BÖLÜM 50

avatar
2652 5

SAHİPKIRAN - BÖLÜM 50


BÖLÜM 50

 

‘’Unutma Meryn, bütün gücünü kullanmalısın ama , hiç beklemediği bir anda. Ona gerçek gücünü gösterme, seni olduğundan daha zayıf zannetsin, ancak tam güçsüz olduğunu düşünüp gardını düşürdüğü sırada bütün gücünle saldırmalısın. Bitir onun işini.’’

‘’Merak etme, elimden geleni yapacağım.’’

 

Hakari zaten kibirli olduğu için rakibini her zaman küçümserdi, hele ki sadece bir süre önce Giriş Bilge Aleminin 5. Seviyesinde olan bir çocuğa karşı tavrının ne olacağı şimdiden belliydi bile, bu yüzden ondan gerçek gücünü saklayacaktı ama tam onun gerçek bir ezik olduğunu düşündüğü sırada anasını s… Bu onun aklındaki taktikti. Gözü seyircilerin arasına kayınca bir anda Suzumiyayı gördü, ona endişeyle bakıyordu. Suzumiya kendisine baktığını fark edince bir anda kafasını çevirdi. Meryn de  kafasını arenadaki rakibine çevirdi,  kendisini sabırsızca bir ifadeyle bekliyordu, daha doğrusu sanki rakibini değil de avını bekliyor gibiydi.

 

‘’Demek sonunda gelebildin, aslında beni şaşırttın velet, daha ilk sikko alemin ortalarındaydın ama şimdi hiç yetişim yaymıyorsun, yine de milleti tokatlıyorsun. Demek yetişimini saklamak için bir eşyan var, neden böyle bir şey yaparsın ki? Senin gibi bir ezik için bu gurur  duyulacak bir şey, ama onu senden alacağım, tıpkı sevgiline yaptığım gibi, ehehehe.’’

 

Kesinlikle sinirden kuduruyordu ama hiç sinirlenmemiş gibi davranmayı başardı, cevap vermeden kılıcını çekti.

‘’Demek daha ilk baştan kılıcını kullanacaksın ha, peki, ama ben yapmayacağım, sanırım böyle olunca daha bir adil olur, gel bakalım.’’

 

Fazla uzatmadan hareket tekniğiyle bir oraya bir buraya giderek yanına yanaştı, az biraz var olan kılıç ustalığıyla saldırıya geçti, ama rakibi kolayca sıyrılıyordu, en sonunda Hakari avucuyla karnına doğru vurunca kılıcı yatay olarak tutup saldırıyı engellemeyi başardı, bu Hakariyi şaşırttı.

‘’Fena değil, gerçekten iyi bir kum torbası olursun. Bu harika.’’

Ancak Meryn hala cevap vermiyordu, bu aslında onun kendi karakteriyle başarabileceği bir şey değildi, Yang enerjisinin enginliğiyle az biraz haşır neşir olduğu için karakteri de daha dirençli hale geldi. Artık eskiden sabredemeyeceği şeylere karşı sinirlenmeden durabiliyordu, bir yetişimcinin zekası ve karakteri de güçlü olmalıdır, zekası bilinmese de karakterinin en azından artık güçlü sayılabileceği kesindi.  Fazla konuşmadan kılıcını farklı şekillerde savurmaya başladı, en sonunda bileğine vurma imkanı oldu.

-chiitt.

 

İnce bir ses çıkmıştı, ama geri çekilince kılıçta kan olmadığını fark etmişti, kılıç direk vurmasına rağmen Hakarinin derisini kesememişti. Bunun sebebi ailesinden miras kalan  ‘’Taş Deri’’ yeteneğiydi, uzun süre üzerinde çalıştığı için derisi çok zor kesilen bir hale gelmişti. Bu da Hakariye fazladan özgüven veriyordu.  Meryn de fazla uzatmadan geri çekilip tekrar Akali karşısında kullandığı yeteneği kullanmaya başladı.

 

‘’Gel bakalım.’’

 

Hakari ise sadece elini kıtlattı ve yumruğunu hazırladı, Meryn kılıcını indirince o da yumruğunu savurdu, ancak tam çarpışacakken Meryn bir hareket tekniğiyle arkasına geçerek kılıcı ona vurdu, savunmasız yerine, boynuna vurdu.

‘’Boooommm’’

 

Büyük bir gürültü duyulduktan sonra Meryn yüzünü ekşitti, eli hissizleşmişti.

‘’Nabıye10 amq?’’

Hakari garip bir ifadeyle  dönüp ona sorunca Meryn titredi, hiç hasar almamıştı.

‘’Yani güçlenmişsin ama hepsi bu mu? Hayal kırıklına uğradım.’’

 

Suzumiya gözlerini kaçırmıştı bile, bu sahneyi görmeye dayanamıyordu.

Ardından  karnına yumruğu geçirip ağzından kan akmasına sebep oldu, Meryn darbenin etkisiyle arenanın ucuna kadar gelmişti. Kafasını çevirip İstaphaya baktı. İstapha onaylar bir şekilde kafasını salladı, planları değişmişti, bu çocuğu tamamen ezmesini istiyordu, bu yüzden İstapha ‘’Ez Onu’’ işareti yaptı ve Yang kullanmasına izin verdi.

‘’Kılıcını çıkar.’’

‘’Ne saçmalıyorsun lan sen, yeteri kadar dayak yemedin herhalde.’’

Kendisinden yumruk yiyen ve saldırıları ona çizik atamayan bu velet ona silahını çıkarmasını mı söylüyordu, hangi hakla?

‘’Kılıcını çıkar diyorum yoksa zevki olmayacak.’’

‘’M.. koduğumun oğlu seni, kendini ne sanıyorsun he, bu iş bitsin evine geleceğim, annenle biraz konuşmamız gerekec-

 

Tam bu sırada bir şey önünden geçti, burnundan kan akmaya başladı, bakınca burnunun yatay şekilde hafifçe kesildiğini gördü.

 

‘’Bundan sonra gerçek gücümü göstereceğim o yüzden kılıcını çek ve gücünü kullan, yoksa ben senin ananı silkerim sen benim değil.’’

Bu sefer konuşan sanki Meryn değildi, kesinlikle sesinde saf nefret ve öfke vardı, şuan ki gücüyle onu ezmek istiyordu, ama o da bütün gücünü kullanırken. Bütün her şeyin intikamını alacaktı. Ama rakibinin tam gücünde olmasını istiyordu. Hakari salak değildi, durumu anladığı için hemen kılıcını çıkardı.

‘’Madem bu kadar fena dövülmek istiyorsun, seni hadım edeceğim piç.’’

Kılıcını çıkardıktan sonra pozisyonunu aldı, Merynde artık rahatlamıştı, kendisini kısıtlamadı. Bütün vücudunu gevşetti, artık bütün vücudundan Yang enerjisi fışkırıyordu, elbette diğerleri bunu göremiyordu ama İstapha görebiliyordu, Hakari ise sadece bir baskı hissediyordu.

 

Meryn bir anda ortadan kaybolup Hakarinin sağında belirdi.

‘’Dövüşmüyor muyduk neden sağa sola bakıyorsun?’’

 

Merynin ona dibinden konuştuğunu görünce hemen kılıcını savurdu ama kestiği tek şey havaydı.

 

‘’Yani rakibine bile vuramıyor musun?’’

 

Bu seferde sol tarafından konuştu.

‘’A. Koduğumun veledi.’’

 

Büyük bir hızla kılıcını savurdu ama yine sadece boşluğu kesebilmişti.  Meryn bir anda arkasına geçmişti çünkü.

 

-Paaaaaaaaaaaaat.

 

Ensesine sağlam bir şaplak yapıştırınca onu sendeletti.

‘’Neden ensen böyle açıkta geziyorsun mk evladı.’’

 

Meryn ona zorbalık etmeye başlamıştı, ne olursa olsun sadece elleriyle Hakarinin derisine zarar vermesinin mümkün olmadığını biliyordu ama onu aşağılayabilirdi.

 

‘’Neler oluyor.’’

 

Suzumiya da şaşkınlıkla onlara bakıyordu,, ama içinde hüzün değil, sevinç vardı. Merynin gerçekten güçlendiğini görünce çok sevinmişti ama Hakarinin ona kötü bir şey yapacağından korkuyordu.

 

‘’Seni velet, biraz hızlısın diye götün kalkmasın, tek bildiğin kaçmak mı ha?’’

‘’Kes la.’’

Böyle dedikten sonra ensesine bir şaplak daha atıp kaçmıştı.

 

Şu anda kullandığı yetenek, düşük seviye Yang Yeteneği  ‘’Hafif Adım’’ idi. Her ne kadar düşük seviye olsa da görülebildiği üzere 2.  Seviye bir hareket yeteneği bilen ve kendisinden 2 seviye yüksek olan Hakari bile  ona yetişemiyor, sadece dayak yiyordu.

 

‘’Bu muymuş yani? Hakari şu ana kadar sade zayıflara zorbalık ediyormuş demek, peh zoru görünce nasılda bocaladı ama.’’

‘’Harbi, geçen sene beni nasıl dövmüştü ama mk evladı, böyle adadı s.. işte.’’

 

 

Gençler ona artık küçümser şekilde bakarken laflarını esirgemiyordu.

 

‘’Bu çocuk kesinlikle cennetlerin gururlu çocuğu, çok şanslısınız bay ve bayan Gandolf.’’

 

Bunu Merynin anne ve babasına söyleyen Himomiya denen herifti, o Merynin babasıyla dalga geçmiş olan adamdı. Şimdi ondan böyle bir laf gelince anne ve baba daha da gururlu hissettiler. Oğulları geçen senenin ve katıldığı bütün turnuvaların kazananı olan Hakariyi tokatlıyordu, ne diyeceklerini bilemiyorlardı.

‘’Kaçma lan kaçm-

‘’Kes amk.’’

Enseye bir şaplak daha.

‘’Anca enseme vurup kaçars-

Bu sefer yüzünün sol tarafında tokat izi çıktı.

‘’Yoo, yüzüne de vuruluyor bak.’’

Bunlar Merynin kendi hareketleri değildi, Yang yoluyla ona bütün fikirleri İstapha veriyor o da ne derse onu  yapıyordu.

‘’Peki bu kadar oyun yeter, gel bakalım.’’

İstapha artık dövüşmesini söyleyince Meryn kılcını alıp karşısına geçti.

‘’Hele Şükür, gör bak neler oluyor.’’

 

Hakari direkt en güçlü yeteneği ‘’Kara Yıldırım’’ı kullandı, 3. Seviye bir yetenek olsa da ‘’Ayçiçeğinin Gazabı’’ndan bile daha güçlüydü. Hemen etrafını siyah renkte yıldırımlar kapladı, kılıcı da yıldırımla kaplanıp kalınlaştı. Meryn ise kılcını sonuna kadar Yang enerjisiyle doldurdu, onun kılıcı da görünmez enerjiyle kaplandı. İkisi de kılıçlarını çekip aynı anda saldırdılar, iki yeteneğin çarpışması müthiş oldu, bütün arena şiddet yüzünden dağılmış her tarafa toz sıçramıştı, ikisi de dumanların ortasında kaldılar.

‘’Neler oluyor be, bu çok güçlüydü.’’

‘’O çocuğun sadece hızlı olduğunu sanmıştım, ama aynı zamanda çokta güçlüymüş, baksana Hakariyle çarpıştı, üstelik yetenek bile kullanmadan.’’

Aslında düşük seviye Yang yeteneği ‘’Günebakan’’ kullanmıştı ama onlar tabii ki de bunu göremezlerdi, bu yüzden tek gördükleri çocuğun boş kılıcı kaldırıp diğerinin yeteneğiyle çarpıştığıydı.

Şu anda  Suzumiya ellerini bağlamış ve Merynin iyi olması için dua ediyordu, annesi de aynı şeyi yaparken babası ise endişeyle bakıyordu.

 

Toz kalkınca Merynin orada öylece durduğunu, sadece elbiseleri biraz parçalanmış halde kolundan hafifçe kan sızdığını gördüler, Hakari ise yerde yatıyordu, hareket etmiyordu. Sağlık görevlileri gelip bakınca onun bilincini kaybettiğini ve ağır yaralı olduğunu söylediler, onu alıp götürdüler ama Suzumiya peşinden gitmedi, bunun yerine sadece Meryne bakıyordu. Olanlara inanamıyordu.

 

‘’Maçın ve turnuvanın kazananı Meryn Gandolf!’’

 

-Slap Slap Slap…..

 

Salon gürültüyle inledi, herkes onu tebrik ediyor ve alkışlıyordu, etrafa bakınca annesinin yaşlı gözlerle ve babasının buruk bir ifadeyle tebrikleri kabul ettiğini gördü, Suzumiya ise onu görünce başını eğdi. İstaphaya bakınca onun her zamanki gibi pervasıca oturduğunu gördü. Herkes onu alkışlayıp tebrik ediyordu, bunlar aşağılama değildi, hor görme değildi, sadece tebrikti. O bunlara hiç alışık değildi ki. Ne yapacağını bilemedi, kılıcını da alarak ortadan çekildi, 1.lik ödülünü de aldıktan sonra yine tebrikler arasında oradan uzaklaştı. İnsanlardan kaçarak gizlice evine gitti, elbette İstapha onun nereye gittiğini biliyordu, ailesi de bütün tebrikleri kabul ettikten sonra eve döndüler. İstapha onların karşılaşmasını bölmek istemediğinden  dışarıda bekliyordu, tek duyduğu ise annesinin ağlayarak oğlundan özür dilediğiydi, o da onlar uzatmadan affetmişti. Eğer kendisi olsaydı bu kadar kolay affedemezdi, bu yüzden ona karşı hayranlık duymaya başladı. Annesine sarılıp onu affetmişti babasını da affetmişti, o da sessizce orada durup onları izliyordu. Nihayet 1 saat kadar sonra Meryn dışarıya çıkıp onu çağırmıştı, bir süre sonra da sofra kuruldu. Annesi söze girdi.

 

‘’Bir anne olarak ne olursa olsun oğluma her daim sıcak davranmam gerekirdi, ama bende diğer insanlar  gibi kapılıp gitmişim, bugün oğlum bizi gururlandırınca ve diğerleri bizi övüp durunca çok mutlu hissettim ama bir yandan da böyle bir his için oğluma yaptıklarım aklıma gelince kendimden iğrendim, ve İstapha, senden de özür diliyorum, sizi doğru düzgün karşılamamıştım, şimdi, tekrar Hoş geldin.’’

Annesi bir gülümsemeyle böyle konuşunda İstapha duraladı, böyle bir şey beklemiyordu.

‘’Evet, İstapha, senin oğlumun yeni haliyle bir bağlantın var değil mi?

‘’Ne demek istiyorsunuz?’’

Merynin babasının sorusu onu heyecanlandırmıştı.

‘’Saklamana gerek yok, bütün dövüş boyunca seni de izledim, ama önemli değil, oğlumu bu hale getirdiğin için çok teşekkür ederiz.’’

‘’Ah,, yani önemli değil.’’

 

İstapha soruyu ve teşekkürü geçiştirmişti.  Ardından geceye kadar konuştular, sonra da hepsi yataklarına döndü. 

‘’Teşekkür ederim İstapha, sen olmasan hiçbirisi gerçekleşmezdi.’’

‘’Önemli değil, bunun yerine misafirini karşılamaya ne dersin?’’

‘’Misafir mi?’’

‘’Pencereden bak.’’

Bakınca Suzumiyanın dışarıda olduğunu gördü, biraz durduktan sonra dışarı çıktı, İstapha onların bir süre konuştuktan sonra sarıldığını gördü, Suzumiya ağlıyordu. İstapha da odadan çıkıp anne ve abanın odasına gitti, kapıyı hafifçe çaldı. Merynin annesi geldi.

‘’İstapha, ne oldu?

‘’Aslında bir süredir bunu için uğraşıyordum al bunu.’’

‘’Bu nedir?’’

‘’Mor dişli maydanoz macunu.’’

‘’Eh, ne işe yarar ki, hem neden bunu bana veriyorsun?’’

‘’Kocana vermen için.’’

‘’Anlamadım.’’

‘’Bir süredir sıkıntılar yaşıyorsunuz biliyorum, bunu kocana ver.’’

 

Ondan gelen Yang enerjisi çok düşüktü, bu yüzden İstapha Merynin babasının bir iradesiz olduğunu fark etmişti, bu yüzden öylesine bir macuna bolca Yang enerjisi depolayıp vermişti, macun sadece göstermelikti, önemli olan babasının bu kadar Yang enerjisini depolayınca…

 

Ancak kadın kıpkırmızı olmuştu.

‘’Sen nasıl?’’

‘’Önemli olan bu değil, hadi, bunu kocana yedir, yoksa ben yerim ha.’’

İstapha alayla sırıtınca anne de uzatmayıp içeri geçti, İstapha gidince ise macunu kocasına yedirmeyi başardı,  Meryn o gece yorgunluktan iyice uyumuştu, hem dövüş hem de Suzumiyayı evine bırakmak onu yormuştu ama İstapha onun anne babasının odasından gelen sesler yüzünden uyuyamıyordu…

 

‘’Yani onu affettin mi?’’

 

‘’Ne yapmalıydım ki, gurusuz olduğumu biliyorum ama onu hala seviyorum, bana her şeyi anlattı. Onun bir kardeşi çok hasta, onu iyileştirmek içinse paraya ihtiyacı vardı, ve ben bu parayı ona veremezdim ki, hem Hakari ile hiçbir şey yaşamamışlar.  Bende onu affettim, ama ona hala kırgın olduğumu biliyor. Şimdi ise kardeşini nasıl iyileştireceğimizi bilmiyoruz, tedavisi devam etse de Hakari artık desteklemeyeceği için ortada kalacak.’’

‘’Şu kardeşi bir görmeye gidelim bakalım.

 

Bölüm Sonu. Yorum Yazmayı unutmayalım






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44247 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr