006: Prens Arthas

avatar
503 1

Shaman God - 006: Prens Arthas


Yazan: Corasan


006: Presn Arthas

 

 

Yaşlı General neler olduğunu keşfetmeye çabalarken bir anda başında dayanılmaz bir ağrı hissetti… Sanki birileri anestezi yapmadan beynini açmaya çalışıyordu.. Dayanılmaz açıyla birlikte bağırmaya başladı, bağırışları ormanın derinliklerinde bile yankılandı…

 


Başındaki dayanılmaz acıyla birlikte Yaşlı General yere diz çöktü elleriyle başını sıkıştırarak kafasını yere doğru bastırdı…

 


Dayanılmaz acının altında kapattığı gözlerinin önüne film şeridi gibi anılar akmaya başladı… Bu anılar Prens Arthas’a ait bir çocuğun anılarıydı.

 


Shamanic kıta, yedi krallık, Kutsal Ruhlar, Ki yaratıkları, vahşi yaratıklar, vahşi hayvanlar…

Şafak Krallığı… Kutsal Işığın Paladinleri…

 


Kral IV. Arthur Pendragon… 4 oğul, 2 kız… Prens Arhas, yeteneksiz zayıf oğul…

-Güneş yetişim tekniği.

-Kraliyet kılıç sanatı.

-12’li ışık dansı.

 


Beceriksiz… Değersiz… Vasat… Yetersiz… Dışlanmış evlat.

 


Aile; Anne Jessica, Abi Lucius, Küçük kız Elena… Merlin! Merlin! Korucu Merlin!…

 

 

Merlin; Babam gibi, ustam, hocam, arkadaşım… Güven!

 


“Aaaah!!” Yaşlı General büyük bir acıyla kükremeye devam etti.

 


Acıdan kıvranırken derin derin nefes alıp sakinleşmeye, acının üstesinden gelmeye çalıştı… Zihnine akın eden görüntüleri, anıları kavramaya, anlamaya, hazmetmeye çalıştı.

 


Böyle bir durumda başkası olsa belki acı ve anıların getirdiği karmaşadan aklını kaçırabilirdi, lakin Güven Ordusunun Yüce Generali ve Güven Eğitim Sisteminin en başarılısı için bu süreç dayanılmaz bir açıydı… ama katlanabileceği üstesinden gelebileceği bir acı, eğer acı hissediyorsa hala gerçeklikteydi…

 


Yaşlı General’in bağırışları hafifledi ve sessizliğe dönüştü, olduğu yerde hareketsiz bir şekilde duruyor ve o sırada Merlin oğlu gibi gördüğü genç adamı izliyordu… Biliyordu ki müdahale edebileceği bir şey değildi yaşadıkları.

 


“Hmm! Evlat görünüşe göre bilgelik ruhlarından biri sana görüş bahşetmeye uygun görmüş… Görüşü kavrayıp kavrayamamak tamamen senin elinde, benim müdahale edebileceğimin ötesinde…” Merlin yavaşça nefes alıp verdikten sonra…

“Başarmalısın Arthas… Ben… ben oğlumu kaybedemem… Dışlanmış olsan, hor görülsen dahi ben var olduğum sürece…” Kararlı ve güçlü bir şekilde konuşsa da, boğazına düğümlenen tükürükleri yutkunarak geçirdi…

 


Zaman yavaş yavaş akıp gitti, öğle vakti geldiği sıralarda Yaşlı General ağır hareketlerle ayağa kalktı… Merlin’e bakmaya başladı.

 


Karşısındaki oğlu gibi gördüğü çocuk, Arthas ayağa kalkıp ona baktığında, Merlin’de ona baktı ve incelemeye başladı…

 


İkili bir süre sessiz kaldı, sadece bir birlerine bakıyor, ne olduğunu anlamaya uğraşıyordu…

 


Yaşlı General, zihnine akın eden anıları hazmetmeyi neredeyse başarmış, sakinliğini kazanmıştı… Neler olduğun hala tam olarak kavrayamasa da, anılarındaki gencin bedenine girdiğini ve rüyada olmadığın anlamıştı… Bu acı bir rüya olamaz…

 


Zihnindeki anıları referans alarak konuşmaya başadı… “Merlin… Özür dilerim, köşkteyken kendimi kontrol edemiyordum… beynim… beynim patlayacakmış gibiydi, öfke ve şaşkınlıkla konuştum.”

 


Merlin, Arthas’ın sözlerinden sonra, sessizce bir süre onu incelerdi… Süreci atlattığını ve kendine geldiğini farkedince… “Merak etme, ne olduğunun farkındayım evlat… Bilgelik ruhları 100 yılda bir kere bir insana görüş bahşeder… Hahaha! Sana basit biri olmadığını söylemiştim.” Merlin sevgi ve umut dolu gözlerle Arthas’a bakarken konuştu…

 


“Hmm! Ama ilginç, süreç uzun ve zor olmalıydı… sen bu süreci çok kısa bir sürede atlattın ve çektiğin acı da geçmiş gibi… sanırım gerçekten bir dâhisin, yetişim konusunda olmasa da…” Merlin şakacı ve sevecen bir şekilde konuştu.

 


Merlin bir süre kocaman bir tebessümle Yaşlı Generale baktı… “Arthas… ne gördün? Ruhlar sana ne başhetti?...” Merlin merakla sordu.

 


Yaşlı General, karşısındaki ihtiyarın sözlerinden sonra bir süre sessizce düşündü, ne söylemesi gerektiğini kurguluyordu…

“Ben..” Derin bir nefes aldı, sakinliğini kazandıktan sonra… “Ben yaşlı bir Generali gördüm Merlin… Bir tür Savaş Sanatı uyguluyordu, sanırım Güven Ordusunun Yüce Generali olmalı, kendine böyle seslenmişti.” Tekrar derin bir nefes aldı…

“Bana bir Mızrak Savaş Sanatı gösterdi.” Sakin bir tavırla konuştu.

 


Merlin sessizce düşüncelere daldı…

“İlginç ne kadar nadir… Savaş Sanatı ile kutsanmak, sanırım kıta tarihinde bin yıldır ilk defa oluyor.” Merlin sözlerini bitirdikten sonra kahkaha atmaya başladı.

“Hahaha! O deli ihtiyar şimdi sana bir ödül vermek zorunda kalacak, Bilgelik Görüşünden sonra elde edilenler asla basit olmaz…” Merlin önce biraz nefeslendi ve sakinliğini geri kazandı konuştuktan sonra.

“Arthas!  Savaş Sanatının seviyesiyle ilgili bir tahmin yürütebilir misin?” Merlin meraklı gözlerle Yaşlı Generale baktı…

 


Yaşlı General zaten gelebilecek birkaç soruyu tahmin etmişti… sonuçta yalan söylemiş ve devamını hesaplamıştı.

 


“Merlin, sanırım Ölümlü Fatih 3. Seviye olmalı.”

 


Yaşlı Generalin sözlerinden sonra bir anda Merlin’in şaşkınlıktan gözleri kocaman olmuştu, bu kadarını beklememişti… en uçuk fikirlerinde bile İmparator 5. Seviye belki de Fatih 1. Seviyeydi… Fatih 3. Seviye bu mükemmel bir şeydi, çünkü…

 Kraliyet Kılıç Sanatı da Fatih 3. Seviyeydi ve Kraliçe Morgan’a bin yıl kadar önce bahşedilmişti. Bin yıldır Şafak Krallığının en güçlü ve temel Savaş Sanatıydı.

 


“Hah! Arthas bu mükemmel bir şey, o ihtiyar bu sefer seni ödüllendirmek zorunda kalacak.” Merlin mutlu bir şekilde konuştu.

 


“Hmm! Görüşün ne kadar net yada ne kadarını kavradın bilmiyorum ama Arthas, Rünik Tomar’a işleyebilir misin?” Merakla sordu Merlin…

 


Yaşlı General kısa bir süre sessiz kaldı… “Yazabilirim.” Diye cevap verdi sonrasında.

Rünik Tomarlar kişinin bilgilerini, anılarını görselleştirip tomarlara işlemesini sağlıyordu… Zihnine akın eden anılar sayesinde Tomar’ı işleyebileceğine emindi. “Merlin! Yanında Rünik Tomar var mı?” Diye sordu.

 


Normal şartlar altında bu yaşadıklarını bir insanın hazmetmesi, kabullenmesi ve yeni anılarına, yeni dünyaya alışması zaman alırdı… Lakin Güven Ordusunun Yüce Generali 250 IQ’ya sahip ve Güven Eğitiminin zirve mezunuydu, Mental ve düşünsel olarak zaten 70’li yaşlarında bir Generaldi… Kendine güvenmesi edindiği anılardaki adımları takip edip Runik Tomarları yazabileceğine güvenmesinin en büyük sebebiydi.

Unutulmamalı ki Güven Eğitim Sisteminin temeli, zihin ve onu kusursuzlaştırmak üzerineydi…

Yaşlı General’in bilgeliği ve zihin kontrolü kusursuzdu.

 


Merlin biraz şaşırmıştı aslında, Arthas’ın biraz zaman isteyeceğini, bilgileri hazmetmesi için vakte ihtiyacı olacağını düşünmüştü aslında soruyu sorarken…

“Var, ama emin misin? Süreç daha yeni bitti, görüşü kavraman, hazmetmen biraz zaman alabilir.” Merlin hevesli ama sakin bir şekilde konuştu.

“Hmm! Eminim, yapabilirim.” Dedi Yaşlı General.

 


“Peki, sen bilirsin… Ama dikkatli olmalısın, bütün detayları işlemeli ve en ufak bir ayrıntıyı dahi atlamamalısın yoksa Sanatın seviyesini düşürebilirsin.” Melin gerçek bir Usta Öğretmen gibi konuştu uyarır bir şekilde.

 


Merlin’in sert ve dikkatli bir şekilde uyarmasının sebebi, Ölümlü Fatih Sınıfı Savaş Sanatlarının aşırı nadir olmasıydı… Hatta fatih değil, İmparator sınıfı bile nadirdi…

Shamanic Kıtada toplamda 7 fatih sınıfı, 34 imparator sınıfı ve 100 kadar dünya sınıfı Savaş Sanatları vardı.

 


Savaş sanatları her krallık için değerli ve özeldi.




*****************

"Törene Doğru" ile devam edece.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46884 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr