"Ustam mı?" Arte yüzünde ki şaşkın ifadeyi gizlemedi. "Fakat kıdemli ben sizi tanımıyorum ki." Arte başını sallayarak söyledi.
"Ben mi?" Hohan düşündü, "Ben bir suikastçıyım" dedi ve devam etti "ve ne kadar yaşlı gözüksemde daha 28 yaşındayım." dedikten sonra bir kahkaha patlattı.
"Yani sana para verip istediğim kişiyi öldürtebilirim?" Arte yüzünde sırıtan bir ifade ile sordu.
"Hop hop ufaklık, ben kendi işimin çetelesini kendim tutarım yani bir örgüte bağlı değilim keyfim neye eserse onu yaparım." yüzünde bir gülümseme ile söyledi, "Üstüne daha o kadar paranın köpeği olmadım!" Hohan bir kahkaha patlattı.
Arte tam bir şeyler söylemek üzereyken "Buna şu an yanıt vermek zorunda değilsin, 2 gün sonra ben seni bulup yanıtını dinlerim." Hohan bunu dedikten sonra esen rüzgar ile kayboldu.
**
Ertesi gün Arte, Krynt tarafından aldığı mektup ile bir ara sokağa girdi, yandaki kapıdan binanın aşağısındaki depoya indi. Burası loş ışıklı klasik bir depoydu etrafta fıçılar ve tahta sandıklar vardı, Krynt, Karamel ile beraber tahta bir sandığın üzerinde oturuyordu.
"Neden buluşma yerini değiştirdik?" Arte anlam veremez bir tonla sordu.
"Neden mi? Umarım bu seferde takip edilmemişsindir!" Krynt azarlar bir tonda bağırdı.
"Sence o adam istese bizi öldüremez miydi? O adam net bir şekilde Temel Oluşturma Alemlerini aşmış! hepimizi tek bir hamlede öldürebilirdi!" dedi Arte.
"Getirdiğin tehlikenin farkındaysan ne güzel!" Krynt daha da sinirleniyordu.
"Abi saçmalıyorsun! Boşuna kavga çıkarma!" ortamın gerilimi yükselirken Karamel lafa girdi.
"Sen buna karışma Karamel!" Krynt bağırdıktan sonra sırtındaki çifte hançerini çekti.
"Krynt dur olduğun yerde!" Arte bağırdı fakat geç kalmıştı Krynt çoktan Arte'ye karşı saldırıya geçmişti.
Arte hançerini çekmedi, Krynt'ın hançerleri ona doğru gelirken karanlıkla bir oldu.
"Hadi ama niye bu ucuz numara!" Krynt bağırıyordu ki yanında buz kadar bir soğukluk hissetti, yüzüne çarpar su topuyla beraber sersemledi. O sırada Arte gölgeden çıktı ve yumruğunda enerji toplayarak Krynt'ın yüzüne güçlü bir yumruk oturttu.
Krynt yere düştü, Arte ise hazır o yere düşmüşken Krynt'ın hançerlerine el koydu.
"Krynt sinirini anlıyorum, benim de hatam var kabul ediyorum fakat yapabileceğim bir şey olmadığını en iyi sen biliyorsun." Arte, yere düşmüş olan Krynt'a elini uzattı.
Krynt biraz daha sakinleşmeyi bekledi, "Peki, peki özür dilerim biraz fazla abarttım.." Krynt soluklandı ve Arte'nin elini tutarken ayağa kalktı.
"Bunların bende kalmasını istemezsin." Arte gülümseyerek Krynt'a hançerlerini uzattı.
Kısa süre sonra şakalaşmalar başladı, ortam biraz daha sakinledikten sonra Arte lafa girdi. "Sizinle konuşmak istediğim bir konu var çocuklar." ortama sessizlik hakimdi. "Hohan öğrencisi olmamı istedi." Arte sonunda ağzından baklayı çıkardı.
"Hohan mı? O da kim?" Krynt ve Karamel öyle birini hatırlayamadı.
"Dün ki davetsiz misafirden bahsediyorum." Arte, gelecek tepkilere kendini hazırladı.
"Hey dur orada! O adamı tanımıyoruz bile! Tamam kötü bir amacı olmayabilir ama tanımıyoruz gerçekte kötü biri olabilir!" Krynt sert bir şekilde tepki gösterdi.
"Bilemiyorum Arte, abime katılıyor gibiyim.." Karamelde fikrini belirtti.
"Bana bir suikastçı olduğunu söyledi, hem de ahlaklı bir suikastçı ve beni de suikastçı olarak eğitmek istediğini söyledi." Arte belirtti. "Hem kaybedecek neyim var ki? Siz de sokaklardan sıkılmadınız mı? Her gün aynı bok!" dedi Arte.
"Bak şu konuda haklısın, hepimiz böyle bir fırsat gelse direkt kabul ederiz." Krynt devam etti, "ki bu adam hayvan gibi güçlü, neden seni öğrenci olarak almak istesin?" Krynt sordu.
"Bilmiyorum ama benimle dalga geçmeyecek biri ondan eminim, bir sebebi vardır kendince." Arte söyledi ve devam etti, "Muhtemelen kabul edeceğim, çünkü kaybedecek bir şeyim yok ne olacaksa olsun." Arte'nin kararı netti.
"Karar senin tabii yine." Karamel'in biraz morali bozulmuştu.
"Gezgin bir suikastçıya benziyor, ne kadar daha burada kalırım bilmiyorum.." Arte belirtti.
"Vay be, gerçekten aramızdan bu şehri terkeden ilk kişi sensin.." Krynt şaşkınlıkla konuştu.
"Bir süre daha burada kalırım galiba, muhtemelen burada bir iş almış." Arte devam etti, "Yarın beni bulacağını söyledi, o zaman öğrencisi olmayı kabul edeceğim." dedi Arte.
"Bunu sana ceza olsun diye vermek istemiyordum fakat madem yakın zamanda buradan ayrılacaksın.." Krynt gidip tahta kutuları karıştırdı ve bir çanta çıkardı.
"İşte bu senin payın.. Tam olarak 8000 Ganj." Krynt çantayı Arte'ye uzattı.
Arte çantayı aldı. "Sağ ol Krynt, beraber yaptığımız hırsızlıkları özleyeceğim." dedi Arte.
"Niye veda eder gibi konuşuyorsun ki? Bir yerde hepimiz bu aptal şehirden ayrılacaktık zaten, bu erkenden oldu diye niye vedalaşıyoruz." Karamel sitem etti. "Madem ayrılacaksın o halde 10 yıl sonra tekrar burada buluşalım, Krynt bu günün tarihi ne?" Karamel sordu.
"9. Ayın 23. Günündeyiz" Krynt belirtti.
"Tam 10 yıl sonra 9. Ayın 23. Gününde tekrar bu han deposunda buluşalım." Karamel gözleri parlayan bir şekilde söyledi.
"Neden olmasın ki? 10 yıl sonra tekrar burada görüşmek üzere o halde!" dedi Arte, Krynt'de onu onayladı.
**
Arkadaşlarına veda eden Arte, ilk başta bir mezarcıya uğradı ve Yaşlı Yao için bir mezar yaptırdı. Yaşlı Yao'nun mezarı şehrin dışında, şehre en yakın ormanın dış kısımlarında bir yerdeydi.
Arte, Yaşlı Yao'nun hastalıktan harap olmuş cesedini şehrin dışına çıkardığı ve kendi elleriyle gömdüğü günü üzerinden 6 ay geçmesine rağmen asla unutamıyordu. Yaşlı Yao'nun kedisi Eddo bile bunun etkisinden çıkamayarak hâlâ mezarın başından ayrılmıyordu.
Günün kalan zamanında kendine yeni kıyafetler aldı ve günü güzel bir handa rahat bir şekilde geçirdi. Ertesi gün handan temiz ve yeni kıyafetler ile çıktı, artık bir sokak çocuğuna benzemiyordu. Beline kadar uzanan saçları arkadan bağlanmıştı, üstünde yeni ve kaliteli bir kumaş bir gömleği, altında ise kaliteli bir kumaş pantolon vardı.
Bir demirciye gidip hançeri biletti, ondan sonra kalan para ile bir büyülü eşya dükkanına girdi. Parasının büyük bir kısmıyla içinde 10 metreküp alan bulunan bir boyutsal yüzük satın aldı, kalan parayla da yüzüğün içine erzak stokladı.
Günün geriye kalanını şehrin dışındaki Yaşlı Yao'nun yeni yapılan mezarına çiçek toplamakla geçirdi.
Güneş batarken Arte, Yaşlı Yao'nun mezarının başında bekliyordu.
"Kararını verdin mi?" Arte'nin arkasında beliren Hohan sordu.
"Evet." dedi Arte kararlı gözlerle, "Kıdemli lütfen beni öğrenciniz olarak kabul edin." Hohan'ın önünde diz çöken Arte teklifi kabul etti.
"Çok iyi.. Elbette seni öğrencim olarak kabul ediyorum." Hohan'ın yüzünde büyük bir gülümseme belirdi. "Kalkabilirsin Arte." dedi Hohan.
"Gel seni burada konakladığım yere götüreyim." Arte, Hohan'ı ormanın içinde takip etti.
Hohan, Arte'yi Yaşlı Yao'nun mezarının yakınındaki bir tahta kulübeye götürdü, gerçekten iyi bir işçilikle yapılmıştı.
"Buraya uzun süreli sayılabilecek bir iş için gelmiştim.." Hohan soluklandı. "Yaklaşık bir hafta sonra Kraliyet Açık Arttırması olacak orada bana işveren kişinin çok istediği bir eşya var, şimdilik yerini belirledim, belki kendi ilgimi çeken bir eşyada bulurum!" diyip bir kahkaha patlattı.
"Ben dünyanın en çok aranan suçlularından biriyim Arte, çoğu kişi bana ismimle hitap etmez bile.." dedi Hohan, "Artık öğrencim olduğuna göre canın büyük tehlikede demektir, yani yanımda gezerken bir maske takmalısın, sana bir maske oyarım." Hohan çenesini okşayarak söyledi.
"Seni yanımdan ayırmaya pek niyetim yok şimdilik, aldığım işlere benimle beraber geleceksin." dedi Hohan, "Tabii seyahat ederken eğitimini aksatmaman gerek.." Hohan düşünceli bir şekilde söyledi.
"Pekala Arte, ilk eğitimini bugün almak ister misin?" Hohan yüzünde bir gülümseme ile Arte'ye döndü.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..