6. Bölüm - Göksel Yemin

avatar
312 3

Sonsuzluğun Habis Hükümdarı - 6. Bölüm - Göksel Yemin


Alex başarılı bir şekilde enerjiyi vücuduna özümsedikten sonra Aron enerji vermeyi bırakmıştı. Fakat bundan sonrası tamamen Alex'e kalmıştı. Aron'un enerjiyi kesmesinden sonra Alex'in hayal gücü tam olarak devreye girmiş ve doğada bulunan enerjiyi vücuduna çekmeye başlamıştı. Alex'in bu durumu ortalama yarım saat civarı sürdükten sonra gözlerini açmış ve büyük bir minnet duygusu içerisinde Aron'a bakmıştı.

Bu bakışlara alışık olmayan Aron ise içten bir şekilde gülümsemişti. Bu durum ona önce ki hayatında hiç minnet edilmediğini göstermiş gibiydi.

"B-Ben yıllardır bu gün için yaşadım, çabaladım ve emek harcadım. Sen olmasaydın belki de enerjiyi hissedebilme ve özümseme fırsatım bile olmayacaktı. Bunu nasıl başardın..."

Alex'in mutlu ve heyecanlı halini gören Aron, onun mutluluğu paylaştığını fark etmişti.

"Dediğim gibi bunun bir önemi yok. Gördüğüm kadarı ile buradaki herkes yaşamından memnun. Senin de olmanı istedim. Hem yalnızlıktan kurtulmuş oldum. Fakat bu daha ilk adım. Henüz sadece enerjiyi algıladık. Sonraki adım olarak gideceğin yetişim yolunu belirlemeli ve ona göre hazırlıklar yapmalıyız."

Bu sözler Alex'in kalbine dokunmuş gibiydi. Bu yüzden ayakta olduğu yerden hızla Aron'un önüne diz çökmüş ve elini kalbine koymuştu. Bunu gören Aron, Alex'in bir tür yemin edeceğini fark etmişti.

"Ben Alex Sovereign. Gökler adına yemin ederim ki, sana asla ihanet etmeyecek ve her ihtiyacın olduğu an orada olacağım. Eğer yeminime uymazsam, gökler beni adalet yıldırımları ile yargılasınlar!"

Alex'in ettiği yeminden sonra bulutsuz gökyüzünde hiçlikten bir şimşek oluşmuş ve tüm akademiyi sallamıştı. Bu işaret Göklerin yemini kabul ettiğinin bir göstergesiydi. Fakat Aron'u bundan daha çok şaşırtan şey Alex'in soy adıydı.

"Sen Sovereign Hanedanından mısın!"

Bu sırada yemin ile oluşan şimşek tüm tarikatta duyulmuştu. Özellikle tarikatın bulunduğu dağın en üst kesimlerinde oturan ikili çakan şimşeği izlemişlerdi. Ellerinde ki çayları bile içmeyi unutarak şimşeğin oluşup, saniyeler içerisinde yok oluşuna bakmışlardı. Bu ikiliden birisinin kahverengi saçları ve kızıl gözleri vardı. Yapılı vücudu onun fiziksel gücü yüksek bir vücudu olduğunu gösteriyor gibiydi. Yanında ki ise bir kızdı. Parlak gümüş saçları ve parlak mor gözleri ile keskin yüz hatları muhteşem bir ahenk sergiliyorlardı. Bu ikili Usta ve Öğrenci olan Drake ve Sophia'dan başkası değildi.

Şimşeğin yok olması birlikte çayını içmeye devam eden Drake, umursamayan bir ifade ile "Bu sıralar herkes düşünmeden Göksel Yeminler ediyor. Bu sefer Ağaç Bölümünden birisi etmiş gibi gözüküyor. Ağaç demişken, dün getirdiğimiz ölümlüye kitabı verdin mi ?" demişti.

"Verdim usta."

Sophia'nın soğuk cevabı, Drake'in kafasını karıştırmıştı.

"Genelde ölümlüler için bu kadar soğuk değilsindir sevgili öğrencim. Yolunda gitmeyen bir şey mi var ? Yoksa o ölümlü sana uygun olmayan şeyler mi söyledi ?"

Sophia ustasının söylediği şeylere olumsuz bir şekilde kafasını sallamıştı.

"Hayır... Fakat dünkü ölümlüde anlamlandıramadığım bir şeyler var. Bir şekilde onun içini göremiyor gibi hissettim. Sanki duygusuz ve ne düşündüğü bilinmeyen bir varlık gibiydi. Yine de verdiğimiz kitapla bile yetişime başlayabileceğini düşünmüyorum."

Öğrencisinin söylediklerini onaylayan Drake, "En azından Ağaç Hizmetleri bölümünde huzurlu bir hayatı olabilir. Hatta evlenip kendine bir yaşam bile kurabilir. Biz kendi önümüze bakalım. Hazırlıkların nasıl gidiyor ?" diye konuşmuştu.

"Hazır sayılırım."

Öğrencisinin cevabından hoşnut kalan Drake, "Güzel... 6 ay sonra tarikatın özel bölgesine girmek için yapılacak olan yarışmayı kazanacağına şüphem yok. Özel bölgede tam olarak nereye gitmen ile ilgili bir harita vereceğim. Fakat orası gerçek anlamda tehlikeli olduğu için birkaç ayarlama yapmam gerekebilir." demişti.

"Pekala usta..."

Bu sırada Alex ve Aron arasında tuhaf bir durum yaşanıyordu. Böyle durumlara hiç alışık olmayan Aron, Alex'in yemini etmesine şaşırması bir yana, onun Sovereign Hanedanından olduğunu keşfetmişti.

"Ben aslında öksüzüm. Gerçek ailem beni bıraktığında üstümde sadece ismim ve soyismim yazılıymış. Uzun bir süre beni bıraktıkları köyde yaşadıktan sonra ormanda şifalı bitkiler toplarken, Sonsuzluk Tarikatının ölümsüzleri ile karşılaştım. Ondan sonra da buraya gelerek hizmete başladım. Bu yıl, burada ki 3. yılım. Bunca yıl enerjiyi hissetme arayışlarım seninle birlikte son buldu. Gökler beni gözetiyor olmalı..."

Aron önce ki hayatında Sovereign Hanedanını duymuştu. Bu hanedan da kainatı yöneten üstün güçlerden birisiydi. Güçleri Felix Hanedanı ile eş durumda sayılırdı.

"Alex'in orijinal Sovereign Hanedanlığından olup olmadığını bilmiyorum. Fakat Sovereign Hanedanından birisi, enerjiyi 3 yıl hissetmeye çalışıp başarısız olması durumu kabul edilemez bir şey. Bu konuyu gelecekte araştırmam gerekebilir."

Aron düşüncelerinden sonra Alex'e dönmeden ağaçlara dönmüştü. Ağaçlara bakarken tüm vücudu Ağaç Dao'sunun ışıkları ile dolmuş ve yeşil bir tabaka tüm vücudunu sarmalamıştı. Alex, Aron'un ne yapacağını düşünürken, Aron'un üstünde ki enerji ahtapot kolları gibi kollara ayrılmış ve on üç ayrı yerden ayrılarak on üç ağaca ayrı ayrı yerde yapışmış ve ağaçların gövdeleri üzerinde yayılmışlardı.

Ağacın gövdelerine yapışan enerjiler, önce ki olay gibi hızlı bir şekilde ağacı köklerinden ayrılarak yere düşürmüşlerdi. On iki ağacın birden yere düşmesi ciddi bir sesi ormana salmıştı. Fakat ikili yeterince derinlikte oldukları için dikkat çekmemişlerdi.

Bu hareketle gelişim merkezinde ki enerjinin yarısından fazlasını birden kaybeden Aron, aniden tökezleyerek az kalsın düşüyordu. Bu aynı aniden ayağa kalkmak gibi bir şeydi. Ani enerji çıkışları metabolizma için tehlikeli bir durumdu.

Şu anda yerde 15 ağaç sayan Aron, Alex'e dönerek "Şimdi bunları nasıl taşıyacağız ?" demişti. Normalde 10 ağacı kesmek Alex'in yarım gününden fazlasını alıyordu. Her ne kadar ilk ağacı 10 dakika gibi kısa bir sürede kesmiş olsa da, bir ölümlü olarak enerjisi sürekli azalıyor ve yoruluyordu.

Aron ise Ağaç Daosunu doruklarına kadar deneyimlemiş ve yaşamış birisi olarak 13 ağacı gelişim merkezindeki enerjinin sadece yarısı ile sökebilmişti. Bu güçler ve enerjiler hakkında ki anlayış ile birlikte gelen bir ayrıcalıktı.

Aron'un sorusu üzerine girdiği şaşkınlıktan çıkan Alex, sağ elini kaldırarak bir tür yüzük göstermişti. Bunu gören Aron, "Demek depolama yüzükleri kullanıyoruz. Bana neden vermediler ?" diye sorgulamıştı.

Alex bir yandan ağaçları yüzüğün içerisine koyarken, bir yandan da Aron'a cevap veriyordu.

"Normalde her kulübenin içerisinde bir depolama yüzüğü olmalı. Masanın çekmesine baktın mı ?"

Odayı öyle dikkatli incelemediğini yeni yeni fark eden Aron, umursamazca "Hayır." demişti. Alex'de bunu fark ettiği için Aron'un ağaçlarını da almıştı.

"Bugünlük ben alabilirim. Sorun yok."

İkili bir saatten kısa sürede kaynaşmış ve günlük ağaçlarını bitirmişlerdi. İkisinin de kulübeleri birbirlerine yakın olduğu için ilk önce Aron'un kulübesine gitmişler ve depolama yüzüğünü almışlardı. Bu depolama yüzüğü biraz farklıydı. Normal depolama yüzükleri enerji ile çalıştıkları için formasyonlar ve özel madenler ile yapılırlardı. Bu depolama yüzükleri ise ölümlülerin kullanabilmesi için tasarlanmıştı. Enerji kullanılmadan sadece boyutsal bir taşın içerisine depolama özelliği olan basit yüzüklerdi. İçlerinde 50x50 metrekarelik bir alan vardı.

Ağaçlarını kendi depolama alanına koyan Aron, Alex ile birlikte ağaçları teslim edecekleri kayıt bölümüne gitmişlerdi. Bu bölümde malzeme deposunun hemen yanında yer alan bölümdü. Bu yüzden ağaçları teslim edenler, akşam yemeği için nişan alarak baltaları geri bırakabiliyorlardı.

Ağaçları teslim alan görevli, ikilinin hızı karşısında şaşırmıştı.

"Bugün buraya gelen ilk kişilersiniz. İlginç... Aron Silas Eternal. Dün kayıt olmuşsun. Öyle göstermesen bile fiziksel olarak güçlü olmalısın. Yoksa Alex ağaçları öğleden sonra anca getirebiliyordu. Hahaha..."

Görevlinin hafif dalga geçen tonu karşısında Alex susmuştu. Aron ise "Öyle denilebilir kıdemli." diyerek geçiştirmişti. Bundan sonra akşam yemeği için nişanlarını alan ikili, baltaları bıraktıktan sonra kulübelerin olduğu yere gitmişlerdi.

Alex ile ayrılmadan önce Aron ona birkaç soru sormuştu.

"Bir kaç yetişim malzemesi almam gerekiyor. Buralarda bulabileceğim yerler var mı ?"

"Hmm... Normalde her hizmetliye girişte 5 altın giriş ödülü veriyorlar. Kendine bağladığın yüzüğün içerisinde bunu hissedeceksin. Bu altınlar ile Sonsuzluk Tarikatının ticaret merkezinden bir şeyler alabilirsin. Fakat yetişim malzemeleri çok pahalı şeylerdir ve kaliteli olanları tarikatta çok nadir bulunur. İkinci bir seçenek olarak Ağaç Hizmetlileri çok iyi bir yerdir. Bizzat ormanın içerisinde büyülü bitkiler bulabilirsin. Fakat en kalitelileri ormanın derinliklerinde bulunur ki bu da ölümlüler için tehlikelidir. Çünkü birçok vahşi kaynak canavarı da bu büyülü bitkilere eşlik eder."

"Eğer Simya biliyorsan ve Simya kazanın varsa bu büyülü bitkiler ile kendine hap yapabilirsin. Yada tarikata satarak para kazanabilir ve bu parayla bir şeyler alabilirsin." derken yüzüğünü öne çıkararak bir para torbası çıkarttı.

"Bunun içinde 10 altın para var. Elimde ki tek birikimim bunlar. Bunlar ile birlikte bir şeyler alabilirsin."

Aron altın kesesini almadan önce elini yukarı kaldırarak "Bunlara gerek yok Alex. Yaptığım şeyleri senden yararlanmak için yapmadım." demişti. Fakat Alex ısrarla uzatmaya devam etti.

"Bunlar alarak bana da yardımcı olursun Aron. Bizler arkadaş değil miyiz..."

Aron tüm bunları düşündükten sonra kalbi Alex'e daha fazla ısınmış ve "Bir borç olarak..." diyerek altınları almıştı.

Bu andan sonra ayrılan ikili, kulübelerine giderek ayrılmışlardı. Aron yatağa oturmadan önce 10 altını da depolama yüzüğüne atarak düşünmeye başladı.

"İlk önce güzel bir yetişim planı yapalım."







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46885 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr