunu duymuşlardı ama şu anda kesinlikle bir hile yaptığına emindiler, işin içinde bir şey olmalıydı, bu yetişimi bile olmayan sümsük nasıl birinci olabilirdi ki?
Kadın öğretmende onun ezikliğini görünce soğukça bakıp tekrar kafasını çevirdi, bir daha da bakmaya tenezzül etmedi.
‘’Aferin, öğretmenlerine karşı saygılı olman gerek, ne dersek yapacaksın, saçma bir testte işe hile katarak birinci olman bir şey ifade etmiyor, dediklerimizi yapmazsan şamarı yersin.’’
‘’Oh, tabii efendim, hiç karşı gelir miyim.’’
İstapha ise hala ezik rolünü sürdürüyordu, aslında bunu uzunca bir süre devam ettirmeye kararlıydı.
‘’Ben İstapha, bunu zaten biliyorsunuz ama siz kimsizin? Henüz tanışmadık.’’
‘’Tanışmak? Sen kimsinde bizimle tanışacaksın? Neyse, iyi günümdeyim. Benim adım Yakun, bu öğrenciler, Alit, Selan, Ricam, Tutim ve bu kız da Seasy, öğretmen hanım ise Nanami, okulun en iyi öğretmenlerinden irisidir, en güçlülerindendir ayrıca, ona ekstradan saygı göstermeli ve tıpkı atanmış gibi davran. İzin vermeden de konuşma, peh, işimiz yokmuş gibi bir de seninle uğraşacağız.’’
Bu Yakun gerçekten çok can sıkıcı olsa da umurunda değildi, öğrencilerden ise Seasy ona sıcak davranıyor, onunla tanışmak istiyordu, Tutim de arkadaş canlısıydı ama diğerleri soğuk davranıyordu.
Ona biraz aşağılayıcı bir şekilde bakıyorlardı, yol boyunca onlarla konuştu, ama diğerleri konuşurken hiçbir şey söylemeyen Yakun İstapha söze girince susmasını söylüyor, başını ağrıttığını belirtiyordu. Ama İstapha buna da bir şey demeden gülümsemeye devam ediyordu, diğer öğretmen ise hiçbir tepki göstermiyordu.
‘’Evet, burası Kara Sevap Ormanı, burada çok güçlü canavarlar var, Gökyüzü Bilge Alemi seviye canavarlar bile var.
Dikkatli olun, sende çaylak, dibimizden ayrılma, ölüp gidersen hesap veremeyiz.’’
‘’Dikkat ederim tabii, ayak bağı olmamaya çalışırım.’’
‘’İyi edersin velet.’’
Gece olunca ise ormanda kamp kurdular, Nanami onlardan az uzakta uyuyordu, Yakun ise ona yaklaşmaya çalışsa da cesaret edememiş ve öğrencilerin yanında uyumuştu, İstapha, Seasy ve Tutim ise biraz daha muhabbet ettiler.
‘’Yani İstapha, derslere katılmıyorsun değil mi?’’
‘’Evet, tekniğim çok farklı olduğu için akademinin bana katabileceği bir şey yok, ama turnuvaya kadar burada bekleyeceğim. Ondan sonra giderim.’’
‘’Anladım. Gerçekten ilginç birisin. Peki gücün hangi seviyeye denk?’’
Bu soru onu duraklatmıştı.
‘’Bilmiyorum, hiç denemedim, ama Kılıç Bilge Aleminin zirvesindeki birisine yenilmiyorum.’’
‘’Bu harika. Çok güçlüymüşsün, ama neden ezik gibi davranıyorsun?’’
‘’Öğretmene karşı gelmek istemem, yine de hiç teknik kullanamadığım için sanırım geride kalıyorum.’’
‘’Demek öyle, senin Kılıç Bilge Aleminin zirvesindeki birisine bile yenilmediğini iddia etmen çok garip, inanması zor ama ben testte hile yaptığını düşünmüyorum, sen iyi birisisin, kaldı ki testi zaten o kadar öğretmen hatta Ulu bile takip ediyor, hile yapman olanaksın olurdu. Bu yüzden güçlü olduğuna hep emindim ama çokta mütevazı çıktın.’’
‘’Yok canım, övüyorsun beni.’’
‘’Hayır, gerçekten iyi birisisin, ama Seasy neden seninle bu kadar ilgilendi biliyor musun?’’
Tutim lafa girmişti.
‘’Neden?’’
‘’Çünkü çok yakışıklısın.’’
‘’K-kapa çeneni Tutim, alakası bile yok. Öf, yatıyorum ben.’’
Bunu dedikten sonra kızarak gözlerini kapatmış ve uyumuştu, İstapha ve Tutim ise biraz güldükten sonra uykuya daldılar, öğrencilerden sadece birisi bu gecelik nöbete kalmıştı, normalde ona yaptıracaktı ama Yakun İstaphanın yetişimi hiç olmadığı için ona güvenememiş ve nöbet işini Alite vermişti…
Gece sorunsuz geçmiş ve yürümeye devam etmişlerdi, ancak 2 gün kadar yol gittiklerinde mir mağaranın önüne geldiler.
‘’İşte, keşfedeceğimiz yer burası, çok tehlikeli bir yer olduğu biliniyor olsa da daha önce hiç girilmedi, belki de içerde çok değerli şeyler vardı. Bunu aklınızda tutun ve bütün enerjinizi bu işe harcayın.’’
Yakun öğrencilere böyle söylemişti, İstapha ise Seasy ve Tutim hariç bütün öğrencilerin eşyasını taşımakla meşguldü, ve bu herifi dinlemek için fazla tembeldi.
‘’Sende velet, sakın dibimizden ayrılma, ormanda şanslıydık ve hiçbir canavarla karşılaşmadık ama maden öyle değil, orman kadar geniş olmadığı için mutlaka bir canavarla karşılaşacağız. Dikkatini kaybetme.’’
Bir süre sonra ise iki ayrı yola denk geldiler.
‘’Bundan nefret etsem de sanırım ikiye bölünmemiz gerekecek. Sen velet-
‘’Ben bayan Nananmi ile, yani öğretmen Nanami ile gideceğim.’’
‘’Ha, kim verdi sana bu izni?’’
‘’Aslında burada en zayıf benim değil mi? Eğer ölürsem müdireye de hesap vermeniz gerekecektir, bu yüzden en güçlü kişinin yanında durmam daha iyi olur, ikiye ayrılacağımız için iki öğretmende farklı gruba eşlik edecek, beni en iyi koruyacak kişinin yanında durmam mantıklı olan değil mi? Nanami öğretmenim.’’
‘’Nasıl istersen öyle yap.’’
Nanami yine ona göz ucuyla bakıp soğukça cevaplamıştı. En sonunda Nanami, İstapha ve Seasy beraber gitmişler, çantalarını da diğerlerine geri vermişlerdi.
‘’Nanami öğretmenim, kaç yıldır okuldasınız?’’
‘’12.’’
‘’Okulda mutlu musunuz?’’
‘’Evet.’’
‘’Neden bu kadar soğuksunuz.’’
‘’Değilim.’’
Seasynin soru yağmurlarıyla uğraşırken zorlanıyormuş gibi görünüyor ve bu İstaphayı gülümsetiyordu. Tam o anda.
-WOOAARRRR
Yüksek bir gürültüyü yer sarsıntısı takip etti, karşıya bakınca Cennet Bilge Alemi 3. Seviye bir canavar gördüler, Yakun sadece Gökyüzü Bilge Aleminin zirvesindeydi, bu canavara karşı hiç şansı yoktu. Gelen canavarın bir Bizon olduğunu gördüler, ancak Nanami kılıcını çıkarıp kağıt keser gibi onu yüzlerce metre uzaktan doğramıştı.
‘’Gidelim.’’
‘’Peki.’’
İstapha ise hala gülümsüyordu. İçeriye daha fazla girince duvarlarda mor kristaller görmeye başladılar, içeriye güneş ışığı girmiyordu ama mor kristaller her yeri aydınlatıyordu.
‘’Çok güzeller, bunlar ne öğretmenim.’’
‘’Hayali Kristaller.’’
‘’Yani bunlar gerçek değil mi?’’
‘’Hayır onu demek istemedim, gerçekler, sadece isimleri böyle işte. Görünce bende şaşırdım, çok değerlidir hepsi. Çok nadir bulunurlar, özellikle rüzgar temelli yetişim yapan insanlar için paha biçilemezdir. Değeri ise en azından tane başı 5000 altın. Burada yaklaşım 200 tane var. 1 Milyon altın eder. Bu çok yüksek bir rakam.’’
İstapha onun ilk defa bu kadar konuştuğunu gördü, kaç gündür sadece birkaç kelime söyleyip susuyordu, bu yüzden bu kristallerin gerçekten değerli olduğunu anladı.
‘’Çok iyiymiş öğretmenim.’’
‘’Evet öyle, hadi toplayalım.’’
BİRİNCİ KISIM BİTTİ. YORUM YAZMAYI UNUTMAYIN. DEVAMI GELECEK.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..