Bölüm 5: Çalılara Dikkat! ###### Çocuğu Çıkabilir!

avatar
239 0

Soytarı Kral - Bölüm 5: Çalılara Dikkat! ###### Çocuğu Çıkabilir!


 

Başlık: Çalılara Dikkat! ###### Çocuğu Çıkabilir!

Gönderen: Sarhoş Seyyah

İçerik: Öncelikle herkese merhaba arkadaşlar, yıllar sonra bu forumu kullanma gereksinimi duyduğumuz için Seyyahlar Loncası adına hepinizden özür diliyorum. Ben Youhan Köyü civarlarındaki alandan sorumlu Seyyahlar Loncası Bölge Yöneticisi Sarhoş Seyyah, çoğunuz beni tanır.

Bu forum da dahil birçok foruma gönderilen bir bildiridir!

Youhan Köyü civarlarında beş saatte yaklaşık 200 KS olayı gerçekleşti. Bir takım ya da loncanın işbirliği ile oyuncular trolleniyor. Oyun kalitesini düşürmek suçundan ve sabotajdan tutuklama emri çıkartılmıştır. Lütfen bir KS olayı ile denk gelirseniz Youhan Köyü Lonca Şubemize bildirin!

İyi günler.                                                                                

 

Görüntüleme: (50,354)

Yanıtlar: (2,148)

Şikayetler: (1,247)

 

 

(Öne çıkan) Ç*ksüzF****  cevabı: Lol? KS atmamak oyunun yazılı olmayan kurallarındandır. Kimsenin bu kadar utanmaz olacağını düşünmüyorum. Bence Seyyahlar Loncası tekrardan gündeme oturmak istiyor.

 

Çılgın_Penguen cevabı: (Ç*ksüzF****’ya yanıt olarak) Oradan atıp tutmak kolay tabi ahlaksız £#½£#$ çocuğu! Youhan Köyü’nde neler çektiğimizi biliyor musun?

 

KanaAlerjisiOlanVampir’in cevabı: (Çılgın_Penguen’e yanıt olarak) Katılıyorum. Saatlerdir 7. Seviyedeyim, ne zaman gelmez dersem o zaman geliyor. Kalp krizi riski yüzünden iki kere oyundan atıldım. Giremiyorum. Kan kusmak üzereyim!

 

TangalıVanlı: (KanaAlerjisiOlanVampir’e yanıt olarak) First time?

 

 Ç*ksüzF****: (Çılgın_Penguen’e yanıt olarak) Ağlayacaksan oynamayalım?

 

VanGölüCanavarı: (TangalıVanlı’ya yanıt olarak) Van’ın neresindensin?

 

 TangalıVanlı: (VanGölüCanavarı’na yanıt olarak) Tuşba taraflarındayım.

 

BenEfsaneyim: O değil de neden bu kadar reportlanmış?

 

---

 

Bunlara benzer iki binden fazla cevap vardı. Deniz ne yapacağını bilemedi. Yeni Dünya’nın sistemi oldukça karmaşıktı ve gerçek hayattaki fizik kurallarının büyük çoğunluğu kopyalanmıştı. Haliyle Yeni Dünya adından da anlaşılacağı üzere oyun değil, ikinci bir dünya olarak görülüyordu.

 

İlk on seviyede herhangi bir ceza olmasa da köyden çıktıktan sonra ölünce büyük yaptırımlar ile karşılaşıyorlardı.

 

Seviye kaybı, eşyaların düşmesi ve en büyük sorunu üç gün oyuna girememe… Ve bu cezalar güçlendikçe daha da çok artıyordu.

 

“Ne kadar utanmazsın, resmen itibar suikastı bu.” 

 

Deniz’in omzununu kalın bir el kavradı ve kalıplı vücuduyla Ahmet omuz üstünden monitöre baktı. Deniz’in klavyeyi döven parmaklarını görünce iç çekti ve kafasını salladı.

 

“Suçu başkalarına atmak konusunda üstüne yok. Seyyahlar Loncası gibi üst düzey bir klana ‘Alanları zorla hakimiyet altına alan bir lonca, neden KS yapıp suçu başkasına atmasın?’ demek mi? Deniz, evladım, ateşin bol olacak.”

 

“Ahmet Abi…”

 

Deniz’in gözleri ışıldadı. Küfür ve hakaret yemek neden bu kadar zevkliydi? Az kalsın abisinden ‘daha fazla hakaret et’ diye istekte bulunacaktı.

 

“O gözler de ne öyle? Midemi bulandırıyorsun.”

 

Ahmet iğrenmiş bir suratla Deniz’den uzaklaştı.

 

“Kalbimi kırıyorsun…”

 

“Kalbin var mı ki? O zamanlar ne yaptığını hâlâ unutmadım. Ah… Her neyse. İlk yeteneğini aldın mı?”

 

“Daha değil. 10. Seviye olmama çok var…”

 

Ahmet bunu bekliyor gibiydi.

 

“Kaçıncı seviyedesin ki?”

 

“Hm… 7 falan.”

 

“Tabii… Bekle! Ha?! Ne! 7 mi?”

 

Deniz garip garip baktı. Sadece yedinci seviyeye gelmek için saatlerini vermişti. Üstelik bu sürede pek çok ölümden dönmüştü.

 

“Oyunda seviye kasmak çok amına koyayım! Neyse ki ilk on seviyede ölüm cezası yok. Aksi takdirde 3. Seviyede takılı kalacaktım.”

 

“Kaç defa öldün ki?”

 

“Ha? Hiç ölmedim.”

 

“E o zaman?”

 

“Ölüm cezası olsaydı peşimi bırakmazlardı.”

 

Ahmet daha fazla konuşmadı. Nedense birden Deniz’e olan tüm saygısını kaybetmişti. Zaten Deniz’de ‘saygı’ gibi önemli değerlerden uzak duruyordu.

 

Demir parmaklıkların ardında geçirdiği altı aydan sonra kendine birkaç kural koymuştu.

 

Bazı değerlerinden arın, belki de hepsinden, zaten ihtiyacın olmayacak.’

 

‘Soğansız menemen, memesiz kadına benzer.’

 

‘Küfür yemek bir sanattır. Herkesin harcında yoktur.’

 

Bu üç önemli kural yeni hayatının temelini oluşturan mihenk taşlarıydı. Önceden ciddi ve sevecen birisi olmuştu ancak sonunda eline geçen tek şey bir yeşil şapkaydı. Deneme sürümü sona ermişti, hayat yeni başlıyordu.

 

“Neyse… Akşam içmeye arkadaşlarım gelecek. Katılmak ister misin?”

 

“Kız mı erkek mi?”

 

“3 kız 2 erkek.”

 

“Ortamın huzurunu bozarım, o yüzden kalsın.”

 

Ahmet, Deniz’e acıyan gözlerle baktı. Dışarıdan bir deniz kadar durgun olsa da içeride dönen fırtınaları hissedebiliyordu. Aldatılmak bir kenara, bu zamana kadar hayatını adadığı kızı başkasının tohumu çıkmıştı. Ne kadar sevgi dolu olursa o kadar acı çekeceği bir durumdaydı.

 

Bu yüzden ona yardım etmek istiyordu.

 

Omzunu sıvazladı ve babacan bir tavırla konuştu.

 

“Endişelenmene gerek yok. Oldukça düzgün insanlardır, ayrıca durumunu sadece ben biliyorum.”

 

“Yok ondan bahsetmiyorum. Kızlar bana aşık olur falan, sonra yüzüne bakamam- Ah! Ne vuruyorsun?!”

 

Deniz domates gibi kızaran ensesini ovuştururken küfürler savurmak üzereydi ancak Ahmet’in güldüğünü görünce homurdanıp arkasını döndü.

 

“Sana iyi eğlenceler.”

 

Ahmet bir süre daha kafa şişirdikten sonra Deniz’i bir başına bıraktı. Deniz ise araştırmasını bitirmişti.

 

“Aşırı derecede eğleneceğime emin olabilirsin.”

 

Kaskı kafasına geçirdi ve ‘Giriş’ diye mırıldandı.

 

Oyuna girdiğinde tanıdık platform onu karşıladı. Köydeki oyuncuların seviye ortalaması arttığından 7 ve üzerindeki oyuncular parti kurmaya başlamıştı. Tabii bu partiler oldukça acemiydi ve onuncu seviyedeki partilerle karşılaştırılamazdı.

 

 ‘Kuduz Köpekler yeterince TP vermiyor. Ayrıca KS atmak artık çok daha tehlikeli, Seyyahlar Loncası’na karşı tetikte olmam gerekiyor.’

 

Bu yüzden yakınlardaki bir ormana gidip ayı katletmeyi düşünüyordu. Ancak başka bir sıkıntı ortaya çıkıyordu.

 

‘Seyyahlar Loncası yüzünden av alanını kullanmak için on bronz ödemem gerekiyor.’

 

 

 

 

İsim:         

 

Sınıf: Suikastçı Adayı

 

Seviye: 7 (170/700)

 

Can: 150/150

 

Güç: 19

 

Dayanıklılık: 75/75

 

Atiklik: 18

 

Zeka: 12

 

Çeviklik: 14

 

Mana: 60/60

 

Kullanılmamış Hüner Puanları: 0

 

 Her zeka puanı beş mana puanı veriyordu, ayrıca her seviye atladığında temel özelliklerine bir puan ekleniyordu. Dayanıklılığa verilen her puan iki can puanı kazandırıyordu.

 

Bu rahip sınıfında beşken, savaşçılarda üçtü. Suikastçılarda ise yalnızca ikiydi – ki bu Deniz için oldukça kötüydü. Suikastçıların ‘Kamuflaj’ gibi becerileri olmasa Savaşçı sınıfını seçerdi.

 

Deniz köyde daha fazla kalmadı. İhtiyacı olanları aldıktan sonra doğrudan ormana gitti ve geçiş ücreti olan on bronzu ödedi.

 

Orman, Youhan Köyü’nden biraz daha uzak olduğu için daha az oyuncu vardı. Eğer yaratıkları öldürürken dikkatli olunmazsa bir piç kurusu KS atabilirdi.

 

Deniz ormanın dış kısmında gezinirken bir ayı kükremesi duydu ve sese doğru yöneldi. Ormandaki ayıların seviyesi 7-10 arasında değişiklik gösteriyordu. Bir ayıyı tek başına öldürmek mümkün değildi.

 

Bu yüzden insanlar genellikle 2-3 kişilik takımlar halinde gezerdi. Çıraklık Görevleri’ni tamamlayan çok az kişi olduğundan tam takımlar kurulmazdı. Şu anda Şifacı ve Büyücüler bile kılıç kalkanla geziyordu. Ancak bu durum onuncu seviyeden itibaren değişecek, sınıfların temel yetenekleri açılacaktı.

 

Deniz sesin kaynağına gelince bir ayının iki savaşçı ile savaştığını gördü. Youhan Köyü’nün dışında olduğu için ölüm burada serbestti. Bok yoluna gitmek istemediği için kendini savaş alanına yakın bir çalılığa çömeldi.

 

Ayı iki buçuk metre boyunda, ateş turuncusu kürke sahip Sv. 8 Vahşi Ayı’ydı. Oyuncuların ikisi de 8. Seviyedeydi. Bu bir şansı olduğunu gösteriyordu.

 

“Yarım saat oldu. Ölmedi gitti amına kodumun ayısı.”

 

“8. Seviyeden bahsediyoruz, en azından beş yüz TP puanı verecek.”

 

“Sadece yüz canı kaldı.”

 

“Dikkatli ol. KS yemek istemiyorum…”

 

“Etrafta kimse yok. Üstelik bizden sadece suikastçılar ve tanklar kaçabilir.”

 

Ayı çaresiz bir kükremeyle son saldırısını yapmaya çalıştı. ‘Savaşçı Olmak İstiyorum’ isimli savaşçı ayının gidişatından kaçtı ve uzun kılıcını sertçe ayının göğsüne sapladı. Bunu yaptığı anda ayının pençesi göğsünü sıyırdı geçti ancak canı azalmadı.

 

“Şimdi!”

 

Arkadaşı ‘Omlet Baba’ o anda saldırıya geçti.

 

“£#$#½#$½#$½#$½#½! Orospu çocuğu!”

 

Saldırıyı vuramadan önce çalılıklardan bir gölge sıçradı ve kılıç saldırısını karşılayıp ayıyı kurtardı. Ayı da durur mu? Yapıştırdı pençeyi.

 

[Hedefe 97 hasar verdiniz.]

 

[Kritik hasar yediniz.]

 

[Canınız 87 azaldı.]

 

[Öldünüz.]

 

Neyse ki Savaşçı Olmak İstiyorum zamanında tepki vererek ayının ikinci saldırısını atlattı. Bir adım geriledi ve vücudunu döndürdü, kılıcı havayı yararak gölgenin gövdesini kesti.

 

[17 hasar verdiniz.]

 

“$#$½#$½! Sen suikastçı değil misin be #£#$£#$£#$£!”

 

Suikastçının saldırısını sadece birkaç çizikle karşıladığını görünce hayatını sorgulamaya başladı. Çiçekler, böcekler ve rüzgarın yumuşak esintisi ne de güzel öyle! Savaşçı Olmak İstiyorum'un ufku genişledi. 


Aydınlanmış hissetti!


Anime kızları aslında gerçekti.


'Akşam ne yesem acaba?'


Deniz onu umursamadan kılıcını ayıya geçirdi. Ayı acı bir çığlığın ardından yere yığıldı ve kül oldu. Deniz düşen eşyalarla zaman kaybetmedi, arkasını döndü ve ikinci saldırıyı karşıladı.

 

“Oyuncudan değil, oyundan nefret et.”

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44763 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr